Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10📜: Sonun Başlangıcı

@handelendin

 

Bugün benim için özgürlük çanları çalıyordu. Bugün onların dillerinden düşmeyen lanetli gözlerimi canlı canlı delirip duracağımın kanıtı. Nyla'ya söyledim, gözlerimi bakmaması ve bana her şey küle döndüğünde bakmadan o iksiri bana vermesini söyledim.

 

Beni elbisemi giydirmek için perdenin arkasına çekip son dakika fikrimi değiştirip daha da karamsar bir elbise istemiştim. Bir cenaze elbisesi herhalde kimse karışmaz ve kim öldüğünü sormazlar eğer sorarlarsa, cevabım ' Kendi cenazenizi bilmez mi' diye söylersem ağızları açık kalıp şok olup üle dönecekler. Düşündükçe kulaklarımda o canavarın tatmin olmuş sesini işittim ' sonunda biraz delilik yaşadım sayende ve bugün o deli gözlerin ve sırıtışını göstereceksin ve beni çağırıp küle dönüşmelerini izleyeceksin' canavarın dediğini kabul etmek istemesem de bugün onu çağıracağım da haklıydı.

 

İstediğim karanlık elbisemi giyip hayatta kaldığımı göstermek istiyorum tüm insanlara ve gölge hakkına ve onların son göreceği şey benim gülümseyerek duruşum olacak. Beni giydirmeleri anma uzun sürdü ama sonunda bitince odama çekildim. Nyla'ya çantamı verip " Bana iksiri verdiğinde buradan uzaklaş ben seni bulurum mesajlaşırız." dedim.

 

" Tamam leydim nasıl isterseniz, eşyalarınız bende dışarıya çıkardım istediğniz gibi,"

 

" Bundan sonra yollarımız ayrılıyor, sen teyzenin yanına gidebilirsin Nyla, mektuplarla son durumu konuşuruz."

 

Nyla bana sarılıp " Yeni buluştuk ve tekrar ayrılıyoruz ama sizi güvende birinin ellerine bırakacağım için içim rahat." demişti kim olduğunu ya da kime bıraktığını çok iyi biliyordum.

 

Şapkalımla birlikte burada uzaklaşıp mutlu olduğum anlarım çoğalacak. Ona mektup yazmalıyım diye düşündüm ve masama geçip mürekkebi dokunup düşüncelerimi mektuba döktüm.

 

-Parşömen-

 

 

 

 

 

İçimde yanıp tutuşan alevi susturamazlar şapkalım. Öfkem her yeri yakacak.

Lita 

 

Alevi bir ben şahit olamadım,

diğerleri şahit oldu.

Morlis

 

 

 

Sen gördün sinmiş,

 

sönmüş volkan olan gözlerimin güzelliğini. İkinci kez anca laneti kontrol altına aldığımda,

 

Seni nerede bulacağım kaçtığım zaman ya da sen beni nasıl göreceksin.

Lita. 

 

 

Beni ormanın içinde bulacaksın leydim.

Kalplerimiz bizi birbirimize götürecek.

Morlis.

 

 

Bugünü delirmiş gibi istiyorum.

 

 

Özgürlüğüm böyle olacaksa, bana verilen kızıl güneşin altında hem onların isteğini geri çevirmedim hem de tüm yaşattıklarını bedelini ödeyeteceğim.

 

Lita

 

Seni düşledim.

Kralın yerine ben olsam birbirimize verdiğimiz yeminlerle bağ kurabilmeyi.

Morlis

 

 

Şapkalım, bu düğün yıkımın başlangıcı,

 

 

Sonun başlangıcın ilk adımı.

 

 

Yakında birbirimize kavuşacağız.

Lita. 

 

Yanıma gelmeni bekliyorum.

Hayal ettiğin o manzaranın altında birbirimizin gözlerine baktığımız o anında kalmayı.

Morlis

 

 

 

Bende,

 

ona çok az kaldı şapkalım ama şimdi gitmeliyim.

Lita. 

 

Başımı mektuptan ayrıldığım da kızıl güneşin göremesem de içimde yanıp tutuşan canavarın varlığı çoğaldığında anlamıştım. Keşke kızıl güneşin güzelliğini görebilseydim ama buradan sakin kafayla ayrılmak istiyordum. Hiçbir şey olmamış gibi.

 

" Leydim kral sizi kutsal yerde bekliyor." dedi masadan kalkıp odamdan çıktığımda gölge kulağımda beni alması için iki koruma muhafız ayarladığını söylemişti.

 

" Sonunda herkesin istediği ama benim korktuğum o gözleri şahit olacaklar," dedi ben buna katılmak istemiyordum. Laneti mi kontrol etmeyi öğrenene kadar açmak bile istememiştim.

 

Sarayın kapısında dışarı çıktım serin meltem rüzgarı açık saçlarımı havalandırıp tenime dokunmuştu. Beni faytona bindirdiler ve kutsal yer dedikleri tam kızıl güneşin altında olan baş rahibinin olduğu yerdir. Neresi olduğunu göremiyordum ama duyduklarıma göre oraya kilise deniliyormuş.

 

Yol boyunca kızıl güneşin varlığı ciğerlerime kadar işlemişti. Can almak isteyen bir yaratıkla birlikteyim. Kiliseye gelene kadar aklımda tüm olacakları düşleyip gülümsemiştim.

 

" Siz hep bu anı bekliyordunuz değil mi leydim, krala istediğin olacak demiştiniz." Natasha delilikten çıkmış durumda bana bu anı beklediği mi sordu.

 

Ona dönüp " Bu an benim özgürlük anlarım çünkü kralın gözlerine bakıp delirip yakacağım tüm diyarı." dedim gülümseyerek uzaklara görürmüş gibi baktım.

 

Ne kötü oldu, izleyerek yani duyarak, dinleyerek gidiyordum ki geldiğimizi anlamamışım.

 

                            💜

 

" Burası kutsal yer olsa da tüm kötülüklerden korunsa da hiçbiri gelecek olan yıkımı durduramaz ancak ben durdurabilirim özel maddeyle ama ne kutsal söz ne de bu kutsal su, hepsi etkisiz"

 

' Burası beni engellemez, yıkma mı istediğin bir yer var mı yemin den sonra,'

Bana bu soruyu sorduğunda tercihimi merak etmişti. Bir düşüneyim ama belki sonra buradan çıktığımda her şey son bulacaktı.

 

Hele ki kızıl güneş varken hiçbir şey o canavarın etkisini yok edemezlerdi.

 

At arabasından inip göğe başıma kaldırıp bir dudak kenarım yukarı kalktı. Kendimden emin bir şekilde kiliseye doğru iki hizmetçim iki koluma tutmuş kapıdan içeriye doğru adım adım ilerleyerek konuşmaları kesilmişti.

 

Uzun koridorda babam olacak kralın yanına doğru onun sonuna getirmeye doğru yürüdüm yürüdüm ve tam karşısında dikildim.

 

Yemin törenine başlayan rahip öksürdü ve ıvır zıvır kutsal sözlerle devam etti.

 

" Bu kutsal alanda sonunda prensesimiz kraliçe olarak yükselecek oluşu bizi gururlandırdı." Diyerek başladı rahip.

 

Ve hepinizin sonuna getirecek diye kendi içimden devam ettim.

 

" Tepede kızıl güneşin şahitliği ile Gölge Kralı...siz, Gölge prensesi Litayı kendi rızanızla,eşiniz ve kraliçeniz olarak yemin ediyor musun ?" Yemin töreni başladı sanırsam.

 

Gölge Kralı ağzına açtı " Evet, kraliçem olarak kabul ediyorum." Dedi sıra bana geldi.

 

Rahip bana da aynı soruya sordu " Sen Gölge Prensesi Lita, kendi rızanla Gölge kralı eşin olarak kabul ediyor musun?" Diye soru gelmişti. Bunu konuşarak mı cevaplasam sorusu havada mı kalsa yoksa kendisi açıp sonunu mu getirse.

Son düşündüğüm kötü fikirdi.

 

Uzunca bir sessizlikle kalıp yutkundum. Ellerim gözlerime kapattığım büyülü göz bandına gitmişti.

 

Kıkırdadım gülümseyerek " Hepinizin sonu gelecek günün, bu kadar hızlı düşünmedim."

 

" Endişelenme burası kutsal alan kimseye zarar veremez." Rahip o kadar emin konuştu ki öleceğinden habersiz.

 

" Hepiniz benim gözlerimi açmadığım konusunda atıp durdunuz, ha rahip kutsal alan o canavarı durdurmaz ayrıca imkansız bir durum var ?"

 

Rahip " Nedir o durum ?" Çok merak etmiş anlaşılan. Nedir diye sorusundan anladım.

 

" Tepede onun gücüne güç katacak bir durum var. Gözlerimi açmamı istediniz ya bende açtım ve hepinizin canı cehenneme,kül olup yok olacaksınız." Dedim göz bandı avucumun içinde gözlerimi yavaş yavaş açıp laneti yanıma çağırdım.

 

Arkamda kurt görünümlü bir canavar onların gözlerine baktı. Konuk olan gölge halkının gözlerinde korkuyu gördüm.

 

Ben krala döndüm. Ona daha da yaklaştım ve kaçmasını engellemek için doğa gücümü kullandım. Sarmaşıklarım onun bacaklarına sarmıştı. Ben kızıl güneşin etkisinde delirmeye başladım.

 

Çılgın kahkahalar atarak kralın önünde dikildim. Elim kralın çirkin yüzüne gitmişti.

 

"Beni kızın gibi bir yaştan önce gördün ama sonra benim canımı yakmak için her şey yaptın." Bu sözleri çılgın gibi gülerek dile getirmiştim.

 

“ Şimdi sıra bende, bana yaptıklarınızın bedelini ödetmeye!” Gözlerinin içine baktım kralın ve avuçlarıma yayılan alevi kralın yüzüne yavaş yavaş yavaş sıcaklığı vermiştim. Korkuyordu. Benden korkuyu hissetti ve yalvarıp durdu. Ama durmadım tüm yüzünü yakacak kadar ateşi kullandım.

Yüzü karardı karardı ve suyu çekilmiş toprak gibi çatlamaya başlayınca elimi çektim.

Kahkaha atarak konuştum " İstediğiniz ve istediğim sahne gerçekleşti sonunda."

Biri canını korumak için konuştu bana laf attı. Deli olduğumu, delirmiş olacağımı tanısı koydu.

Ne kadar ironik.

Canavar hepsini delik deşik etmiş ve ruhlarını alıp küle çevirmişti.

 

Kızıl güneş ise cayır cayır yanıyordu, gözlerimin içinde.

 

Kilise sonuna kadar duvarları yıkıldı. Ben kürsüden inip uzun koridor boyunca pis pis gülümseyerek ilerlerken mutluluk ve delilik birleşince acayip olurdu.

Her adımımda yer alev almıştı ve hoşuma gidiyordu bu his

Deli gibi dans ederek dışarıya adım atacaktım. Nyla yüzümü bakmadan " Bunu için, leydim." Diyerek ona dediğim emri yerine getirmişti.

 

İksiri kapağına açıp içmek için dudaklarıma getirdiğimde canavarın içme biraz daha keyfini çıkar diye sözlerini kesmek için ilacı kafaya diktim.

 

Yavaş yavaş sakinliğim gelmişti. Göz bandı mı taktım.

 

Kızıl güneşin etkisi geçmişti ve canavar onunla birlikte ortadan çekildi.

 

- Resim üst medyada görünür mü bilmem -

 

Burası çok sessizleşti ve her şeyin sonun başlangıcı diyebilirim.

 

Buradan ne kadar çabuk uzaklaşırsam, şapkalımı bulma umudum o kadar iyi olur. Ormanda olacağını söylemişti. Bana yardım eden gölge sayesinde yolumu kaybetmedim, ormana doğru giden yolda ilerledim.

 

Kızıl güneş her yeri kaplamıştı. Yol boyunca tüm gölge halkı, ölülerle doluydu. Buradan uzaklaşmayı o kadar istiyordum ki koşmaya başladım.

 

Loading...
0%