@handelendin
|
Lita - Korunaklı Mağara
Canım sıkılmıştı bende bir şeyler yapmak için masada çıkardığım mücevher kutuyla aletlerimi çıkarıp kitaplara koymuştum. Ne yapabilirim, aklımdan bir şey gelmiyordu. Acaba bu Alisa denilen cadının gerçek düşüncelerini dile getiren bir iksir var mı diye bakınıp durmuştum. Bakınıp diyorum ama gölge kulağıma fısıldıyordu, aradığım bilgiyi bulmama yardımcı oluyordu.
Taş kutumu açmış ellerimle taşların güçlerini hissederek hangi taş olduğunu anlıyor ve doğru taşı elime almışken içeriye sesli gelen birini duyduğumda işimi kesmeden devam ettim.
“ Demek sen Element kullanıcısın ve bu taşlar güzel parlıyor gözüme.” bundan sanane ve benden veya bizden uzak dur.
“ Bu taşları göremeyen biri olarak nasıl doğru taşı kullanabilirsin.” Bana yukarıdan üstten bakmayı kalkıştı az önce. Hem yaş olarak benden küçük boyda aynı olsak bile bana büyüklük taslayamaz. Derin bir iç çekip onun sözlerine kulaklarımı kapattım.
“ Bu taş, çok değerli ve bunlarda.” demişti taşlarımı kutunun içinden alıp baktı mı az önce.
“ Biliyor musun Lita, elinden değerli olan birini alıp kendimin yapacağım. Örneğin senin şövalyen benim kahramanım olan birinden başlayacağım.” dedi sakin olmayı çalıştıkça onun kahkahası kulaklarıma kadar gelmişti. “ Ve sen bunun hakkında bir şey yapamazsın çünkü göremiyorsun.” daha da çılgın kahkaha attı.
Kafamın içinde o sesi duyduğumda gülümsemeye başladım.
“ Halini mi gülüyorsun Lita.” diye çok bilmiş gibi konuşmuştu ama asıl güldüğüm ve güldüren şeyin ne olduğunu bilmediği için daha da güldüm.
“ Benim halim acınacak olabilir ama sen kendi haline bak Alisa ha ben kör bile değilim kusurlum hepinizin sonu olur. Ay ya eski sözümü tekrar dile getirdim.” diye bastırmıştım.
“ Bunlar değerlidir değil mi ? Lita.” dediğinde neyden bahsettiğini anladım ama istediğini vermeyecektim onun ayağının altında lütfen diye dile gelmeyeceğim, benden hem Morlis için yalvaracağımı düşünüyordu ama yalvarmadım. Taşların yere düşme sesleri kulağımın içinde çınladı ve yüreğim acıdı. Onları zar zor alabilmiştim. Bir torba gölge gümüşü gitmişti onu da geçtim, onu bulmak ve yapmak için uğraşan cücelerin emeğini hiçe saydı.
“ Tüy be elimden düştü.” Şimdi ben seni - sakin ol, onun istediği vermeyeceksin.
Daha da içim gitti. Buradan, yanımdan ayrılırken onların üstüne basıp kullanılmayacak hale bırakıp çekip gitmişti. Sinirimi çıkarmak istiyordum ama nasıl yapacaktım o çılgın sesin kulaklarımda ‘yap ve göster’ deyip beni yolumdan şaşmam için tekrar etmesini karşı geldim.
Kırdığı yere doğru gidip eğildim ve alınamayacak hale gelmişler, ağlamak istiyordum. Bir çığlık atmıştım içeriden çığlığımı duyan Alisa “ Bu çığlık benim ilk zaferim.” demesiyle kendini burada ne sanıyordu ki bilmek istedim.
Mel “ Lit, sakin ol lütfen ağlama” diye moral verdiğini duysam da ağlamam kesilmedi. İyi olamadım.
“ Kendini bir şey sanıyor ama benim çektiğim acılarını çekse kaçardı.” dedim. Gözyaşlarımı silerken bana katılarak destek olmuştu.
“ Çıkaran taşları cücelerin emeği sayesinde oldu onların onca çabaları, Alisa yüzünden bir hiçe dönüşmesi canımı yaktı.” dedim. Mel beni kollarının arasına alıp sarılmıştı. Daha da içli ağlamıştım ki bunun sebebi bu değildi. Mel ne için acı çektiğimi bilmiyordu ama acımın derinliğini hissetti “ Bu acının sebebi ne Lit ?” diye sorusunda anladım.
“ O bana şapkalımı elimden alacağını söyledi her şeyimi, ben ona ne kötülük yaptım ki sadece kendisinden haz etmediğimi söyledim ama doğruydu. Alisa şeytanın kendisi o kız, soyu belirsiz bir kızı buraya getirmesi ve ona kahramanı olması.”
“ Lit, kardeşim bunu benim saf kardeşimle bir konuş.” demesiyle koynundan ayrılıp gözyaşlarımı maskeyi araladıktan sonra silmiştim. Başımla onaylayıp burnumu çekerek beni odada yalnız bıraktı. Çekmecenin içinden büyülü parşömeni ve tüyü çıkarıp tuttum kendiliğinden hareket ederek yazdırdı bana bir yandan yanağıma akan gözyaşlarımı silerken.
-mektup
Beni yine yalnız bıraktın,
bunu geçtim,ama yine geldiğinde bize, bir kızla karşımıza çıktın.
Onun içindeki kötülüğü görmüyorsın, ben gördüm.
Abarttığımı düşünüp kendime iyi kız diye kandırdım ama asıl şeytanın kendisi o kız .
Lita
Alev gözlüm ,kendini bu kadar zorlama. Kalbin güzel insanın karşısına güzel insan çıkar.
Morlis
Zorladığım yok ama
her işimi karışıyor bu kız,
bugün ne yaptı biliyor musun ? Lita
Ne yaptı da seni bu kadar kızdırdı.
Morlis
Ne mi yaptı.
Benim zorlukla aldığım büyü taşlarımı eliyle alıp oynayıp yere attı.
Sinirimi zor tutuyorum.
Lita
Leydim bana bir liste ver yenilerini alayım. Sen yeter ki güzel aklını o kirli düşüncelere barındırma. Ben senin zekiliğine ve güzel düşüncelerine aşığım.
Morlis
Bana, ikimizin arasına bozacağını söyleyip duruyor.
Ben ondan korkuyorum.
Aramızda o bağın kopmasını istemiyorum.
Lita
Geçen mektuplarında aramızdaki bağı sormuştum. Sende belli olmadığını söylemiştin. Şimdi tekrar soruyorum, aramızdaki bağın durumu nedir leydim.
Morlis
Ben tamamen o mevzuyu unuttum.
Şimdi hatırladım.
Eskiden yahancı olan bir çiftlik şimdi ise birbirimizin en özel anları paylaşıyoruz.
Aramızdaki bağ kalp bağı.
Gönül bağı.
Koparsa en acıtan bağ, bizim bağımız. Lita
Kopmayan en özel bağ bizimki! Morlis
Morlis sonunda eve gelmişti ve ona kocaman sarılarak sarıldım. Beni odaya kadar sürükleyip şapkasını çıkardı. Yüzüğü parmağına taktı herhalde. Açık olan saçlarımı parmaklarına dolayıp öpmüştü. “ Seni bu açık saçlarını daha çok beğeniyorum.” Dedi. Benim gönlümle mest ediyordu. Gülümsedim. Yanağımdan bir öpücük kondurdu, utandım. Odada yalnız kaldık biraz sonra yemeğin hazır oluşu bizi odadan ayrıldığımızda el ele tutarken masaya ilerleyip yemek yerken sohbet etmiştik. “ Bizim bağımız kuvvetli değil mi leydim.” Dedi ve bunu bu sofrada böyle başlaması konuşması. Ne alaka demiştim.
Birbirimize bakıp gülümsedikten sonra yemek yedikten sonra yataklara koyulduk. Çünkü ben ağlamaktan yoruldum o ise yol yorgunluğu. Yatakta bana taşların isimlerini sormuştu ama anlamaz veya bulamaz diye söylemeyip biraz uykuya ihtiyacım vardı |
0% |