Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Rüya - Ayak Izi Plajı

@handelendin

Playlist: Paul Kim- Gloomy Sunday

Ayak izi plajında gizemli ve büyülü bir adada bulursun. Bu adanın ayak izleri ünlüydü, küçük canlıdan büyük canlıya kadar çeşit çeşit ayak izleri bulunduran bu plaj, güneşin altın renkte ışınları etrafa saran bulutların içinden aydınlık atmosferi, büyü enerjisi birden ortadan kayboldu. Sanki o büyülü renkli atmosfere bir şey yutmuş ve emmişti. Bu sorunu ne sebep olmuş olabilir ki bu adayı susturan ne ?

Amarisi derin uykusundan uyandırdığım gibi bende sonunda sisli vadi den tamamen başka çok renkli ama bir o kadar sessiz adanın içine düştüğü mü fark ettim. Buranın gizemini nasıl bulacağım ki ben bilmiyorum görebildiğim kadar her şey normal gibiydi. Adada biraz gezdim yanımda ışılın bana rehberlik etmesi için yolladığı kelebek vardı daha ona ulaşmak için ne kadar rüyayı gireceğimi bilmiyordum. Buranın hikayesi ne olabilir ne gibi bilmeceler çıkacak bilinmezdi. Adayı biraz keşfetmek lazım olduğunu biliyorum, burada ne bulacağımı dair bir bilgi yok ne bulabilirim ki, birden aklıma vadiden çıkan kartı bakmayı unuttuğumu hatırlayınca defteri pelerimin içinden çıkarıp koyduğum defterin sayfasını açarak ikinci kartı incelemeye başladım kumların üstüne oturup kart kandırmaca değildi cambazı bu halini görmedim ismi ise kart cambazı olduğu yazıyordu.

* Kart resmi -

İlginç bir tasarım çoban gibi giyinmiş ama üstten kağıtlar ve süslemeler yağıyordu. Arkasını çevirdim bazı komutlar vardı ilk konut, klon geçen rüyada kullandığım klondu diğer komut ise ilizyon farklı bir yetenek kandırmanın içine giriyor son komut ise sirkte kullanan yetenek adı buradan gelebiliyor cambazlık gösterisi eğer öyle bir tehlikeli görev çıkarsa, çıkacağını eminim büyük bir gösteri olacağı içimden eminim.

Kelebek defteri kondu, buradaki maceram başlıyor olabilirdi.

" Işıl orada beni duyuyor musun " diye kelebeğe seslendim ama kelebekte bir gıdım bile ses gelmeyince anladım işi vardı. Keşke senin o işini kurtulabilsem ama sana ulaşmak için bu rüyaların ve saatin sırrını nasıl öğrenecektim ki. Defterin arasına sıkıştırdığım günlük sayfası bir günü anlatmak yerine sanki savaşacağım bulacağım tuhaf yaratıkların gizemini yazılı gibiydi.

Nereden başlayacaktım ki ayağa kalktım arkama bulaşmış kumları silkeleyip elime saati alıp baktım. Bu saatin olayını çözemedim gitti peki bir ıssız adada kalsam yanıma alacak üç şey ne olurdu dermişim güldüm komikti.

İlk saatte bir şey görmedim tekrar bakınca sanki bir arama çubuğu gibi bana renksiz siyah nesneler göstermişti. Bir dakika önceki rüyalarda var mıydı yoktu diye biliyorum şu an en ulaşılmaz şeyin nerede olduğunu mu anlatmayı çalışıyor. Dikkatli baktım bir ayak izi var kocaman ama bir tane orada bir şey bulmamı istiyor gibiydi ne olabilirdi yoksa bir bilmece mi emin değilim. Bu kumla dolu plajda ne bulacaktım ki etrafı gezip turladıktan sonra öyle bir ayak izi bulamayıp bir boşluğa oturmuştum ki boşlukta devasal boyutta olduğunu kavrayıp ayağa kalktım. Burada ne bulmam gerek ki diye düşünerek koca bir yerde küçük bir ipucu bulmak.

Kocaman dediğim o kadar değil bir insan ayağının bir kaç genişliğinde olan bir ayak demek istemiştim. Bir rüyadasın ve düşleme özgürlüğün var. İlk bu boşluğun içindeki şeyi bulmak olur. Bir kürek düşledim ve kürekle yanlardan kazıp bir şey bulamayıp altın kavurucu güneşin altında biraz dinlendim tabi gölgede en son yanlarda bulamayınca ortada aramaya karar verdim.

Ortayı kazdıkça açtıkça kumlar kayıp durdu, pes etmek isteyen diğer yanım diğer yarımı durdurmaya başardı. Sorunun bilmecesini bulursam denizde ayağının altında suyu hissedeceğim bundan eminim. Burada kamp kurmak güzel olurdu yüzde yüz ama.

Kumlardan sinir olmayı başlayınca küreği yana atıp elle kumun sıcaklığını göz gelip elimle onu hissetmek istedim ki elime sert bir şey çarptığında o cismi kavramayı çalıştım. Baya çabamdan sonra havayı kaldırdığımda bir şişe bulacağımı aklımın ucundan geçmezdi. Beni kır yazan şişenin içinde bir not hayda aç bakalım kır bakalım ilk bilmece bana ne anlatacak.

Sertçe yere düşürdüm yerlere cam parçaları saçıldı. Notu gördüm camların arasında öylece bana bakan o notu dikkat ederek camlar ayağıma bastırmadan kağıdı elimle alıp temiz alana geçip notu açıp okudum.

“ Devleri uyandırmak için ormandaki meyveyi bul” ne desem şimdi devler ne alaka meyve burada ormanın ne işi var ıssız bir yerde ormanın ne işi var bir dakika kendimi sürekli hatırlatsam mı burası bir rüya ve istediği her şeyi görme ihtimalin var. Hep gerçek bir plajda sanıyorum bunu gören çocuk ya da büyük kesin plaja gitmeyi seviyordur. Benzetme yapabilir diye düşünüyorum olabilir mi acaba, olabilir kesin öyle düşünmem peki. Ormanı sonra bakarız önce ne bulacağımızı bir düşünelim, plaj meyveleri düşünelim sonra ormanda yetişen onca şey var ki.

Devleri büyükler diyelim, büyük insanlar tabi ki sonra ormandaki meyve derken devler o meyveyi duyuyor mu kokusunu mu alıyor çözemedim.

Devler bana ne gibi bir ipucu sorunu verecekte ben o sorunu giderirmesini sağlayacağım. Bu işi yarın halledeceğim rüyada anladığım kadarıyla çabuk kararması ilginç.

Denize yakın bir yerde çadır düşündüm ve ışık feneri hala ışıldan ses gelmeyince onun halini daha da merak ettim. Çadırın içine girdim acıkmıştım keşke diğer rüya görücü gibi buda bana yemek gönderse ama yaşını merak etmediğim değil neyse konserve bir şeyler istedim birde kamp ateşi konserveyi ısıtıp kaşık hayal edip yemeği bir güzel yiyip karnı mı doyurup çadırın içine geçip defter ve tüylü kalemimle bana verilen iki kartı inceledim sonra saat sayfasını açıp şimdiki olayı inceledim. Fark ettim tuvalete hiç gitmemiştim, yazma işini bitirip çadırdan çıkıp boş bir alana zarar vermeyecek bir alan ararken adanın diğer tarafında ormanı fark etmem ile donup kalmıştım, adayı bulmuş gibi oldum. Bir çalılağa girip orada tuvaletimi yapıp ellerimi yıkamak için ıslak mendil diledim sonra onu kamp ateşinin içine yakınca garip bir alev ortaya çıktı.

Çadırın içine girdim defterde orman kısmını bulduğumu belirtip yer yatağının içine girmeden ateşi söndürüp öyle yattım çadırın içine.

                                                  🧭

Sabah bir esintiyle yatakta kıvrandım acaba bir yerden kaçak mı vardı. Üşüyerek olsa sabahın ilk ışıklarını uyanmış kollarımın açarak uyandığımda yataktan sonra çadırın içinden kalkıp deniz tuzlu olsa bile yüzümü yıkamaya çalışacaktım. Ellerimi avucumun içine suyu doldurduğumda su şeffaftı yüzüme doğru getirdiğimde yüzümü götürdüğümde tuzlu değildi sıradan su gibiydi ama temizdi. Güzelce uyanmış kahvaltı için soğuk sandviç ile içecek hayal ettim elimde belirdi. Bir güzel sandviçten ve içeceğimi yiyip bitirdikten sonra çadırı silip bulduğum ormana doğru yürüyerek ilerledim var mı yoksa rüya mağduru olduğum için hayal görmüşte olabilirim. Yürüdüm yürüdüm adanın diğer tarafında tesadüfen rastladım ki hala orada olan ormanın içine adım atmış bulunuyorum inanılmaz bir şeydi ben bile inanamıyorum ama ağaçların canlılığı hayvanların sesleri burası yaşıyor rüya göreni burayı koruduğuna şaşıyorum. Daha da yaklaştıkça bir şey fark ettim.

Ormanda bir bar masası olduğunu ve ben devlere içecek hazırlayacağımı anladığım iyi oldu. Gerçekten!

Defteri çıkardım ve bir sonraki bilmeceyi aklıma getirdim. Şimdi ormanda devlere ne mutlu eder, böyle düşünmeyim en iyisi bir dev olarak değil bu sıcak havada insanı ne rahatlatır. Meyve ona okeyiz şimdi hangi meyve olacak tropikal meyveler arasında ormanda özellikle palmiye ağaçları olduğunu görüyorsan hindistan cevizi olabilir mango olabilir kiraz olabilir buzlu özellikle canım çekti.

Bu böyle olmayacak bar masasına gidip orada bilmece gibi bir şey var mı diye incelerken buldum. Yoksa olamazdı. Saatte baktım ve sanki bana bir meyveyi göstermeye başladı. Ben bu saati sadece rüyaları geçtiğimde işe yaradığını daha neler göreceğim

Rengi gözükmüyordu ama ben şeklinden bir iki tahmin yapabilirdim. Ağaçlar ve palmiye konusunu hiç aklıma gelmezdi.

Ben ne diyorum rüyadayım sürekli bunu hatırlatıp burası gerçek bir dünya değil. Plajda bir orman onu geçtim gökyüzünde güneş altın renginde ve devler ne alaka. Şimdi tüm devler için ben ağaçtan kiraz ya da vişne mi toplayacağım büyük ihtimal vişne, suyu yapılan en soğuk su yerine geçiren bir içecek ama şekeri nasıl bulacağım ben aha şimdi yandım.

Kartın son kozu hokkabazlık cambazlık bunun için gerekli olduğunu düşünmedim daha tehlikeli şeyler gelecek ama böyle başlaması. Defterin içinden kartı çıkarıp son açıklamayı okudum. Kartı üstümde tutmamı isteyip kart cambazı dememi yazıyordu.

Kartı yakışan bir yetenek öyle yaptım " kart cambazı " dedim üstüm cambaz kıyafetlerine dönüştü. Sihirbaz halim karta yollandı çünkü giydiğim kıyafeti karttın üstünde gördüm.

Hadi başlayalım bar masasının üstünde aldım ve ağaçlara doğru yol alırken bildiğiniz cambaz değil bir nevi çoban kıyafeti giymiş bir köylü gibi görünüyorum. Diğer kartlarda bu özellik bile yoktu şimdi ne ala geldi elime. Bu kartlardan kaç tanesini almam gerekiyor daha varmı amacı ne ? Hiç bilmiyorum ama bir kutu düşledim yoğurt kutusu işte hazırlardan onun içine ağaç cambazlığı yaparak tırmanmaya çalıştım umarım bu kartta o yetenek aşılamıştır yoksa düşe kalka ben bir halt toplayamam of dedim ama cambaz yeteneği aktif hiç beklediğim gibi olmadı palmiye ağaçların dallarında vişneyi bulunması bana aşırı mantıksız gibi gelmişti ama uzun zahmetli ve acılı yordan işim bitince aşağıya inip kartı yine kendimi gösterip bu sefer saat sihirbazı komutu verince ve eski üniformam üstündeydi.

Kartı defterin içine koydum. Tencere ortaya çıktı sonra şeker bana yapılacak malzemeler ilk aşamayı tamamlayınca belirince ben şaşırdım ama ocakta yoktu olmasını gerek yoktu altın sarısı bir güneş kavurucu olduğunda vişneleri yıkayıp tencerenin içine bırakıp su koyarak şekeri gerek yoktu reçel yapmayacaktım. Kavurucu sıcakta biraz durduktan sonra tadını baktım enfes bir ekşilik ve serinletici birde buz ve bardak düşledim bir tane hatta çokça ayrıca koymak için kepçe hayal ettim, elimde bitti hadi ilk bilmece böyle çözüldü ikinci bilmeceyi yarın sabah artık yoruldum ağaçlara tırmandım maymun gibi ne yapalım halim bu vay halime değil mi ? Tüm bardaklara buzlu vişne suyu koyup devlere çağırmak için bir şey var mı diye bakarken masa zilini görmemle oraya basmam bir oldu. Bir süre beklemiştim sonra sanki ada sallandı. Uzağa bakınca koca devleri görüp benim sandığımdan büyük olmaları beni şaşırttı.

Onlara göre değildi bende sihirbaz olduğum için bardakları devlerin ellerine göre büyütüp masada yer kalmayınca koca bir alana ışınladım. Devler yürüdüğünde yerimde zıplamıştım meyve sularını içtikten sonra rahatlama geldi onlara ve bir dev öne çıkıp elinde bir şeyi bana vermişti küçük bir zil yani benim elimin boyutunda bir zil ile ona bağlanmış bir notla bana gelmişti. Ben bundan ne çıkarmam lazım bilmiyorum, devlerin koca bacaklarından arasından geçip sakinliği olan yerde kumların üstünde oturduğumda akşam olmuştu. İlk defa bir sorun ile çözümü olan bir bilmeceli bir kağıt aldım. Düşündüm acaba benden bir şey bulmamı istiyor yoksa yapma mı yoruldum kafam iyice almıyor.

Biraz ara vermek için çadırı geri getirdim kamp ateşine gerek yoktu. Bu gece yıldızlar parlıyordu onlar yıldız mı bilmiyorum ama dışarıda uyumak için yanıma uyku tulumu alıp içine girerek karanlık gökyüzüne seyrederek gözlerimi kapatmıştım.

                                                     .🧭

 

Sabah olduğunda sıcaktan terlemiş uyku tulumun üstünü açmıştım. Terlediğim için bir yıkansam iyi olacak diye düşündüm ya da denize girebilsem hadi ya bir rüyada biz bir tuhaflık yapalım değil mi. Hava güzel ve bir çılgınlık yapıp üstümdekileri çıkarıp moya hayal ettim ve denizin serinliğin içine girip biraz serinledim.

Su çok güzel ve rahatlatıcı bir şekilde ferahladım biraz daha oynadıktan sonra bir şey ayağıma tuttu ve beni çekiyordu, ben yüzeye çıktıkça o beni dibe çekmeye başlamıştı, ayağımı o elden kurtarmayı çalıştım diğer ayağımla o tutan şeyi çıkarmayı çalıştım en sonunda rahatladı ayağım ve karaya yüzerek çıktığımda bileğimde koca yüzgeçli bir eli keşfettim acaba bu rüyanın yarattığı bir deniz canlısı mı bilmiyorum ama bana verilen yeni bilmece onu öğrenmemi sağlayacağını eminim bir düş yeri vardı orada yıkanıp üstümü giymiştim, saçım ıslaktı burada kurur bu kavurucu sıcakta çok klasik bir sözdü ama hoşuma gidiyordu.

Sahile bakarak defteri elime almış bir sonraki bilmeceyi zilden ayrılıp kağıdı açtım “ bırak seni boğsunlar orada beni kullanman işe yarayacak” sanki içinde iki şey barındırıyor boğulmaktan kastı sahile doğru baktım beni çeken şey boğmamı sağlayacaktı yutkundum peki ben bile bile boğulacaktım onu anladım küreyi kullanalım defter suyun içinde ıslanır diye zil ne anlama geliyordu onu nasıl kullanmamı istiyordu bir düşündüm.

Sahille uzun süre bakıştıktan sonra hadi ikinci sorunun ne olduğunu bulalım diye ayağa kalktım defteri ve diğer şeyleri ıslanacak olanları kürenin içine yolladım komutu hatırlamayı çalıştım. Kafada ne diyordum ileri sokmak geri vermek açısında sonra neye sokacağımı söylerken - şimdi hatırladım.

Defteri elime aldım " akrep ileri, defteri al " dedim tam hatırladığıma göre kürenin içine girdi.

Şekil değiştirme zamanı üniformamı denize uygun şekilde hayal ettim ve tam hazırlıklı gözüküyordum. Rahat ve hafifi deniz sihirbazı oldum. Biraz şaka yapayım zaten burası tam bir şakalar alemi.

Suya doğru ilerledikçe ilerledim sanki tekrardan suya adım atmıştım ve bilmecenin dediği gibi bırak beni boğsunları yapmadan ben derinlere doğru yüzdüm. Çan vardı çanı da koydum herhalde. Bakınca elimi alıp aldığımı hatırlatıp baş salladım ve o değil ben boğulmayı başlamıştım.

Derinlere indikçe indim. Durdum ben daha görkemli biri sanırdım deniz altında ama öyle değildi vahşi deniz yaratıkları vardı ve bir mağara sizi karşılayan yüzleri çirkin bakmak istemeyeceğim bir yaratıklar.

Ama rüyayı bozmak için yapmam gereken bir sonraki bilmeceyi bulmalıyım. Dur bir dakika yaratıklardan başka bir şey vardı. Daha derinlere indikçe fark ettim cücelerin burada ne işi var. Kolay değildi hiç.

Elimde bir zil ve kullanacağım bir şey vardı. Ben olayı yanlış anladım ya da bilmeceyi bir kısmını bırak seni boğsunlar derken orada uyuyan kişi gibi beni esir etmeleri gerekecek yani göze çarpmamak için en iyi yol bu ama nasıl dikkat çekebilirim ya da çekmemeyi başarabilirim bilmiyorum.

Derin bir nefes aldıktan sonra neden böyle bir şey yaptığımı anlamadım. Ya da dur aklıma bir şey geldi. Bir klon oyalayıp onları benim için kolay olur bence rüya tamamlaması için ilk işim cüceleri çıkarmak olacak.

" akrep geri git, kart cambazı " dedim elimde bitti kartı kendime tutup klon dedim ve bir ben daha belirdi " Ben geri çağırana kadar onların ilgisini çek " klon olan ben başını bir kez sallayıp ayrıldı ben yosun ve taşın arkasında saklanmış nasıl oyalandığını izledim. Kartı geri kürenin içine yolladım. Klonum sirenlerin ilgisini çekmişti işte fırsat deyip ilk cücelere salmış olan yosunları temizleyip onları suyun yüzeyine çıkarıp saati baktım ki rüya tamamlanmış gibiydi bu son bilmecenin son kısmını yapmaya düştü. Esir düşmek beni bekle kartı geri istedim küreden ve klon kaybol dedikten sonra sirenler şaşırdı sonra beni fark ettim. Hazır yakalanmış gibi yapmadım biraz onları koşturduktan sonra beni yakaladığında o mağaraya kadar beni esir tutmaya çalıştılar boğulmuş gibi yaptım sonra mağaranın önünde kullanılmaya hazır çanı çaldığımda deliye döndüler ama kaçıp kayboldular hatta yok oldular.

Bunu da hallettim ve son kısmı yaptım küçük çocuktu kız sanırdım sanırım yüzücü bir kişiliği olan bir rüyanın yüzme hayatında stres altında olduğunu fark ettim. 16 yaşında bir çocuktu.

Kumral saçlı bir kızdı bedeni gayet düzgündü neyse burada kızı incelemeye geçelim öyle bir niyetim yoktu. Yosunları çözdükten sonra kızı bir filmde olduğu gibi mağaradan çıkarıp suyun yüzeyine ve adaya kadar çıkardığımda suni teneffüs bile yapmıştım. Tükürmesi için her şeyi denedim ama olmadı. Parmağında bağlanmış bir bilmece notu bile buldum.

Bilmeceyi o kadar kafa yormadım bana zili kulağımda çağır demişti. Bir rüyadan uyanmak istediğini söylemişti. Bende zili tekrar kullandığımda gözlerini açtı ve gülümsemişti ayağa kalkıp ve gökyüzüne uzandı bedeni.

Benim içinde gitme vakti gelmişti artık elveda eğlenceli bulduğum ve renkli ayak izi plajı.

Saati bakarak geçitten başka bir rüyaya adım attım.

 

Loading...
0%