Yeni Üyelik
16.
Bölüm

✴️12✴️

@handelendin

Andrea batı ormanına ulaştığını sevinirken bir yandan bu karga sürüsünü, nasıl dikkatlerini başka yöne çekeceğini düşündü.


Neden daha önce aklına gelmedi ki bu fikir diye başını vurup durup Stefanı bakıp gülümsedi.


" Şanslı günündesin. "


Stefan neden, diye sormuştu. Andrea karşıdaki taşı havayı kalktığını düşündü ve havada asılı kaldı. Biraz daha yukarıya uçurdu.


Stefan Andrea'ya şaşkın gözlerle izlemeye devam etti. Taş havada asılı kalmış, kargaların görebileceği ve ses çıkabileceği uzakta tutarak karşıya fırlattığında, kargaları havalanmış sesin geldiği yöne doğru uçtular. Andrea bu fırsat o fırsat diye atları yürüttü.


" İnanılmazdı! " dedi gözleri büyümüş Stefan.


" Bu bir kısmı, "


Stefan ellerini yumruk yapmış diğer kısımları meraklı gözlerle bekledi.


Andrea ise bu ormandan çıkmayı o kadar istemişti. Ama çıkamadıkları için şansına küstü.


Daha da kötüsü olabilir demişti içinden, ormanın içine doğru ilerledikçe daha kötüsü başlarına geldi. Kum bataklığın içine battıklarında Andrea kendini küfretti. İlk küfürü kendine etmesi de anlam çıkaramadı.


Stefan çıkmak için çırpınıp durdu ama daha da dibe battı. Andrea " çırpınıp durma dibe batıyorsun. " diye uyardı.


Stefan durmuştu.


Andrea yeteneğini kullandı. Tutanabilecek bir şey aramıştı sonra yaprak sarmaşığını fark etti. Elini o yöne doğru tuttu. Sarmaşağı hareket ettirdi. Biraz daha birazcık ve başarısızlık.


Fazla zamanı kalmamıştı onların, kargaların dikkatlerini ve kum bataklığın dibine batmaları ramak kalmıştı ki bir daha denediğinde elinde buldu sarmaşığı.


" Vay ne Andrea çok havalı, "


Andrea şu an havasında değildi. Fazla zaman kaybettiklerinin farkındaydı ve ilk Stefanı çıkmasını yardım etti sonra Stefan, Andrea'ya el uzatıp bataklığın içinden çıktılar.


Atlar karşıda kalmıştı. Hiç ağır şeyleri kaldırmamıştı atları nasıl getirecekti yanlarına.


Yutkundu. Zaman kaybetmek istemiyordu daha fazla.


Sarmaşık yardımıyla olabilir mi diye düşündükten sonra ya kaldıracaktı, fazla güç kullanacak ya da diyerek sarmaşıkları atların beline doğru sallayıp bellerine doladı.


Diğer atla birlikte gelin.


At kişnedi bir şeyler konuştu ama Andrea anlamadı. Sonra yürüdüklerini fark etti. Kum bataklığına doğru Andrea sarmaşığı kopmaması için gücünü kullandı.


Stefan merak ettiği soruları sormaya devam etti.


" Peki neden kum bataklığı denmiş veya neden kum olmayan bataklık ormanda var. " Andrea kendi şakalarını anlamsız bulurken Stefan'ın sorularını maruz kalınca sustu.


Sarmaşıkları çözüp yollarına devam ettiler. Bu ormandan ne kadar çabuk çıkarsa kendini şanslı saymayı başlayacak. Haritaya baktı. Şu anki konumu bakıp batı bölgesine ne kadar yol kaldığını, kafasında hesapladı.


" Bir iki yere geçtikten sonra - " karga sesleri havada süzüldüklerini gördü.


Buraya bakmadıklarını şükredip Stefan'a " Sana bir bilmece sorayım ama cevabını bu ormandan çıktığında söyle. "


Stefan başını salladı.


Andrea fısıldayarak " Çok sessiz kalacağımız yerdeyiz, birileri bizi duyabilir. Sence o ne ?"


Stefan Andrea,nın ne ima ettiğini anlamıştı. Gökyüzüne bakarak havada uçan kargaları gördükten sonra ağzının fermuarını kapattı.


Andrea kendinden şüphe etti. Çok zeki bir bilmece sorduğu için hem tam vaktinde bu bilmeceyi- bunu sonraya attı.


İlk bu ormandan çıkıp kalabalığın içine karışmak istiyordu ancak öyle batı sığınağa ulaşabilirdi.


Batıya gitmeleri bir iki güne almıştı, çıkmaları en az bir güne alacakları...


Bu iyi mi oldu evet iyi oldu. Andrea için. Yeni yerleri görmeyi, görev yapmayı can atmıştı. En azından bir işin ucunda tutup ilerletmek istediği için. Kargaların ne dediklerini anlayabilme gücü olsaydı ne dediklerini çözebilirdi ama öyle bir şey olmadığı için üzüldü.


Çok saçma diye düşündü. Bir atla konuşuyoruz ama diğer hayvanların ne dedikleri hakkında bit fikrimiz yok. Farklı yaratıklar var farklı türde düşmanlar ama hayvanların ne konuştuklarını duyamamak acayip saçma içinden bunu homurdanarak söylendi.


Değil mi bir tek onlar kaldı, atı kıskandı mı anlamadı. Doğru ya atına isim vermeyi unuttu. Onu neyle seslenecekti. Ey at diye mi kafasını sallayıp atına uygun bir isim düşündü. Uygun bir isim. Diğer ekip arkadaşların atların isimleri aklına gelmişti.


Alex atına Alakon koydu Karl atına yakışacak bir isim koydu gücüyle uyumlu Lia da aynısını yaptı Vio ise şifa koydu tek ben kaldım kendi gücüm ata saçma gelir ne koyabilirim ki acaba ilk görevimi hatırlatmak için ona diye içinde tartıştıktan sonra ata dönüp samimi bir gülüş yaptıktan sonra.


Yine saçma bir isim buldun değil mi bana !


" Yok nereden çıkardın." demişti içinden.


Söyle hadi ne buldun o zaman.


" Saçma değil hiçte bile ilk görevim uzakta olduğu için bu görevi onurlandırmak için sana kuzgun ismini koydum. " içinden konuştu ata yönelik.


At kişnedi ve kuzgunlar bu yöne doğru döndüğünde atları çalıların içine sakladı, kendilerini ağacın gövdesinde saklandılar.


Kuzgunun sesini duyar gibi oldu. Kişnemem bizi görmelerini sağladı özür dilerim.


Bir attan özür almak, çok garip hissettirdi andreaya.


' Sorun değil ama sessiz kişne bir daha, ' kuzgunlar bu sefer uzaktan değilde ormanın içine arayışa çıktıklarını gördü ve yutkunmasına sebep olmuştu.


Karga saklandığı ağacın önünde durmuş etrafı baktı.


Andrea karganın gözündeki siyahlığında garip bir şey olduğunu fark etti. Sıvı bir madde gibi boyut değiştiriyor oluşu.


Sanki kargaların gözüne bir şey konulmuş gibi geldi gözüne.


Andrea ses çıkarmadan karşıda iki ağaç uzaktaki yere düşmüş yaprak ve dalları fark etti. O kadar uzaklıkta ki dal ve yaprağı hareket ettirebiliyorum belki ses çıkarmaları için bir şey yapabilir miyim diye düşüncesi vardı. Elini saklayarak o dalları ve yaprakları doğru tuttu. Havaya kaldırdı sonra elini sıkarak kırmıştı. Karşıda kırılma sesi duyuldu. Karganın gözü o tarafa döndü.


Büyük bir rahatlamayla gevşedi. Karganın gitmesini beklemişti. Karga kanatlarını açarak karşıya doğru uçup uzaklaştı.


" Hadi buradan çıkalım. " sessiz söylemişti. Atlara doğru ses çıkarmadan yanlarına ulaşmış açıklığa doğru ,at üstünde ormanın çıkışına doğru yürüttüler, atları.



Ormandan çıktıklarında arkalarını bakarak kendi için üzüldü. Batıda işi bitince tekrar bu ormanın içine gireceğini biliyordu.


Andrea kuzgunu durdurdu. Stefan atı kuzgunun yanına yürütüp dizgini çekerek durdurdu.


Andrea havaya bakış attı havanın kararmasıyla bir yer bulup yollarını devam etmeleri oraya ulaşmalarını ne kadar süreceğini hesaplayıp tekrar aynı şeyi söylemişti.


Stefan ormandan çıkar çıkmaz bilmecenin cevabını söylemişti " Bir kuzgun mu Andrea! "


Andrea bilmeceyi tamamen unutmuştu sorduğunu.


" Evet doğru kuzgundu, bilmeceyle konuşayım dedim anlayacağın şekilde, " diye cevapladı Stefan'a.


" Ne zaman mola vereceğiz Andrea. "


" Daha çok var. Stefan biraz daha kasabaya yaklaşalım o zaman mola veririz. "


" Atlar bile susadı. " demişti atlara bakış attı Andrea.


Kuzgun yanıtı vermişti. Bana bakma


Sana bakmayacağım da kime bakacağım diye düşündü. Su testisini bir bakış attı içi boşalmıştı. Yakınlarda dere ya da su yatağı bulma umuduyla su yatağı bularım o zaman biraz dinlenir yola devam ederiz!


At kişneyip onayladı.


" Yolun çabuk bitmesi için konuşalım yoksa uykum var Andrea ."


Haklı olabilir diye düşündü. Liana ve Violetta ona şaka yapmaması için küçük uyarmıştı ama yapacaktı. Uykularını gelmemesi için yol kısalır umuduyla.


Şakalar yapmayı başladı. Stefan bazı şakaları anlamadı bir sessizlik çöktü. Bazı şakaları gülmüştü Stefan.


" Ekipteki iki arkadaşım şaka yapmamı istemiyor, senin canını sıkarım diye bunaltırım diye korkuyorlar."


" Andrea senin şakaların bazen komik bazende anlaşılmayacak kadar saçma olduğu için anlamadım. "


" Öyle oluyor tek sen değilsin! Anlamayan ekipteki arkadaşlarım bile anlaşılmaz buluyor beni. "


Stefan merak etmişti. Diğerleri şu an ne yaptıklarını bunu Andrea'ya sormuştu.


" Peki diğer ekip arkadaşların şu an ne yapıyor anlatsana. "


Andrea Stefan'ın meraklı sorularına karşı şaşırdı. Neyi bu kadar merak ettiğini.


" Kısaca iki arkadaşım, başka bir adada birini bulmayı çalışıyor diğeri bu adada güney nöbeti yapıyorlar ve ben senle birlikte bu adanın batıya doğru yol alıyoruz. "


Stefan meraklandı o iki arkadaşın başka adada ne yaptığını " Çok merak ediyorsun, fazla merak iyi değildir stef o yüzden başka soruları geç. " diye uyarmıştı. Görevlerini riski atmak gibi bir niyeti yoktu o yüzden ayrıntısını girmeden kabaca söyledi.


Yeşillik güneyde bulunamayacak şeylerin arasındaydı ağaçların yaprakları ölmemiş, her yer çiçek ve otlarla dolu olması.


Yağmurdan sonra çimenlerin ıslak kokusunu, içine çekti.


" Güneyde bulamayacağın yeşil bir ortam. "


Andrea başını salladı.


Stefan çok merak ediyorum, Andrea acaba neden batı kanunsuzları işe yaramıyor, diye sordu.


Andrea ağzı açık kaldı. Bilmece gibi bir aşağılama sorusu gibi duydu Stefanın ağzından.


" Onlarda işe yarıyor ama gördüğün gibi gözü kulağı olan bu bölgede, çıkış ve giriş biraz zahmetli. Ha sen sormadan ben yanıtlayım ikinci sorunu. Güneyde duran cadı tüm adamlarını, her bölgeye görevlendirdiği için cadıyı indirmek için plan yapmamız için düşmanları tanımamız lazım batı, doğu ve kuzey bölgesi sıra sıra gezip göreceğiz ha bu ormanı korudukları gibi diğer bölgeleri korumadılar , bazı yerlerde çöl olabilir, dağlık olabilir, bilemeyiz mesele doğu tarafı bu adadan ayrıldığını biliyoruz."


" Anladım yani cadıyı indirmek için tüm düşmanların en zayıf noktasını bulmak içingidiyorsunuz, peki onlar söyleyemez mi? "


" Söylediler ama daha iyi incelemek için yaklaşmak lazım mesele bu bölgenin düşmanı, lordu yönetiyor olabilir. "


Stefan bu karışık problemleri çözmekte iyi değildi.


Andrea konuşmaya devam etti " Ayrıca birkaç gündür orada olacağımız için belki sen benim gözüm kulağım olursun, seni oraya atmalarını söylerim ustaya bize oradan haber yollarsın ve ayrıca batı kanunsuzları yardım edelim orada kaldığımız sürece, "


" Çok isterim yardımcı olmayı." dedi Stefan. Andrea kendinden bir tane bulmuştu. Yardımcı olmayı istekli bir eleman, çırağı sevinmişti.


Yakınlarda bir çiftlik evi gördüler. Atları o yöne yürüttüler. Belki kasaba yolunu bilen biri varsa söylerlerse memnun olacaktı.


Çiftlik evine doğru yaklaştılar. Hayvanları buradaysa mutlaka insan vardır diye düşünerek attan inip tahta kapıdan içeri girerken " Kuzgun sana emanet sen attan inme! " demişti.


Stefan kuzgun lafını duyar duymaz havaya arkasına baktı. Ama hiç kuzgun yoktu.


Kuzgun kişnemişti. Hiçbir at bu kadar adını sahiplenmemişti.


Stefan sonradan çaktı olayı. Kuzgunun dizginini eline alıp " Demek sana kuzgun ismini verdi olaya bak! "


Stefan atın ne dediğini duyamadı ama bir tahminde bulunup " İlk seferi tabi ki onurlandırmak için sana bu ismi uygun buldu hem de böyle bir göreve çıktığında, "


At tekrar kişneyip kabul ettiğini farz etti Stefan.


Andrea evin kapısını tıklattı. Ne yürüme sesi ne de konuşma sesi duyamadı sadece hayvanların sesleri duymuştu. Bu çiftliğin sahibi bir yere mi gitti diye aklından geçti.


İçeriye seslenerek girmişti " Kimse var mı ben size zarar vermem! " dedi ama içeride kimse yoktu.


" Çok garip terk edilmiş ise bulaşıklar toplanmış olmaz,ev temiz durmaz acaba tuzak mı burası," emin olamadı. Evi daha da inceledi. Eğer tuzaksa hayvanlar neden yaşıyor diye düşünürken yem olabilme ihtimalini düşündü ve yanlış bir yere bastığında içerden ses duydu.


Buradan ne kadar çabuk çıkarsa o kadar iyi olacağı biliyordu. Kapıya doğru koştu, kapı kapandı. Pencereleri doğru koştu önünde kapandı.


Evin içinde kapalı kısıldı.


Kuzgunun içine kötü bir his belirdi. At şaha kalkıp kişnedi. Stefan kuzgunun bu davranışların sebebini bulmaya çalışırken çiftlik evinden bir gümbürtü sesiyle yıkıldığını gördü. O evin içinde Andrea vardı ve gözlerinin önünde ev yıkıldı. Yerle bir oldu.


Stefan attan atladı. Harabeye dönmüş çiftlik evine yürüdü.


Andrea'ya seslendi. İçinde hala korku vardı. Ya ona bişey olduysa, pes edemezdi. Kanunsuzlara katıldığında ilk gün pes etmemeyi öğrendi.


Kargalar gümbürtü sesini duydular ve harabeye dönmüş eve doğru uçtuklarını fark etti.


Çiftliğin içine girip boloz yığınların içinden seslendi.


" Andrea neredesin seni kurtaracağım oradan çıkaracağım, " kendinde o gücü nerede bulduğunu bilmeden söylemişti.


Yapabilirsin sen! kanunsuzsun hem Andrea batıya gittiğimizde beni orada görev verecek. Korkma ama bir şekilde kargaları nasıl dikkatini dağıtabilirim söylenmişti. Atlara bakış attı. Andrea'nın atı o bakışları anlamış ki kişneyip yem olmayı dile getirdi.


" Sana güveniyorum kuzgun, Andrea'ya çıkaracağım merak etme! ama yeter ki zaman kazandır. " demişti.


Kuzgun kişneyip kargaların olduğu tarafa koştu. Kargaların dikkatini çekti. Elbette bulacak sahibini.


Ama ilk dedi Andrea'ya bulmaya baktı. Tekrar seslendi moloz yığınların içinden,taşları atarak bulmayı çalıştı. Eli yaralandı.


Ağlak, korku ve endişeyle konuştu " Andrea ne olur ses var ya da işaret ver ama ne olur yaşa! " İçinde yaşam umuduyla ölmemesi için dua etti. Tek tek taşları, olmayan gücüyle kaldırırken bir yandan seslendi.


Andrea, Stefan'ın sesini duydu. Tozlar Andrea'ya öksürük krizine soktu. Temiz hava alma ihtiyaç vardı.


Taşıyabilecek ağırlıkta olan taşları üstünden atıp açıklığı aradı. Kalkmayı kalkıştı ama göremediği bir yerinde acıyla sızlandı.


İkinci kez lanet etti. Derdini bela sokmak konusunda, mastır adamış biri olarak çıkacaktı bu taşların içinde. Küçük bir delik buldu.


" Buradayım Stef! " öksürdü. Her yerine toz parçacıkları girmişti öksürükler konuşmasını yarım kesiyordu.


Tekrar bağırdı. Boğazı kurumuş şekilde tekrar bağırdı.


Stefan iyi olduğunu belirten sesi işitti. Rahat bir iç bırakıp fazla zaman kaybetmeden, taşları üstünden alıp kenara attı. Gücü yettiği kadarını çıkardı.


En azından rahat bir nefes almasını sağladığı için kendisine minnet duydu.


Ata gidip eyere asılı olan çantasından azıcık kalmış testiyi eline alıp Andrea'nın yanına gitti.


" İçindeki tozlardan kurtul sonra su," dedi.


Andrea dediğini yaptı öksürdü öksürdü, balgamı yanına tükürüp rahat nefes almıştı.


Stefan iğrenmedi, bunu yapması şarttı.


Suyu uzattı. Sağ kalan elleriyle alıp kurumuş ağzına ve boğazına suyla ödüllendirdi.


" Kuzgun nerede eyerde Vionun ilk yardım çantası vardı. "


" Burada olur birazdan kargaları şaşırtmaya gitti. "


Andrae gülümsedi. Acıyan yer bacağı yaş eğer üstünden kalkmazsa bacak diye bir şey olmayacaktı.


" Gücünle taşı alamaz mısın? "


" Bilmiyorum, alabilirsem kendimi şanslı sayacağım ,halimi acıyacağım! "


Andrea'nın espri sayılamayacak konuşmasına, gülmüştü Stefan.


Andrea gücünü kullanarak taşı zar zorda olsa birazı kaldırmıştı Stefan sıska ellerine bakıp yutkundu. Kaçmak yok yapabilirsin deyip sımsıkı sarıp kucağından başka yöne fırlattı.


" İlk deneme başarılı ama bacağım hala ağrıyor. "


" Anlaşılan bir süre burada kamp kuracağız bacağı iyileşene kadar, " demişti ki bir kişneme sesiyle arkasından başka bir kişneme sesini duyduğunda şükür dedi.


Kuzgun hem kavgaları şaşırttı hem de yardım getirdi.


Atın üstünde inen yabancıyı bir yerden tanımıştı sanki karargaha gelip sohbet ettiği biriydi.


Batıda nöbet tutan kanunsuzlardan biri.


" Atın bize bulmasaydı burada mı duracaktınız ?"


Stefan dik dik baktı ona.


Andrea bakışlarını anlamıştı " Bu batıdaki dostumuzlardan biri, "


Andrea'ya dikkatli kaldırmış boşluğa doğru eşlik ederek taşımıştı.


" Anlaşılan tuzağa yakalandın. "


" Anlamıştım ama iş işten geçmişti kapana kasıldım,çiftlik evinin içinde taşlarla birlikteydim "


" Hala espri anlayışını kaybetmediğini görmek iyi, atın çok iyi bir kanunsuz atı, "


" Öyle durumu anlayıp kendi isteğiyle bize zaman kazandırdı. "


" Eğitilmiş atlar birbirine tanır, bende sizi merak ettim almaya gelirken atını fark ettim."


" Çantanın içinde ilk yardım seti var. kuzgunun eyerine takılı olan çanta, "


Batının kanunsuzu, Andrea'nın atını verdiği ismi bilemedi.


Bacağı tedavi ederken konuştu " İyi ki tam zamanında taşın altından kurtuldun yoksa kırılma riski olabilir. Bir iki gün tedavi olduktan sonra bacağına destek yaparız bir süre destekle çalış."


" İlk yolculukta başıma neden bunları geldiğini anlamıyorum. İki kez kendime lanet okumadığım kalmadı. "


" Bence lanet okuduğun için başına böyle geliyor. "


Andrea kıza gülümsedi. Batının kanunsuzlardan biri kızdı.


" Kasabalıdan birinden at vagonu aldığım iyi oldu seni oraya koyarız bir süre hareket ettirme!" kanı ve pantolonun yırtılmış kumaşını kesip temiz bandajla ve tahtayla tutturup at arabasına bindirdi.


" Alex ile Karl hala ada dışında görevdeler mi ?"


" Evet sadece bizim adımızı kullanıp kaçanların peşinde olduklarını söylemişti. "


" Buraya görev uğruna geldim şimdi size bela oldum. "


At arabasına sürerken konuştu kız " Yok öyle bir şey sen kendini yorma iki gün bacağın tam iyileşmez ama yürüyebilecek duruma gelirsin "


Stefan meraktan sormuştu " Batının düşmanı nasıl biri,"


Kız güldü " Tanımak istemeyeceğin bir yaratık diyelim, kargaları hükmettiği gibi lordun zihnine girip emretme gibi özelliği var. "


Stefan anlamadığım bir şey var bu bilgiler yetmiyor mu, siz kaynağını bulamıyor musunuz, demişti.


Kız " Kaynağı derken cadının zayıf noktaları mı şöyle bir durum var, yanına bile yaklaşamadığımız için elimiz kolumuz bağlı,"


Andrea lafa girmişti " Biz o konuda çok becerikli olduğumuz için bölgelere gezmeye çıktık. Kendimiz görüp bulmak için,"


Kız " Alex'in gelmesi daha iyi olur gölge olabiliyor ya, "


" Ne yazık ki o başka birini bulma çabasında, " demişti andreya.


Kasaba meydanına geldiğinde binaların çatıların üstünde güneyde nöbet tutan gölgesizler gibi kargalar bekliyordu.


" Şey fark ettim, ormanda karganın gözünde bir sıvı var gibi, "


" Sende fark ettin değil mi. Doğal kargalar değil hani Kara Lordun askerleri gibi bu bir çeşit gölge karga diyebiliriz. Batı lordla o çıkınca anladık içinden salıyor kargaları, "


İçinden salma kelimesi,midesini bulandırdı.


Sola yöneltti atları.


Bir dar geçitten geçip sığınağa yaklaştılar. Andrea merak etti geçitten geçtiklerini sormuştu, yol boyunca kız ise kargaların dikkatini çekme riski almak istemediğini söyleyince anlamıştı. Güneyde iş buradan kolay diye düşündü orada uçuşan yoktu kandırması en kolay düşmanların arasındaydı batıyla karşılaştırma yapılınca gökyüzünde değil yerde oldukları için saklanmaları daha kolay olacağını biliyordu. Yakalamaları anında bir şey yapıp oradan sıvıştıkları için kaçmaları kolay olduğunu aklına geldi.


Loading...
0%