Yeni Üyelik
30.
Bölüm

29📜: Rüyamdaki Yabancı

@handelendin

Şapkalımla dün biraz sınırlarımızı aştık ama hoşuma gitmişti. Benim değil laneti beslediğimi farkettim ve hoşuna gitti tabii, beni terletip deli eden içimdeki o his rahatsız ettiğinde ben dayanacak gibi değildim.

 

“ Ne düşünüyorsun ateşli gözleri sahip olan leydim.”

 

“ Dün yaşanan şeyleri ve laneti ben bu laneti kontrol altına alamıyorum gözlerimi kapatacağım daha ileri giderse.”

 

“ İster kapat ister açık kalsın biz görmeden sevmiştik değil mi gönülden, sen kapattığında bende miğferi başıma takarım yüzüğü çıkarıp.”

 

“ Ne kadar düşüncelisin şapkalım.”

 

Alnımdan öptü sonra bakışlarının odağı dudaklarıma gitmişti “ Artık dudakların kilidi açıldı mı uzun öpücükler için.”

 

Başımı olumlu salladım. Dudağıma öpücüğü kondurup yataktan kalktığında dudaklarım onun dudaklarına hasret kaldı.

 

“ Keşke yanımdan kalkmasaydın morlis, bir öpücük kısaydı hasret kaldım susadım.”

 

Bana arkasını dönmüş keten üstünü çıkarırken bıraktığım izleri fark ettiğimde utandım. “ Bu izleri ben mi yaptım.”

 

“ Gerçekten soruyor musun yoksa dalga mı geçtin az önce, hem beni izleyecek misin sapık mısın sen ?”

 

“ Dün beni mahveden kişi mi söylüyor. Hem izleyemez miyim ?” Örtüyü üstümden atıp yataktan kalkarak arkasında durdum. Kollarımı Morlis'i belini sarıldım.

 

“ Gömleğin düğmelerini iliklememi ister misin şapkalım?”

 

“ Sen iyi misin yine kaşınma olmadı mı ?”

 

“ Sude sayesinde iyiyim olmadı ama dün fenaydım. Benim gözlerimi kapatmaya az kaldı sanırım tutamayacağım. Ben gözlerimi göstermediğim gibi sende yüzünü o yakışıklı yüzünü kimseye gösterme.”

 

“ Emriniz olur leydim.” Bana doğru döndüğünde içtenlikle gülümseyip ellerini gömleğinden çekip kapatmamı izin verdi.

 

“ Keşke leydim laneti kontrol altına alıp bana o alevli gözlerinle baksaydın ve yanıp tutuşsaydım. Alev gözlüm.”

 

Son düğmeyi de ilikledim ve gözlerinin içine baktım.

“ Bende istiyorum şapkalım ama ne yapabilirim. Lanet beni zorluyor.”

 

Oh sıcak nefesini boynuma bıraktığı etkisi neden bu kadar güzel. “ Bana diyorsun ama senin için bitmemiş bu,”

 

“ Bitemez ama zamanı daha gelmedi leydim. Sen öyle demiştin ama dünün etkisi bende çok büyük bir his bıraktı.”

 

“ Göreve geç kalıyorsun şapkalım. Sonra eve geç kalacaksın.”

 

Dudakları boynumdan dudağıma geldiğinde öylece durdu. Üstten nefesini bırakıp bana gülümsedi.

“ Eve geç kalmak istemiyorum. Üstünü giyinmeni yardım edebilir miyim leydim.”

 

“ Çıkar mısın Morlis. Zamanı boşa harcıyorsun lütfen.”

 

“ Tamam tamam çıktım. Leydim. Seni bekliyoruz masada.”

 

Arkasını döndüğünde çıkmış gitmişti. Kapıyı arkadan kapattı. Ben geceliğimi üstümden çıkarıp rahat şeyler giydikten sonra yanlarına gidip kahvaltı sofrasına geçip oturdum.

 

“ Dün baya hararet mi bastı size baya sıcak bir atmosfer yaptınız.”

 

Birbirimize bakıp gülünce komik bir şey olup olmadığını sormuştu. Bizde yoo deyip geçiştirip kahvaltımızı döndük.

 

Kahvaltı çabucak bitti ve Morlis’i geçirdiğimiz kendi halimizde takılmaya koyulduğumuzda bana mektup gelince masa başına geçtim.

 

Nyladan gelen mektup mesajlarıydı.

 

-mektup

 

Leydim orada durum nasıl bilmiyorum ama size bir konuda dikkatli olmanızı istiyorum. Kral yaşıyor olabilir leydim.

Size aramak için kurt tarikatı ile anlaşma yapmışlar gibi.

Bunu bir vatandaşın ağzında duydum.

Platin saçlı gözleri bağlı bir leydiyi aradıklarını..

Nyla 

 

O gün bu günler mi bilmiyorum. Ben buna nasıl bir şey yazacağım ne yapacağım bilmiyorum.

“ Mel bir yanıma gelsene Nyladan kötü haber geldi.”

 

“ Ne kötü haberi.” Diye söylenip yanıma geldi. Kapıyı açarak oturduğum yere kadar ilerledikten sonra mektubu gösterince göz göze geldik.

“ O gün bugünmüş gibi geliyor. Hazırlık yapmamız lazım. Ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama.”

 

İşte zaman meselesi haline gelmişti. Ne zaman saldıracaklarını kestirememek.

“ Kurt kurdun ne zaman geleceğini anlar değil mi ya da kurtların uluma seslerini duyarız.”

 

“ İkinci seçenek en mantıklı olan şey. Seslerden ya da benim görülerden anlayabiliriz.”

 

Başımı evet olarak salladım. Her şekilde anlayacağız, başka çaresi yok bu sorunun diye düşünmüştüm.

 

Parşömene dönüp Nyla’ya cevap yazdım.

 

Nyla,

 

 

burada durum gayet iyi ve uyarını dikkate aldık. Mel de geçen o olayın görüşünü görmüştü.

 

 

Kralın yaşama şansı yoktu onu yaktığımı hatırlıyorum. Hayatta gelme şansı yok nasıl olabilir.

 

Lita



 

Biraz bekleme yaşandı. İşi vardır ya da teyzesine yardım ediyordur diye düşünerek geç yazmasını anlayışla karşıladım ve cevap kağıtta gözüktü.

 

Leydim, bende yaktığınızı gördüm.

Nasıl hayatta olduğu bir muamma ama siz iyisiniz ve hazırlık yapmayı başladınız ya benim içim rahat.

Gözleriniz ne durumda leydim. Hala kapalı mu tutuyorsunuz yoksa.

 

Nyla 

 

 

 

Yok Nyla.

 

 

Ama kapanacak gibi duruyor.

 

 

Lanet ile anlaşamadım bu konuyu.

 

 

Elementler kısa süreli çare, gözüme yansıtmak.

 

Lita 

 

Anlıyorum peki şapkalı şövalyeniz bu duruma ne diyor.

O da siz kapattığınız gibi yapacak mı.

 

Nyla 

 

 

 

Bu sabah bu konu hakkında konuştuk ve anlaştık. Ben gözlerimi göstermeyeceğim o da yakışıklı yüzünü.

 

 

Anlaşıldığı gibi eski benliğimize geri dönüyoruz.

 

Lita 

 

Leydim sizin bağınız çok özel.

Gönül gözleriniz açık gözleriniz olmadan sevdiniz, görmeden bağlandınız.

Sizi o gün nasıl baktığınızı hatta baktığını gördüm. Ve tepkiniz değer.

Hatırlıyor musunuz ? Kitapçıda size nasıl leydi dediğini bende duydum.

 

Nyla 

 

 

 

O güne geri dönmek istedim.

 

 

Bir daha olur mu bilmiyorum ama aklıma dün gelince sadık yardımcıma dünü söylesem mi bilemedim.

 

Nyla,

 

 

dün ben bir şey deyip ona bu izni verdim.

 

 

Biraz acayip bir duygu ama en güzel hissettiğim bir duyguydu.

 

Lita 

 

Düşündüğüm şey mi leydim.

Nyla 

 

Düşündüğü şeyle izin verdiğim şey aynı mı bilmiyorum ama yutkundum. Mel’e baktım. Arkasını dönmüş yazmam için mahrumiyet gösterdi.

 

 

 

Sıcak hissettim. Tenime dokunuşu öpücüğü baştan çıkarıcı bir histi.

 

 

Kendimden geçtim. Bunu böyle söylemek acayip bir şey.

 

Lita 

 

Ah leydim.

Tam da düşündüğüm şey en azından

sevdiğiniz birine izin verdiniz.

 

Nyla 

 

Nyla,

 

 

lanet peşime bırakmadı.

 

 

Daha çok istedi ve içim o kadar yandı ki buna ona vermemek için gidip buz cadısı olan Sudeyi çağırdık buraya.

 

Lita 

 

İyi ki vermediniz şu an iyi misiniz?

 

Nyla 

 

 

 

İyiyim şu an.

 

 

Bunları konuşmayalım.

 

 

Seni özledim.

 

 

Teyzen ve orası nasıl.

 

Lita

 

Teyzem iyi leydim. Ve burası işlek halde şu an her zaman gibi teyzem yardım içi çağrıyor beni.

 

Leydim saldırı sonrası, ne zaman olacağını bilmiyorum ama bana yazın.

İyi olup olmadığınızı öğrenmek istiyorum.

 

Nyla 

 

 

 

O gün gelince yazarım sana.

 

 

Hadi seni ve teyzeni meşgul etmeden ben kalemi elimden bırakıyorum.

 

Lita 

 

:) bay leydim.

 

Nyla 

 

Güler yüz çizmişti. Herhalde teyzesinde geçirdiği günler pek çok şey öğrenmiş olacaktı.

Bende ne yapabilirim diye düşünmüştüm. Nasıl bir icat üretmem veya ne iş yapacağım diye düşünüp durdum. Sonra aklıma şey geldi. Vernon ile bir konuşmak ve anlaşma çabalarını girmeliyim. Bunun için sakin bir ortamda yapmam lazımdı.

Beni rahat bırakması için ne şartı olabilirdi.

Beni özgür kırmak için.

 

“ Mel sakin ve korunaklı bir yer biliyor musun şu denemeleri yapayım boş boş durmayım.”

 

“ En iyi yer ne biliyor musun derenin içinde soğutmak için ama sorun olur buz gibi suyun içinde olmadı.”

 

“ Bence alevi alevle karşılık vermek iyi olur. Beni alev çukuruna götür.”

 

“ Nasıl istersen, iyi olacağına emin misin?”

 

Başımı evet olarak salladım ve Mel ile dışarıya çıktım. Mel yayını germiş ve uzak ağaca doğru hiç görmediğim ışık okunu çıkarıp karşıdaki ağaca doğru atınca koca bir geçit açtı “ Beni nasıl geri getireceksin?”

 

“ Ben hissederim ve gözlerim seni.” Başımı peki der gibi sallayıp alev çukuruna bir adım atmıştım.

Her yer yanıyordu ve alevin varlığı çılgın kurda harekete geçiriyordu.

 

Arkamdan kapı kapandı ve ben burada yalnızdım.

“ Peki Vernon seninle anlaşmaya çalışacağım. Ya da anlaşmaya çalışacağız.”

 

Deli gibi gülme sesiyle ‘ Beni aleve götürüp ne yapmayı çalışacaksın merak ediyorum seni,’

 

“ Anlaşma değilde gücümüzle ortak olmayı çalışsak nasıl olur?”

 

‘ Peki bu nasıl olacak.’ benle alay eder gibi konuşması, gıcık oluyorum dahası sinir.

 

Derin derin nefes alarak karşılık verdim “ Denemekte zarar gelmez diyorum.”

 

Sessizlik ve boş bir alana geçip burası boşluk zaten.

Oturarak içimdeki alevi kontrol altına alıp onunla iletişime geçelim diye düşündüm.

 

                         💜

 

Dev alev çukuruna adım attığımda bir boşluğa doğru ilerleyip o yere çömeldim. Bağcık kurup dizlerimin üstüne ellerimi koyup nefes yöntemini yaptım. iç enerjim dışarıya aksın diye belki iç benliğim ile kurdun iç benliğiyle bağ kurma umuduyla. Alevler beni kaplayana kadar devam ettim. Ayağımın altında akan enerjiyi hissediyorum, cayır cayır yanan alev oturduğum yeri kapladığını ve avuçlarımı ısınıp tutamayacağım hale geldiğinde ellerimi dizlerimin üstünden çekip havaya kaldırdığımda çıkmak isteyen alevi serbest bıraktığımda transa geçmiştim. Alevin kurdun alevini bağlanmaya çalıştı. Ama birbirine çarparak hem canımı yakıyor hem bedenimde yaralar açıyordu.

Biraz sabrettim olacak gibiydi son bir denemeyle kıvılcım çarptığımda gözlerim açıldı ve bedenim alevle birleşti.

 

….

 

Geçitten mağaraya bitkin halde girdiğimde beni gören Mel yanıma koşarak son enerjimi onun kollarına düşerek vermiştim.

 

“ Zorlama yapmasaydın Lit, bağlanabildin mi diyeceğim bu haline bakılırsa sen ona yara açmadın o sana açmış.”

 

Gülümsedim “ Gel seni yaralarını saralım sonra bir şeyler yer uyursun.”

 

Başımı salladım. Bedenimde açılmış olan yaraları bir şeyler yaparak rahatlatıyordu.

“ Kaç kez denedim ama başarısız oldum. Keşke ilk seferde başarılı olsam.”

 

“ Yarın bir daha denersin ve belki kurt ile anlaşma yaparsın.”

 

“ Bilmem ama sudenin dediğine geleceğim bir nesneye aktarma yapacağım o günde.”

 

“ Umarım bu lanet ile bağlantı kurup bir olursunuz ve bitti.” Yaralarımı bezle sardı ve gülümseyerek benim kalkmamı izin vermeden oturttu.

İçerden odama bir şeyler getirip beni yedirip yatağa yatırmıştı.

 

Gözlerimi kapatıp biraz uyumak istedim. Uyku yorgunluğumu alıp götürüyordu nasıl denizde dalga taşları götürdüğü gibi uykuda aynısını yapıyordu.

 

2 saat sonra

 

Birinin beni sarmaladığını ve enseme sıcak öpücüğünü bıraktığında Morlis diye gülümsemiştim. Karnımın üstündeki elini tuttuğumda çok tanıdık bir yüzük mü bilmiyorum ucundaki sivri iğneyi tanıdığımda yerimden zıplayarak doğruldum. Yüzünü göremediğim bir yabancı biri bana “ Lita beni hatırladın mı ?”

 

Sen kimsin ve neden bana bu kadar tanıdık bir his veriyorsun “ Ben yaşıyorum lita ve yakında karımı yani seni yanıma alacağım.” Hayır hayır ben seni diri diri yaktım. Canlı olamazsın diye inanmak istemedim. Gerçekten yaşıyor olamaz.

 

Eli bana doğru gelirken yataktan kalkmak ve kaçmak istedim ama kaçamıyordum.

 

Uzaktan sesler duyduğumda gözlerimi açıldı ve mağarada bana bakan Morlis ile Mel’i gördüğümde burnumu çekip Morlis’ i sarıldım bana kucak açmıştı. O da benim bu durumuma mı ağlıyordu.

“ Sen neden gözyaşını boşuna döküyorsun.”

 

“ Sen ağlayınca bende ağlayasım geliyor ne yapayım leydim.”

Daha çok ağlamamak istedim ama gördüğüm o rüyadan sonra inanmak istemeyeceğim bir duruma gelmiştim.

 

“ Mo, kral yaşıyor olabilir mi rüyamda onu gördüm. Senin yerine sarılıp beni öpmüştü.”

 

Bana kucak açmıştı ben ağlarken sıcak öpücüğü sakinleşmemi yardımcı oluyordu.

Ağlamaktan yorgun düşmüştüm ve uykuya esir oldum.

 

 

Loading...
0%