Yeni Üyelik
32.
Bölüm

31📜: Geçmişin İnce Kapısı ( Özel ortak bölüm)

@handelendin

Sabah hazırlık yapmıştık öğlen dışarı çıkıp biraz kafamızı toplamak için ve dün yaşadığımız şeyden uzaklaşmak için belki Nyla’yı görebilirim. Anca mektuplarla konuşan biliyorduk belki yüz yüze konuşup bu işleri alışma sürecim olurdu. Bugün Wil, ben ona Wil diyeceğim kısaltılmış hali işte neyse babasından dükkan açma veya altında çalışma yapma izni almış mı bilmiyorum benim için. Bugün buluşup ondan öğrenecektim.

Bugün dünyayı açık görmenin son günü olmasını istemiştim ama sınırını geçti ve elementleri kontrolü yavaş yavaş gidici olmuştu.

 

Mağara girişinden çıkmış Mel kasabaya çok yakın olmayan bir giriş açtığında üçümüz aynı anda geçitten geçip kasabanın içine dalmıştık ve bir elimi Mel diğer elimi Morlis öyle yumuşak tuttu ki kayıyormuş hissiyati vermişti, geniş eli benim incecik küçük ellerimi tutunca içinde kayboluyor gibiydi.

Kaybolmayalım diye üçümüz birlikte yürüdük ayarladığımız cafeye gidelim diye ama kalabalık değildi ve çok sakindi. Herkese mi bulaştı şu kurt kabilesi bilmiyorum ama sokak sakindi ve çok denemeyecek kadar az kişi vardı. Onlarda bizim gibi moral için çıkmış olabilirlerdi.

 

“ Pofuduğu göreceğim o tatlı sevimli kedi şu an nasılda büyümüştür.”

 

“ Mel cafede oturduğumuzda bize nasıl tanıştığınızı anlatma zamanı geldi mi ?”

 

“ Bunu mu merak ediyorsun tamam anlatırız zamanı geldi sanırım geçmişin ince kapısını aralamaya,” o nasıl bir tavirdir ama güzeldi geçmişin ince kapısını aralamaya, beğendim.

 

Sevdiğimiz cafe’nin tabelasını görünce gösterecek elim kalmamıştı. İki elimi kardeşler tutmuştu “ Gördüm cafenin girişini.” dedim onlarda gördüğünü söyleyip adımlarımız hızlanmıştı. Kapıdan içeri girdiğimizde zili çalmıştı ve garsonlar bize bakmıştı ki o sırada bize bakan tek o değildi. Wil, bizden önce masayı tutmuştu ve masada duran küçük tatlı kediyi görünce ellerinden kurtulup masaya doğru hızlı adımlarla yürüyüp önünde durduğumda, bu nasıl tatlılık neydi.

 

“ Sevebilir miyim Wil ?” diye sormuştum.

 

“ Bazı insanlara karşı çok vahşi oluyor.”

 

Tereddütle elimi tüylerine doğru gitmişti ki birden tatlı bir mırıldanmayla beni şaşırttı “ Sanırım beni sevdi.”

 

“ Seni kim sevmez ki bilmiyorum ama sevdi seni.”

 

“ Bende ilk geldiğinde seni sevmiştim hatta kardeşim senden bahsettiğinde bizden biri olarak görmüştüm.”

 

“ Ne mutlu bana, hem beni çok güzel seven şapkalıyla aşkı yaşadım hem ikizim çıkmadan önce bir kalpten bağlı kardeşim oldu.”

 

“ Öyle değil mi ?”

 

“ Oturalım ayakta durduk yeterince, nasılsın duyduğum kadar beni özlemiş bir pofuduk varmış.” sevmek için uzandı Mel ve Mel’i kendine sevdirmedi acaba yılların hesabını mı çıkarıyor pofuduk.

 

“ Biliyorum ufaklık çok zaman geçti ama kural ihlali yapınca beni sürgüne yolladı baş kahin.”

 

Ben geçmişlerini merak ediyordum en çok onlara sormak istemiştim ama dönüp dolaştı benim mevzuya.

 

“ Bu arada Lita babam onayladı hatta dediği şey ‘ böyle emektar ve çalışkan bir leydiyi kabul etmemek ayıp olur’ ve isim onayı da kabul etti gizliden yürütmeni onay verdi.”

 

“ Buna sevinmiştim ama şu an pek bu işlere girişemeyeceğim çünkü bu aralar pek çok sıkıntılarla boğuşuyorum.”

 

“ Hiç önemli değil Lita müsait olunca açarsın krallığa kadar Mel ile gelip misafirim olursun ?”

 

“ Tamam gelirim bakalım o günler ne olacak hakkımı alacak mıyım o kraldan kurtulabilecek miyim ya da kendimle ilgili bir şeyler öğrenecek miyim ?”

 

“ Kral derken lütfen babamdan bahsettiğini söyleme.”

 

Güldük hepimiz “ Babanı tanımıyorum ve bana zararı dokunmadı benim kraldan bahsettiğim gölge kralının sonunu getirdim diye düşünürken sonu olmadığı.”

 

“ Anladım o gölge kralı sana ne yaptı?” sorusunda ben bir dondum. Açılmamış mevzuları açarak beter yapmamak için konuyu benim geçmişim ile ilgili değilde “ Mel geçmişte nasıl biriydiniz ve nasıl tanıştınız hakkında anlatacaktın bence vakti gelmişti.”

 

“ Tamam tamam!” dedi önümüze soğuk içecekler konduğunda sessizleştik kız gidince Mel geçmişini anlatmaya soğuk içeceğini içtikten sonra anlatmıştı “ Wilder ile ben küçük yaştayken tanışmıştık ben o sıralar yeteneğimi göstermek için tapınağa yollanmıştım bir sonraki kahin olmak için aslında daha küçüktüm ve benim ailem nadir soydan geldikleri için yüce kahinler beni seçilmiş olarak gördüler yeteneğim onların işini yarar sağlamıştı. Gereksiz detayları atlıyorum, tanıştığımız gün beni tapınağa yolladıkları gündü orada bu sevimli kediyi kurtarmıştım,

benle işleri tamamladıklarında o sırada Wilder daha çocuktu benim gibi ben kediyi severken arkada bir çocuk sesini duymuştum ‘ pofuduğu bulmuşsun.’ demişti bana bende evet diye cevap vermiştim o sıra başlamıştı ikimizde kediyi sevmeye ve arkadaşlığımızın arada sıra kahinlerden kaçarak buluşmaya o da herhalde başındaki insanlardan uzaklaşmıştı. Tanışmış ve kediyle oyunlar oynayıp durmuştuk. Kahinlerin bir kuralı vardı yetişkin olduğunda başlayan o kurallardan biri aşk yaşamamak erkek arkadaş edinememek dost bile, çocukken yapamadılar hakkımız vardı o kuralı kendi rızamızla yapacaktık belirli yaşa geldiğimizde.”

 

Bu bana bir yerden çok tanıdık gelmişti. Kral bana kendi kızıymış gibi davranıp belirli yaşa geldiğimde kızdan oyuncağı olma gibi huylarından biri. Mel’e dinlemeye devam ettim.

 

“ Birbirimizden tamamen ayrılma yaşadık ben o kuralları duyduğumda çok üzülmüştüm. Wilder ile görüşmeyeceğim diye zaten kendi krallığına dönüp babasının işlerine geçtiğinde toptan koptuk ama bir şey oldu gibi ben diğer görevlere yaparken baş kahin gelip bana kraldan görev getirdiğinde bir sorun olduğunu söylediğinde ne yapacağım hakkında bilgim yoktu….” hikayesini devam ederken bir yandan içeceğimi içiyordum. Bazı sıkıcı şeyleri anlatmadan devam ettiriyordu.

 

Kedi prens lakabını merak edip sormuştum “ Kedi prens lakabı nereden geliyor Wil ?”

 

“ Kedilere düşkünüm ve benim krallıkta sarayda kedi dostu olduğundan bana herkes öyle seslenmeye başladı.”

 

Wil, Mel’den bir olayı anlatması için izin aldığında bana başından geçen bir gününü mü anlatacaktı acaba diye nefes almıştı Mel ondan önce konuştu “ Prenses Layladan mı bahsedeceksin ne için geldiğinde ise o konuyu hiç açma.” demişti ben daha meraklanmıştım o prenses onlara ne yaptığı hakkında, Mel konuşmadı onun yerine olan kişiye bakış attığında pofuduk Mel’in bacaklarına yattığında, Mel’in eli pofuduğun tüylerine sevmeye başladığında sanırım aynı fikirde olunca böyle oluyor ya da affetti.

 

“ Ben merak ediyorum o layla denilen prenses size ne yaptı da sessizlik oluştu ?”

 

“ Sendeki Alisa gibi bizde de Prenses Layla durumu oldu.” Mel tek kelimeyle nasıl bir anlaşmazlığı sebep olduğunu anlattı ama ne geçtiğini merak etmiştim.

 

“ Aslında Prenses Layla kedilere alerjisi olan bir krallıkta geliyordu benden panzehiri istemek için babası tarafından görevlendirdi önce bana karşı mesafeli davranıyordu. Krallıkta kalmak istemiyordu kediler onu seviyor ne de o kedileri işte, zaman geçtikçe bana karşı tavırları saplantı haline gelmişti. Bana aşırı takıktı kafası neyse dost canlısı davranmaya çalıştım davranışlarına rağmen iki krallıkta anlaşma olsun diye ondan sonra Melissayı gördü göreve geldiği sıra benden Mel ile ayrı tutmayı başaramadı tabi ki! Mel’in bana karşı beslediği duygu dostluktu yani özel ilişkimiz bile yoktu. Ne zaman Mel ile birlikte olsak yanımıza damlar bir şey sormak için ya da babam ve annem çağırdığını söyler uzaklaştırır ıdı. Zaten Mel çok temkinli davranıyordu ayrı kaldığımızda tanrısı ona bu mücevherleri vermişti konuşmamız için öylede konuşurken bunu Layla görüp baş kahine söylemiş ki sürgüne yollanma ve bedelini ödemek zorunda kaldı ayrıca atıldı tapınaktan neyse Layla kaldığı odada bir şeyler yaparken fark ettim masanın üstünde tarot kartları açıp büyü yaptığını düşünerek babama söyledim ondan sonrası işini bitirip gitti krallıkta bir daha gelmeyeceğini umuyoruz.”


 

“ Baya sana bağlılık yemini etmiş Wil, Layla neyse en azında özünde iyi biridir biraz sevgisini böyle boyuta taşımıştır ama Mel’e olan düşmanlığı anlamıyorum. Aklıma bir şey geldi Mel, seni baş kahine söylediğinde Alisa beni krala, kaldığım yere söylemiş ise öyle dediğini hatırlıyorum intikam alacağını söyledi.”

 

“ İşte bu kötü oldu Lit, ne yapacaksın teslim olacak mısın gidip krala.”

 

“ İçimdeki bir ses o günü yakın diyor.”

 

“ Ben o görüyü görmedim ,değişen bir durum kestiremiyorum.”

 

“ Bu arada bu son kez sana açık gözle bakışım olacak Wil, elementlerin gücü tükeniyor yansıtma süresi kısalıyor bale son kez açık gözle bakayım dedim size. Gönülden sevmeye ve mumlarla yatmaya merhaba.”

 

“ Olsun be Lita, maske taksan bile iyi birisin.”

 

Gülümseyip içeceğin son yudumu içip ayağa fırladım. Birini ziyaret edeceğim aklıma gelmişti “ Morlis hadi Nyla’nın yanına gidelim onu özledim.”

 

“ Tamam leydim, siz baş başa takılın iki dost biz leydimin hizmetçisini ziyaret etmeye gidiyoruz.”

 

“ Bu kadar açık söylemeni gerek yoktu Morlis, neyse biz gidelim.” Mağaradan çıkmadan Nyla’ dan mesaj almıştım yani müsait ise gelebilir miyiz diye o da direk kabul etmiş ve bana teyzesinin çalıştığı yerin adresini yolunu söylemişti daha doğrusu mağazanın ismini yazmıştı.

 

Birlikte tutuşmuş el ele yürüyorduk Nyla’nın olduğu mağaza ya doğru kalabalık olmayan caddenin içinde sessizliği dinleyerek yürümüş birbirimize son defa bu açık gözlerle bakıyordum.

“ Birbirimizi görerek çok iyi vakit geçirdik görmeyerek bile olsa yani kapanmayı düşünüyorsun ve maskeye geri dönüyorsun.”

 

“ Çok karışmış cümlelerin var ama evet gökyüzünü ve denizi seninle görmek ve birlikte kitap okumak ve özel şeyleri senle yapmak beni çok mutlu etti. Gözümüz kapalı olsa bile birlikte dışarı çıkıp dolaşabiliriz bizi durduran bir şey yok değil mi ?”

 

“ Evet öyle, anlaşmamız neydi sen gözlerini benden sakınacaksın bende yüzümü herkesten gizleyeceğim. Senin güzel gözlerine göremezken, ne yapsın bu gözler değil mi ?”

 

Ben bu şapkalıya neden aşık olduğumu hatırlayıp duruyorum çünkü bu şapkalı beni utandırmayı o kadar iyi biliyor ki az önce söylediği çok özel sözlerine bağlandım.

 

“ Evet lütfen sözümüzü tutalım olur mu ? Senin yakışıklı yüzünü kimse görmesin ben göremezken kimsenin gözü sende olmasın Morlis!” bana bakarak gülümsemişti. Morlis’in gülüşü beni büyüledi, nazik ve sevecen gülümsemesine karşılık vermiştim. Bana aşkla bakan o güzel gözlerini bende hayranlıkla duyarak bakmıştım.

 

 

“ Sen bana böyle baktıkça ben dayanamıyorum leydim, gözlerin bana duyulan o aşkını anlatıyor ki ?”

 

Güldüm.” Kim kime aşıkmış asıl sen bana o gözlerle bakınca kendine mühürlü yorsun beni, çıkılmaz bir yola giriyormuşsun gibi geliyor.”

 

“ Bu mühürlemeyi başarmış isem demek görevim bitmiştir. Geldik ayrıca mağazaya.” dediğinde gözlerimi ondan çekip mağazaya baktım. Nyla’nın bahsettiği mağaza bu demek ki içerden sesleri duymuştum “ Nyla dışarıda iki müşteri var bakarsın!” diyen teyzesinin sesi dışarıdan yankılanıyordu.

 

Güler yüzle çıkan yardımcıma bakıyordum son anda beni tanıdı mı tanımadı mı bilmiyorum ama “ Nyla benim leydin.” dememle bana dikkatli baktıktan sonra emin olamadı. Ona gülümsediğimde gözleri koskocaman açılmıştı ağlayacak gibiydi Morlis’in elini bırakıp Nyla’ya kucak açmıştım.

 

Gözü yaşlı kucağıma “ Leydim bu siz misiniz, sizi tanıyamadım ben ? Çok güzel olmuşsunuz.” demişti ağlak sesiyle içli içli burun çekmesiyle sarıldığında bende sarılmıştım. Kendini geriye çekip gözyaşlarını sildiğinde tekrar sarıldık bu sefer bana gülümsüyordu ve özlemişim seni Nyla.

 

-resim ekle

 

Bizi içeri davet ettiğinde teyzesiyle tanıştırdı bizi “ Sen sürekli yeğenimin severek bahsettiği leydisi olmalısın ?”

 

“ Evet yeğeniniz benim herşeyim, yardımcım, dostum onsuz bir hiç gibiydim o koca sarayda.”

 

Nyla bana gülümseyerek bakmıştı teyzesi ikram için kalktığında durdurdum “ Hiç gerek yok Leydi Asia biz kafede içmiştik Nyla’yı görelim dedim gitmeden konuşalım, özledim çünkü, bensiz ne yaptı, yoğun olduğunuzu söyledi.”

 

“ Evet bu aralar çok yoğunuz ama hep böyle yoğun olalım yoksa işler sıkıntılı olur.”

 

Gülümsedim. Nylaya gördüğüm için sevinmiştim biraz sohbet ettik bizi kafede bekleyen iki dost aşığımız olunca fazla geç kalmak istemedik.

 

“ Leydim iyi olduğunuzu görmek ve duymak içimi su serpti umarım hep iyi olursunuz ?”

 

“ Umarım Nyla ama bu gidişle olacağımı sanmıyorum.”

 

“ Anladım yakında buluşacağız diyorsunuz ama korkmayın leydim ben sizin dışarıda gözünüz kulağınız hatta eliniz olurum. Ben her işte size yardımcı olmak isterim.”

 

“ Leydiniz yakında bu kötü günleri atlattığında kendi işini kuracak başka bir krallıkla iş anlaşması yaptı.”

 

“ Gölge Kralı olmasında sevindim leydim, yaptığınız icatları satışa çıkardığınızda herkes yararlanacak demektir.”

 

“ Aynen öyle Nyla ama şu zorlu günler geçip gitse başımdan öyle insan krallığına ziyaret edeceğim.”

 

“ İnsan Krallığına mı yoksa Kral Brave den mi bahsediyorsunuz leydim o burada mı ?”

 

Ben güldüm o burada değil ama oğlu şapkalımın kardeşi ile çocukluk arkadaşı olduğunu bilmiyorlar.

 

“ Kral burada değil oğlu burada kedi prens olan gezgin prens olarak bilinen biri yani uzun zamandır kardeşimle tanışık olan bir dost.”

 

“ Dost demeyelim artık çifte kumrular oldu. Açıldılar sen yokken Morlis.”

 

Otuz iki dişini gösterip sırıtması peki “ Kitap date den önceki gün buluştular onlara yalnız bıraktığım sıra oldu bu.”

 

“ Tamam anladım.” dediğinde gülümsedim.

 

Uzun durmadan bizi bekleyenleri bekletmeden mağazadan çıkarak onlara el salladım. Bugün gerçekten çok güzel bir gün geçirdim.

 

Kafeye geldiğimizde Wilder biz gelene kadar Mel ile kalmış ama sonra gitmesi gerektiğini söyleyip biz den ayrıldı. Mel uzağa görünmez ışık okunu fırlattığında bizde artık mağaraya açılan geçişten geçip mağaraya varmıştık. Aç değildim yeteri kadar kafede tatlılar yemiştim, benimle birlikte ikisi bile aç değildi. Yorgunduk ve yataklara geçmiş günün yorgunluğunu uykuyla birlikte atmaya karar verdim.

 

Loading...
0%