@handelendin
|
Jade evinde hazırlığını yaparken Maya içeri dalmış ve tapınaktan acil bir mesaj alındığını söylemişti. Jade içinden ' tapınak mı ' sorusu geçirdi. Ne oldu da onu tapınağa çağrılma talebi geldiğini bilmek istedi. " Atı hazırlayın gidip ne olduğunu bakalım " diye emretti mayaya. " Nasıl istersen Jade " deyip evden çıkan Maya ahıra gidip atı yürüttü. Jade yatağın üstünde oturup düşündü. Ne olmuş diye tahminler yürüttü. Haberler geliyordu. Yeni bir azize seçilmiş olacağı ilgili duyuru yapılmıştı acaba azizenin olayı mı diye emin olmalıydı. Maya atı evin önüne getirmişti. Angie ne olduğunu anlamak için jade sordu. Jade tapınaktan haber aldığını söyleyip kılıcını kapıp atını atlayıp " görüşürüz " demişti ve tapınağa doğru yol almıştı. Tapınakta karmaşa söz konusu. Başpiskopos azizeye neden komutanın çağrıldığını sorguluyordu. " O da lorda çalışıyor neden gelmesini istediniz azize " demişti. azize " Bunu ben değil gökteki ışık istedi benden piskopos, ayrıca o kimsenin altında çalışmıyor " diye cevaplamıştı. Jade hemen tapınağın önünde durdu. Bu atlarım eline ulaştığı için kendini şanslı saydı. Tapınağa selam verip içeri daldığında " Ben iblis lordun altında çalışmıyorum Başpiskopos, ben halk için çalışıyorum onların güvenliği için saygılarımı sunarım " dedi jade. " Gökteki ışık senin ve çevrende olsun güzel kızım " demişti başpiskopos. azize " jade birinden doğmadığı efendim jade ışık tarafından gönderilen özel biri " demişti. " Evet yüce azize, benim ustam ve annem tarafından bulundum. Ben tek annemin altında olurum onun emri içinde ve irademle hareket edelim " dedi jade. azize konuşmaya başlamıştı " Buraya senden önce bir misafir gelip sesini yükseltti, sen burada yaşayanları iyi bilirsin kim olduğunu söylersin diye düşündüm " " Nasıl biri olduğunu tarif ederseniz belki o kişiyi bulurum " dedi jade. azize görmemişti ama başpiskopos ın tarifiyle kim olduğunu çok iyi biliyordu. Jade iblis lordun amacını anlamıyordu. Bir iç bıraktı ve oflayıp. " Ne için geldiğini söyledi mi size " diye sordu jade. Başpiskopos anlattı olan biteni, konuşmak istediğini sonra azizenin işi olduğunu duyduğunda çılgını dönüp savaş çıkarma amacıyla terk ettiğini. Jadenin haberi var mı diye sordu sonradan. Jade hayır olarak baş salladı. " Ne savaş konusundan ne de onun buraya geldiğini bilmiyorum Başpiskopos, ben evimde yolculuk için hazırlık yaparken haberi geldi sizden " " Nereye gidiyorsun " diye sormuştu Başpiskopos. " ...krallığın prensesi benimle görüşmek istedi, görüştük ve krallığına gidip görmemi istedi orada bir süre kalıp gözlem yapacağım tecrübe sahibi olup geri geleceğim " diye yanıtladı. azize jadenin karşısına geçip ellerini tutup dua etti " yüce ışık yolunu açık etsin komutan jade " Jade gülümseyip azizenin işini bitirmesini bekledi. " Siz merak etmeyin ben sorunlu kişiyi çok iyi biliyorum hemen uyaracağım " " Sana güveniyoruz komutan jade. " " Sizden bir şey isteyebilir miyim" diye rica etti jade. azize ve piskopos ' tabi ' diye cevap verdiğinde " krallık arası savaşı biraz düşünmenizi isteyeceğim çünkü tek bundan zararı krallık olmayacak masumlar zarar görecek o yüzden gökteki ışığın misafirleri onlar " demişti. azize " senin yüce gönlün var jade bunu düşüneceğiz sen halkını düşünen bir komutansın aynı annen gibi " demişti. Jade gülümseyip selam verip tapınaktan çıkıp sorunun sahibiyle görüşmeye yürüttü atını. ⚜️ Jade attan inip Mariaya uzaktı. " Sen atı bak bir küçük bir işim var ha birde neden anlatmadın lordun tapınağa ziyareti " demişti Mariaya. " Anlatmaya gelecektim ama çok geç kaldım komuta evinde biri bana senden önce haber veren olduğunu söylediler " dedi. Neyse deyip omzuna dokunup " öyle oldu küçük bir işim var onu yapıp geleceğim " deyip sinirli sinirli kalenin içine girmiş ve taht odasına doğru ilerlerken biri kapıdan çıkmıştı. Jaxi gördü. Jax yutkundu ve içeriye geri girdi. Jax kapıyı öfkeli bir şekilde itti ve kılıcını çıkarıp iblis lorduna doğrulttu. İblis lordu, kılıç çeken muhafızları durdurup nedenini duymak istemişti. … diyolog düzenlemesi… Sinir küpü olmuş jade dışarıya çıktı. Nasıl ve nereden duyduğunu merak etmişti. " Şey yanlışlıkla ben demiş olabilirim ama ağzımdan kaçtı birden " dedi Maria cezasını beklerken. Jade ters köşe yaptı. Küçük bir şey için ceza vermeyecekti ya da kızmayacaktı. Elini Marianın omzuna koydu ve dedi ki " öğrenecekti zaten boşver, gözüm kulağım ol onu takip et ve geldiğimde rapor et " demişti jade. Maria selam verip atın kayışını uzattı ve gülümseyip arkasından el salladı. Jade olan biteni anlam veremedi. Eve gelince sakince içeriye yürüyüp, odasında bıraktığı işi bitirip kapıya kadar taşıyıp halletti. Maya sorun ne diye sorunca angie meraklı gözlerle jade baktı. İç bırakıp " iblis lordu tapınağa gitmiş savaş haberini duyunca konuşmak istemiş ama geri çevirince görüşmeyi kendisi savaş kelimesini öne sürmüş " " ... krallığın prensesine gidince sor bence kızım savaş olup olmayacağını " demişti angie. Jade baş sallayıp yatağına oturup az önce yaptığı hareketten dolayı gülmeyi başladı. Kahkaha attı. Kahkahayı duyan meraklı aile ve dostu " ne oldu böyle gülecek " " İblis lorduna kılıç çektim doğrulttum ama o bir şey yapmadı kendimi gülüyorum öylesine " " Sahi mi tabi o sinirle olacağı bu " demişti angie. Jade başını salladı. Yarın hakkında olacakları düşünürken " lord bana bir konuda yardım etti " demişti angie ve maya bakıştı ' ne konuda ' sorusuyla. Jade kemerine sıkıştırdığı kağıdı çıkarıp mayaya uzattı " Marianın genelev sözleşmesi ailesi tarafından bak bakalım kayıtlarında imzaya uyacak birileri var mı " dedi jade. Maya sözleşmeyi bakıp jade inanmayan gözlerle baktı. Jade omuz silkip " Bende öyle bana mı geliyor değişiyor mu bilmiyorum" demişti. Angie " Değişmez sana oynuyor " dedi. Jade bana mı oynuyor diye söylenmişti. Boşverdi ve yatağa kendine bırakıp tavana seyretti " pazar olayı tamam anne bir bak maliyet aynı mı düşmüş mü " dedi jade. " Anlaşıldı komutan " deyip gülerek uzaklaştı. Jade yataktan kalkıp tahta pencereye doğru yürüyüp dışarı bakındı. Elini çenesine koymuş sandalyeye oturmuş kara kara düşünüyor düşünüyor… İblis lordu neye amaçladığı, aslında açıktı ama bunu kabul etmek istemedi. Onun olmayacağı kesindi ya olursa ya bir gün ondan hoşlanmaya kalkarsam korkusuyla baş başa kalırsa ne yapacaktı. İnan düşünmek bile istemiyor bu düşünceyle yaşamaktan tiksinmişti. Angie yemeğe hazırlamıştı. Masaya çağırdılar. Mera kapıdan girmiş ellerini suyla yıkayıp sofraya oturmuştu. Jade masaya yaklaşınca " Bizim yolcu sonunda geldi " demişti mera. " Sende yeni gelmedin mi mera " diye cevap verdi jade. Masa balehenkle doldu. Jade artık gitme vakti gelmişti. Hiç bilmediği bir şeye binecekti. Prensesin emriyle binmek zorunda kalmıştı. Bavulunu önden sokmuş sonra kendisi binmeden annesiyle dostlarıyla bir hafta ayrı kalacağı için vedalaştılar. Jadenin gözü ona bakan iblis lorduna gitmişti. İçinden sinsi sinsi sırıtıp aracı bindi ve kapıdan el sallayıp fayton hareket etti. Arkasını yaslanıp kestirdi. Çünkü çok yorulmuştu birkaç gün işleri yarıya kadar bitirmeyi çalıştı. En son kafayla fiziksel yorgunluk üstündeydi. Gitmeden önce kendini dereye gidip yıkanmış yorgunluğunu atmıştı. Krallığa ulaşana kadar biraz kestirdi. Bir sesle korkarak irkildi. Gözleri aralanıp kollarını ikiye açıp esnedi. Kapıdan kafasını uzatarak nereye geldiğini bakındı. Krallığı görünce tebessüm gösterdi. Fayton yavaşladı. Jade bavulunu tuttu, fayton sarayın önünde durmuştu. Faytonun kapısını uşaklar açtı, jade elindeki bavuluyla aşağıya indiğinde. Yaşadığı diyardan çok farklı bir yerdi. Gözlerini kırptı. Prenses kapıdan çıktı hoş karşıladı jade. " Uşaklar odana kadar götürür sen benimle geliyorsun komutan, ...masa hazır mı " diye sormuştu prenses. Hizmetçi prensese " evet hazır prenses " demişti. Jadenin eline tutup bahçeye kadar sürükledi. Jade kaleden farklı ve ışıklı olduğu bir saraya girdiği an hayran hayran gözlerle etrafına bakındı. Sonra bir kapıdan güneşin aydınlattığı bir bahçe ve huzurun ev sahipliği yaptığı büyülü bir bahçenin çay ile atıştırmalık hazırlanmış olan masaya oturdu. İlk defa görüyordu. Diyarda hiç çay içmemiş hatta bu tür yiyecekten habersiz olduğunu inanamadı. Sandalyeyi oturmuş etrafında olan güzelliği bakıyordu " Burada ailenle birlikte gelirsen bu güzellikleri seyirci yerine ev sahipliği yapabilirsin " demişti prenses. " Prenses hazretleri size bir soru soracağım sizin tapınakta olan savaştan haberiniz var mı " diye sordu jade. Prenses hiç istifinin bozmadan çayını yudumlayıp elinde tuttu " Masada bu konu hakkında konuşuldu ama seni bilgilendireceğini söyledi lordunuz, o yüzden gönderdi yol bulman için " Jade kahkaha attı " Prenses siz lordun gidişimi ne kadar üzüldü biliyor musunuz pek memnun değildi kararında " demişti. Prenses çayını içerken çok keyif aldı bu sohbette. Prenses " Çayın soğumadan iç zararsız ve leziz bırakamayacağın bir şey olacak, inan burada kaldığın sürede hem rahat hem eğlenceli hem de leziz şeyler deneyeceksin " demişti. Jade bunları duydu ve emin olmaktan başka ne yapabilirdi ki. Bardağa eliyle uzanıp kupundan tuttu ve efvaf teklifini geri çekmeden dudaklarına götürüp tatmadığı bir tadın verdiği lezzeti doyamadan içmek istedi. Prenses jadenin tepkilerini görerek gülümsedi. " Neden bana savaştan bahsettin " diye sordu. " Tapınak beni ulaşıp lorda tıpatıp benzeyen biri onlara gelip anlayış göstermeyip savaş olayını yansıttığını söyleyip doldurmamı istedi." Cevapladı jade. Prenses kahkaha attı ve gözünden akan yaşı silmişti. " Beni güldürüyor lordun davranışları… peki sen ne yaptın " " Gidip kılıç çektim " dedi prenses inanmayıp öne eğildi. " Kılıç çektin bir şey oldu mu " jade başını hayır olarak sallayıp durdurduğunu söylemişti. Prenses fincanı masaya bırakıp " şanslı say seviyor seni ve engel oldu " Jade ya demezsin diye içinden konuştu. Prenses, jadeye " Peki Azize nasıl biri savaş çıkabilecek biri " diye sormuştu. Hizmetçi prensese yeni bir çay koyarken. Jade çayını içip arkasını yaslandı " Azize savaş çıkacak biri değil onun yanında Başpiskopos olabilir, içinde kötülük sezdim bir şey olmuş olabilir; Azizeye yöneltebilir o prenses hazretleri " Prenses çayını elini alıp dudağına götürdü, içip elinde tuttu " öyle diyorsun Başpiskopos kime öfke duyuyor merak ediyorum neyse komutan bugün sana tatil diyorum etrafa gez yarın benim çay partim var bir süre benim kraliyet şövalyem olursun araştırma yap " dedi. Jade pek emin değildi ama bu kibar ricasını geri çekmedi. İlk deneyimi olacak kraliyet muhafızı olması. İlkleri bu ülkede yaşayacak, göğe baktı arkasını yaslandı. " At mı istersin fayton mu " diye sormuştu prenses. Jade faytona pek alışık olmadığından atı tercih etmişti. " Bir rehberle git ama odana yerleşmeni istiyorum " dedi prenses. Jade masadan izin isteyip kalktı. Hizmetçi jadenin kalacağı odayı gösterdiğinde, evinden çok farklı olduğunu anlamıştı. Diyarı fakir gibi görmüştü krallığı görünce. Prenses " nasıl ama diyardan farklı değil mi burası " diye fikrini sordu. Jade " acaba bir ticari yol yapma isteğiniz var mı diyar ile krallık arası " Prenses bir düşündü " Benden izin var ama lorda nasıl durumu izah edeceğin o elindekiyle pek paylaşma gibi niyeti yok " demişti. Jade haklı buldu birde o var, nasıl ikna edebilirim diye düşündü. Eve döndüğünde bu ittifak fikrini atar ve yanıtı olumsuz alacağını çok iyi farkındaydı ama belki bu ticari yolda barışı ve huzuru sağlamak istemişti. Jade ne lord için ne de krallık altında çalışmıyordu. Onun çalıştığı tek şey halkın huzurunu sağlamaktı. Ama jade bilmiyordu başına ne geleceği hakkında. İblis lordun planından habersiz bir şekilde krallık hakkında bilgi edinmekte. Jade bavulun içinden giysilerini çıkarıp rahat birşeyler giyinerek kapıdan çıktı. Atın üstünde rehberi gördü sonra boşta duran atı oturup yürüttü. Eşlikçi onla birlikte yürüttü. " Komutan jade buraya gelme amacınız hala aynı mı " diye sormuştu eşlikçi. Jade baş sallayıp çevreye göz gezdirdi. " Yeni şeyler öğrenmeyi hep istekliyim burayı o amaçla geldim hem çok istedi prenses ziyaret etmemi bende fırsat bulduğumda geldim " dedi. Eşlikçi krallığı anlattı, görülecek yerleri götürdü, nasıl bir yer ve tarihini anlattı. En son kasaba halkının içinden geçip denemediği tatları deneyip onay verdi. Gezintinin son yeri yine saray olmuştu. Attan inip ahırcıya teslim etti ve kapıdan geçip odasına doğru çıkarken " akşam yemeği ...bu saatte efendim " demişti. Jade baş sallayıp odasına çekildi. Kendisini yatağa atarak tavanı ve odayı taradı. Evi bundan daha eskiydi ama evi ev yapan içinde yaşayan ailesi ve dostları. Eski diye nefret etmiyordu. Küçüklüğü o evde geçmişti. Birkaç gün burada kalacağı ve yeni şeyler belleyeceği için şansını sevdi. Yine aynı şeyler yapıldı yemek sofrası sohbet ve kral ve kraliçeyi selamlama, jade övgüler sıraladı. " Hizmetçiler banyoyu hazırladı kokulu bir duş al ve senin için getirttirdiğim üniforma gibi elbiseyi denemeni istiyorum " jade masadan kalkıp selam verip odasına çekildi.
Yeni bir görevle jade, prenseslerin leydilerin koruması olarak sütuna dayamış sırtına güler yüzle soruları cevap vermişti. Prensesler oturmasını istemiş çay içmeyi davet etti ama ricalarını kibarca geri çevirdi. Prenses…" O böyle eğitildi hocasından ve alıştı " dedi. Diğer prensesler anlayış gösterip gülümsediler. Ayakta olan jade çay uzattılar. Fazla kırmamak için leydi ve prenseslere jade çayı uzatılan elden çayı kibarca alıp dudaklarına götürdü. Leydi ve Prensesler gülümseyip sohbetlerini devam ettiler. Jade araya katılmak gibi bir niyeti yoktu ama ona sorulan sorular tarafından konuşmaya dahil olmuştu. Prenses onun yerine bir prensesin sorusunu cevap verdi. " Öyle mi demek lordu sevmeyen bir biz değiliz " demişti başka bir prenses ya da leydi. Jade gülümseyip çayını içerken erkeğe benzeyen ses tonunu yaklaştığını işitti. Kılıcını çekmeye hazırlandı, prenses sorun olmadığını söyleyip kim olduğunu açıklayınca elini kılıçtan çekip çaydan yudum aldı. " Bu hoş leydiler ve prensesler bu güzel havada toplanmış sohbet ediyorsunuz " dedi. " Aynen öyle kardeşim, konuğumuz için bir toplantı ayarladım " diye söylemesi jade ayarlanmış bir çay zamanı olduğunu öğrenmiş oldu. Ama bunun için sorun çıkarmayacak, sakinliğini korudu. " Kimmiş şu konuğumuz " " Senden başka ayakta olan komutanımız " dedi bir leydi. Prens çevresine bakış attı, gözüne çarpan jade fark etti. Jade prense reverans yapıp düzeldi. " Demek sizsiniz bu güzel konuğumuz " dedi elini uzatmamıştı ama ne ala prensin tuttuğu ve öptüğü elini fark etti. Geri çekmiş ve yaptığı için özür dileyip gülümsedi. Prens leydileri ve prenseslere " siz keyfinize bakın benim işlerim var yaklaşan bir av yarışması olacak ona hazırlık yapmam lazım " dedi jadenin ilgisini çekmişti bu yarışma. " Bende katılmak isterim katılmam mümkün mü acaba prens hazretleri " " Tabi ki misafir olarak izlersin " dedi prens. Ama prens bilmiyordu. Jade ne için bu kadar istekli oluşunu. Misafir olarak gelmiş olabilir ama yarışmayı misafir olarak katılmayı niyetli değildi. " Misafir olarak izleyecek biri değilim üzgünüm ben yarışmak için katılmayı istiyorum " leydiler ve prensesler jadenin lafını etkilenmişti. Kim demişti kızlar sadece izlemek için katılsın diye. Bir leydi jadeye katıldı " Ben katılmanı isterim bizim için avlan " demişti. Leydinin söylediğini destek verdiklerinde prens şaşırdı. " Tabi diyar gibi değil burası alt seviye canavarlar olmayacak kendini hazırla " jade güldü. Kınında duran kılıcını çekip prense doğrulttu " Ben onlardan daha beterleri ile savaştım prensim o yüzden korkum yok " dedi kılıcı indirip kınına geri koydu. " Tamam belgeleri doldur ve katıl, ben kaçar kızlar " deyip kaçmıştı. Jade ve diğerleri şaşıp kalmış sonra konuşmaya devam etti. " Etkinlik yoktu ama sana katılıyorum eğlen burada olduğu süre boyunca ilgi alanını yap " dedi. Jade bunu düşünüyordu zaten. Sıkılmak yerine elinden ne geliyorsa yapmayı hazır ve nazır. Jade prenseslerin konuşmalarını dinleyip katılmıştı. Kılıcı hakkında bilgi almak isteyenlere anlattı " başkomutandan yardımcı komutana hediye ve son komutan ben oldum. " Dedi. Bir prenses " Peki geldiğinde verildiğinde kılıcı bu şekil var mıydı yoksa eline geçtiğinde mi olmuştu " Jade baş salladı " Kendim törende yaptım kendi kanımla şekillendi " Gözleri endişeli açılmış olan prenses ve leydiler " Bir şey oldu mu yani " diye sormuşlar jade ' hayır ' olarak salladı. İçleri rahatladı sohbetlerine devam ettiler. Çayları tazelendi ve biraz iş konuştular. " Lorda bu konu hakkında haber yollayacağım " dedi jade pek emin değildi bunun hakkında olumlu yanıt alacağı pek emin olamadı. Tam tersi olacağı o kadar içine doğdu. İçini doğduğu o hissin tersine dönmesini o kadar can attı. Sohbetleri bitmişti. Prensesler sarayları kaleleri evlerine geri dönmüştü. Kaldığı ülkenin prensesiyle birlikte akşam yemeği yiyen jade. Bu ortamı sevmiş ayrılmak istemedi. Ama zamanı gelince ayrılmak zorunda kalacaktı. Odasına çekildi ve kılıcı yerine koyarken kapı tıklandı " girin " dedi. Prenses kapıyı açarak içeriye girmiş jadenin kılıcı diklemesine yatağın yanına bıraktığını gördü. Prenses jadenin yanında oturmuş " iyi vakit geçirdin mi peki bizlerle " Jade pek eğlence alanını girmiyor oturup sohbet etmek onun ilgisini çeken genelde talim ve avlar ya da savaş olayları. Ama kırmamak için birazcık eğlenmiş olacağını söylemişti. " Pek sevmedin doğru haklısın " " Nasıl anladın sevmediğimi " sormuştu " Ben anlarım neyse yarın seni yeni ve geçici alt sınıfla tanıştıracağım o yüzden yat ve güç kazan " demişti yataktan kalkıp kapıyı arkasından kapattı prenses. Jade bakışlarını kapıdan çekip üstündekilerini çıkarıp beyaz geceliğiyle yorganın altına girdi ve rahat ve geniş yatağa kendini bırakmıştı. Hiç bu kadar huzurlu uyuduğunu hatırlamıyordu. Tabi eve yorgun yorgun görevden geldiği an ne olursa yatıp uyuduğu için yatağın sertliği önemi yetirdi. |
0% |