Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4🍎

@handelendin

Sabah kahvaltısı etmeden hatta elmalardan bir süre uzak durmakta yana kullandım. Beni böyle yapan şey yediğim elma yüzünden. Elmalı tatlılara bir süre ara vermeyi düşündüm. Annem her zaman gibi değişmeyen huyu kötü ve hayal kırıklığı yaşamış gibi bakışlarından kaçtım. Babamı sarıldım ve saraydan çıktığımda arabaya doğru yürüdüğümde ise hala beni gören ve sevinen insanların varlığı sürüyordu. El sallayarak arabaya bindim.

 

Kitabın içine koyduğum programa bakış attım ve yine en üstte prenseslik dersleri sürüyordu ve en sevdiğim dersler arasında müzik dersimin oluşu biraz olsun neşemi getirmişti. Ama Amelia ile ayrılacaktık ya da belki ayrılmayız annesi girmesi için onay vermişte olabilir.

 

Akademinin önünde araba durdu. Kendim inerek kapıya kadar yürüdüğümde en sevdiğim arkadaşım Amelia’nın sesiyle mutlu olmuştum. Gördüğüm rüya gerçek olmayacağını düşünüyordum.

 

Amelia yanıma gelerek dün olanları anlatmamı istemişti.

Dolapların yanına giderken olanları ona anlattım. İlk ders için kitabımı alıp diğer kitapları dolabın içine bırakıp kapattığımda tepkisi fazlaydı.

 

“ Ciddi misin o çocuk seni öptü ve bunu Erza gördü!”

 

Koridorda yürürken onaylamıştım dediklerini, o an ben bir şey anlamamıştım gerçi. Ne olup bittiğini anlamış değildim.

 

“ Havai fişekleri izlerken oldu. O da balkondaydı biraz konuştu ben ağzının payını verdim. Gece yarısı olunca patlamalar oldu ve beni çekip öptü. Ben birşey yapamadım ama ilk öpücüğümü aldı.”

 

“ Denge değişir o zaman. İlk öpücüğü yakışıklı prens Erza sana vermesi gerekirdi.”

 

“ Ya da kimsenin ve ben o elmayı yemem. Mutlu mesut yaşarım.”

 

Sınıfa girdiğimizde bu konu üstünde konuştuk. İki ders boyunca prenseslik kurallarını işleyip durduk. Uykum gelmeyi başlamıştı.

Gece pek iyi uyuyamadım. Gözlerim full açıktı o kabusu tekrar görüp korkmakta istemedim. Ama derslere ilgilenemiyorum.

 

Önüme bir kağıt konuldu ne diye baktığımda yanımdaki arkadaşımın bana yazdığı nottu “ Neyin var Melodi.”

 

Elime kaleme alıp durumu kısaca anlattım “ Kabus gördüm onun etkisinde uyku tutmadı.”

Kağıdı geri uzattığımda ara zili çalmıştı.

Biraz açtım.

 

“ Kafeteryaya gidelim mi bir süre elma yemeyeceğim galiba bir elma yedim sade midemi bulandırdı.”

 

“ Olur hatta kafa çok güzel büyülü bahçede yeriz. Temiz hava uykunu açar.” Bunu hayır diyemezdim. Sınıftan çıktığımda bir süre enzayı göremedim. Ortalıkta yoktu.

Merak etmiştim.

 

“ Erza ortalıkta yok Amelia, onu gördün mü okula gelirken?”

 

“ Bende bilmiyorum. Bugün okula gelmedi sanırım.”

 

Aklına Erza kız olursa güzel olur dediğimi geldim. Sanırsam kız olmaya gitti. Onu güldüm bana baktı “ Ne diye gülüyorsun böyle ?”

 

“ Partide onla konuşurken ona kız olursan nasıl demiştim o aklıma geldi. Acaba kız olmaya mı gitti.”

 

Amelia benimle birlikte kahkaha attı. Kafeteryanın önünde, kimse dönüp bakmadı. Baksalar tuhaf olurdu.

Tezgahlardan birinde tepsi ve tabakları alıp yiyeceğimiz öğünün yemek tezgahına gittik birlikte. Elma görmek istemiyordum. Yumurta aldım peynir ve zeytin aynı şeyler ve bana tuhaf olan bakışları çektim.

“ Üzgünüm bir süre elma görmek istemiyorum. Bir elma yüzünden midem bozuldu bir süre bana tuhaf bakmayın lütfen. Bende sizler gibi biriyim. Aynı şeyler yemekten bıkabilirim.”

 

“ O neydi kız. Sen sessizce oturup geçerdin. Birden durumu sesli açıkladın.”

 

“ Açıklama gereği duydum sadece.” Hem açtım. Evden aç aç çıktım. Evde gibi normal şeyler yemek istemiştim. Olamaz mı yani ?

 

Alacağım şeyleri alıp dışarıya çıktım. Arkamdan Amelia geldi. Akademinin arka bahçesinde bahçeye açılan yolda birlikte ilerledik. Herkes buraya toplanmış. Boş masa veya çardak bulmak imkansız olacaktı.

 

Bir boş masa bulmuştu Amelia “ Bak şurada bir masa var.” Amelia’nın arkasından, peşinden takip ettim. Boş masa baya uzakta kalmıştı. Yürüdük yürüdük ve sonunda orada oturmuş ağaçların içinde Amelia ile sohbet ederek kahvaltımı yapıyordum.

 

Yumurta ve ekmekle karnımı doydu. Öylesine konuşup duruyoruz. Bir an yine aklımız Erza’nın kız olmasını düşündük. Şaşırırdım.

 

Arkamdan biri gerçek adımı seslendiğinde hemde tanıdık sesi duyunca arkamı döndüm.

“ Erza’ sen az önce benim ismimi söyledin mi ?”

 

“ Canım öyle istedi Melodi, ismin çok güzelmiş. Yana kay yanına oturayım.”

 

Bir tuhafıma gitti. Bu geçen böyle değildi.

 

“ Dün olanlardan böyle davranmıyor musun biraz ?”

 

“ Yoo o yüzden değil. Bende senin gibi davranmaya çalışıyorum.” Ürktüm ve ayağa kalktığımda ara zil çalmıştı.

 

Amelia ile birlikte akademinin kapısından içeri girerken Erza hakkında tuhaflıkları konuşurken bulduk. Yine en sevmediğim dersi dinleyemedim çünkü bu ders bana göre değil. Bir prenses doğrultusunda takıp ona göre ilerlemeleri beni sıkıyor. Bir prenses her zaman özgür olmalı, kendi istekleri ve ricalarıyla ilerlemeli. Nasıl giyilmesi ya da nasıl yürürmesi ve yemek tarzına göre uymamalı. İstediği gibi yürümeli, giyilmeli ve yapmalı. Siz karışamazsınız bizlere.

 

Derste çıkardığım anti yönelme bu oldu. Uyumak istedim. Gözlerim kapanmaya başladı. Hem sıkıcı hem ilgi alanım değil. Ayrıca hiç iyi uyuyamadım. Gözlerimi kapatılsam aynı şeylerin devamı, karanlığı görürüm diye korktum.

 

Ara zil çaldığında kollarımın üstüne başımı koymuş biraz kestirmek istedim.

“ Melodi burada uyuma bundan sonraki dersin burada değil.”

 

Neden bir sınıfta kalmıyoruz ki neden ayrı ayrı anlamadım. Müzik dersten sonra dans derslerim var. Dans etmeyi severim ama bilemedim.

Erza’nın bugünkü halleri beni korkutuyor. Tamam ismimi söylemesini karşı değilim ama tuhaf davranışlarından bir gariplik var.

 

“ Ayrılıyor muyuz Amelia ?”

 

“ Müzik dersine bende geliyorum melodi.”

 

Gülümsedim “ İkimizin kaderinde bu uyku var.”

 

“ Kaderim prensin gelmesini beklerken benim uykum yok ama sen en azından bir hafta uykuda kalacaksın ben ise ne zaman uyanırım bilmiyorum.”

 

Kafamı kaldırıp baktım gülümseyerek ve kitapları yanımıza alarak masadan kalkıp okulun koridorunda dolaplarımıza ilerledik.

 

Yanımızdan geçen iki arkadaş bizim hakkında atıp tuttular neymiş ‘ Pamuk prenses kantinde bağırmak falan filan yakışıklı prens çapkınlığı..” duymamazlıktan geldim. Bende bir değişiklik yoktu sadece bir açıklama yapmak istemiştim.

 

Dolabın önünde durup kapağını açarak kitabı koyup geri kapattım.

“ Bu böyle olmayacak ben bir yüzümü yıkayım kendimi gelmem lazım. Bence uykuluyum ve Erza'yı öyle gördüm.”

 

“ Uykulu değilsin. Bende farkettim ondaki davranış değişimini.”

 

Lavaboya doğru ilerledim beni kapıda beklemişti. Yüzümü yıkamak için musluğu açıp su tuttum. Biraz uykum açılır diye suyla yıkadım. Kendimi aynada bakınca hayal görüyorum diye düşündüm. Gözlerimi kırpıştırdığımda görüntüm değişmedi.

 

“ Altın gözlerime ne olmuştu böyle. Morla karışmıştı. Hayır olamazdı bu mümkün olamazdı.”

 

Yuno için mümkündü. Aynada şok olmuş yüzünü izlerken eğleniyordu. Onu böyle kandırmak zevk veriyordu. Aslında göz rengi duruyordu sadece yansıması ile oyun oynamıştı. Biraz çılgınlık katması için her yansımasına büyü yapmıştı Yuno.

“ Sanırım ilizyon büyüm yavaş yavaş etkisini gösteriyor.” Kahkaha atmıştı.

 

Kendime gelmeliyim. Bir daha suyla yıkadım ve aynı görüntüm vardı. Aynadaki ben gerçek olamazdı.

 

“ Melodi iyi misin ?”

 

Melodi altın gözlerini gittiğini düşündü. Aynadaki yansıması ona gülümsediğini fark etti. “ Değersiz bir pamuk prensessin Melodi. Yakında senin yerini ben alacağım.”

Kötü yansıması ona gülerken Melodi, bunların gerçek olmadığını söylenip durdu. Korkusunu göstermeyecekti.

 

“ Benimle oynayan her kimsen bunu senin yanına bırakmayacağım. İstediğini yapmayacağım.”

 

Arkamı dönerek lavabodan çıkıp Amelia’ya gülümsedim. “ İyiyim herhalde olaylar üstüme geldi beni darladı.”

 

Zil çaldığında bu ders kitapsız derslerin ilkiydi çünkü yetenek işiydi. Benim olay hayvanları şarkıyla çağırmakla geçiyordu. Benimle bu dersi giren kavalcının kızını gördüm. Sevdiğimiz şeyler ortak hatta isimlerimiz bile aynı. Eğer bana Apple demeselerdi ikimizden birisini hangimizi çağırdığını anlayamazdık.

 

“ Melodi hadi birlikte gidelim.” Amelia hangimizi demişti bilmiyorum ama sonradan star deyince benden bahsettiğini anlayıp “ Bizimle arada takılsana melodi.” Kendi adımla ona seslenmek biraz tuhaf gibi gelmişti.

“ Olur.” Direk kabul etti. Üçümüz birlikte müzik sınıfına girip konuşmaya başladık.

 

Müzik dersi eğlenceli geçtiği için çabucak araya girdiğinde büyülü bahçenin bankına geçmeden içecek alıp öyle bahçeye geçtiğimizde en çok keyif aldığım yerlerden bir yerdi.

“ Burası çok güzel bir atmosferi var ya ne zaman gitsem içimi huzur veriyor.”

 

“Bizimde öyle ya!” Diye ikisi aynı anda söylediğinde gülüp eğlendik.

 

“ Hayvanları çağırmak güzel bir şey şarkıyla.”

 

“ Bana söyle onu, fareleri çağıran kavalcıyım. Benim peşimde leş gibi farelerle birlikte gitmek ama onunda avantajı var tabi sevimli bir farem oldu.”

 

“ Fareleri kötülemeyin bence sindirellaya yardım eden sevimli fareler var diye duydum. Çatı katında çıkmasına.”

 

“ Doğru onun masalında. Üvey ailesinin olması kötü be en azından sindirella prens ile birlikte kızını el üstünde tutuyor. Onu kıskandım. Benim annem gibi hayal kırıklığını görmüyor.”

 

“ Yapma bence böyle. Kraliçe Pamuk seni öyle seviyor olabilir.”

 

Öyle mi dersin. Annemin beni sevme şekli böyle mi ?

 

Melodi öyle düşünmek istemişti. Ara zilleri çaldığında son müzik dersini girmişti. Müzik eğitmenleri neşeli şarkılar söylemeleri istedi. Bir ağızdan şarkı söyleyerek güldüler.

Bir ders bitti dans dersine gelmişti ve artık bu dans dersini de sevemeyecekti çünkü eşi ona göre değişmiş bir Erza olmuştu.

Çok istiyordu eş değiştirmeyi ama izin verilmedi.

Erza Melodinin belini elini koymuş diğer elini Melodinin elini öyle kavramışki ayrılmak istese ayrılmazdı.

 

“ Erza çok sıkıyorsun elimi ve belimi.”

 

“ Mızmızlanmayı bırak ve bana ayak uydur.”

 

Erza neden birdenbire değişti acaba dün balkonda olan görüntü yüzünden mi ?

 

“ Erza eğer dün o çocuk beni öptüğü için böyle ise ben onu tanımıyorum bile. O beni öptü ben onu öpmedim.”

 

“ Onunla bir alakası yok melodim.” Bana az önce Melodim mi dedin. Bu Erza değil. Bana asla ismimle veya sahiplenici gibi seslenmez.

 

Ortamı bozmak istemiyorum dersi özellikle ama ben dayanamıyorum. Uzun zamandır tanıdığım prens birden değişmesi çok tuhafıma gidiyor.

Katlanmak zorundayım. Son ders bu ve bundan sonrasını düşünmek istemiyorum.

 

Melodi katlanmak zorunda kaldı iki ders boyunca Erza'nın davranışlarını ve huylarını.

Ders bitiminde ise ellerini yıkamak için lavaboya gitti. Amelia arkasından geldi.

 

“ Melodi iyi misin ?” Sormuştu Amelia. Melodi iyi miydi yoksa kötü müydü şu an karar veremedi. Daha bu ilk tuhaflıkların başlangıcı.

 

“ Kavalcının kızı dışarıda bizi bekliyor çıkışta dondurma yemeye gideceğiz ya.”

 

“ Tamam geliyorum.” Kendine gel Melodi’ demiştim aynada kendimi baktığımda mor renk gitmiş altını görüyordum. Biri benimle oynuyordu ve eğleniyor sanırım.

 

Lavabodan çıktım Amelia’ya gülümseyip koridordan çıkış kapısına kadar gitmeden dolaptan kitaplarımı alarak öyle çıktım.

 

“ Birine kendi adımla seslenmek çok tuhaf ya !”

 

“ Aynen değil mi ?”

 

Evet olarak salladım ve beni at arabasını beklediğini gördüm.

 

“ Bekleyin bir saniye.”

 

“ Tamam bekliyoruz sen git annene mesajı iletmesini söyle.”

 

Faytoncuya gidip “ Beni beklemeni gerek yok. Arkadaşlarla dondurma yemeyi gitmeyi gideceğiz anneme söylersin. Geç geleceğimi saraya.” Beni başıyla onaylayıp yoldan çekilmişti. Kızların yanına gidip “ Halledildi. Hadi gidelim demiştim.”

 

                       🍎

 

Akşam saraya yürüyerek döndüğümde ayaklarım topuklular yüzünden mahvoldu. Bir duşa girmem gerektiğini anlamıştım.

Sarayın kapısından içeriye geçtiğimde beni bekleyen hizmetçim yemeğe beklendiğimi söylemişti.

“ Duş alacağım yemekten sonra banyoyu hazırlar mısın rica etsem.”

 

“ Hemen pamuk prensesim.”

 

Gülümseyip eşyalarımı odama çıkarmasını söyledim ve ellerimi yıkayıp yemek salonuna giriş yaptığımda ilk prenseslere yakışır referans yapıp masaya geçtim.

 

“ Elma dışında her şey yerim.”

 

“ Bugün tavuk var kızım sevdiğin şekilde hazırlandı.”

 

Tavuğu severim özellikle soslu halini çokta bunu annem mi söyledi bana yoksa babam mı?

 

Anneme baktım bana gülümsediğini fark ettim. Yok annem hiçbir zaman bana gülümsemez babam gülümserdi annem yerine. Bu sefer babam babamın yüzü neden tuhaf. Ben iyi değilim. Hiç iyi değilim. Bu bir rüya ise uyanmak istiyorum hemde gerçekten. Açlığım gitti yemek yemeyeceğimi söyleyip masadan kalkacakken babam elini masaya vurunca ürperdim.

“ Annen senin için hazırlattı. Yemeğini ye öyle gidersin odana ya da gitmek istediğin yere.” Babamı ilk defa böyle görüyordum. Sevgi dolu babam birden tavırlarında değişiklik hissettim.

 

“ Baba bu sen olamazsın. Benim babam sevgi doluydu annemden kaçtığımda beni avuturdun. Yok ben rüya hayal görüyorum.”

 

“ Prensesim neden benden kaçıyorsun ben sana ne yaptım.”

 

Annem ağlıyordu. Annem ağlamazdı. Bugün gerçekten çok tuhaftı.

 

“ Ben rüya görüyorum siz böyle değilsiniz?” Uyanmak istiyordum acilen beni uyandırsın biri. Bence bu geçici yarın eski hallerini geri dönebilir. Aynen. Bir iki tavuk parçası yiyip gözlerinin önünde sonra ayrılma isteğimi kabul ettiler.

 

Odama ağlamamak için çok tuttum kendimi. Uyanmak istiyorum bugün fazla tuhaflık ile karşılaştım. Yarın bitmesini istiyorum.

 

“ Prensesim banyonuz hazır.” Göz yaşlarımı silip kendimi aynada bakınca hafif makyajım yüzüme akmıştı. Peçeteyle temizlenip odadan çıktım.

Beni banyoya kadar takip etti hizmetçim. Çıkmasını rica ettim. Başını eğerek banyodan çıktı. Ben ve su dolu küvet ile kalmıştım.

 

Küvete doğru adımlayıp ayağıma suya soktum sonra diğer ayağıma sokup küvetin içine oturdum ve sabah ve şimdi olanları düşündüm.

Erza’nın tuhaflığı sanki babam ve annemin huylarını değişiği bana karşı tutumu.

Bunlar bence bir rüyadan başka birşey değildi.

 

Melodinin hayatı ve masalı yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Sevdiklerini tek tek kaybedecekti. Yuno zevkten dört köşe olmuştu.

“ Ah zavallı elma şekeri, herkesin gözdesi olmak ne güzel değil mi? Şimdi herkesin gözünden düşeceksin ki çaresizliği bölünüp kaybolacaksın. Yaptığım elma sana hiç iyi gelmeyecek hemde hiç!” Kahkaha atarak söylemişti bu sözleri.

Melodi için masalı hiç iyi gitmeyecek anlaşılan.

 

                

Dün olanları unutmak istemiştim. Babamın tavrı değişti sanırken sabah kahvaltısı yaptığımızda babam hala aynıydı annem bana sevgi dolu bakıyordu. Hatta sarılmıştı. Bugün neyse ki akademi bugün tatilde çünkü hafta sonuydu. Bende kitap alıp sevdiğim bir yerde kitap okumak istemiştim.

“ Anne biliyorum izin vermeyeceksin çünkü bu prensesliği yakışmaz ama ben sevdiğim kafede kitap okuyabilir miyim rahat şeyler giyip.” Hayır cevabını beklemiştim. Annemden ne zaman bir şey istesem ya şart koyardı ya da hayır derdi. Bu sefer babam bir şart koydu annem babama baktı “ İstediği yapar benim kızım, gidebilirsin ve gidebilirsin kızım.”

 

Neler oluyor bilmiyorum ama ben babamı geri istiyorum lütfen baba kendine gel.

Annem ve babam benim gidip gitmemem için tartıştıkları sıra ben masadan kalkıp sıvıştım.

Çevremde her şey değişmeye mi başladı bilmiyorum bugünlerde bir tuhaftı.

Sihirli aynada Amelia’yı aradığımda bir iki cevapsız çağrı almıştım.

Tekrar aradığımda ise sert çıkıştı ondan beklemeyeceğim bir şey olmuştu.

“ Melodi, işim var açmadığımı anlamalısın!”

 

“ Üzgünüm Amelia, bugün çok tuhaf şeyler oluyor annem şefkat gösterip sevdiğim babam ise bana karşı çok sert sende bağırdın az önce.”

 

“ Üzgünüm demeye mi bekliyorsun. Ama melodi sadece senin etrafında dönmüyor bu masal. Herkesin kendi masalı var.”

 

Yüzüme kapattı son sözünü dedikten sonra yok Amelia’nın başı aşkın ve onu sinir eden şeyler olmuştur. Birde onun üstüne arayınca böyle dedi. Bence bu mantıklı bir açıklama.

 

Rahat şeyler giydim. Elbise dışında eşofman takımımı ve kütüphaneden aldığım kitabı yanıma alarak saraydan çıkarken annem bana sarıldı babama elimi uzattığımda arkasını dönüp gitti.

Baba hayır, gidemezsin bana yüzüstü bırakamazsın.

Sevdiklerim neden benden nefret ediyorlar ve bana bağırıyorlar.

Saraydan dışarı çıktığımda at arabası yerine yürümeye tercih ettim. Bana güler yüzle el sallayanlara el sallayacaktım ki bana el sallamadılar hatta yüzüme bile bakmadılar.

 

“ Bu kız kendini ne sanıyor.”

 

Bu kız ben miyim ve kendimi ne sanıyorum. Her şey çok garipti.

 

Ağaçların arasında kayboldum. Sevdiğim cafe açık havaydı ağaçlar raf yerini görüyor odundan masalar vardı. Koca çınar ağacına çıkmak için merdivenler vardı isteyen içeride veya dışarıda oturabilirdi.

Ben tabi dışarıda oturacaktım. Çınarın üst katında kitaplık vardı. İsteyen orada kitap alabilirdi.

 

Ormanın uzun yolunda sağa yöneldiğimde tabelayı görüp yürüdüm ve karşımda sevdiğim mekanlarda birini gördüm.

Gülümseyerek boş masaya doğru yöneldim ve geçip oturdum.

Zili bastım. Garson gelip ne istediğimi sordu. “ Soğuk içecek alabilirim meyve suyu ama elma hariç herhangi bir meyve suyu lütfen.” Not alıp çekildiğinde tanıdık seslerin ve gülme seslerini fark ettim.

Kavalcının kızı olan Melodi ile Amelia ne konuşuyordu böyle ve bana karşı neden duvar örmüş gibiydi de kavalcının kızına bu kadar neşeli.

Yanına gidersem bana kesin hesap sorduğunu söyleyip durur.

 

Meyve suyum gelmişti. Hangi meyveden yapıldığını sormadan bir yudum almıştım ki meyve suyun tadı tanıdık gelmişti.

“ Elmalı mı bu ben sizden elma dışında istemiştim! Elma içmek ve yemek istemiyorum.” Diye bağırdığımda herkesin bakışları bana dikmiş bakıyordu.

 

Amelia bile bana baktı, sadece baktı. Yanıma gelip sakinleştirmedi bile. Ben yanılıyor olabilir miyim.

“ Pardon prenses Melodi yanlış anlaşılma olmuş.”

 

“ Siz Apple takmayın kendini ön planda sanıyor.” Amelia bana takma ismimle mi hitap etti.

Ben anlamıyorum bana neden böyle hitap etsin. Yediğim şeyden ve içtiğim bir şeyden kaynaklı kesin.

O elma o acı tadı olan elmanın içinde bir şey mi vardı.

Ben hala evde yatakta uyuyor olabilir miyim. Bir rüyadan başka olamaz yaşadığım şeyler.

 

Melodi korkmuş ve endişe dolu gözlerle çevresine baktı. Kafede bulunan insanlar ona tuhaf bakışları üstüne gelmeye başlamıştı. Bunların hepsi, yaşadığı şeyleri kabus olmasınu istedi. Yatakta hala uyuduğunu düşünmek istedi.

Yuno bu dileğini yerine getirdi ama kabus sandığı şey gerçekten yaşanmış yaptı. Melodi bunu kabus olduğunu düşünecekti çevresi tam tersine.

 

“ Bana öyle bakmayın!” Çığlık atarak yerimde zıpladım ve odamdaydım. Yatakta uyanmıştım.

Gördüğüm şeyler kabus muydu ama gerçekçiydi.

Gök gürledi aniden yerimden bir kez daha sıçradım. Bacaklarımı kendime çektim içine gömüldüm.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kapım aniden açılınca bakamadım bile “ Prensesim ne oldu sana ?”

 

Annemin sesiydi. Bana kucak açmış annem sarılmıştı. Annem ilk defa bana sarıldı ve en çok istediğim şey olmuştu. Annem bana

sarılıyordu. Koynuna girmiş gözyaşlarım elbisesini bulaşmıştı.

“ Kabus mu gördün birtanem.”

 

“ Evet anne kötü bir kabus gördüm.”

 

Melodi, annesinin koynunda içini dökmüştü. Gördüğü rüyalar Melodinin hafızasında yer edinmişti ve yakında kişiliği bile değişecekti.

 

Loading...
0%