@handelendin
|
Morlis - Liman
Leydimi çok özlemiştim sonunda eve gitmek için mutlu hissediyorum. Ödülü almak için görev verilen loncaya doğru ilerledim. Tahta kapıdan içeriye geçip farklı farklı takımları gördüm. Hepsi görevden ödülünü almak için sırasını beklemişti. Sıra bana gelince ismimi duyunca tahta masaya doğru yürüdüm ve bekledim.
Kız aşağıya eğilip iki kese akçeyi bana uzatıp gülümsüyordu. İki torbayı elime alıp “ teşekkür” ettim. Başımı çevirdiğimde panoda asılı olan aranıyor afişini görüp sordum kıza. “ Bu görev için mi asıldı.”
Kız diğer kişilerle uğraşırken cevap vermişti “ Evet en çok ödüllü görev o, bitik çukurun korsanı, herhalde yeteneği mi yoksa suçları yüzünden mi buraya asıldı emin değilim.” Soy ismi bana çok tanıdık gelmişti. Panodan görev alır gibi aldım. Kız şaşırıp sordu “ O kadar mı paraya ihtiyacın var.”
“ Para değilde bir tanıdığımın soy ismiyle aynı şüphelendim ve araştırıp bakmak istedim.” Dedim. Kız başını sallayıp anlayışla salladı. Torbadan iki gölge akçesi bırakıp teşekkür ettim.
Kağıdı kapıdan çıkarken bakmıştım.
Siyah beyaz görüntüsüyle isminin bilmediğim ama soyismi leydimin ile aynı olduğu gerçeği acaba bir ikizi ya da kardeşi olup olmadığını sormak geliyor aklıma. Emin bile değilim. Ölü ruhları gören hapseden bir korsan ilginç ve bitik çukurda olması daha da ilginç. Ama bitik çukurun neresinde bu korsan. Bir masada oturup yazmak istedim. Emin olmak. Var mı yok mu diye.
Limana yakın açık caffe olunca oraya doğru yürüdüm. Kapı çanı benim geldiğimi söylerken beni hoş sesiyle karşılayan çalışanlara “ hoşbulduk bir cam kenarı masa istiyorum.” Dedim. Başıyla sallayıp beni cam kenarı masasına götürüp içecek bir şeyler isteyip istemediğini sordu. Bir su istedim ve küçük çantadan parşömen ile kalemi çıkarıp başladım yazmaya.
-mektup resmi
Alev gözlüm, senin bir ikizin veya kardeşin var mı ?
Morlis
Benim bir kardeşim, ikizim olduğunu düşündüren ne olabilir. Şapkalım. Nereden çıkardın, olsa haberim olurdu.
Lita
Bende bilmiyordum alev gözlüm,
ödülü aldığım yerde panoda asılı olan arananların listesinde seninle aynı soy ismi olan bir kız var.
Morlis
Eve dönüyorsun değil mi? O aranan listesindeki kızı alıp yanıma bekleniyorsun.
Lita
Tamam alevine hasta olduğum leydim.
Mağarada güzel karşılama hazırla.
Morlis
Emrin olur şapkalı isimli zırhlı şövalye. Lita
Beni güldürmeyi başarıyordu bu leydi. Biraz oturup aldığım şeyleri geri çantaya koyup iki bakır bırakıp ayağa kalkıp “ iyi günler,” deyip çıktım kapıdan. Limana doğru ilerlemeye başlamıştım.
Atımın sırtını eyerin üstüne binerek limana doğru yürüttüm. Bana bağımlılık yaptı leydime olan hasretim. Sonunda alev gözlümü iple çekiyordum. Limana doğru ilerlemiştim. Gemiye binerek karşı cepheye geçmek için oradan geçit açmıştı. Kimsenin görmediği bir yerde. Köy ve kasabadan tamamen uzaklaşıp mantıların sesi ve tuzlu denizin mis kokusuna bakılırsa limana yaklaştık.
Dostumun yelesini okşayıp “ Sanırım yaklaştık dostum.” Dedim dalgaların vahşi sesleri çelik miğferin içinde kulaklarıma yankı yaptı. “ Biliyorum,sende leydimi özledin.” Demiştim atımla dertleştim işte. Biraz hızlanmazsak yarın anca oluruz mağarada. Bir kez vurup ata hız vermiştim ve yolda geçen insanlara dikkat ederek yol aldık.
Limana vardığımızda atımı denizciyi verdim. Geminin ahır bölümünü götürüp bırakması için.
Leydim bana koşarak sarılmıştı “ Morlis” diyerek benim ona olan aşkımı leydimde bahsedip yazmıştı. Şimdi ise bana hoş bir karşılamayla karşıladı gülümseyip bende ona sarılınca bir an geri çekilir gibi olmuştu. “ Leydim özleminiz bitti mi?” diye şakayla birlikte söyleyince ben, bana “ Arkanda birini mi getirdin ?” gözlerini bile görmesem bir yanım onun kralın adamlarından biri sandığını hissetmiştim. “ Kardeşime iyi baktığını hatırlayıp bu evi olmayan leydiye de şefkatle özenle bakacağını inanıyorum.”
Alisa’ya döndüm gülümsüyordu sonra dalga geçtiğini anladım “ Bu mu bana iyi bakacak, kardeşin diye bir şey diyemiyorum ama,” Litanın ağzı açık kalmıştı, kardeş lafını duyunca benden ayrılıp arkamda duran Alisa’ya kötü düşüncelerini mi yolluyor emin değilim ama “ Kardeşi olduğumu kim söyledi sana demek istersen diyebilirsin, kör mü diyeceksin de ama kör falan değilim ben.”
Alisa’nın kahkahası kulaklarımda duyuldu “ Sen kendine kör değilim diyorsun ama öylesin maske takıyorsun gözlük yerine oluyor mu?” Ben az sonra tokat sahnesini görmeye hazırlıyken Lita’nın cevabıyla ağzım açık kaldı “ Gözlük etrafıma gördürür ama bu maske etrafı görmemi engelliyor şimdi gözlerimi açalım ama pişman olursun o yüzden vazgeçtim.” dedi ben bu leydimin asil davranışı ve sözleriyle aşık olmuştum.
Leydime gülümseyip yorgunluğumu alması için odama kadar beni götürmesini rica ettim. O da kabul etti ve yürürken “ İsmin neydi senin ?” demişti.
Alisa ağzını açıp elini uzatıp tiksinerek aşağılayarak bakışları fark etmedi ama “ Tavrın hiç hoşuma gitmedi” diyen leydim Alisa’ya şüpheye düşürdü. “ Ben Alisa peki senin ismin ne ?” diye sordu. Lita uzatılan eli tutmadığını fark ettim “ Ben lita,” deyip yanıma gelip gülümsedi
Arkadan kardeşim Mel “ Senin yatacak yerin bile yoktur kesin benim yanımda uyuyacaksın.”
“ Peki o leydi kimle yatıyor yoksa yalnız mı ?”
Konuşmalarını duydum ama şu an yalnızlığımı ve leydime bakmak istiyordum, dudaklarına küçük bir buse kondurmak kokusunda uyumaya can atıyorum. “ Biliyorum bana kızgınsın ve yüzündeki neşe yerine bana sinirin var.”
“ Şu ikizim olduğu söylediğin kağıdı bakayım.” dedi şimdi yeri ve sırası değil akşam konuşuruz o konuyu. “ Hani beni özlemiştin leydim, mektuplarda yazıp durdun o boşluğu doldurmak istediğini.”
“ Kolumu bırakmayacak mısın Morlis.” dedi ve anladım bana çok pis kızgın, o kızı getirdiğim için “ O kızı getirdiğim için kızgınsan telafi edelim.” dedim bana güldü.
“ Kızda saf kötülük hissediyorum ve benim hislerim güçlü.” dedi kucağıma çekip sımsıkı sarmalayıp onun öfkesini geçirmeyi çalışıyordum.
“ Öfkem ve kızgınlığım geçmedi.” dedi ve onun narin dudaklarına öpücük kondurdum. Çekildiğimde keşke bakışlarını görseydim.
“ Kahvaltı yapmadım ben, odamızda yapalım mı başbaşa kalırız.”
Elini ve parmaklarını dudağına götürdüğünde bir elimle onun dudaklarına götürdüğü elini kendi dudaklarıma götürüp öpecektim ki kapı tıklanma sesiyle bakışlarımız kapıya yöneldi. “ Bölüyorum ama kahvaltı hazır.”
Bir şeyler mırıldandığını duyar gibi oldum ve kucağım dan kalkıp kapıya doğru yöneldiğinde “ Hala kendimi sana affettiremedim değil mi ?”
Arkasını döndü gülümseyip “ Daha affetmedim.” deyip kapıdan çıkıp beni odada yalnız bıraktı ve boşlukla başbaşa kaldım. Ben kendimi nasıl affettireceğim bilmiyorum. Odadan çıkarken yüzüğü takmak istemiştim ama Alisa varken nasıl yemeye düşünecektim. İyi ki miğferin ağız kısmı açılabiliyor şekilde yapılmış ki rahat yemek yiyebilirim diye düşündüm. Rahat bir tunik giyip çıktım odadan başlığı takıp leydimin yanına geçtiğimde bana başını çevirmişti. Önümdeki ekmeği bölüp leydimin ağzına götürürken sadece ekmeği ağzına almıştı.
Alisa kendi yemeğini yerken bizi laf sokmuştu “ Beni bu bebek mi bakacak senin bebek gibi baktığın leydiye,” dedi bu çok sert gelmişti. Lita önündeki suyu alıp yerden kalkıp Alisa’nın kafasından bardak suyu boşaltmıştı. Sadece bu su Alisa’ya kaldırmıştı ayağa “ Ben senden büyüğüm kızım.” “ Yaşın kaç peki, benden büyüksün.” diye inanmayarak konuştu Lita.
“ 25 yaşındayım senin yaş kaç?” dedi hiçte büyük sayılmaz olacağını anlamıştım. Lita gülümseyerek yerine geçip “ Benden küçüksün ben 31 oldum.” dedi Alisa dediğini yutup önüne dönmüştü.
“ Ne ala 31 oldun sen yoksa geçmişini öğrendin mi doğum yılını.” Dedim başıyla evet olarak salladı “ Kızıl güneşten sonraki gün beni kutsadığı günden sonraki gün kaderim belirlenmiş ama bir üç gün önce dünyaya geldim.” Dedi gülümsedim.
“ Ailenin mezarına gidelim yıkılmış topraklara.” Dedim hemen kabul etti ama ben oraya nasıl bulacağımı bile emin değilim. “ İlk orası nerede onu bulalım bugün yoruldum ve biri benim omuzlarımı mesaj yapsa.” Dedim Alisa ayağa kalkacakken Lita yere sabitledi Alisa'ya. “ Sen bana büyümü yaptın yoksa büyücü müsün ?” Diye sordu Alisa. Alev gözlüm bana gülümseyip “ Odada yapalım o miğferi çıkaracak mısın sana yaptığım yüzüğü takıp baksan artık”.
Alisa kollarını bağlayıp ilgisiz davrandı “ Ben yokken açacağını söyledi gemide, özel ve ailesinden olan kişiler göreceğini de söyledi.” “ Çok romantik bir düşünce bu, ama nefes alman lazım şapkalım.” Demişti. Ben leydimin sözünden çıkamazdım. Halbuki sırf benim iyiliğimi düşünen. “ Ama yüzüğünü takmadım.”
“ Ne yüzüğü ne ala evlendiniz.” Dedi Alisa. Üçümüz birden güldük “ Benim hakkında bilmediğin çok şey var Alisa, ben büyücü falan değilim ben elementistim ve icat yapmaya severim ve şapkalım için o yüzük şifalı, ben görebiliyorum ama şapkalımın gözleri kusurlu beni rahat görsün diye yüzük tasarladım.” Dedi benim düşünceli meleğim olan alev gözlüm.
“ Tamam ben yüzüğü takıp geleyim odada iken başlığı çıkarıp geleyim.” dedim bana gülümsedi. “ Aslı tek ben göreyim istiyorum o yakışıklı yüzünü ama rahat edemezsin diye bir şey yapamıyorum.” gülümseyerek odaya gittiğimde yüzüğü çekmeceden çıkarıp parmağıma taktığımda başlığı çıkarıp onların yanına yürüdüğümde Alisa’nın bana dik dik bakışlarını hissedip leydimin yanına yürüyüp yanağına küçük bir buse kondurdum. Utandırdım yine leydimi ama kısa sürdü gibi sanırım hala affedilmeyi bekleyeceğim.
“ Ben nerede uyuyacağım, senin yanında uyuyayım yakışıklı kahramanım.” dediğinde hepimiz ona baktık ben ağzıma atacaktım ki kardeşim benim yerime açtı “ Abimin yanı dolu o yüzden sen benim odamda odamın koltuğunda yatacaksın oraya açalım.”
“ Neden doluyki peki leydiniz nerede kalıyor.” diye sordu. Leydimin omuzlarından tutup “ Benimle kalıyor ve yatıyor.” dedim öne çıktım.
Bana dönüp gülümsedi, bu küçük bir tebessümle yaptığımın doğru olduğunu anlama geldiğini düşünüyordum.
“ Bir yıkanmaya gidin ikiniz başbaşa kokuyorsunuz.” dedi kardeşim ve kendimi kokladığımda harbi kaç gün yıkanmadığı mı düşündüm. “ Olur mu öyle şey misafirimiz varken.” dedi onu bile es geçmedi hala aklında o kız varken kendimi nasıl affettireceğim ben peki.
Mel, durumu anlamış gibi “ Onunla ben ilgilenelim siz gidin biraz vakit geçirin.” dedi ve Lita derin bir nefes alarak başıyla onayladı bende gülümsedim. Alisa ayağa kalkmaya çalışırken Lita’nın kulağına fısıldadım “ Onu boşver bizim hasretimizi geçirelim gölde oyun oynayalım.” dedim acaba ne anladı dediğimden. Lita bir şeyler yapıp çözdü kızı ve gülümseyip eşyalarını aldıktan sonra odadan çıktı.
“ Meyveleri almayı unutmayın bir süre gölde takılın konuşun.” dedi Mel, başımla onayladığımda kardeşim altın okunu ağaca doğru fırlatınca bizi nereye kapı açtığını bilmiyordum. Leydimle değiş tokuş yaptım. O hafif meyve sepetini taşırken ben seyyar kovanın içinde ağırlığı taşıyarak koluna girmiş geçitten geçtiğimizde ormanın doğal sesleriyle süslenmiş bir dere tarafında olduğumuzu fark ettik. “ Çok güzel değil mi burası.” demişti evet olarak cevaplamıştım.
Örtüyü çimenlerin üstüne örtüp leydimi göle ayak bastığını görüp bende yanına yürüdüm. Yanına yaklaştığımda yüzüme gülümsemedi bile. Öpmek için bir adım attım “ Çok erken yapıyorsun bu öpme meselesini ayrıca hala dalgınım.” Dedi. Tamam bende öyle düşünüyorum. İlla dudaklarında seni sevmedim güzel kalbini beğendim. Bir hainlik yapıp üstüne su fırlattım. O bir şeye hazırlanıyordu. Eğildi ve ani bir fırlayıp üstüme su fırlattı. Gülmeye başladım birlikte bir gölün içinde suladık birbirimizi bir yandan onun neşesine dalmıştım. Yüzüme damlayan su damlasını silerken gökyüzüne bakış attım. Toparlanan bulutları gördüm birde yağmurun sesi olan gökgürültüsünü başlangıcını “ Gel güzelim hasta olmanı istemem.” “ Benimle ilgilenmek bile istemiyorsun anlaşılan hasta olacağımdan korkuyorsun.” “ Güzelim bize ne oldu bilmiyorum. Ben seninle her halinle ilgilenirim ama ben seni hasta olup benle ayrı olacağına korkuyorum.” Dedim. Bana bakıp gülümsedi. Gülüşüne aşığım senin, kendimi çekip alnından ve yanağında küçük bir öpücük kondurdum. Hafif bir yağış var ama yıkanalım sonra bir ağacın altında meyve yeriz Mel kapıyı açana kadar. “ Birbirimize bakmayalım arkamızı dönelim şapkalım.” Dedi tamam dedim fazla üstüne gitmeden arkamı dönüp onu bakmadan bedenimi yıkarken konuşuyorduk birbirimizle. “ Şu soy isimleri olan kızın resmi yanında mı.” Diye sordu. “ Maalesef çantada, mağarada kaldı.”
“ Tamam kırgınlığım biraz geçti. Sonuçta iyi niyetli davrandın bende ona o niyette bakmayı çalışacağım ama hala güvenmiyorum o kızı.”
“ Tedbirli olmak iyidir bende öyle davranayım senle birlikte.” Dedim gülüş sesini duydum. Arkama çaktırmadan dönüp saçlarını ıslatırken buldum. Yanına yaklaşıp masumca sarılmak için yanına gidip kollarımla sarmaladım. Ürperdi alevim benim varlığımdan.
Fazla hassas davrandım leydime. Benim davrandığım gibi davransalar keşke leydimi. “ Bir öpücük izni verebilirim ama kısacık.” “ Sen haklısın biz o levele daha geçmedik birtanem ben fazla aceleci davranıyorum. Festivalde ne dedim tek bir öpücükle yetinmek.” “ Ben dudağımdan bahsetmedim ruhumu kalbimi dokunman, kalplerimiz birlikte dokunsun. Gözlerimiz açılsa bile kalpten severim birbirimizi.” “ Sen çok zekisin leydim.” Dedim bana dönüp gülümsedi. Boynuma sarıldı ve biraz ruhumuzla birbirimize sevdik.
Biraz yağmurun altında böylece durduktan sonra burunlarımızı çekmeye başladığımızda toparlanıp yıkanmaya bitirdiğimizde birlikte el ele tutuşup bir ağacın gövdesinde koca yaprağın altında kurulanıp üstümüze giyindikten sonra meyve sepetinden çilek muz ve diğer meyveleri alıp sohbet ederek gülerek afiyetle yemiştik.
“ Ben merak ediyorum şapkalım, o kız Mel ile birlikte kaldığında nasıl olacağını.”
“ Kardeşimin odası büyük olduğu için şaşıracak büyük ihtimal.”
“ O kadar mı büyük odası ben göremiyorum veya hiç girmedim.” Dedi.
“ Direk benim odama daldın çünkü leydim.” Saçlarıyla oynamak istemiştim. Ne yaptığımı anladığında arkasını dönmüştü havluyla nemini aldım. “ Bugün güzel bir gün oldu ilk güzel değildi ama sonrası aşırı güzeldi.” Leydimin saçını farklı şekilde örürken arkadan kardeşimin sesini duyup arkamı döndüm. “ Aşk kuşları geç oldu hadi eve dönün.” Demesiyle saçlarını örmeye tamamlayıp ayağa kalktım eşyaları kaldırıp leydime elimi uzatıp kaldırıp eşyalarla birlikte kapıdan geçip mağaranın önüne gelmiştik.
“ Ben sizi sıcak şeyler yapıp odanıza getirelim siz gidin yatakta biraz dinlenin odanızda yeyin yemeği.”
“ Ama misafir ne olacak ?” Dediğinde Mel odasına gösterip konuştu “ O yatıverdi odamın kanepesinde.” Dedi gülümseyip saçlarımızı kurutup yorganın altına geçtiğimizde Mel’in tepsiyle çorbayla gelişi ve önümüze koyup gülümseyerek çekildi.
“ Çok güzel bir gün geçirdiğin için teşekkürler.” Dedi gülümseyip alev gözlümün narin eline buse kondurup onun kızardığını görebiliyordum. “ Sana çorbanı içereyim mi leydim ?” Deyince başını yana çevirip utandı ya ne tatlı bir kızsın böyle.
Başını salladı ve çorbadan bir kaşık alarak leydimin dudaklarına götürüp içirdim. Kaşık kaşık çorbadan içirip sıra bana gelince izin verdim. Kaşık tutan elini tutup çorbadan kaşık alarak dudaklarıma kadar götürtüp çorba içirdi bana. Kaşık kaşık yudum yudum çorbaları içirdi ve geri çekildi. Leydimin dudağında kalan çorbanın lekesini görüp klişeli bir hareket yaptım. Çevrede, kaffede gördüğüm bir davranıştı. Parmağımla leydimin dudak kenarında çorba lekesini alarak ağzıma götürdüm.
“ Ha unutmadan mumları yak resmi sana göstereyim.” Dedim. Başıyla salladıktan sonra mumları aleviyle yaktıktan sonra gözlerindeki bağı kaldırıp kızıl gözlerini açığa çıkardı.
“ Soy ismimi çalmış olabilir benim”
Onu bakamıyordum. Onun isteğiyle ve gözlerine bakarsam delirmemi istemediği için rahat bir nefes almasını istemiştim.
“ Vakti gelince Mel ile bunu öğrenmek istiyorum ama şimdi bilmiyorum.” Dedi bende öyle düşünüyordum.
Esnediğini işittim. Çok yorulmuş olmalı diye düşünüyorum. “ Merak etme sen, ben o kızı bulup yanına getireceğim sana.” Diyerek gülümsedim. Bende çok yoruldum. Leydime yanaşarak omzundan tutarak yüzüğü çıkarıp gözlerimi kapadım. Leydimin çekmece açıp o kağıdı koyduğunu ve başını bana yasladığını hissettim. Sıcak elini tutup öptüm. |
0% |