Yeni Üyelik
11.
Bölüm

✴️ 8 ✴️

@handelendin

Cadının emriyle gölge ormanına giden iki gölgesiz süvari cadının gölgelerin arasına soktuğu casusu almaya ormanın içine yürüdüler. Ağaçların arasına gizlenerek gölgelerin dikkatlerini çekmeden o casusu bakındılar.

“ Cadı onda ne öğrenmek istiyor acaba”

“ Bilmem belki bir haber vardır işine yarayacak bir daha cadının nefretini çekmesek iyi olur gölgesizlerden birini canlı canlı yediğini gördüm ben onun yerinde olmak istemezdim”

Güldü cevabına karşılık, konuşan gölgesiz gözlerinin içine bakmıştı kötü kötü. Yutkundu ve bir daha konuşmadı.

Nerede arayacaklarını bilmediği için yakınlaşıp evlerin aralarına gizlenerek aradıkları casusu her sokakta didik didik aramışlardı. Yakınlarda bir ses duymuştu o tanıdık sesi fark eden gölgesiz süvari “ Bizimkinin sesini benziyor değil mi” dedi. Katılmıştı diğer gölgesiz süvari.

Sesin geldiği yöne doğru yöneldikleri de gölge prensesi Nora ile konuştuğunu fark ettiler.

Nasıl çaktırmadan dikkat çekeriz diye düşünürken ayağın dibinde duran taşı görüp eğilip eline alıp onların yakınına ca’f.*

Prenses Nora şaşırmıştı. O, taşı uzanıp nereden geldiğini öğrenmek için etrafına bakınca tanıdık yüzle göz göze gelince Prensese bakıp şunu demişti “ Prenses siz önden gidin ben arkanıza gelirim” demişti.

Prenses ne döndüğü habersiz şekilde sözünü dinlemiş gözden kaybolmuştu. İki gölgesiz süvari açığa çıkmıştı casusla karşı karşıya geldi.

“ Sizin burada olmamanız gerek kural ihlali anlaşmayı fesh etmek mi istiyorsunuz”

“ Anlaşmayı imzalayan cadı seni istiyor casus gölge o yüzden bizimle geliyorsun şimdi”

“ Beklemeniz gerek kopya mı gönderir göndermez yanınızda olacağım”

“ Çabuk olsan iyi olur cadı fazla beklemek istemiyor” dedi.


Cadıyı kızdıran ve bu kadar aceleci olmasını sağlayan ne olduğunu merak etmişti. Kopyasını prensesin yanına yolladıktan sonra gölge ormanına gizlenmeden çıkamazdı çünkü gölgelerin her yerde adamı olunca yakalanmak istemediği için mavi pelerinin başına takıp gölgesizlerle birlikte ormandan çıktı. Gölgesizler atlara binmişti ama o binmedi onun tercihi gölgelerin içinden geçip öyle saraya varmaktı.

Kirletilmiş beyaz saraya kadar karanlık sokaklardan geçtiğinde gözlerine kırmızı ışık parladı. Durmuştu. O tarafa yürüyen konuşma sesleri yaklaştıkça daha da belirginleşti. O kişi kırmızı gölgenin kendisiydi mavi gölge onu görünce dona kalmıştı. Kırmızı saçlarına uyan kemerinde olan gölge kralının verdiği kılıcı, daha fazla göze çarpmamak için oradan koşarak uzaklaştı. Alex fark etmişti uzaklaşan kişiye ama tam net göremediği için kendi yoluna bakmıştı.

Sarayın girişinde gölgesizlerin yanına yetişti. Kapı görevlisi cadının adamları kimlik kontrolü yaptı, mavi gölgenin kim olduğunu sordular. O, kafasındaki pelerini arkaya itip kendini göstermişti. Kapıyı açtılar iki gölgesiz ve mavi gölge kapıdan içeriye doğru adım atıp sarayın kapısına kadar ilerleyip kapılar açıldı.

“ Peki ne için çağıldı bilen var mı”

“ Cadıyla konuşunca anlarsın”

“ Bende şimdiden sorayım dedim zaten öğreneceğim şeyi neden sizi sorayım ki”

“ Aptalca konuşma casus ne sana verecek cevap ne de konuşma yapmayız” demişti cadının odasına kadar sessizce yürüme bitince kapıyı tıklayan gölgesizlerden biri seslendi “ Cadı lordum casusu getirdik”


Cadı arkasını dönüktü. Mavi gölgeye doğru dönüp gülümsedi " Geldin mi sevgili casusum"


" Geldim cadı. Beni çağırmanın sebebi ne"


" Açık değil mi sebebi. Gölge ormanında durum ne "


" Aynı, sözünün dışını çıkmıyorlar "


" Gölge ormanında yeni bir gölge katılmış, kim o gölge "


Mavi gölge, gölgelerin bir kuralını hatırlattı cadıya " gölgeler birbirine ihanet etmez "

Cadı ise kendisini gölge olmadığını söylemişti aynı soruyu ciddi ses tonuyla sormuştu arkasına bir cümleyi ekleyerek.

" Şimdi söyle bana o gölge kim de! Soytarının gölgesini çalıp gölgesizlerden saklana biliyor "

İlk idrak edemedi sonra kızıl gölgenin bu başarısını tebrik etti. Cadıyı fazla kızdırmak istemedi. Sesi çıtlaktı kulaklarını acıdığı için direk ismini ve konumunu belli etmeden kim olduğunu üstü kapalı şekilde söylemişti " o gölgenin gücü diğer gölgeler gibi değil "

Cadı sonunda konuyu getirmişti. Neden çağrılma sebebini söyledi " Neyse seni neden çağırdım. Burada bir süre zaman geçireceksin ve bana adada neler olup bittiğini anlatacaksın " demişti. Oda vermeyi teklif etmişti ama eğer neler olup bittiğini öğrenmek istiyorsa cadının mavi gölgenin her yerde olması lazımdı o yüzde reddetti teklifini.

" Nasıl istersen cadı "

" İstemiyorum bu bir emir şimdi gözümün önünden kaybol " demişti yine çıtlak sesiyle kaçırdı mavi gölgeyi.


Saraydan çıktı. Bir han bulması lazım. Bir süreliğine kalacak bir yere ihtiyacı olacaktı.

Sokak sokak han han gezip hepsini dolu olması şaşırttı ya da sahibi uzaklara gittiğini düşünmeye başladı ya da uzaktan gelenler olduğunu düşündü.

Bir han bulmuştu. İçeriye yürüdüğünde gölgesizlerden bir kaçını gördü. Bakıp onlardan biri olduğunu anlayan gölgesizler önlerine döndü.

Han sahibiyle konuştu " Bir süreliğine kalacak bir oda istiyorum "

" Kaç günlüğüne "

" Dedim ya bir süreliğine "

Ne kadar olduğunu söyleyen han sahibine tamı tamına kasenin içinden üç çilit* bıraktı.

-----------------:

*¹ atmak

*² gölge para birimi ; siyah ve ortasında delik olan akçe


​​​​Hancı " Çırak bu vatandaşı odasına kadar geçir oda kahvaltısı ister misiniz "

Mavi gölge elini kaldırdı " Böyle iyi sizi zahmet vermek istemem " dedi.

Hancı tamam deyip çırağını müşterisinin yanına gönderip odasına kadar geçirmişti.

Biraz sohbet etmek istedi " Buralarda bir haber var mı peki "

" Ne gibi haber vereyim abime "

" Bir söylenti ya da burada olan herşeyden"

" Şey kanunsuzlar görev için hanlara gidip lonca bulmaya çalıştıklarını şahit oldum "

" Cadı lonca yasağı getirmedi mi buraya "

Çırak başıyla onayladı sonra susup " akşam yemeğinde…bunlar var gelmek istersen masanı hazırlasınlar "

" İyi olur acıktım hazırlamalarını söyle "

Çırak başıyla emri alıp odanın anahtarını tahta masaya bırakıp şeflerin yanına gitti.


Cama doğru yürüdü. Ay ışığı karanlık sokaklara ışık olmuştu. Cadının emriyle kasaba sessizliğe bölünmüştü. Yine aynı sesleri işitti. Bu sefer aynı sesin yanında biri daha konuşuyordu.

Ne konuştukları pek anlaşılmıyordu. Hanın yanından geçerken iki kanunsuzlardan biri gözleri hana çevirmişti. İlk şaşırdı sonra geri çekilip sakinliğini korudu.

Derin nefes alıp verdi " Son anda geri çekildim.

Camı kapatıp odanın kapısına yemek hazır diye haber veren çırağın sesiyle " geliyorum " demişti.


Aşağıya indi. Çırak masaya kadar eşlik etti. Gölgesizlerle gözleri buluşup kaçırdı. Masada duran tabağı ve bardakta duran içeceğini döndü.


                


Liana Alex'e ne gördüğünü sormuştu.

" Geldiğim gün buralarda mavi gölgenin dolaştığını söylemiştiniz ya "

" Evet söyledik. Sen dedin şimdi çaktım bende görmüş gibi oldum gölgesizlerin arkasında gittiklerini gördüm "

" Az önce hanın camında tanıdık bir yüz gördüm sanırım gidip bakalım mı küçük bir araştırma yapsak "

" Pelerinleri takalım iyi olur "

Pelerinleri başlarını geçirip camda adam görünen hanın içeriye girerken misafir gözüyle etrafa bakındı. Bir masaya geçip içecek bir şeyler istediler.

Hancı çıraklardan biri gelmişti. Bilgi almak için kenara çekti çocuğu.

" Az önce sizin gibi biri de benden bilgi istedi "

" Kim olduğunu biliyor musun peki onu "

" Bilmiyorum ama şu masada yemeğini yiyor "

" Şimdi gidebilirsin sağ ol "


Çırak gidince liana ayaklandı " Ben Hancıya bir sorup geleyim "

" Dikkat et burada gözleri olabilir belki cadı getirdi onu buraya "

" Tamam dikkatli olurum " dedi elinde kupaları getiren çırak masaya bırakıp çekildi.

Elinde kupayla hancının yanına gidip biraz sohbet ettiler.

" Bakar mısın abi buralarda dedikodu var mı "

" Nasıl bir şey istersin hanımefendi "

" İlginç bir haber varsa söylemeni istiyorum "

Hancı kasada siyah akçeleri çıkarıp gösterdi " Bunu şu masada oturan adam verdi "

" Sağ ol bu bilgi için " deyip kenara çekildi.

Alex liananın gelişini bakıp gülümsemesini okudu. Yanına geçip oturmuştu " Siyah akçeler hangi tür kullanılır "

" Siyah akçe. Olabilir mi acaba gölgeler den biri casus olabilir ve cadı onu bilgi almak için tutuyor olabilir. Her işimize sessiz halletmemiz lazım ve bir gözümüz onda olmalı " bunu söylerken fısıldadı.


Liana başını salladı birer akçe bırakıp çıkmış karanlık dar sokaklardan geçip sığınağa doğru adım attı.


" Bizim casustan ne haber var işlemi bitti mi "

Via gülümseyerek " Az kaldı aktarma bitmek üzere "

Liana söze girdi " Adada cadının casusu olabilir dediğimiz mavi gölge burada "

" Dikkatli olalım eğer kimliksizler duyarsa iptal edebilir "

" İptal edemezler kendileri cadının inine yolladığımızı bildikleri için kabul ettiler eğer fikirlerini değişirse bilmem. Ben yatmaya gidiyorum "

" Yemek yemeyecek misin "

" Aç değilim "

" Tamam iyi uykular " dedi Liana.

Alex gülümseyip odasının kapısını açıp içeriye yürümüştü. Kılıcını kenara koyup üstünü değişip rahat yatağını üstüne yayıldı.


Loading...
0%