@handelendin
|
Güneşi hissetmek mi demiştin leydim. Ben güneşi, güneşim olmadan göremem. Benim Güneşim olur musun Leydim. Tamir Edebilirim, yeter ki bana bozulan kalbinizde yer verin leydim. Beni huzursuz eden o sesin yüzünden uykumdan olmak gibi iğrenç bir duygu yok. Ne kadar uyumaya denesem, dünkü kutlamada bana bakılan kötü istek bakışları, bana doğru söylenen o iğrenç istekleri yüzünden rüyalarımda aynı günü sürekli görüyordum ve bu beni rahatsız etse de lanetin canavarını mutlu edecek olaylardan biri. Besleniyor benim duygularımdan, öfkemi hissediyor daha da güçleniyor nefretimi görüp açmam için zorluyor, ben bu zorlukları yaşayarak hissizleştim. Uykum kaçtı sayesinde, uyuyamadım için odamın içinde gizli kapıya doğru yürüdüm, bana yazılan mektupları bile bakamadım, kafamı dağıtıp odaklanmalıyım. O mektupları bu anımda okusam tekrar besleneceğini biliyordum. Ona son yazdığım mektup çok romantik bir soruydu onun cevabı da öyle romantik olacaktı ki ve bunu hissettiği an beni mutluluğumdan beslenecek, bir yabancıda bulduğum yakınlığına kullanacaktı. O Yüzden olmazdı, tenha bir yere çekildim, elime meşaleyle ile aşağıya bin kat aşağısına duvarlardan tutunarak ilerledim. Bin kat aşağısını inerek bir muma yaktığım sıra tüm mumlar yanmaya başladı ve koruyucu alan oluşunca meşaleyi duvara monte edilmiş açıklığı koyarak, geniş alana doğru ilerledim. Gözümdeki koruyucu bandı çıkarıp gözlerimi havalandırdım, biraz açık durması için. Yüzümü yıkamak için çeşmenin yanına yürüyüp durdum, kendimi kızıl gözlerime bir bakış attıktan sonra çeşmenin soğuk tarafını açarak gözlerimdeki alevi serinlettim. Kendime geldiğimde biraz vakit öldürmek istedim zaten kahvaltıyı odamda yiyorum, kimseye bir zararım dokunmaz diye, kitaplığımı doğru ilerleyip büyü karışımları ilgili olan kitabı almak için daha üst kısma yetişmem gerekiyor ve bu boyla bunu yapamazdım. O yüzden merdiveni diğer kitaplıktan alacağım kitabı uzanmak için o lafın önüne dayayıp eteğin eteklerini tutup yukarı öylece çıkıp durdum ve çok zor daha üstlerde olan o lafı tırmanıp, soluklanıp, kitaba doğru uzanıp aldım elime, aşağıya basamaklardan tek tek dikkatli inmeye çalıştım. Sonunda ayağım sert zemine basınca rahatlama hissiyle kendi yoluma baktım. Çalışma masama doğru ilerleyip yaptığım çağırma çanıyla hizmetçi Nyla’dan sıcak bir içecek ve atıştırmalık getirmesini istemiştim. Hep aynı şeyleri okumaktan kına gelmişti, karanlık pencereye doğru bakış attım. Tek gördüğüm kapkaranlık bir duvardan başka değildi. Pencereye doğru elimi uzattım ve geri çektim. Dışarıda sesleri duyabiliyordum ama göremiyordum. Eğer bir gün dışarı çıkarsam bu maskeyle bant ile dikkat çekelim o yüzden bir bez yapıp büyüyle koruma örmem lazım. Hem çok rahatsız ediyor bu maske,göz çevremi. Yapımı için o sayfaya açtım ve bez için gereken malzemeler az kalmıştı. Dışarı çıkmayı özlemiştim göremesem de acaba bunu kralla konuşabilir miyim. Dışarı çıkmamı izin verir mi? Bilmiyorum ama şu bandı bir yapayım ne olur ne olmaz dedim. Son kalan malzemeler ile kitaptan bakarak ateşin karşısında demir bir tası alarak malzemeleri karıştırdım. Otlardan koydum sonra bir parça kumaş ile kül olana kadar yaktıktan hemen sonra tası elime alıp demir masanın üstünde bez için yaptığım kalıbın üstüne küllerini dağıtarak kalıba sığdırıp son bir aşama kalmıştı. Elementleri kullanma. Doğa anayı ellerime çağırıp kalıbın içine doğru yürüttüm. Yapraklar küllerin aralarına girmişti üstüne ve altına kapadı. Bir gül vardı. Rengini veren, tomurcukların açmasını bekkiyordum. Taç yaprakları karışımın içine düşecek ki, alev alev yanan küllerle birleşecek sonra suyla o külleri söndürüp buzla donduracağım bir süre. Sonra alevimle ısıtıp koruyucu bandım hazır olacak ama bundan önce kenarları için siyah seth taşlarını yerleştirip soğutmaya bırakıp diğer işlerimi halledeceğim. Yaprakların arasında açmış kara gülün yaprakları içine düşüşünü izledim. Aslında bunu böyle yapmaktan başka gülün kendisini karışıma döküp hazırlayabilirim ama yaprakları kaplaması gerekiyordu. Bende en iyi yolu böyle bulmuştum. Sonunda bu işlemde bitince elimi çekip değerli taş dolabına ilerleyip orada siyah seth taşını bulup kalıbın kenarlarına taşı tane tane edip kenarlarını serpiştirip işlemi bitirdim. Kül’ü söndürüp suyu buza çevirip kalıbı dondurdum. Derin bir nefes alarak çekildim masadan. “ Leydim kahvaltıyı çağırıyor kral sizi” birde bu eksikti neden çağırdığını tahmin bile edemiyorum. Aslında sürekli çağırıyor beni, ben gitmek istemiyordum. Ama şimdi işim düştü bunu sofrada söyleyip kurtulsam diye “ Tamam sakın aşağıya inme gözlerim açık, geleceğimi söyle” demiştim. “ Tamam leydim” dedi ve sessizlik çöktü. Bir rahat vermiyorlardı, maskeyi çıkardığım çalışma masama doğru ilerleyip derin bir nefes alıp verdim, maskeyi elime alıp tepesindeki taşa bir göz attım, hala gücü kaldığını dayandığını görmek mutlu etti. Gözlerimi kapayıp maskeyi gözlerimin önüne takıp açtığımda gözlerim karanlığı karşıladı. Etrafa göremiyordum, dokuna dokuna, hissede hissede merdivenlerden yukarı çıkıp kapıdan yatak odama geçiş sağlamıştım. “ Leydim durun yardım edeyim” dedi Nyla meğer beni kapıda beklemiş ama gittiğini inandırmıştı. İyi ki senin gibi bir yardımcım vardı bunu seviniyordum kendimce derken yemek masasında kralla göz göze gelmediğimi sevinirken onun sesini duymak tüylerimi diken diken etmişti. “ Nyla sana epey yardımcı oluyordur leydim ama kalbim vicdanım buna el vermedi, dedim ki neden bir tane daha yardımcı vermiyorum” “ Leydim ben Natasha bugünden sonra yeni yardımcınız olacağım” sesi bana hiç iyi gelmedi aksine burnuma kötü kokular geliyordu, sanki kral beni gözlesin diye yeni bir hizmetçi ayarlamıştı. Sabret Lita her şey iyi olacak, tüm bunlardan kurtulmuş olacaksın, kendi kendime motive veriyordum. Tüm bunların bitişini iple çekiyorum. Bardağa uzanıp kraldan o isteğimi söyledim “ Yeni kitaplar almak veya yeni malzemeler almak için dışarı çıkacağım” dedim korkusuz bir şekilde kral istifini bozmadığını kulağıma fısıldayan Nyladan duydum. Bardağın koyma sesi ve küçük kıkırdama sesini duyuyorum “ Peki çık. Ama yanında Natasha olacak yardım edebilmek için” ben onu seni gözetlesine çevirdim. Çünkü başka bir açıklaması olamazdı. Kabul ettim. “ Nyla benim ayırdığım kutu içinde kitapları odamdan getir. Giderken değiş tokuş yapalım en azından hem vermiş olalım hem indirimli almış olalım” Natasha’nın hemen ‘ bende geleyim’ ısrarını fark ettim. Sana da izin vereyim krala gidip söyle gizli yerimi hayatta olmaz. “ Baba, Natasha odama giremez orası özelim ama yanımda dışarıda gelebilir” dedim. Gölge kralı ona baba dediğim için sinirlendiğini ses tonundan anlıyorum ‘ Baba diyecek yaşın geçti leydim. Yakında kutsal günümüz olacak kızıl güneşin altında bana gözlerini açtığında” bıktım aynı şeyi duymaktan. Sinirlenip ayağa kalktım “ İstediğiniz günü bedelini ödemeye razıysan gölge kralı, sonunun gelişini kabul ettin demek oluyor ama ben bu sonu kendi elimde vereceğim hepinize” deyip masadan kalkıp odama giderken arkamdan takip ediyordu. “ Natasha beni burada bekle kendim giderim” “ Olmaz leydim odanıza kadar sizinle geleyim” Nyla’nın sesini duyar oldum. Koşarak yanıma vardığında “ Gerek yok Natasha sen leydimizi burada bekle” beni bu sorundan çıkarmıştı. Gülümseyip Nyla ile birlikte odama doğru bin kat çıktık. “ Nyla bu hizmetçiyi gözüm tutmadı bit yemeği var kralın bana bir hizmetçi vermesi” “ Bana da şüpheli geldi ama leydim o güne kadar dişinizi sıkın” demişti. Gülümsedim. Odama vardığımda Nyla kapıda beni bekledi. Ben artık rahatsız olduğum maskeden örtüye geçiş yapmanın sırası geldiğini düşünerek ilk aşağıya çalışma odama kadar inip maskemi çıkardım. Buzlaşmış kalıbı alevle iletip söndürdükten sonra tam istediğim gibi olmuştu. Bezi elime alıp açık gözlerime taktığımda serinlik hissi ile ferahladı gözlerim. En azından güneşin canavarı beni göremez. Nyla ‘ Leydim giymenize yardımcı olayım size’ teklif etmişti. Ben bu gözlerle elim gözüm bağlı. Yukarı çıkmıştım, kitaplık gibi görünen kapıyı iterek kendi odama varmıştım. Nyla’nın sesi çok yakınımdan geliyordu, biri bana dokunduğunu hissettim, tam elimi çekecektim ki Nyla “ Leydim benim” dediğinde, vazgeçtim. Nyla kulağıma bir şeyler mırıldandı “ Mektupları alın okuyun dışarıda leydim ben Natashayı oyalarım” dedi. İyi ki sen benim yardımcımsın Nyla, ben sensiz ne yapardım bilmiyorum. Nyla beni güzelce giydirdi. O olmasa ben ne yapardım bilmiyorum valla, korumam, gözüm, kulağım olmuştu. Nasıl karşıma çıktığını hatırlıyor gibiydim. Tabi o sıra kralın bana babalık yaptığı sırada hep bir yara bırakırdım bir yerime, ya çarpardım duvara ya da giyinmekte zorluk çekerdim. Nyla birinden kaçıyordu sanki babamın sarayına denk gelmişti, krala kurtarın diye yalvarmış ki, kral bana bakıp benimle ilgilenen bir yardımcım olduklarında hep gözlerimden korkup kaçtılar ama Nyla öyle değildi, ne benden korktu ne de kaçmadı. Her zaman yanımda olmuştu. Şimdi sie beni dışarı çıkmam için hazırlanmış saçlarımı taramış düzeltmiş ve ben görmesem de Nylanın gülümsemesini içimden hissettim neyse. Giyim işi bitince ayağa kalkma mı yardımcı oldu. Son bir iş kalmıştı gözlerimdeki maskeyi çıkarmak ve Nyla beni dışarıda bekledi. Gözlerimdeki engeli çıkarmadan odanın içine bir koruma alanını kurdum. Kimse yoktu, aynanın karşısında gözlerimdeki demir maskeyi çıkarıp biraz ferahlamasını sağlayıp özel yaptığım kumaşı gözlerime geçirip en azından yumuşak hissettirmesi gözlerimi yormuyor bu iyi bir şey. Takıp arkada bağladım bandı, ellerimi aşağıya indirip kalkanı pasif yaptım. Kapıdan çıktığımda Nyla, kolumdan tutmuş beni aşağıya kadar inme mi yardımcı oldu. “ At arabanız hazır leydim.” Nylaya gülümsedim. Her şeyime yardımcı oluyordu. İn in bitmiyordu, basamaklardan nefret ettim “ bir basamak kaldı leydim,” dediğinde gülümseyip o basamağı basıp aşağıya indiğimde merdivenlere bakış attım. Görüyor muydum da baktım bilmiyorum. “ Mektubunuzu yanıma aldım, ben oyalamaya başladığımda okursunuz.“ “ Tamam, Nyla sen iyi ki varsın hayatımda “Öyle demeyin lütfen leydim, iyi ki sizi bulmuşum.” Dediğinde ağlayacaktım o da. Burnunu çekip gülümsemeyle kapıdan dışarı çıktığımda soğuk rüzgar havası yüzüme çarpınca göz bandı bir an soğudu ve gözlerimi soğuttu. Bu soğukluk hissi seviyorum. “ Leydim size yardım edeyim” ve bu sesi sevmemeye başladım. Natasha her yerden çıkmasan ya da kulaklarımdan uzak dursan iyi olur. Seni görmesem bile duyuyorum ki, bu daha kötü bir durum işte onun sesini duymak. Neyse beni önden bindiren Nyla, Natasha’ya muhatap olmadan binmiştim. Yine konuştu, konuşmamasını istemediğim yalancı hemşire “ İlk durak nereye leydim.” Nyla “ Kütüphaneye gidiyoruz faytoncu” diye öne seslendi ‘ Hemen efendim’ diyen atları hareket ettiren adam cevap vermişti. “ Nyla, kitapla işimiz bitince bir kafeye geçip farklı şeyler denemek istiyorum, kralın hazırladığı şeyleri sevmedim. Tatlı şeyler alalım içelim.” dedim “ Tabii ki leydim oraya da gideriz” Nyla’dan cevap varken Natasha konuştu. “ İsmin Natasha mıydı bilmem ama senden hiç hoşlanmadım, gözüme görünme ve leydimin kulaklarına zarar verme” diye taşladı yeni gelen hizmetçiye, elimi uzattım ‘ Tamam sorun yok Nyla’ “ Beni çok göreceksiniz leydim ama eski hizmetçiniz bu saraydan kovduracağım tek ben olacağım yanında.” Demek gerçek seni çıkardın, bak bakalım benim sakladığım gizem seni kapı dışarı etmesin.
Bacak bacak üstüne attım, kibarca gülümseyip arkamı yasladım “ Kendini bu kadar belli etmeseydin keşke Natasha, Nyla sen yokken neler gördü bir bilsen, benden kaçmayacağını düşünüyorsun, gözünde saf ve korkak leydi gibi görünüyorum ama sakladığım bir gizemi görmediğin için” “ Gözleriniz zararsız sadece güzelliğinizi saklıyorsunuz, blöf yapıyorsunuz” bu beni güldürdü ki onun sesini duyar gibi oldum beni tanıt ona, beni görsün, delir dediğini duyduğum an geri bastım ve normal halimi döndüm. “ Blöf yaptığımı farz etmeye devam et ama o gün geldiğinde, bak bakalım güzelliğimi saklamak için mi kapatıyorum yoksa korumak mı, ha ayrıca güzelliğimi saklamayı hiç düşünmedim ki, kral bile açmayı çalıştığı bir gizeme karşı durduğumu anla.” dedim son sözümü söyledim ona karşı. Arabacı geldiğimizi söylediğinde, ilk inen Natasha oldu ve ben onun elini tutmadım. Nyla’nın elinde tutmuştum “ Bana yardım etmek için geldin faytonun arkasında kutuları al Natasha.” diye emir vermiştim ve en zor görevi ona verdiğim için en azından biraz eğlenebilirim. Kütüphaneci kadın, beni uzun zaman görmediği için endişelenmişti “ Kaç gündür yokluğunuz anlaşılıyor leydim.” “ Saraydan çıkamıyorum efendim, zor izin aldım hava almak için, arkada bir koli kutu taşıyan yardımcı var teslim etmek yenileri almak için geldim.” dedim. “ Hay hay efendim, siz ikiniz kıza yardım edin çocuklar, bende leydime en son çıkan büyü kitaplar ve işini yarayan şeyleri göstereyim.” dedi. Nyla ile birlikte kütüphaneci kadını takip ettik, uzunca lafların arasından yürüdükten sonra durdu “ Leydim, burası büyüler bölümü istediğiniz bir kitap var mı peki.” “ Ben daha yeni şeyler istiyorum birde roman tarzı özellikle aşkla ilgili” “ Aklınızda biri mi var yoksa-” “ Bilmiyorum, daha onu görmedim ama mesajlaşıyoruz.” demiştim. Kadın ‘hı hı’ deyip “ Ben size o romanları bulurken siz burada istediğiniz büyü kitapları alın leydim.” dedi gülümsedim. “ Nyla bana burçların taşları ilgili kitabı bulabilir misin ve şifalı gelen taşlarla ilgili, içimdeki ses bu tür kitaplar işimi yarayacak gibi geliyor.” “ Tabii ki Leydim.” “ Birde yeni çıkan icat defteri varsa onu da al.” dedim tamam deyip benim için bulmaya gitmişti. Hissediyordum o kendini beğenmiş hizmetçi hala bana dikmiş gözlerle, herkesten ne sakladığım şeyi merak ediyordu sanırım. Hissetmemeye çalıştım ve baksın diyerek kahkaha attım. Nyla,elinde kitaplarla aşağıya indiğini duydum ve elimi ona uzattım, yardım elimi tutmuş merdivenlerden inerek eteğini düzeltip kitapları bana uzattı. Gölgemi çağırdım ve kulağıma söyledi doğru kitaplar olduğunu sonda gülümseyip başımı salladım. Karanlık laflardan uzaklaşıp kasaya gittiğimizde, kütüphaneci kadın kulağıma çok romantik şeyler fısıldayıp utanmamı sebep olmuştu. Kolinin kapağını açıp hasar var mı diye baktığını duyuyorum, tek tek kitapları baktıktan sonra “ Çok iyi bakılmış, değiş tokuş yapılacak kadar iki gölge gümüşü” demişti. Kesenin içine açıp elimle hissedip anlayıp iki gümüşü çıkarıp masaya bıraktım. İki poşet uzattı kadın, Nyla elini uzanıp benim yerime poşetleri almıştı. Arabayı gitmeden biraz rüzgarı hissetmek istemiştim saçlarımda ve biraz yürümek istedim ve yürüdüm bana iyi geldi. Temiz hava almak bu hissi özlemiştim.
Konuşan vatandaşın seslerine göre tahmin yürütür isem yakınlarda bir kafe olduğunu söylüyorlardı, yeni açılmış bir kaffe imiş , burada kaffe açmak yürek ister acaba kraldan izin alınmış diye merak ediyorum, gidip kralın odasında izinleri bakacaktım ama boşver dedim kendi kendime. Nyla, o dükkanı bulana kadar yürüttü ve en sonunda bacaklarıma kara sular bindi, yürümekte zorlandım. Sonunda geldiğimizde “ Geldik leydim.” diyerek kapıyı açtığında kapının üstünde hareket edince çalan çan ses çıkardı. “ Merhaba efendim, çok yorulmuş olmalısınız,size hemen masa bulayım” dedi bizimle ilgilenen çalışan arkadaş, ben göremiyorum ama Nyla beni yönlendiriyordu. Boş masaya kadar ilerlerken” Ben pencere kenarında istiyorum” dedim. Çalışan arkadaş ses çıkarmadı, başka yöne doğru bizi yürüttükten sonra oturmuştuk bir pencere kenarında, garsonun sesini duyar oldum “ Leydim bunu çok beğeniyorlar, bundan alalım mı” dedi tatlının neye benzediği garson bizi anlattığında okeyledim. Yanına çok acı olmayacak içecek sipariş verdi Nyla. “ Natasha’yı dışarıda mı bıraktık şimdi biz,” diye öylesine söyledim. Nyla kahkaha attı ilk defa “ evet öyle yaptık, leydim” dedi bende kahkaha attım. Ama iyi biri olsam da ona gözüm tutmadı, rengini bu kadar belli etmeyecekti. “ Malzeme listesini aldın mı Nyla.” “ Cebimde leydim, tatlı yiyelim sonra almaya gideriz.” “ Tamam” dediğimde masaya tabak konulma sesini duydum ki gelmişti, garson gitmesini bekledim ki gölgem dışarı çıkıp bana yardımcı oldu, çatalı almamdan ve tatlının nerede olduğu konusunda. Bir tadım yaptım ve yediğim en güzel şey diyebilirdim. “ Beğendiniz gibi leydim” gülümsedin mi ben şimdi, olabilir, gülümsememek elimde değil. Tadı enfesti, sarayda yediğim şeylerin tadını pek sevmedim ya da kralın hazırlattığı sofrada her an hazırlıklı olmalıyım diye düşündüm. Hazır Natasha dışarıda iken kimse görmemişken ben Nyla’dan mektubu istediğimde seve seve vermişti ki bir an okumaya başlamıştım ki, içeriye koşar ayak “ Ne okuyorsunuz leydim” diye bana dik dik olan bakışlarından sonra parşömeni kavrayarak cebime koydum ve tatlımı yerken gülümseyip “ dışarıda bekle” diye emrettim. Bana sinir olmuş olabilir eğer sen krala laf yetiştirmek için gidersen bunları da söyle, leydiniz bana zulüm ediyor kralım, bunu düşünürken bile güldüm. Leydi bana zulmetti, kahkaha attım. Natasha, gitmeni istiyorum ama eğlendirmeden uğurlamak bile istemiyorum, hayatımda gülmediğim kadar gülüyorum ve bu çok iyi geldi. Tatlı içtik tatlı yedik ve gölge gümüşü ne kadar vereceğimizi öğrendikten sonra masaya bırakıp son bir işimiz vardı. Onları almaya doğru koyulduk, güzel şeyler yiyerek, kendimi ödüllendirdim. Dışarı çıkmayı özlemiştim. Natasha her zamanki gibi yanı başımda ama ben ondan ne kadar uzaklaşmayı çalışsam dibime geliyordu. Bildiğim bir malzemeci vardı o yöne ilerledikten sonra kapının üstündeki zil tekrar çalmıştı. “ Hoş geldiniz leydim.” neşeli sesiyle bizi karşıladı. “ Nyla, satıcıya listeyi ver, hazırlasın.” diye rica ettim. Adam ‘hemen leydim’ diyerek listeyi aldı sanırım ve dolaplardan bir şey alınma sesiyle, çekmecelerin açılma seslerini duydum ve adamın “ Listede olmayan bir şey ister misiniz” dediğini. “ Şifalı taşlar bulunur mu size” demiştim “ Nasıl şifalı taşlar,leydim.” sorusuyla nasıl anlatsam diye düşündüm. “ Duyulara iyi gelen taşlar, en azından kısmen bir işe yarayan olanlar ve birde akut demiri, takı yakmaktan ya da icat yaparken eritip dondurma özelliği olanlar.” “ Akut demiri var, kaç tane isterseniz ?” “ Şimdilik bir tane olsun, deneme açısında kitapta okumuştum, sağlam olduğunu, bir deneyim dedim.” “ Tamam Leydim, bir akut demiri ve bahsettiğiniz taşların ismi ise Skelon taşları, çok nadir bulunur ama size bir kutu farklı şifa verecek seti verelim” “ Çok teşekkür ederim” dedim tüm alınacakları bir iki torba tuttuğu için onu da Nyla elimden aldı. “ Size yardım edeyim Yardımcı Nyla.” “ Gerek yok geçici hizmetçi yardımcı, Natasha, bunlar leydimin gizli mahzeninde eşyalar bir yabancının eline veremem.” dedi. Nasılda gizliliği sağlıyor, düşünceli bir yardımcım var. “ Leydim arabada bir köprünün olduğu yerde dururuz siz dinlenirsiniz.” “ Tamam Nyla.” dedim arabaya kadar geldiğimizde, Nyla alınan eşyaları sandığın içine koyup kapatıp arabacıya gideceğimiz yere söylemişti “ Natasha gözüme ya da kulağıma girmek istiyorsan, rahatsız edilmesinden hoşlanmadığımı bilmelisin yoksa kovulursun, tabi nasıl kovulacaksın ki, kral sana görev verdi.” Kötü kötü gülümsediğini anlıyorum çok çirkin bir gülüş çıkmıştı ağzında “ Doğru leydim, kral tarafından görevlendirdim o dışında ve kendi iradem dışında gidemem.” “ Benden korkup kaçma da önceki yardımcılar gibi, hepsi kaçtı Nyla kaldı, ne olduğumu görerek korkmadan ama seni bilemem.” demiştim ki Nyla’nın sesiyle gülümsedim. Fayton hareket etti. Nyla “ Natasha, leydim köprüde tek başına kafa dinlemek istiyor biraz o yüzden biz kenarda ya da arabada durarım.” diye Natashaya teklif etti. Natasha’nın homurtularından pek beğenmedi teklifini sanırım ama Nyla sürekli Natasha’yı zorluyor, zorladıkça zorluyor ki sonunda, kabullenince gülümsedim. O köprüde durunca, iki yardımcım dan önce indim ki tam önüme bile bakmamıştım ki bir zırhlı biriyle çarpıştığı mı farkında değildim ki bir anlık bir şeydi. “ Pardon görmemiştim, zaten göremiyorum” diye alaya geçtim kendimle. “ Sorun değil Leydim” tatlı bir kalın sesle söylemişti. Nyla, dürtünce bahsettiği baktığı adam tam karşımda ama ben göremiyor olmam ne kadar gülünç. Birden kısa bir bakışma deyip ya da nefesini kulağımda duymak mı bilmiyorum ama gitti ve ben yine yalnız kaldım, kendimle. Nyla’nın sesi Natasha’nın ayrılmak istemediği dile getiren huysuzlanması uzaklaşınca daha rahat bir nefes almıştım. Kısa bir sessizlikten sonra mesajların yarısını okumuştum ama yanıt veremedim artık onu saraya döndüğümde yapacağım, en iyisi bu olacak ama olsun. Gitmemesi için küçük bir şeyler yapıp devamını sarayda okumak için arabaya yöneldim. -resim sonradan eklenecek- Yolu izlemek kapalı gözlerle imkansız bir şeydi ama seslerini duyuyordum, yürüme seslerini, hayvanların sesleri, konuşma, gülüş seslerini, onları duydukça ne yaptıklarını tahmin yürütmek zevkliydi açıkçası. “ Keyfinizi aldınız mı, leydim.” “ Beni en çok ne keyif verir biliyor musun?” “ Ne leydim.” “ Seni korkutup kaçırmak, kaçırmak istemediğim kişiler vardır ama en çok seni kaçırmayı isteğim var.” Natasha, sanki öyle bir durum olamayacakmış gibi güldü. “ He birde, kralın sürekli gözlerimi açmamı istiyordu yakın zamanda istediği olacak ama hepsinin sonu yakın.” dedim ki devam etmedim araba durdu ve yine Nyla ve ben önceden inip sandığın içinden alınan malzemeleri aldıktan sonra sarayın içerisine giriş yaptığımızda da kralın daha büyük işleri yok muydu neden burada beni beklediği anlamıyorum. Ama bakmadığım için yanından geçip kendi odama kadar Nyla eşlik etti onu da geçti mahzene birlikte inmiştik, ateşimle mumları yakmıştım. “ Size hayranlığım daha çok artıyor, leydim.” dedi gülümsedim. “ Bırakıp çıkabilirsin gözlerimi açacağım.” “ Tabi ki Leydim.” dedi mahzenimden çıkıp beni yalnız bıraktı. Tek korunaklı alan olan bu yerdi burası sonsuz korumayla korunuyordu, canavarı geçilmeyen bir büyüyle sabitledim tüm her şeyi. Gözlerimi açtığımda rahatlamıştım biraz olsun, açık olmasını istedim, eşyaları yerleştirirken. Mücevherleri laflara koyup skolan taşları inceledim,içinde sıvı bir madde ile parlayan parlak bir madde vardı sonra onları yerlerine bırakıp akut demirini çekmecenin içini koydum ve yine aldığım kitapları çıkardım, diğer malzemeleri yerleştirip yenilendirdim. Hep kullanıyordum ama ismini bilmezdim, demek buymuş ya da öyle söyleyip alırdım. Unutmuş bile olurdum. Yerleştikten sonra biraz aldığım kitapları kendi gözümde okudum sonra yeni şeyleri kalemle işaretleyip deneme yapmayı seviyorum ve aynı şekilde öyle yapacaktım. Mektupları unuttum diye hatırlayıp gözlerimi bağlamıştım, kapıyı kapatıp mumları açık bırakmak iyi fikir mi bilmiyorum ama mesajları bakmayı dört gözle merak ediyorum. Masama ulaştığımda, kapıyı arkamda kapatıp geri masama dönmüştüm. Sandalyeyi dokunarak çekip yerimi öyle kuruldum ve masaya doğru yaklaşıp pelerinin cebinde mektubu açıp küçük bakış yapıp gülümsedim. Bir iki satırı okuyabildim, çat kapı bakıcı gibi ne yaptığımı görmeye gelen Natasha sayesinde okuyamadım, bir rahat bırakmadı, en sonunda herkesin yattığı saatte okuyacaktım. Bir defa ile yetinmedi, bir cümle okudum kapım açıldı, sonra tekrar tekrar diyerek, akşam yemeğe çağırdılar ve sonunda akşam vaktinde kimsenin olmadığı vakitte yazmayı okumayı karar vermiştim.
-parşömen
Seni uzakta izliyordum, Leydim. Yanına yaklaşmak için fırsat bekleyeceğim. Yanında ki hizmetçi bizi engelliyor Leydim. Tatlı gülüşün ve sesin büyüleyici, bana pardon dediğinizde o an sesinizi hayran kaldım. Bay Gizem
Mektuplarınızı okurken bana güneşim dediniz galiba ama benim güneşim sizi yakmaz mı ?
Bozulan kalbimin tamiri sizi zorlamaz mı? Bay gizemli tamirci. Size her zaman yer var yeterki kalbimin çalmasını izin verin.
Beni uzaktan izlediğini söyledin, keşke izlediğini tanık olabilirsem. Yanımdaki yani kralın bana yardımcı olması için verdiği hizmetçi, görmesem bile sürekli odama girip durdu, mektuplarımı okutmadı. O hizmetçiden şüpheleniyor bende. Ama sabretmeliyim. Onların sonu çok yakın. Sesim size tatlı mı geldi. Buna sevindim. Bazen buradaki can sıkıcı insanlar sesimden nefret ediyorlar. Bunu bir yabancıdan duymak sevindirdi beni. Bay gizem sanki seni rüyamda görmüş gibiyim. Bana seslendiğinizi duyar gibi oldum. Acaba biz rüyalarda mı karşılaştık.
Lita Bende sizi gördüm leydim. Bir sisin içinde bana seslendiğinizi. Bu bir tesadüf olamayacak kadar güzel bir histi. Bay Gizem |
0% |