Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@handelendin

Jade yine talim için bahçede Mera ile kılıç talimi yapıyordu.

Mera " çok iyisin bana yeni numaranı göstersene " ona destek çıkıyordu.

Kılıç dövüşü bitmiş Jade kılıcını dik tutup derin nefes alarak " kızıl gül " iki kelimeyi söylemişti.

Kılıcı sertçe yere sapladı.

Kılıcın etrafında güllerin tomurcukları belirdi.

Güller açmaya başlamıştı. Jade ile Mera hayranlıkla kılıcın etrafında gülleri gölmüştüler.

Jade elini kılıcın kabzasından tutup çektiğinde, gül salkımı onunla birlikte yükseldi " vay canına bu inanılmaz "

" Dahasına gör yönelttiğim yere gidiyorlar " dedi Jade ve karşıya tuttu kılıcını, salkım o yöne doğru yönelip Jadenin bir iki hareketiyle orada duran taşı parçaları ayrıldı.

" Tamam işine lazım olur geri çek şimdi devam edelim "

" Kızıl gül geri gel " dediği anda güller toz olup kayboldu.

" Bu büyüyü çalış çeşitleri olabilir işine lazım olur "

Jade başını sallayıp " pekala devam edelim " dediği sırada pozisyon almışlar iken Maya'nın sesini duyan Jade yanına döndü ve yere yapıştı " dikkat önemli " diye alay geçti.

Mera, Jade elini uzatıp kaldırdı.

" Bir adam seni soruyordu "

Birbirine bakıp kim der gibi omuz silkip. Soran adama doğru bahçeden içeriye gidip dış kapıya kadar geldiklerinde.

Jadenin dikkati adamda değildi. Dışarıda duran atlardandı.

İçinden ' bu atlar savaş için yaratılmış ' geçirmişti.

Ulak öksürüp Jadenin dikkatini çekip konuşmaya başladı " size saygı değer lordumuzdan bir mesaj ile hediye getirdim komutan Jade "

Ulak mesaj ile hediyeyi Jade uzattı. Jade istemedi ama annesinden bunu öğrenmedi. Aldı.

Ulak çekilip yoluna devam etti.

Büyük odaya geçen üç arkadaş...ikisi hediyeyi açarken Jade ise mesajı ipinden çözüp okumaya başladı.

" İlk sizi kutlarım falan filan yarın sizin ve ailenizi ...bu saatte saraydaki kutlama yemeğini bekliyoruz ve not hediye ettiğim elbiseyi giyip de gel " kağıdı elinin içinden sıkıp sinir olmamak için kendini tutuyordu.

Ateşe doğru dönüp mesajı atmak ve hiç gitmemek istedi saraya.

Kendini zor tutuyordu.

Mera " baksana bu elbise senin beğendiğin değil miydi geçenlerde "

Jade arkasını dönüp Meranın elinde tuttuğu elbiseyi bakıp geri önüne döndü " ondan gelen hiçbir hediyeyi ya da isteği kabul etmeyeceğim "

Maya ise aksine düşünüyordu " bence gitmelisin atları gördün mü Jade işimizi yarar özellikle diyarı korumak için burada yaşayanları savurmak için hızlı yol olur savaşta kazanırız " Jade bir an Maya'nın zihin okuduğunu sandı çünkü Jade de aynısını düşündü ama cevap vermek için erkendi düşünmesi lazımdı.

" Peki düşün ve cevabı söyle ona göre bizde hazır olalım "

" Biraz yalnız kalmak istiyorum sizinle sonra konuşuruz "

Kollarını bağlamış şekilde ateşi izliyordu. Arkasını masaya yaslanmış ateşin kıvılcımlarını seyretti.

Kapıdan annesini girdiğini duymamıştı " duyduğuma göre lorddan mesaj aldın bir emir "

" Anne bir yanım gitmek istemiyor diğer yanım bir fırsat diyor lorddan atlarını istemek için "

" Haklısın gidip işte ve bu elbise "

" Lord göndermiş giymem için ama istemiyorum "

" Bence de giyme git ama giyme kızım kendin gibi ol başkasının istediği gibi olma kendin gibi " dedi annesi bu sözü söyleyip odadan çıkıp gitti.

Jade düşündü arkadaşlarını sonra annesinin dediklerini tane tanesine düşünüp derin bir nefes alıp verdikten sonra mesajla göz göze gelip çıktı.

Onları mutfakta konuşurken buldu " cevabım gidiyoruz istersen elbiseyi ikinizden biri giyebilir ama ben kendim gibi olacağım "

" Bizde kendimiz olacağız "

" Peki elbise ne olacak "

" Yakalım mı " diye fikir sundu Jade üçü ona dik dik bakıp " ciddi olamazsın "

" Ciddiyim ondan hediye istemiyorum iyilikte ama bu diyarı korumak için atları isteyeceğim kabul edecek onun diyarı sonuçta "

" Haklısın kızım. E...kızlar akşam ne yapalım daha çok var ama "

" Anne sen ne istersen ben biraz askerleri bakacağım "

" Peki düşüneyim size söylerim güvercinle pazara giderseniz söyleyin " dedi Angie üçü başını sallayıp dışarı çıktılar.

Onların atları vardı ama lordun atları kadar hızlı değildi sıradan ama idare ederdi bindikleri atlar.

Jade ilk önce askerleri bakmak için geldiği yere ulaşmıştı. Atından inip askere emanet etti atını ve yürüdü.

" Bizi bekle " iki kızın sesini duyunca durdu onları bekleyip, geldiklerinde yürümeye başladılar.

Maya " bundan sonra içmeyemi gitsek ne dersin "

Mera ise karşı çıktı " bize yakışmaz " dedi güldüler. Gülmelerini bölen bir asker selam verip durdu. Jade " evet asker haberin mi var "

Asker Jadenin karşısında dik durup " rapor vermeye geldim "

" Söyle asker rapor ne "

Jade herşeyi anlattı. " Anlıyorum gidebilirsin asker " selam verip önünden çekildi.

" İyi ki gelmişiz baya boşladılar hadi baskın yapalım " dedi mera ikisi bu konu hakkında düşündüler Meranın dediğini katılıp yollarını baktılar.

Kapıdan içeri girer girmez. Askerlerin kutlamalarını bozmak istemeyen Jade aralarına girip adamdan bir su istedi.

" Bu askerlerin görevi yok mu acaba " diye sordu Jade adama.

Adam suyu uzatıp " bilmiyorum bir kutlama yapıyorlar yeni atanan komutan için bende merak ediyorum yeni geldim buraya "

Jade anlamıştı " acaba komutanları onları böyle suçüstü yakalarsa ne ceza verecek merak ediyorum "

Bir asker yanlışlıkla olsa Jadenin üstüne düştü. Ağzı açılan Jade ne yapacağını bilemedi. Asker kimin üstüne düştüğünü anlamak için bir bakış atıp doğrulup selam verince.

Adam ona şaşkın bakışlarla askerin dediği sözle " pardon efendim "

Jade adamın omzuna dokunup " önemli değil " derken öyle bir baskı uyguladı ki asker yutkundu.

Şeytani bir gülüşle " kutlayın ama abartmayın bugünlük için sizi kısa bir ceza vereceğim en az 20 şınav çekeceksiniz " dedi son sözü bu olmuştu.

Sıraya dizilmiş bir ordu vardı. Jadenin emrini bekliyorlardı " valla pek iyi bir gün değil benim için ama sizi acıdım ilk günlerdesiniz bale bir miktar az yapın diye. Buraya gelmekle iyi ettim sizi görünce " dedi konuşması bitti ve emri verip askerlerin aralarından şınavları çekerken geçip göz gezdirdi.

Mera " ben olsam daha fazla verirdim iyi olurdu. Hey askerler bu komutan lordla görüşmeye gidip sizin için at isteyecek tabi verirse ona göre değer bilin komutana " tavsiye verdi nutuk tuttu askerlere.

Jadenin yanına Maya gelip konuştu " fazla sert bir komutan olma yumuşak ol biraz" dedi güldü Jade.

" Böyle iyi işte yumuşak olursam herkes benim üstüme gelir ve bozulurlar o yüzden böyle iyiyim "

" Anladım peki bundan sonra nereye gideceğiz" omuz silkti bilmiyordu nereye gideceğini.

Derin bir nefes alıp askerlere dönüp " kim benimle rövanş yapmak ister yani bu zevki tatmak ister " dediği an askerler diklendi. Gülmeye başladılar. Bu kadar hevesli olduklarını bilmiyordu Jade.

" Belki bizde içmeye gideriz " Era gözleri iri, içmeyi bu kadar hevesliydi.

" Tamam gideriz oradan pazara uğrarız" dedi Jade ve kartalı çağırdı.

Onları izlerken kartalın sesini duydu, kolunu uzatıp kartalın konmasına bekledi " parşömen parçası ile mürekkep getir maya " dedi Jade.

Koşarak Jadenin istediklerini getirip annesine mesajını yazıp kuşu yolladı.

Askerlerine dönüp " böyle boş boş durmak yerine bugünden itibaren çift şekilde devriyeyi başlatıyorum kişileri ben belirleyeceğim " dedi ve tam komutan edasıyla.

Kuşun sesini duyup kolunu öne uzatıp kuşun konmasını bekledi. Parşömeni pençesinden alıp kuşu uçurdu.

Arkadaşlarına dönüp " hadi sokakta devriye gezelim " deyip askerlere dönüp " bir sabah bir akşam pas vererek gezilecek önemli bir şey duyarsanız bana gelinecek " dedi ve arkasını dönerek askerlerin yanından uzaklaşıp sokağa çıktılar.

Jade ve iki kız arkadaşı atsız şekilde köyün içinden geçip annesinin istediklerini almak için manava yürüdüler.

Jade durdu manavcıya " bunlar taze mi usta " diye seslendi.

Usta başını evet olarak salladı. Jade pek inanmadı " bir denesem olur mu " diye sormuştu.

Manavcı hiç itiraz etmeden izin verdi. Bir tane elmayı eline alıp ısırdı. Leziz bir elmadan beş tane isteyip parasını soyarak o kadar gümüş verip yollarına devam ettiler.

Alacakları aldıkları sırada- gürültü sesleri duyan Jade koşarak kavganın olduğu yere doğru yürüdüler.

" Karşıda bilmem ne için kavga ediyorlar " diyen Mayaya Jade ve Mera katılıp o yöne doğru yürüdüler.

Jade seslendi " hey ne için huzuru bozuyorsun iki adam " dedi.

Duymadılar herhalde diye düşünüp poşeti kızları verip o iki kavgacının yanına yürüdü.

" Hey sizi söylüyorum duymadınız mı "

Jade bakıp " sen karışma kadın "

Bunu duymak Jade sinirlenip aralarını karışırken ikisi de " karışma dedim çekil " deyip Jade yere fırlatıp devam ettiler.

Mera ve Maya Jade yerde görüp yanına gidip, ayağa kaldırdılar. Jade tak etmişti yaptıkları rahatsızlıktan - bunu doğru düzgün bir şekilde yapmak çözmek istedi.

Ama artık bundan sonra o ikisini zindana boylayacak bir günlüğüne.

Kılıcını çıkarıp yere saplayıp güle emir verdi. " Kanlı gül yüksel ve o ikisini hapset sana emrediyorum Gül hapsi " deyip kılıcı yerden çıkarıp onlara yöneltti.

Gözlerini açtığında o ikisi ayrılmış ve dikenlerin arasında hapsedilmiş olduğunu gördü.

Gülümseyerek onların önlerinde durdu ve " kibarca uyarmak istedim olmadı itildim ama artık dur deme zamanı "

" Bizi buradan indir sen kim oluyorsun "

Jade tebessüm gösterip " ben buranın -" sözü yarı kalmıştı.

Sözü bölüp tamamlayan biri vardı " komutanı oluyor gençler "

Jade yanına dönüp baktı. Yine aynı kişiydi. Gülümseyerek " tanıştığımıza memnun oldum komutan Jadeline "

İki adam birbirine bakıp " her şey için özür dileriz komutan hanım bizi indir bir daha yapmayacağız "

Jade bundan emin değildi " kolayca yapamam sizi huzur bozmaktan bir gün mahsende duracaksınız " dedi ve gülü indirme emri verdiğinde gülde emri dinleyip onları indirip kayboldu.

Maya onların arkasına belirlenip ipleri onların ellerini bağlayıp işaret verdi " bu iş bende siz gidin annen bekliyor akşam gelirim" dedi Maya.

Kılıcı kınına sokup peki deyip yoluna devam etti Merayla.

Mera " şu adam senin sözünü kesti seni bilerek ama önemli konu annen seninle gurur duyacak komutanın "

Jade ' öyle mi acaba ' diye içinden mırıldandı.

Evin önüne geldiklerinde kapıyı tıklattı.

Angie kapıyı açarak Jade ve Meranın elindekileri alıp mutfağa yürüdü.

Jade ve Mera içeri geçip mutfağa yöneldiler.

Mera içerden konuştu. " Angie teyze senin kızın işini iyi biliyor "

Jade düşündü. Benim neden çenesini tutamayan bir dostum var.

Angie, Jadenin yanına geldi " aferin sen benim gurur kaynağımsın...e üçüncünüz kayıp "

Jade gülerek Angieye mahkumlarının zindana bırakıp geleceğini söyledi. Angie gülümseyerek tamam demişti Jade.

Jade kasabada ikinci kez o adamı gördüğü için biraz merak uyandırdı. O adam kim!

Çeşmeye dayanarak aynadan kendisini baktı. Yüzünü su atarak kendini gelmesini kısa sürdü yüzünü havluyla silerek dışarı çıktı.

Angieye arkadan saldırdı ve kollarını ona dolayıp " sen hiç yanımdan ayrılma anne sensiz ne yapalım bilmem"

Angie, Jadenin ellerini çözüp önüne getirdi ve saçını okşadı " ben bir yere gitmiyorum kızım korkma komutan " Jade samimi sırıttı.

Masaya geçerken kapı zilini çaldı. Mera kapıyı açarak mayayı soktu ve içeri geçtiler.

" E Jade komutanım o iki adamı ne kadar tutacaksınız "

Jade bu saçma soruyu cevapla isteği gelmedi. Bir gün onları yeterdi. Akıllanmaları için.

Masaya oturmuş işle ilgili şeyler konuşuldu yine Jadenin sözde nefret ettiği o isim geçti. İblis lordunu ne yaptıklarını görmese bile sözler her şeyi anlatır yani görmüş olanların sözlerini birde yarın olan buluşma yemeği vardı. Gitmek istemese de gidecekti çünkü ilbis lordundan bir talebi vardı.

Ulağın atını gördü, işini çok işi yarardı. Vermesi şart olduğunu biliyordu, eğer iblis lordu savaşları kazanmak istiyorsa verecekti.

Oturmak hiç ona göre değildi, ayağa kalkıp bahçede talim yapmak için dışarıya yürüdü. Arkasından iki arkadaş çıktı ve Jade bakıp ne yaptığı konusundan değil neye amaçladığını tahmin ettiler.

Mera Jade dikkatli şekilde gözlemleyip " bence az önce iblis lordu ismi geçti ve sinirlenip oturmak yerine siniri böyle atıyor " dedi. Maya bu düşünceyi biraz olsun katıldı.

Jade onların tahminlerini duyuyordu ama bölmeden yeteneğini geliştirmeyi çalıştı. Kılıcı yatay tuttu, bir ayağını geride bırakıp saldırma pozisyonunda durdu. Gözlerini yumarak içinden üçe kadar saydı. Eğer bu hamle kitapta gördüğü gibi uygularsa sevinecekti. Zor bir hamle olduğu yazıyordu ama Jadeye göre zor diye bir kavram yoktu. O zorluklar arasında büyüdü ve çalıştı. Hiç kolaylık bulmadı etrafında.

Gülün kabzasından sıkıcı tuttu, kalkış için hazırlanıp fırladı havaya, havada iken ağzından " averan ghol " yabancı bir kelime çıktı.

Mera ile Maya Jadenin ağzından çıkan kelime karşısında şaşkınlıkla izledi.

Bu kelime bir tür emir ama hiç kimse bu yabancı kökenli kelimeyi korktukları için söylemedikleri bir gerçekti.

Hayalet gül tekniği ; düşmanı şaşırtan bir emir türü, sadece gülü sahibi görebilir düşman tarafa gözükmez, hayalet gül bir çok emri yerine getiren tekniktir.

Jade kitapta bu tekniği iyice kafasına yazmıştı ve kullanmak için denemek için fırsat kolladı.

Kılıcı karşıya doğrulttu " gül diken hapsi " dediği an Gül'ün dikenleri karşıya uçarak esir aldı.

Jade gülümsedi bir emir daha verdi, kılıcı hedef tahtaların doğrulttu " gül diken okları " dedi ve hedefe uçan diken okları tam on ikiden vurdu. Son bir emri kalmıştı ama bu emir çok tehlikeliydi maya ile meraya seslendi " uzaklaşın bu tehlike içeren bir emir söyleyeceğim " dedi geriye güvenli alana girdiler.

Söylemeden önce kendini koruma büyüsü yaptı.

Kılıcı gökyüzüne doğrulttu, yutkundu gözünü yumarak söyledi " gül diken yağmurları " dediği an yağmur damlaları yerine sivri ve sert diken yağmuru yağdı tepelerine.

Gülümseyerek, kılıcını iki yana salladı ve teknik ortadan kalktı ve hasar verdiği alanlar kayboldu.

Kılıcı kınını koyup, kollarını iki yana açtı, gevşedi tebessümle.

Maya koşar adımlarla " vay be o teknik ne geliştir " dedi.

Mera katılmadı " düşmanı iyi gider ama köyün insanları onlara zarar verebilir " Jade meranın dediğini hak veriyordu. Belki zarar vermeden bunu kullanmayı öğrenirse bu teknik düşman tarafa haklardı, günlerini gösterirdi.

Jade " haklı olabilirsin Mera ama ben bir yplunu bulacağım merak etme " dedi. Mera biliyordu Jade bir yolu bulur ve yaptığını.

Jade araştırma yapmalıydı ve yapacaktı daha çok bilgi ve teknik öğrenip çalışacaktı.

Belki askerleri için birkaç teknik öğrenir ve öğretir hem savaşta kaybetme şansları olmaz. Biliyordu Angie onlara en iyilerini öğrettiklerini o yüzden onları deneyecekti. Kendi çalıştıkları ile ilgili angie onları masaya çağırdı. Yemeğe.

Yemekte bir konu hakkında konuşurdu. Yarınki davet ve ekstra konu olan pazarda gördüğü birisi hakkında atıp tutan mera ile Mayayı dinledi amaçlarının ne olduğunu bulmayı denedikçe çıkmaz yolda kaldı.

Yemekten sonra kitaplarda parşömenleri gördüğü yeni tekniklerle talim yapmaya çıktı dışarıya.

Bir kaç teknik görmüştü ama ne işi yaradığını bilmeden denedi. İlk teknik sahte güldü. Sahte gül mü diye aklından düşünüp güldü.

Resimde gördüğü şey gül değildi ama bir yılan formuna girdiğini görünce meraktan denemeye kalktı.

Gözünü kapattı ve ne yapacak olduğunu düşünüp kılıcı ona göre tuttu ve yöneltti.

Bir sağa döndürdü sonra dik tuttu ve havaya atarak döndürdü. Kılıcın havada kaldığını sezdi.

Gözlerini açtığında işaret parmağını göz hizasında tuttu ve gözlerini açtığında gözleri parladı " sahte gül " diye sesini yükseltti.

Kılıcın sivri ucu yere bakıyordu ve bir ışık hizmesiyle - yılanın tıslaması sesini duydu.

Boşta kalan elini hareket ettirdi - yılan ele göre süründü havaya doğru yavaş yavaş yükseltti elini sonra bir şeyi fırlatır gibi fırlattı ve kılıcı yuttu, yılan aşağıya doğru sert ve dik biçimde saplandı yere yılan yavaşça silikleşti, yılandan eser kalmadı kılıç gözüktü.

Jade kılıcına doğru yürüdü ve saplanan kılıcı kabzasını tutarak yerden çıkardı. Farklı farklı teknikleri denedi gücü yettiği kadar çalıştı.

Sonunda yoruldu gücü bitti ve talimi yarıda kesip eve yürüdü.

Ev sessizdi. Sessiz adımlarla odasına girip üstündekileri çıkardı ve kendini ranzaya attı ve gözlerini kapattı ve yarını hiç gelmesini istemeyerek uyudu.

🗡️

Angienin evinde hiç bu kadar koşuşturma olmamıştı. Büyük gün dedikleri Jade için hiç büyük gün değildi ama birazcık büyük gün olabilirdi Jade için. İblis lorduyla tanışmak istemezken o isteğini direk söyleyecekti pes etmeden direk isteyecek olmasını seviniyordu.

İblis lordunun istediği şeyi gitmeyecekti. Oraya kendin gibi gidecek olması kendisine karşı gurur duymasını sağladı.

Gülümseyerek kılıcını kınına soktu ve son kez aynadan bakındı " senin ne kadar pis bir lider olduğunu görüp senden rica buyurmak için geliyorum benden kork iblis " bunu derken kıkırdadı ve angienin sesini duyduğu anda susup odadan çıktı.

Maya " işte benim dostum tam bir lider olmuş çok güzelsin onu giymedin değil mi " dedi.

Aradan Mera " gitmeyeceğini biliyorsun ve bunu soruyorsun hatta tam karşındayken " dedi. Maya haklısın dedi Meraya. Jade onların bu hallerini bakarak gülümsedi. Hep böyle gülmelerini istiyordu.

Angie dışarıdan onlara seslendi. Jade ve diğer ikisi " geliyoruz " dediler ve evden önce Jade çıkıp sonra Maya ile Mera çıkıp eve kilit vurup yürüdüler.

Jade yine o atları gördü, kendi atı dururken o at mı diye düşündü. Daha sonra bir deneyim yaşamak hayatta bir kez olur diye karar verdi.

Uşağa " arkasından eki çıkar biz böyle gideriz " demişti Jade.

Uşak ne dediğini anlamamıştı. Jade dayanamadı atla bağlantısını ayrıldı ve üç atı iki dostuna ve annesine verdi. Elinde kalan bir atla üzenginin üstünden çıkıp atın sırtına bindi.

" Yürüyerek gidersin ya da bizle gelirsin " diye sordu angie.

Uşak ne diyeceğini bilmeden Jadeye el uzattı. Jade güldü sonra elini tutup arkasını geçmesini izin verdi ve bu deneyimi yaşadığı için mutluydu.

Dizgine bir kez vurdu ve atın hızına inanamadı. Saçı havada uçuştu. Yüzüne çarpan rüzgarın esintisini hissetti - sanki uçuyor gibiydi. En iyi karar verdiğini biliyordu ama bir kez daha şahit oldu. Bu atlardan almalıydı.

Dizgine çekerek yön verdirdi ata, at yöne doğru dört nala koştu.

Vardıklarında atın dizgini kendine çekti ve at yavaşladı. Alev gibi yanan şatosunun önünde durdular. Uşak aşağı indi ve selam verip geri çekildi.

Maya " isteyelim bu atlar çok iyi " dedi Jadenin yanına yürüttü atını.

Mera' da atını diğer yanına yürüttü ve attan önden indi. Ardından Jadeyle Maya ve Angie inip atları bağladılar. Şatoya doğru yürüdüler, büyük kapıdan geçtiler. Muhafız dizilmiş kapıya gidişin yol tarifi ediyordu sanki.

Jade bu dizilmiş muhafızları neden dizildiklerini anlamadı gitti. Ama yoldan şaşmadan kapıya doğru annesi ile iki dostuyla birlikte yürümeye devam ettiler.

Sonunda kapının önünde geldiklerinde fren yapıp durdular. Kapının önünde duyuru yapan muhafız bekliyordu.

Muhafız ağzını açtı ve duyuru " komutan Jade teşrif ettiler lordum " yaptı.

İçerden iblis lordu arkasını yaslanmış tırnaklarını tahtın kolunu tıngırdatarak gülümsüyordu.

Tok ve nazik sesiyle " kapıları açın " dedi iblis lordu.

Jade bilmiyordu iblis lordu onu nasıl beklediğini dahil ama dik duruşundan vazgeçmedi.

Kapıları açıldığında gözleri yerden karşıya yavaş yavaş kaldırdı, baktı. İblis lordu ona sinsi sinsi gülümseyerek " beklediğimiz misafir geldi büyüklerim " dedi.

Jade bir adım attı ve devamını getirip iblis lordun karşısına dikildi.

Maya elini Jadenin omzuna koydu. Jade başını çevirdiğinde Maya onay verince geri gözleri iblis lordun gözlerine dikti.

Heyecan yoktu. Kendini ayarladı.

" Saygılarımı sunarım iblis lordu " bunu demeyi o kadar çok nefret ediyordu ama yapmak zorunda olduğunu hatırlattı kendine.

İblis lordu masada duran kadehini eline alıp kuru dudaklarına götürdü ve geri çektiğinde dudaklarını yaradı.

Jade, iblis lordun yaptığı hareketten dolayı yolda rastladığı kızları hatırlayınca elini yumruk yapıp tırnaklarını avucuna bastırdı. Kendine sakin olması için emri verip lordun ne diyeceğini kulak verdi.

" Seni kutlarım lütfen oturun " dedi. Jade ve diğerleri yerinden kıpırdamadı.

" Böyle iyiyiz iblis lordum sizden bir ricam olacak "

İblis lordu eliyle devam et diye işaret verdi. Jade devam etti " alev atlarını bizde istiyoruz askerlerim için savaşı bu atlarla kazanabiliriz " dedi. Biliyordu, onun ülkesi kazanmak için atları vereceğine o kadar emindi ki.

İblis lordu sırıtarak tahtından kalkıp Jadenin yanına doğru adımladı.

Jade tam karşısında onu gördü - kollarını bağlamış lorda doğru baktı.

Lord " atlarımı vereceğini o kadar eminsin ama bende sana istediğimi söyleyim o zaman, benim özel komutanım ol yanımda kalmanı " dedi.

Jade avucunun acısını hissedince elini serbest bıraktı.

Angie araya girdi. " İzin vermiyorum iblis lordu tek kızım benim onu bunun için öğretmedim. " Dedi ve Jadenin elinden tutup " kusura bakmayın gidiyoruz biz " deyip Angie kapıdan Jade ile birlikte sürükleyip kapıdan çıktıklarında nasıl gidecekleri hakkında düşündü Jade.

Loading...
0%