Bu gün günlerden ne miydi; pazartesi. Hasta gibi hissediyordum. Kongrede öyle giyersem olacağı bu.

Elise iyi olup olmadığını yazdım. O da iyi olduğunu ama annesiyle alışverişe gideceği için gelmeyeceğini söylemişti.

Bu gün motor sürmek için fazla kötü hissediyordum. Bu yüzden servisle gidecektim. Lenslerimi taktım ama bu sefer saçlarımı sıkı değil dağını topuz yaptım başım ağrıyordu zaten.

Servisle okula geldiğimde sınıfa çıktım kuze y daha gelmemişti. Bende ilk oturduğum yere en arka en kenara oturdum.

Birkaç dakika sonra kuzey geldi ve yanıma oturdu. Ona göz ucuyla bakıp kafamı tekrar masaya gömdüm. Şaşırmış olacak ki "heyy iyi misin" dedi. Bende "seninle uğraşamayacak kadar kötüyüm" dedim. Ellerini saçlarıma doğru uzattığında bileğini tutup sırtına yasladım ve biraz daha ittirsem kırılacak pozisyona getirdim.

"Bidaha saçımı ellemeye kalkarsan o kolunu kökünden keserim" dedim. Dudağının bir kenarı hafifçe kıvrıldı.

(Okuldan sonra)

Servisi kaçırdığım için yürüyerek gelmiştim ama eve değil evin yokuşunun altındaki denize.

Kimsecikler yoktu. Hava buz gibiydi. Psikolojik olarak çökecek gibi hissediyordum.

Altımdaki siyah kot pantolon beni ısıtıyordu ama üstümdeki bluz için aynısını söyleyemeyeceğim.

Biraz daha ilerledim. Kahretsin. Dalga yüzünden ayakkabım ıslanmış.

Ayakkabımı çıkarıp çantama koydum ve yalın ayak yürümeye başladım. Ayaklarıma taşlar batıyordu ve ben birden havalandığımı hissettim.

Allın size uzuğğğn bir bölümm