@handelendin
|
Jade kafasını toplamak ve vereceği kararı düşünmek için yeşillik bulduğu yere gitmişti. Çimenlerin üstüne oturmuş kafasını dizlerinin arasına almış son olanları gözden geçirdi. Ne yapacağını bilmiyordu. Eğer lordun teklifini kabul ederse hem annesini hayal kırıklığı uğratmış olacak hem intikamı için araştırma yapma fırsatı bulacak ama kabul etmeyip elinde ne kalacaktı. Sadece annesi hayal kırıklığı yaşatmayacak. Of çekip göğe kaldırdı başını " Anne sen benim yerimde olsan benim için adalet için savaşır mısın " diye sormuştu boşluğa. Kafası çok karışmıştı. Lordun bu işin içinde mi yoksa yem olarak mı kullandılar bilmiyordu. Karşısında annesini gördü. Hayal mi gerçek mi olduğunu algılayamadı. Öyle gerçek gibi jade gülümsedi ki jade göz yaşlarını tutamadı. Elini uzattı ama tutan olmadı. Angie öylece kızını baktı. " Anne neden konuşmuyorsun neden bana neyin yanlış doğru olduğunu söylemiyorsun. Neden beni yalnız bıraktın. Bu kızın ya yanlış bir karar verirse ne olacak " haykırdı jade. Scar konuştu tıslayarak " Sen yalnız değilsin dostların ve ben varım jade " Jade zorla olsa canı acıyarak gülümsedi. Annesinin hayali karşısında öylece durdu. Ne konuştu ne hareket etti. Jade doğruldu. Annesinin hayaline doğru yürüdü yürüdü. Durdu. Annesini kucakladı. Bir hayale sarılmak. Gerçek gibi hissetmemesi boşluğa sarılmış gibiydi. Aptalca şeyler yapacaktı bu ilki oldu. Daha aptalca kararı onun için iyi olmayacak bir teklifi kabul edip komutanlıktan ayrılmayı düşünüyor gibiydi. Ona tanıdık ama iğrenmesini sebep olan sesin sahibi konuşmuştu. İblis lordu Licht jadenin yalnız bahçede oturduğunu öğrendiği ilk an hazırlanmaya koyuldu. " Neden buradasın iblis lordu " yanında istemiyordu. Maria onun yaptığını düşünüyordu. Bir kaç kez suikastte bulunduğunu söylemişti. Ama emin değildi. Annesinin katili kim olabilirdi. Kimse angie den bu kadar nefret etmiyorsa nasıl öldü. " Sana moral vermek için geldim. Konuşmak iyi gelebilir dedim " Jade güldü. Moral ve konuşmak iblis lorduna yakıştıramadı jade. İblis lordunun yanından geçip atını atladı. Licht nereye gittiğini sorunca " Tapınağa lordun yapacağım şey konusunda yardım almaya " Licht, jadenin ne yapmayı planladığını bilmiyordu. " Bende geleceğim seninle " Jade umursamadı. Önden yürüttü atını. Licht ata atlayıp peşine takıldı. İblis lordunun ne yapmaya çalıştığını kafası almıyordu. Tapınağa giden yolda Licht hiç jadenin yanında ayrılmadı. Ona teklifler sunup yanını almaya çalıştı. Jade bunaldı artık kafası ağrıyor birde sürekli saçma tekliflerle doldurunca çakıştı. Sesini yükseltti. " Üzgünüm iblis lordu ama kafamı boşaltmak için yalnız kalmayı seçmiştim ama siz gelip daha da doldurunuz " Licht " Sorun değil " kısık sesle söylemişti. Ürktü. Jade gülmemek için kendini tuttu " Vay be lord komutanın sesinden korktu " " Öyle bir şey yok bak geldik " dedi licht. Jade ne ara geldiklerini farkında değildi ama gelmişti. Attan indi görevliye verip kendini toparlayıp kötü düşüncelerini bir kenara atıp kapıdan temiz olarak girdi. Başpiskopos jadeyi karşıladı. Jade selam verip " Rahibe hazretleri müsait mi acaba " diye ricayla sordu. " Evet müsait şu an komutanım bir sorun mu çıktı " demişti. Jade Başpiskoposun elini tutup "Sorun yok efendim kendimle ilgili bir tavsiye almak için rahibeyle görüşmek istedim " dedi jade. Başpiskopos jadenin arkasında gelen iblis lordunu görüp önünde eğildi. " Hiç gerek yok ben dışarıda olacağım " Jade takmadı lichtı ve Başpiskoposun arkasından dua odasına kadar götürüp ilk o girdi. Jade bekledi. Çıkınca " Sizi bekliyor komutan " demişti. Jade teşekkür edip duygularını sakinleştirip kapıdan içeriye girip selam vermişti. " Gel komutan jade yanıma otur tanrının huzurunda dua edelim " rica etti azize. Jade azizenin yanına yürüyüp oturdu. " İçinde bir sıkıntı var annen gittiğinden belli anlat jade " dost canlısı gibi konuştu. Tanrının ışığına bakarak konuştu " Annemin katilini bulma umuduyla yanlış bir şey yaparım diye korkuyorum azize…" Azize konuştu " Annenin katili iblis lordu olduğunu düşünüyorsun ama eğer değilse bir hain olarak damgalamak istemiyorsun anlıyorum " Jade şaşırdı. Hiç anlatmadı bile sorunu ne olduğu konusunda ağzı açık kalmıştı. Azize tekrar konuştu " Sen anlatmasan belli dediklerin arkasından kendileri söylüyor jade. Gel gelelim benden tavsiye veya doğru bir karar olup olmadığını almak sormak istedin ama bunun cevabı ben veremem kalbin verebilir " Jade nasıl diye sormuştu. Nasıl alabilirim o cevabı. Azize jadeye sen ne yapmak istiyorsun senin düşüncelerin nedir der gibi soruları yöneltti. Jade bilmiyordu. Bu zamana kadar hep mantıkla ilerlemişti. Hiç kalbine o tür soruları sormadı. Azize bunun cevabını açıklayıcı şekilde söylemişti. Jade ellerini birleştirip dua etmişti. Yardım etmesini ve yoluna çıkan tüm engelleri aşma gücünü vermesini dilemişti. Işık üstünde parlamıştı. Azize farkındaydı. Angie jadeyi ilk bulduğunda vaftiz ailesi olmuş ayrıca içindeki ışığı kilitlemişti kendisine. Anahtar angie oldu. Angie gittiğinde jadenin içindeki o ışık çıkmayı hazır beklemişti. Azize jade için dua etti. Jade doğruldu azizeye teşekkür edip dua odasından çıkıp koridorda ilerledi. Dış kapıya çıktığında lichtı görmeye beklemiyordu. Gitmiş olacağını işine döndüğünü düşünmüştü ama aksine jade beklemişti. " Konuşman bitti mi " jade yine takmadı. Başpiskopos " Yine bekleriz komutan jade " dedi. Jade gülümsedi atını atlayıp yoluna baktı. Arkasından Licht katıldı. " Jade sana güzel bir şey göstereceğim beni takip et. Belki biraz gülümsemeni yardımcı olur " demişti. Lichtın planı annesinden kalan bahçeyi göstermeyi düşündü. Jade neden bu kadar ısrarcı olduğunu bilmiyordu anlamak gibi isteği yoktu ama başka planı olmayınca mecbur lichtı takip etmiş ve dışar dünyadan daha güzel bir yer olduğunu kanaat getirmişti. Licht attan indi ve jade inmesine yardımcı oldu. Dalgınlığına gelmişti elini tuttu. Licht memnun olmuş jadeyi aşağıya indirip atları bırakıp bahçeye doğru el ele yürüdüler. Jade bahçenin güzelliğini büyülenmişti ki lichtın elini tuttuğunu haberdar değildi. Etrafı bakındı nutku tutuldu " Burası çok güzel kimin bahçesi " Licht hüzünle gülümsedi jade " Annemden kalan bir hatıra işte burayı korumayı başardım diğerleri korumaya çalışacaktım ama çok geçti her yeri bir savaştan sonra yıkılmış yanmış " Jade diyarın böyle bir yer olduğunu düşünmüştü. Gözlerini açtığı diyar yıkık yakılmış diyarda açtı. Licht " Eskiden böyle değildi. Babam ve annem varken burası cennet gibiydi. Annemi severdim " demişti. Jade Lichtın gözlerinin içini baktı sonra elinde hissettiği sıcaklığı farkındaydı ama ona bir armağan vermek istedi. Ona bu kadar güzel bir bahçeyi getirdiyse borçlandı. Licht Jadeyi peşinden yürüttü. Gizli alana doğru yürüttü. Hiç istifini bozmadan yürüdü. Yürürken Licht annesiyle birlikte geçirdiği zamanları jade anlatıp durdu. Jade dinledi. Durdurmadan Lichtı dinleyerek oturağı oturduğunu farkında değildi. Licht jadenin ellerini tutmuş ona sevgiyle bakmıştı gözlerine. Jade ne olup bittiğini anlamamıştı. Licht konuştu " Lütfen benim yanımda ol. İstersen jade senin için çift yetki veririm. Ama yeterki yanımda ol. İstediğin her şeyi veririm. Lütfen jade. Sensiz yapamıyorum " Jade bıkmıştı. Sürekli bir istekten ve teklif duymaktan. " Bilmiyorum iblis lordu. Beni rahat bırakın " diye ricada bulundu. Licht jadenin elini daha sıkı tuttu. Jade iblis lordunun ne yaptığını anlamamıştı. " Jade bana iblis lordu diye çağırma istersen lord Licht diyebilirsin " dedi devam etti Licht jade ile konuşup bir karar vermesine " Jade ne olur benim yanımda ol bak annemin bahçesine götürdüm ben burayı kimseyi göstermem sevdiklerim hariç " Jade ne yapması gerekiyordu. Lichtın isteğini mi kabul edecek mi yoksa etmeyecek mi. Licht konuşmasını devam etti " Sen yalnız değilsin arkadaşların var ayrıca ben varım kendini üzme " demişti. Jade, Lord Lichtın kendini katmasını anlam veremedi. Ama gülümsemişti. Licht yanaştı jade doğru, jade bu yakınlığı idrak edemedi. Licht jadenin elini tuttuğu bir elini çekip yanağına götürdü. Jade şaşkın gözlerle Lichtın ne yaptığını çözmeye denedi. Jade dudağının üstündeki ıslaklığı hissetti. Küçük bir buse kondurdu Licht geri çekilmişti. Kalbi deli gibi atıyordu. Jade kalbinin üstüne elini koymuş kıyafeti sıktı. Lord Licht " Bir yerin mi ağrıyor şifacı çağırabilirim " Öyle bir acıyla karşılaşması. Nefes alamadı. Licht ne yapacağını bilemedi. Jadeyi seslenmişti ama jade duymadı. Karanlık bir delikten aşağıya düşmüştü. Işık yoktu. Seslenmişti, cevap veren olmadı. Önünde insan silüetine bölülü bir ışık belirdi. Jade bir umut annesi olacağını hayal etti. Seslendi ama ses gelmedi. Karanlıkta ışığa doğru koştu, önünde durduğunda kendisine bakıyormuş gibi hissetti. Koluyla gözlerini koruyarak ışığı dokundu. Işıktan süzülen geçmişi seyretti. Angienin neyden korktuğunu, küçüklüğünde neyin tedbiri alındığını hatta scarın hissettiği o zincire vurulmuş ışığın sebebini cevabı gözlerinin önündeydi. Buradan çıkmak istiyordu. Ters tarafa doğru koştu silüet önünde belirdi. Görmek ve dokunmak istemiyordu. Uzaktan gelen sese doğru koştu. Elini karşıya uzatmıştı. Koştu koştu uçsuz bucaksız yerden çıkışa doğru koştu. Ses daha da yakınlaştı. Endişeli yüzüyle bakan lord lichte doğru elini uzattı. Licht o eli tutmuş karanlıktan çıkardı. Gözlerini açtığında gözü yaşlı olan lord lichte baktı. Onun için endişesini görmüştü. Kollarını lıchtın boynuna dolamış gözyaşı akıttı. Licht ne olduğunu hakkında fikri olmadan jadenin içini dökmesini bölmek istemediği için karşılık vermişti " Geçti jade geçti ben yanındayım " Jadenin kafasına dank etmişti yaptığı hareketi. Kollarını çekmiş gözyaşlarını koluyla silip kalktı. Çıkışa doğru koştu. Ondan ne kadar uzaklaşırsa kendini o kadar iyi hissedecekti. Öyle de yaptı. Kasabanın içinde yürüdü, kafasını topladı. Farklı türlü canlıları baktı. Bazıları onun gibi insandı bazıları ondan daha farklı bir ırktan geliyordu. Jade maya ve mirayı düşündü. İkizlerdi acaba ırkları nedir. Bir hanın önünde durdu. Gözyaşlarını silip kapıdan geçtiğinde içeride oturanlar bakıp kim olduğunu bildikleri için kendi önlerini döndü. Jade hancıya doğru ilerledi. " Hoşgeldiniz ne vereyim size " demişti güler yüzlü hancıya gülümsedi. Tezgaha geçip " Beni uyandıracak bir şeyler ver sana bırakıyorum " Han sahibi " Hay hay efendim " dedi. Bir şeyler yapmayı koyuldu. Tek oturmadığını farkındaydı, pelerini başına geçirmiş bir yabancı vardı. Jade onca nöbetten sonra ilk defa görüyordu bu yabancıyı " Sen buralarda yenisin galiba yolun nereye " diye sordu. Yabancı " Ben buralıyım asıl sen bizden değilsin insansın " dedi. Jade güldü. Han sahibi jade içeceğini uzatıp işini döndü. Kulağı ikisinin arasında konuşmasında. Sert içeceği içip jade yabancının sorusunu cevapladı " Öyle görüntüm vardır ama ben burada doğma büyümeyim onca nöbete çıktım ama pelerinli birini rastlamadım " Yabancı " İlk sen kendini tanıt " Jade, yabancının komik ısrarına güldü. " Komik birisin anladığıma göre veya cesur birisin ki benim kim olduğumu soruyorsun " Yabancı " Sadece merak işte " Han sahibi hanında olay çıkmaması için konuşmayı girdi " Kendisi buranın güvenliğinden sorumlu olur arkadaş " Yabancı " Öyle mi peki kim oluyor " diye sordu inanmayan gözlerle baktı ama jade bunu fark etmedi. " Kavga çıkartmaya gelmedim ben. İyi " dedi elini uzattı " Ben komutan jade yani jadeline…" dedi. Yabancı yutkundu. Komutana saygısızca davrandığını bilmiyordu. Elini tuttu kendini tanıttı " Ben bilgi loncasının efendisi Marcus " demişti. Bilgi loncası. Bu ismi bir yerde duymuştu. " Ne zaman işin düşerse sana verdiğim kartla beni bulabilirsin " dedi bilgi loncasının efendisi. Jade ne karttan bahsettiğini anlamamış elini baktığında görmüştü. Avucunda olan VİP girişli sade bir kart. Loncanın nerede olduğunu bilmeden nasıl bulacaktı bilmiyordu. Tam soracaktı ortalıktan kayboldu. Hancıya " Bu yabancının evi buralarda mı " Han sahibi " Buraya sık sık uğrar buralarda yaşıyor olabilir efendim " dedi. Jade başını salladı. İçeceğini içip akçe kesesinden iki altın bırakıp " Kolay gelsin " deyip handan çıkıp yoluna komuta merkezine doğru yol aldı. Etrafı süzerek komuta merkezinin önünde dikildi. Muhafızlar komutana selam verip geçmesi için izin vermişti. İçeriye doğru kapıya yürüyüp bir merdiven çıkıp komuta odasına doğru ilerledi. Kapıyı çaldı. İkizler " Gir" komutu verdiklerinde gülümsemişti. Kapıyı açarak karşılarında belirdi. Mira " Jade gelmişsin iyi misin " diye sormuştu jade " Birazcık iyiyim e son durum ne marianın ailesini bulabildiniz mi " demişti. Maya " Muhafızlar her yeri arayıp sordu ama iz yok sanki diyarda öyle birileri yok gibi " demişti. Mira " Kararın ne olursa olsun seni destekleyeceğiz jade. Ne düşünüyorsun " Jade kartı çıkarttı " Hana uğradım bir yabancı olduğunu sandım ama değilmiş bilgi loncasını duydunuz mu " Mira " Annemiz hep söylerdi o loncadan hiçbir sır kaçmaz diye. Sana kartını verdi ama nerede olduğunu söylemedi mi " Jade " Hayır ama zamanı gelince bir yol buluruz. Genelev yıkılma kararı verildi mi tüm aileleriyle konuşun kızlarını oraya göndermekte mazeretleri varsa dinleyin. Eğer doğrulandığında gereken yardımı ve kızlarını ailelerine teslim edin " " Yıkım kararı daha gelmedi ama kızlar mahzende misafirimiz oldu " dedi Mira. Jade " Bu da önemli tabi. Kızların ailelerinde haber var mı peki " Maya " kızların birazını ailelerini bulduk muhafızlar mazeretleri not alıyor bir gruba ise mazeretlerin doğruluğunu teyit etsinler diye…gönderdim " Mira " Maria geldi lordun dışarı çıktığını söyledi nereye gitmiş olabilir " dedi. Jade " Beni ikna etmeye destek vermeye geldi. Annesinin özel bahçesi güzeldi. Benim yanıma geldi " Maya jade dik dik baktı " Ne oldu senin yanında iken seni neye ikna ettiğini biliyorum ama teklifi nasıldı " Jade " Benim için her şey yapacağını söyledi. Hatta iki mevki sahibi olabileceğimi hem orada hem burada olacağımı söyledi. Bilmiyorum tapınağa gittim azize ile görüştüm. Tanrının bana cevap vermeyeceğini bunu kalbim yanıtlayacak olduğunu söyledi. Ne yapacağımı bilmiyorum " dedi. İkizler jade sarılıp moral verdiler. Diğer işlerine döndüler sarılmaları bitince. Yokluğunda neler olduğunu anlattılar. Birikmiş evrak işlerine geri döndü. Lord onlara at izni verilmişti. Ahıra gidip atları değiş tokuş yapan ikizler jade yalnız bırakmıştı. Jade evde yalnız başına ne yapacağını düşündü. Bir muhafız kapıyı çaldı " Komutan jade komşu krallığın prensesi sizi görmek istiyor izin vereyim mi " Jade başını masadan kaldırıp " Gelsin " demişti. Kapı açıldı. Jade ayağa kalktı prensese selam verip oturdu. " Ne içerseniz prenses…" demişti jade. Su istemişti. Jade " iki bardak ile testi getir buraya " diye emir vermişti. Muhafız emri alıp çekildi. Koltuğa geçti prensesle birlikte karşılıklı oturdu. " Ülkemi beğendin mi jade " dedi prenses. " Güzel bir yer ne oldu ki prenses…" dedi jade. Prenses konuştu " Bana Leila de arkadaşça konuşalım resmiyete gerek yok neyse konumuz bu komuta ekibinde bir muhafız eksiğimiz var eğer beğendiysen burada seni tutan bir engel yok ki " demişti Prenses Leila. Jade " Bir lorddan teklif aldım birde senden Leila " Prenses Leila lordun teklifini sordu " Hem onun yanında hem burada komuta evinde çift mevki vereceğini söyledi teklifini kabul edersem tabi " Prenses Leila gülmüştü " Çok komik bunu yapacağını inanıyor musun " Jade neye güvenip güvenemeyeceğini ayırt edemiyordu. Muhafız tepsiyle testi ile bardakları sehpanın üstüne koymuş çekilmişti. Jade prensesin bardağını su doldurup kendisini koydu. Prenses suyu dudaklarına götürdü ve içti. Jade izliyordu. " Sen ne istiyorsun kalbin ne yapmanı söylüyorsa desteklerim " dedi prenses Leila. Jade ne istiyordu. Angieye düzenlenen suikast emrini kim verdiğini. Bir tarafı emri kim verdiğini tahmin ediyor diğer tarafı bunu yapsa eline ne geçeceğini söyleyip durdu. O lorddu. Suçlansa bile o diyarın lordu olduğu için ona bir şey olmayacağını biliyordu ama kendisi suç duyurusu bulunsa hain olarak anılacak. Yutkundu. Bir yudum su alıp arkasını yaslandı. Jade " Leila biraz düşünmem için zaman tanır mısın Prenses Leila " Tabi ki zorla iş yaptırmam ben iblis lordu gibi. Senden mektup bekliyor olacağım " dedi normal konularda konuşup durdular. Gitme vakti geldiğinde kapıya kadar eşlik edip birbirine sarılıp arkasından el sallamıştı. Eve dönme vakti gelmişti. Eve gitmeyi istemiyordu. Evde yalnız ne yapacaktı bilmiyordu. Komuta evinde kalmayı seçti. İkizleri evlerine gitmesi için ikna edip komuta evinde kapının önünde iki muhafızla birlikte kalmıştı. Muhafızlardan biri komutana akşam yemeğini tepsiyle ikramda bulundu. Birlikte yemeye davet etti ama yiyecek gücü bulamayınca tepsiyle komutana akşam yemeğini getirmişti. Biraz sessizliği dinledi. Akşam yemeğini yiyip koltukta kestirdi. Rüyalarına annesini görmüştü. Angie ona gülümsedi " Jadeline benim için intikama sürüklenme suçluyu bulacağın diye " Jade annesini sulu gözlerle baktı. " Nerede benim cesur öğrencim ve kızım. " Güdürdü. Annesinin bacaklarına başını yatırıp gülümsedi. Gözlerini kapadı rüyada annesinin kokusunu içine çekip kıvrıldı. Angie jadenin saçlarını sevdi. Kedi sever gibi okşadı. " Hatırlıyor musun senle bir konuşma yapmıştık gelecekle ilgili " " Evet hatırlıyorum anne bana sormuştun. Sana birşey olursa gelecekte yerime almam konusunda istişare ettik. Gök korusun diyeceğim ama seni benden aldı " Angie gülümsedi " Göklerin işine karışamazsın jade. Senin cevabın benim yerime geleceğini söylemiştin peki bu fikri kim değiştirdi " demişti. Jade annesinin gözlerini dik dik baktı. Angie kaybolup geri geliyordu. Sanki başka bir suret belirmeye başladı. Jade doğruldu. " Anne nereye gidiyorsun" Angie " Bir yere gitmiyorum " sesi erkek sesine hemde çok tanıdık birinin sesini andırıyordu. Kim olduğunu anlamıştı. Geri çekildi ama licht gitmesini izin vermedi. Tuttu. " Nereye gidiyorsun jade komutanım lordun dostun burada " demişti licht Hayır hayır diyerek elini kurtarmayı kalkıştı ama licht öyle tuttu ki kaçmasını bile izin vermemişti. Jade denedi ama işe yaramadı. En sonunda bunun bir rüya olduğunu uyanırsa gideceğini düşünerek. Kendi kendine ' bu bir rüya gerçek değil ' diye diye kendini uyandırmayı denemişti. Kendini koltukta buldu. Ellerini bileklerini bakıp rahat bir nefes alıp bıraktı. Dışarıya baktı. Gün ağardığını fark etti. Ağzına bir iki lokma atıp komuta odasından çıkıp temiz havaya içine çekti dışarıya çıkarak. Muhafızlar uykuları geldiği için esnediler. " İşiniz zor arkadaşlar " demiş " Siz gidin yatın odalara ben bakarım " " Olmaz komutanım " dedi jade inat etti. Jade sonunda isteği alıp muhafızlara yolladı. Yağmur yavaş yavaş çiseliyor jadenin yüzüne gelmişti. Elini uzattı ve avucuna yağan yağmuru hissetti. Göğe bakıp gözlerini kapadı. Jade yağmurda yıkanmanın acılarını son bulduracak olduğunu sanıyordu ama değildi. " Batsın bu diyar ben ne yapacağımı bilmiyorum " diye bağırdı. Scar uykusundan uyanıp boynuna dolanıp başını jadenin gözlerin önüne tuttu " Ne seni bu kadar sıktı " tıslayarak konuştu. " Scar seni unuttum ben. Derdim kendimle bir karar veremiyorum doğru mu yanlış mı emin olamıyorum " dedi jade. Scar tekrar konuştu " Kitaplar buradaysa çalış kafanı dağıt " tısladı. Kitapları unuttu ama nereye koyduğunu ve nerede olduğunu hatırlamıyordu. Kafası onca şeyle doluydu. Burayı bırakmazdı birileri gelene kadar demişti. Kapıdan Maya ve Mera gözüktü " Tüm gün burda mıydın eve gider sandık seni " " İçim el vermedi eve gitsem annemi hatırlayacaktım böyle de rüyalarıma giriyor o huzurlu sevecen yüzü içim daralıyor " dedi jade. Maya " Marianın aile evini bulduk kafa dağıtma için muhafızlardan bir kaçını al yanına, git başka şeyler düşün" dedi. Jade kabul etti. İki tane muhafızı yanına alıp atlara binip bahsettiği eve doğru düz sonra patika yolunda sola saptı ve büyük düklüğe gelmişti. Kılıç logosu olan tabelayı gördü. Attan inip kapıyı çalmıştı. Biraz bekledi en son ses ya da görüntü olmayınca büyüyle zorlanmadan kapıyı açıp eve seslendi " Giriyoruz kusura bakmayın " dedi. Ne ses vardı ne de gelen birileri görmüyordu. " Alt kata bakın ben üst kata bakacağım büyük ihtimalle çalışma odasında belgeleri bulacağımı hissettim " dedi jade. Muhafızlar kafaları sallayıp bakındılar. Jade üst kata basamaklardan çıkıp etrafı bakındı. Scarı yere koyup " Tehlike var mı bak scar " Scar süzülerek etrafta gezindi. Jade tetikte kılıcın kabzasını tutarak ışık tutarak çalışma odasını bulmaya çalıştı. Jade bu sessizlik uzun zamandır varmış gibi geliyordu. Eğer burada ipucu bulurlarsa o aileyi bulacakları o kadar yakın. Sonunda oda oda gezdikten sonra çalışma odasına bulmuştu. Kitaplığa yürüdü. Tek tek tozlu kitapları eline alıp üfleyip ne tür kitaplara ilgisi olduğu hatta içlerinde bir şey çıkacak mı diye aşağıya doğru sallayıp sayfa sayfa baktı. Tüm kitaplarda bir şey çıkmayınca masaya yöneldi. Kolaçan ettikten sonra çekmece ya kasa gibi bir şey olup olmadığı bakındı. Çekmece bulmuştu ama kilitliydi. Kilitli ise kesin önemli vahim belgeler olduğu kesin. Büyüyle o çekmeceyi açmayı çalıştı ama açılmaması için anti büyüyle kilitlenmişti. " Kesin bir şeyler saklıyorsunuz, bunu ancak küçük bir şeyle açmalıyım ya da buralarda anahtar ya da ucu sivri bir şey var mı " diyerek etrafı gezdi sonra bulamayınca "Scar gel buraya " dediğinde sürünerek çalışma odasına içeriye girip jadenin yanına, bacaklarına çıkıp kolunun üstünde belirdi "Beni mi çağırdın ortak " " Kilitli ve anti büyülü çekmece anahtarı bulamadım sen girip içerden açabilir misin. Bir dene " demişti. Scar koldan ele ve çekmecenin kilidini girip gücüyle açıyordu. O açana kadar jade başka kilitli ya da kapı gibi bir şey olup olmadığını bakındı. Scar tısladı " Açtım ve bakman en iyisi olur ilgini çekecek şeyler " dedi. " Tamam geliyorum " deyip ışık tutarak çekmecenin içine tuttu. Scar geri çekildi. Jade eline dosyaları bakınca " Biliyordum tüm mal varlığı ve diğer şeyler diyemiyorum bile hepsi yasadışı işler, aferim ortak ne istersen sana onu alırım " dedi. Scar yemek istemişti. Yiyeceği yemekleri söyleyip bakmıştı aşağıda çağıran muhafızların seslerinden bir şey çıktığı buldukları emindi. " Hadi bunları yanımıza alıp aşağıya inelim. Boynuma dolan scar " demişti jade. Scar koldan ilerleyip boyna dolanmıştı. " Eğer tatile çıktılarsa buraya kapalı gördüklerini şaşırıp saraya gelecekleri eminim ya da komuta merkezine " dedi jade. Aşağıya indiler. Muhafızları sesi geldiği yöne gidince bir şeyler bulmuşlar. Gizli kapı ha. Kapıdan girmeden " Bu dosyaları kaybetme önemli bilgiler " dedi muhafızın arkasından takip ettiklerinde bilmediği bir türden aletler ve malları gördü. " Burayı kapatın kalıcı şekilde " demişti kapıdan çıkıp evden dışarı çıkıp gülümseyip baktı. Dosyaları eyerin çantasını koyup komuta merkezine doğru at üstünde ilerleyip " Bu iyi geldi aktif olmak scar kafam dağıldı. Bulduğumuz şeyler konusunda mutluyum. Muhafızları bu eve yollayın didik arasınlar her delil önemli ustaları çağırın aileyi bulacak ipucu ışığı götürür bizi " dedi jade. Komuta merkezinin önünde attan inip çantadan dosyaları dikkatlice çıkarıp kapıdan içeriye komuta odasına girip ikizleri gülümseyip buldukları şeyleri anlattı. " Keyfin yerine gelmiş. Şimdi bunları bakıp bir şeyler bulur muyuz diye bakmak ve lorda söylemek " dedi Maya. Jade kısa bir hatırlama yaşadı, kendini gelip gülümsedi. " Büyü konseyini çağır imzaları gerçek mi diye baksınlar eğer gerçek imzaları ise yasadışı işlerin sonu olacak " dedi jade. Mera, kuşu çağırıp küçük bir parşömen alıp mürekkeple not yazdı ' Komuta merkezine bir büyücü yollayın ' düğüm yapıp kuşun bacağına bağlayıp kuşun kulağına nereye gideceğini fısıldadı. Uçurttu. " Bir uşak geldi. Mariadan rapor getirmiş " dedi muhafız. Jade kapıdan dışarı çıkıp muhafızla kapıda duran habercinin yanına yürüyüp raporu duymayı bekledi. " Silahşör Maria saraydan rapor var " dedi ulak. Jade " Raporu sun hadi ulakçı " dedi. Ulakçı raporu sunup uzaklaştı. Komuta odasına girip ne söylediğini sordular " Aynı şeyler ama bir yerlere gittiğini açıklamadığını " Maya " Ne yapacaksın bir cevap düşündün mü peki evet mi hayır mı " Jade " İçim rahat değil ama azizeye gidip dua edeceğim kutsanmak istiyorum şu an " demişti. " Git danış arkandayım dostum " dedi Maya. "Bugünde geçsin yarın gidip danışıp kutsanacağım ve cevabımı ona göre söyleyeceğim şu an zamanı değil. Kendimi gelip boşlanan işleri sonlandırmalıyız." Diye kararını söylemişti. Bu konu kapanmış. Komuta merkezine gelen muhafızla gelen büyücüyle komuta odasına girdi. Selam verip görevi bekledi " Dürbünün yanında mı büyülü olanı " " Her zaman taşırım neye bakacağım komutanım " demişti büyücü. Masaya gösterip yürüdü dosyaları uzattı " Bir yasadışı satış üretim yapan ailenin imzaları taklit mi yoksa gerçek mi olduğunu bakmanızı istiyorum tabi ki uzun bir süreç olacağı için yanınıza muhafız verip size emanet ediyorum " dedi muhafızın eline uzattı jade. " Bize güvenebilirsiniz komutanım " dedi büyücü. Muhafızla çıkan büyücüyle kapıdan dışarı çıktı. Derin bir nefes alıp verdi koltuğa oturup arkasına yaslanıp gözlerini yumdu. " Git eve dinlen güzelce uyu " dedi Maya. " Uykum bile yok şu an. Uyusam uyanırım annemi görüyorum sonra iblis lordu " Mera saçma bir laf söyledi " Bu kader olabilir gök sizi bir yapmak istiyor " dedi. Maya ve jade aynı anda " Sus Mera " deyip güldüler. " Buraya…şu tür yiyecekleri buraya getirin bu belgeleri elimize getiren yılan dostuma sofra hazırlayın. Çekmece kilitli ve büyüm etkisiz scar becerdi " dedi jade. Maya gülümseyip pekala deyip yiyecekleri sofrayı hazırlatmaya gitti. Mera koltuğa geçip oturttu. " Mariaya söyleyecek misin bu haberi " dedi Mera. " Aileyi bulduğumuzda alması için mariaya görev vereceğim yüzleşmesi için " dedi jade. Mera " Öyle diyorsan bildiğin bir şey vardır " dedi. Maya kapıdan içeri girip elinde tepsiyle gelen muhafıza yol verdi " Bulmak o kadar zordu ama bize bu bilgileri veren dostumuz için elimden geleni yaptım " Jade " Scar ortaya çık ortak yemek vakti " demişti. Scar tekrar uykusundan uyanıp omuzdan ilerleyip koldan sürünerek masaya gelmişti. Tıslayarak " Teşekkür ederim " Maya " Prensesin ülkesinden getirdiğin yılan mı bu " jade evet olarak başını salladı. " Afiyet olsun ve komuta merkezine hoş geldin yeni yardımcı " onurunu bahsetti Mera. Jade gülüyordu. Scara bu onuru bahsetme fikri şaşırttı. Scar yemeklere dalmıştı. Üç arkadaş Scarın yiyişini izleyip şok oldu. Uzun zamandır yemek yemidiği için çok hızlı yiyordu. " Anlıyorum uzun zamandır kimse seni benzemedi ayrıca ben yılanların böyle şeyler yediğini öğreniyorum. Genelde yani hayvan yemez misin eskiden " demişti jade. " Benden korkan insanlar beni kandırmak için hep yemek verdi öyle gelişti " tısladı scar. Maya " öyle değildir belki sana tapan birileri vardır ama aileleri için dua edip zarar görmeleri istemediği için adak adayıp senden istedikleri için böyle yapmış olabilirler " dedi. Scar bir yandan yiyor bir yandan duyuyordu. Jade " Orjinal formu döndüre bilsem o büyüyü doğru yapabilirsen çok güzel olacak ama elimizde ki kaynakla yarım oluyor " demişti. Mera " Orjinal boyutu ne kadar ki " Jade " Bizden uzun dev kadardı onla anlaşma yapınca küçüldü " dedi. Maya " anlıyorum " dedi. Scar afiyetle yiyip " doydum yemediğim kadarını yedim artık ben geri döneyim " tısladı. Jade elini masaya koyup çıkmasına basamak olmuştu. Scar sürüne sürüne boyna gelmiş ve kayboldu. Mera " Büyücülerin işi yarına kadar biter mi " diye meraktan söyledi. Jade " Biter diye umuyorum neyse ben sokağa çıkıp bir aksilik var mı diye bakınayım " dedi baş salladılar. Jade komuta merkezinden çıkıp kasabaya yürüyerek gezinti yaptı. |
0% |