Yeni Üyelik
33.
Bölüm

32📜: Minik Serçe Motifi

@handelendin

Sevgili Leydim nasıl gidiyor, maskeyi alışabildiniz mi ?

Beni zırhlı gören herkes değişik dediler.

Bir açık bir kapalı gözlerinin önündeyim.

Rahatsız ediyor mu hala o lanetin.

Şövalyen olan Morlis’in

 

 

 

 

Sonunu öyle belirtmen çok hoş.

 

 

 

Zor oluyor Morlis, gözlerim bir hoş oldu.

 

 

 

Ani karanlıkta.

 

 

 

Bugün alev çukuruma gittim. Çalışmak için.

 

 

 

Maskeli leydin Lita

 

 

Kendinizi fazla zorlamayın leydim.

Biraz çalışmayın, keyfinizi bakın kafanızı dağıtın. Onca şey oldu aniden çalışmayın.

Uzun zamandır hiç bir icat yapmadınız.

Bu sefer icat yapın bizi anlatan bir icat yapmanızı istiyorum.

Şövalyen Morlis

 

 

 

 

Zorlanıyorum zaten ve zorlayamam.

 

Canım çok yanıyor Morlis.

 

Kaç gündür bu acıyı katlandığım bilmiyorum.

 

Bu lanetin olayı ne şapkalım, peşime bırakmıyor.

 

Morlis benim için akşam

 

yarım kaldığımız

 

kitabı okur musun yüzüğünü takıp.

 

Maskeli leydin Lita

 

Senin için her şey yapalım leydim.

Gözlerin, kulağın hatta ellerin olurum dışarda

Senin için ölürüm.

 

Ölmeye razı gelen Morlis

 

O anda o acı sahneyi hatırladım. Gözümün önünden gitmeyen o acı sahne duraksama mı sebep oldu. Yanağımda süzülen yaşı silip ondan bunu bir daha duymak istemediğimi yazacaktım.

 

 

 

 

Sakın ölme şapkalım. Eğitimde gördüğüm lanetin oyunun parçasında gibi bir daha görmek veya tanık olmak istemiyorum.

 

 

 

 

Sadece Lita’n

 

Tamam bir daha o kelimeyi ne yazacağım

ne de söyleyeceğim senin yanında. Ayrılmak zorundayız leydim. Görev için bana ihtiyaçları var görüşürüz.

Akşamı bekleyen Morlis.

 

O anda o kadar şey oldu. Sadece bir kolye tılsım yaptığımı hatırlıyorum.

Hiç eklenecek bir icat yapmadığım için kendimi kınadım. Birde mağaza açma onayı gelmişti ama ben hiç işe yarayan bir icat yapmadım.

 

Gölgemin sesini duydum ‘ Lazım olduğumu anladım’ hemen geldim efendim. ‘ demişti gülümsedim.

Gölgem konuşuyor benim yerime kitapları seslendiriyordu. Uzun zaman olmuştu.

 

Çantanın içinde icat kitabımı ve defterimi çıkarıp sayfa sayfa gezerken arada duruyorum ki gölgenin ne olduğunu söylesin diye.

 

“ Şapkalı ile beni anlatan bir icat yapacağım ama ne yapacağımı bilmiyorum. Ne yapsam da her gördükçe ya da duyduğumuzda o bizi hatırlarsın. Bana kukla yapmıştı hala yanımda taşıyorum acaba seslerimize taşıyan bir serçe modeli mi yapsam.” Sesli düşünürken bulmuştum ne yapacağımı.

 

Bizi mutlu eden kalpte olabilirdi ama her götürdüğünde yanında taşıması gerek olurdu. En iyi çare küçük bir serçe, ihtiyacımız olduğunda yanı başımıza gelen o minik serçe. Çok hoş olurdu.

 

Bu kitaplar işe yaramıyor bile bunları değiştirip yenilerini almam lazım. Ya da bunlar kalsın yeni kitaplar almam lazım. Büyülü motif hayvanlar veya kuşlar gibi bir kitap bulabilir miyim.

 

“ Nyla'ya yazmam ve Mel’in ondan emaneti alması gerek. Nyla biliyor yerini Mel bilemez. Kitapçının mağazasını.”

 

Nyla’ya mektubum ulaşmıştı ki alırım cevabı geldiğinde bazı birkaç malzemeyi de söyledim.

Parasını vereceğini dile getirmişti. Ona ben sonra hizmet miktarını öderim diye fazla uzatmadım.

Teslim edeceği kişiyi ve mekanı yazdığımda tamam demişti.

 

Mel’in yanına gidip ne yapacağım hakkında bilgi verip bir yeri uğramasını istedim.

“ Nyla’ya listeye verdim senden bir ricam olacak her zaman gittiğimiz kafede gelecek seni tanıttım neye benzediğini o seni tanıyacak. Senden teslim almanı isteyebilir miyim. Eğer kralın gözü benim üstünde ise hala kurtlar varsa ben gidemem. Beni tanırlar.”

 

“ Tamam ben alırım. Sana yazacak mı ne zaman geleceğini.”

 

“ Hemen alır adamı tanıyor zaten ama parşömeni var yazar bana geldiğini.”

 

“ Demek abim senden bir icat yapmanı istedi ve sen ikinizi en mutlu edecek küçük serçe olduğunu düşündün.”

 

“ Açıkçası gönül kalp yapacaktım büyülü kalp ama her zaman yanında taşıması lazım ama bir kuş olursa diye düşündüm sesimizi kaydedip konuşmak.”

 

“ Konuşma tılsımı gibi bir şey mi ?”

 

“ Bir nevi öyle sanırım.”

 

Valla ne yapacağımı çözemedim. Gül yapmayı tercih etmiştim ama Gül bizim özel sembolümüz diye kimsenin fark etmemesini istemiştim. O yüzden hem uçan hem bizi mutlu edecek şeylerin barındırsın istedim.

 

Gölgem mesaj geldiğini söyleyince “ Mesaj yazmış seni orada beklediğini Mel.”

 

Gülümsedi ve kısa bir sessizlik olunca gittiğini anladım.

Ben işime bakıp diğer kitaplarda o özelliği yapan taşları araştırmayı başladım. Bulduklarımı işaretleyip malzemeleri çıkaracaktım ki hepsi parçalanmış olduğunu fark ettim. İyi ki saklanırken değerli taş kutumu yanıma aldığımı şükrettim. Kutuyu açarak ilk taşım oksiks taşını çıkardım. Duymayı ve konuşmayı işe yarıyordu. Bunu kuşa tüm taksam olmazdı nasıl yapacağım hakkında bilgim düşük kalırdı.

 

Mel’in sesiyle ona baktım. Beni tabi maskeyle gördü.

“ Aldım ve yardım edilecek bir şey varsa söyle yardım edelim. İlk geldiğin gün gibi.”

 

Güldüm “ O zaman büyülü hayvan yapımı hakkında kitabı açıp bana minik serçe motifi nasıl yapıldığını anlatan sayfayı bulur musun bana?”

 

Elbette demişti ve ben gülümseyerek bu taşı nasıl içine yerleştireceğimi bulmadan o kuş motifin örneğini tasarlamamız lazım.

 

Diğer malzemeleri çıkardım. Çantadan kazanımı kaşık seti küçük tüplerimi masaya koyarken Mel bulduğunu söylemişti.

 

“ Peki yapacağım motifte bir yerine taşı ve tozunu koyacağım kısım var mı ?”

 

“ Taşı koyabilecek yer var aslında Lit icadın tutar biliyor musun mesajlaşmanın kısa bir çözümü gibi görüntülü ve sesli versiyonu.”

 

“ Ama şimdilik bu Şapkalı ile bizim icadımız.” Dedim şapkalıma yaparken yüzüğü görme işi için yarısını kullandığım taşı çıkardım. Tek sorun kaydetme gibi bir durum olacak mı bilmiyorum.

Mel bana kuşu tarif etti nasıl bir serçe yapacağım için motifi taslağı çizmiştim boş bir kağıda sonrada poşette istediğim malzemeleri çıkardı benim için.

Akut demirini eritmeden yaptık tabi biraz ısımla yumuşattım ama sonra büke büke aletle motifin şeklini çıkarmıştım.

Şimdi asıl sorun bu motifi çıkarmak için bir madde ile kaplamam lazım. Gerçek gibi görünmesi için duymadığım Stelin taşı ile Akron sıvısını karıştırıp kalıp çıkarmam lazım. Bunu da demirden çıkardığım taslakla yapacaktım.

Kazanın içini biraz akut demirden kalan kısmını eritip karıştırdım sonra taşı dövücü ile minik minik parçalara ayırıp kazanın içine kattım. Birlikte karıştırıp, karışmasını yardımcı olarak Akron yağıyla birlikte karıştırdıktan sonra katılaşana kadar karıştırdığımda ilk deneme için işimi yaramayan artıkta sürmeye denediğimde tam tutacak gibi olmuştu ama eriyip gittiğinde üzülmedim. Üzüleceğim demir taslağı sürersem o bozulacak derdiydi ama ilk denemeleri her zaman atıklardan yaparım.

Bir şeyde eksik yaptığımı fark ettim. Bunu süreceğim ama içi boş olacağını aklıma gelmişti.

 

“ Lit sanırım iç kısmını söylemeye unuttum. İç iskelet tarafı.”

 

Neyi unuttuğumu düşünürken meğer buymuş. Olsun sonradan yaptıktan sonra söylemedin. Hallederiz.

 

Akşama kadar kuşun kalıbını tasarlamakla vakit geçirdim. Boş boş değildim. Elim boş durmadı ve ilk aşaması bitmişti. Taşı koyacağım yerlerde gözleri olacaktı ama biz göremediğimiz için sadece seslerimizle yakın hissettiğim için ses kaydeden oksiks taşını koyacaktım.

 

Birbirimizin sesini duyarım ve yakınımda hissetmek için bunu yapalım. Sırf bizim için olsun diye.

Parşömenden sonra bir Küçük siyah serçe icadım olacaktı.

 

Ama çok yorulmuştuk,biraz mola vermek için oturduğumuzda o sıra Morlis’in sesini duydum.

“ Baya çalışılmış bu icat.”

 

Metal ağır zırhıyla içeri girdiğinde verdiğimiz sözleri tutmayı başladık.

 

Koşarak sarıldım ona.

 

“ Ne yaptın ikimiz için icat olarak?”

 

“ Sürpriz olunca görürsün, hem özlemişim ya icat yapmayı hep vakit geçirdik ama icat iş yapmadım diye telaş ama bu iyi oldu. Paslanmadığımı anlamış oldum. Yeni şeyler denemekten zevk alıyorum.”

 

“ Abi git üstünü değiştir elini yıka miğferi çıkar yüzüğü tak ve sofraya gel ondan sonra başbaşa kalırsınız ?”

 

Mel den uzun bir emir geldiğinde Morlis “ Tamam tamam !” Demiş yanımdan geçip gitti.

 

Dinlenme bitince sofrayı kurmaya koyuldum.

Öğlen Mel yanımdan gittiğinde yemek yapmayı gittiğini söylemişti. Ben ise çözüm yolları arayarak geçirmiştim. Ama sonunda bir yol bulup onu denedik eğer olursa bizim motifi öyle dondurmayı deneyeceğiz. Sıvıyı dolaba koyduk. Yarın açıp yapmaya devam edeceğim.

 

Bugün o kadar çok yoruldum ki bir iki lokma yeyip yatmaya giderken “ Beni bekle yatakta kitap okuyacağım sana .”

 

Morlis’e döndüğümde yorgun bir gülümsemeyle karşılık verip odaya geçtim.

 

Üstümdeki elbiseyi çıkarırken kapı açıldı “ Leydim size yardım edeyim.”

 

Morlis'in ayak sesleri bana doğru geliyor. Arkamda kesiliyordu. Belimde ellerini hissettiğimde korseyi açtığını fark ettim.

Sıkılan ipleri gevşettiğinde rahat nefes alabildim.

Bluzun eteklerini yukarı çekip kollarımdan çıkardığını hissettim. Ve soğuk bir öpücük kondurdu omzuma.

Eteğimin düğmesini açtığını ve ellerini kullanarak indirdi. Tenimde hissettiğim soğukluk ile üşüdüm. Ürperdim.

 

“ Geceliğin nerede leydim.”

 

“ Sandalyenin üstünde duruyor.”

 

“ Tamam gördüm biraz bekler misin alıp geleyim.”

 

“ Tamam beklerim.” Ellerim ile önlerini kapattım.

 

“ Üstten mi alttan mı giyiyorsun geceliği.”

 

“ Üstten kollarımdan geçiriyorum.”

 

Kollarımı çekerek geceliği giydirmesini izin verdim.

 

“ Alev gözlüm, gözlerini bakabilir miyim mumu yaktıktan sonra bir kez özlediğim o alevleri bakabilir miyim?”

 

Emin olamayıp tereddütte kaldım ama izin verdim.

Bu seferlik ne olacak umarım delirtmem şapkalımı.

 

Başımla onayladığımda gülümsediğini biliyorum. Geceliği aşağıya doğru çekip indirdiğinde beni kendisine doğru çevirdi.

Beni kucağına mı almıştı şu an ve yatağa doğru mu taşımaya başladı. Galiba öyle.

 

Yumuşak ve soğukluğu hissettiğimde yatağa yatırıldığımı fark ettim.

Üstümde ağır veya hafif bir örtüyü örttüğünü sonra yatağın gıcırtısında Morlis benim yanıma yanaştığını, bir elini omzuma koyup kendini yanaştırdığı, kitabın çevirme sesleriyle bana okumaya hazırlandığını göstergesiydi.

 

Komidinin üstünde duran mumu yaktığımda hala aynı etkiyi verdiği için sevinmiştim.

Maskeyi gözlerimden çıkardığımda Morlis’e korkarak bakıyordum.

Alnıma küçük bir öpücük bıraktı “ Korkma, delirsem bile senin için deli olurum.”

 

Gülümsedim ve kitabı dönmüştüm. Bir şey olmadığını ve delirmediğini fark ettim acaba geri mi çekildi bilmiyorum şu an.

 

Ondan okumasını istedim. Uykum gelene kadar bana kitabı okumuştu. Esnerken gözlerim kapanıyor, açık tutmayı çalıştıkça nefesim uyu diyorken fazla zorlamanın anlamı yoktu ve ben uslu bir leydi olarak uydum.

 

 

 

Loading...
0%