Yeni Üyelik
18.
Bölüm

✴️14✴️

@handelendin

Mavi gölge sarayın önünde bekçi gibi duran gölgesizlere haber getirdiğini söylemişti cadıya.

Gölgesizlerden biri konuştu " Direk giremezsin cadının izni olmalı "

Ona şaka gibi geliyordu. İzin almak kendisini o görevi verdiği halde bekletilme ne alaka demişti kendi kendine.

Cadıya söylemeye giden gölgesiz mavi gölgenin karşısına geçip geçme izni vermişti cadı. Onla birlikte büyük kapıdan geçip saray kapısına yol tuttu. Büyük kapı önlerinde açıldı. Mavi gölge gölgesiz süvariye takip etti. Uzun koridordan büyük taht odasına açılan kapıya ilerledi demir kara kapıya gördü hoş olmayan gıcırtı sesi kulaklarına sağır etti.

Mavi gölge cadının arkasına dönük bir halde bulmayı beklemişti ama beklentisi gibi değildi. Güzel haberleri duymak için hevesli bir yüzü var gibiydi. Dudakları açıkta kaldığı gülümsediğini görebiliyordu.

" Bana güzel haberleri ver mavi gölge "

O kadar emindi ki güzel haberleri beklediği gibi çıkmasını. Gözlerini görmese de anlamıştı.

" Bir iyi bir kötü haberler var hangisini seçmek istersin "

Cadının yüzü düştü. Kötü kelimesini duyunca mavi gölge cadının moralini düştüğünü farkına vardı.

Cadı ilk iyi haberden başlamasını söyledi. Mavi gölge durdu durdu ve ağzından baklayı çıkardı.

" İyi haber kanunsuzlardan birini takip ettikten sonra ormanın içinde el değmemiş bir alandan geçip bir yere gittiğini farkına vardım. Tahminim orası karargahları oluyor "

Cadı gülümsedi. " Yani inlerine gördün bu iyi bir haber sayılır peki kötü haber ne "

" Üç kişiyi adanın bu bölgesinden çıkıp gittiğini fark ettim ama kendileri saklamayı çok iyi biliyorlar birde onlardan biri eli boş gidiyor ama burayı dolu geliyor "

Cadı sinirlerini hakim olamadı. Sarayın içi sallandı pencereler kırılmak üzereydi.

İyi haberi düşündü eğer kökünden hallederse sorun tümden çözüleceğini farz etti.

" Beni o ine doğru ışınla gölgeler ışınlanma yapabilir değil mi fazla zaman kaybetmeden "

Mavi gölge ışınlanma konusunda pek emin değildi

Ama yapacaktı cadının emri emirdi diyerek işaretlediği yeri gölge yolunu açtı. Cadıya ilk orayı ışınladı sonra kendisine ışınlayıp bir yanı kuru dalları olan orman diğer tarafı yemyeşil korunmuş ağaçları fark etti cadı.

“ Burayı korumaya başarmışlar gibi acaba bozabilir miyim” diye kafasına esmişti cadının gücünü ağaçları öldürmeyi doğayı bozmayı çalıştı ama ne yapsa bir türlü ormanı bozamadı sinirleri çıktı nerede bu karargaha diye mavi gölgeyi baktı “ İçeri girdiklerini gördüm” dedi.

Cadı içeri derken diye yürüdü yürüdü ama boşluğa doğru yürüdü. Cadı oyuna geldiğini düşündü mavi gölge onu oyuna getirdiğini pişman edecekti.

Mavi gölge cadının hayal kırıklığı yaşadığını fark ettiğinde sıvışmayı çalıştı ama cadı elini ona doğru tutup sabitlemişti. Cadının ne yapacağını düşünmekten alamadı bir türlü.

Mavi gölge yutkundu cadının kötü kötü gülümsediğini gözlerinde gördü.

Cadı sesini yükseltti mavi gölgeye “ DERHAL SARAYA IŞINLA VE BİR YERE GİTME BENİ KANDIRMANIN CEZASINI ÇEKECEKSİN” diye kükredi.

Mavi gölge yutkundu. Gölge yolunun kapısını açıp ilk cadıya ışınladı kaçmayı çalışacaktı ama cadı onu yerinde sabitlediği için kendisini saraya ışınladı.

Cadı kükredi tekrar muhafızlarına “ Mavi gölgeyi tutun ve zindana kadar eşlik edin beni kandırmanın cezası için kırbaçlama olacak sırtını açın zincirleyin” diye emri verdi.

Gölgesizler, mavi gölgenin kollarından tutup aşağıya zindana götürüp bileklerini zinciri takıp tepeye asarak pelerinle bluzunu çıkardı. Mavi gölge gözlerini yumdu, cadının sesini duydu ve elinde kırbacı yere vura vura gelmişti ve mavi gölgeye doğru fıcırttı*.

Mavi gölge sırtına aldığı kırbaç darbelerin acısını derinden hissederek sesini yutmuştu, içinde çığlık attı. Gözlerinde küçük yaşlar belirleyip yanağına kadar süzülmüştü küçük yaş damlaları süzüldü.

*¹ Elindeki eşyayı uzağa fırlatma

📷📷

Alex atları durdurdu. Uzaktan gelen sesleri işitti " Duyuyor musun onları bulduk sonunda "

Karl başını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi, etrafına baktı çevreye kamp kurulabilecek bir alan varsa orada mola vereceklerdi.

Andrea sağ salim uğraştığı için mutlu hissetmişti acaba öyle miydi sağ salim mi uğraştı batıya…

Alex rahat bir nefes alıp Karl'a eşlik etti. Hem orayı görebilecek hem de gizlenecek bir yer bulma umuduyla yolun üstünde geçiyormuş gibi yürüttü atları. Gözcülerin bakışlarını rastladılar ama durmadan devam ettiler.

" Burada hayvan varsa avlanalım " demişti fısıldayarak. Alex başını sallayıp o kamp alanından terk ettikten sonra sola yönelip ağaçların bol olduğu bölgeyi çalıların çoğunluğu kaplar diye orman olmayan alana doğru yürüttü.

" Plan nedir lider " nasıl onların yanına gireceklerini bilmek istedi.

Alex damağına dilini yapıştırıp dudağını kaldırıp düşündü - tık- sesi ağzından çıkıp " Ben yardım isteyen biri gibi görüneceğim sende dışarıda olan biteni gözle "

Karl başıyla onayladı. Alex devam etti " Ben işaret verdiğimde kamp alanında kimse dışarı çıkmasın "

" Her yeri kür edeceksin anladım peki gölgelere kim yazacak "

" İstersen şimdi yazarım gönderelim ya da sana öğrettiğim gibi yazarsın ilk deneme olursun "

Karl biraz tedirgindi gölge dilini yazma bakımında başarabilecek miyim diye kafasına kurcaladı. Emin değildi ya yanlış yazarsam korkusuyla yazmayı Alex'e bırakmayı tercih ederdi.

Alex Karl'ın yüzündeki beceriksiz olursam korkusunu gözlerinden anlamıştı.

" Benim ilk seferde başarısız olmuştu ama bir ceza olmadı sadece yanlış anlaşıldı yani korkma biz neler görüp atlattık bir yazıda korkarsan kanunsuz olmazsın "

Karl gülerek katıldı " Haklısın ama yine de sen denetlerken yazsam "

Hem gözlerden uzak ateş yaksa bile görünmeyecek bir alan bulup atlardan inip ağaçlara dizginlere bağlayıp eyerden çantalarını çıkarıp Karl'a ikinci bir görev vermişti " Biraz çalışma yapmak istersin diye haritanın geri kalanını sen bul "

" Bunu yapabilirim herhalde " dedi gülerek. Alex gülümsedi.

Gölgeyi çağırdı " Ben oraya gittiğimde kılıcımı sana vereceğim, lazım olursa çağırmak için " dedi Alex. Gölge gülümseyip geri çekildi.

Yakınlara geldiklerinde akşam bile olmuştu vadiden uzun bir yol çimenliklere doğru at üstünde ilerlediler.

Çadırlar kurulmuş ateş yakmak için kuru dallar bulmaya gönüllü oldu etrafı göz gezdirmek istiyor bir yandan planı kendi kafasında kurmayı çalıştı. Sahtekarların yanına bile isteyerek gittiğinde nasıl davrandıklarını katlanmak zorunda kalacaktı onun için kafasında oyunu canlandırdı, derin derin nefesler alıp verdi. Yerde düşmüş dalları eğilerek toplarken yakınlarda bir ses işitti. Sese doğru yürüdü yürüdü ve odağına girmiş pelerinli adamları fark etti, ağacın gövdesinde saklandı.

Biri kaçırdığı adamın işe yaramaz biri olarak düşünürken diğeri fidye için kralın son çaresi parayı vermek olduğunu açıklamıştı. Alex artık emin olmuştu yanlarına sızmayı planından hiç bu kadar emin olmadığı kadar.

Gölge belirdi Bence ortak sen onların yanında iken beni kestirmezler ben kampı aramayı almam iyi çare

“ Haklısın bende sana bunu söyleyecektim çağıracaktım” ,

İkimizin düşüncesi bir olduğu sürece…

Alex başını olumlu olarak sağlayıp oradan sessizce gölge olup uzaklaştı. Gölgenin aklına bir şey gelmişti onu sordu, Alex onların yaptığı zulmü nasıl dayanacağını merak etti.

“ Ortak onların sana yaptığı zulmü nasıl katlanacaksın acıyı mutlaka yardıma muhtaç biri olup onların şiddetini katlanmak zorunda kalacaksın sana yardımcı olmak yerine kötü davranacaklar”

Alex onların yardımı için gitmiyordu ama şiddeti dayanarak istediğini almayı yaklaşacağını çok iyi biliyordu.

“ Merak etme kılıcımı kullanmak nasip olmamıştı o gözcülerden biri için ama kılıcım kesinlikle kamptaki olanları yiyince doyacağını eminim hatta kimin tuttuğu öğrenebilirim öyle bir özelliği var”

Ortak bile isteyerek canını kurtarmak için söyleyebilir

Alex yere düşmüş dalları alırken konuştu “ Gözcüler kolay yoldan söylemedi efendileri mi söyleyecek hiç sanmam” dedi

Haklı olabilirsin neyse yaklaştık demişti gölge Alex’e. Karl ateş için bir alan hazırlamış Alex’e beklemişti.

Alex ateş çukurun içine dalları koyup gücüyle yakmıştı dalları tutuşturdu.

“ Emin oldum kralın sadık adamını kimler kaçırdığı dair konuşan iki insanı kulak misafiri oldum”

Karl Alex’in gözlerine baktı “ İstersen ben gideyim aralarına sen burada dur”

Alex, Karl’ın omzuna tutup “ Hiç gerek yok sen izcisin seni dışarıda işimi yararsın ben gölgeyim içeride olan bitenleri görme oranım yüksek”

Karl fazla konuşmadan itaat etti Alex’e.

“ Sen odunları topladın ben avlanıp akşam yemeği için küçük hayvanları bulayım”

“ Böylece ben yazacağım mesajı sen kaçacaksın ama bir şartım var benim olmadığım zamanlar mesajı sana gelmesi için kanını akıtmam lazım kabul mu”

Karl kabul etti bu şartı yerine getirip hata lüksünü almadan kaçmıştı mesaj yazma işinde. Çünkü gölgelere ulaşması bir iki gün alacakları için Alex’in olmadığı zamanları denk geliyordu ve Karl tamamen sonraki mesajları unutmuştu. Alex’in yokluğunda yanıtı o yazacak olduğu kısmı.

Alex çantasının içinden deri defterinden bir kağıt parçasını düzgünce yırtıp eline mürekkep kalemini alıp öğrendiği ve öğrettiği metodu hatırlayarak ilk gizli mesajı yazmış sonraki ise saçma bir cümle yazdıktan sonra mürekkep izini kuruması için çantanın üstüne bıraktı.

📷📷

-Alex’in yazdığı mesaj-

📷📷

 

 

  • Gölge alfabesi -

     

     

Karl’ı beklerken eski haritayı çıkarıp defterini açarak silinmiş ve yıpranmış harfleri seçerek hangi bölgeye ait olduğunu tahmin ederek ilerledi. Birkaç harfi çözmüştü anlaşılması kolay harflerden birleştirip kelimeleri çözmüştü, çözdükçe not defterine not aldı, burada yeni haritada gösterecek vakti olmamıştı, kafası almaya bırakana kadar harfleri tek tek bulup birleştirip durdu karnından ses geldi hem gözleri acımaya başlayınca yarıda kesip yemek için ayırdığı sağlam ve kalın dal parçaları kemerden bıçağı çıkarıp bir ucunu sivri yapana kadar bıçakla biledi dal parçalarını sonra elinde balıklarla gelen Karl’ı gördü. Burada akarsu olduğunu düşünmezdi.

 

 

“ Balık yemeyi ne dersin” demişti çantadan tuzu çıkarıp kenara koydu.

“ Yemekten önce yapılacak bir şey var balıkları toprağa koy ve yanıma gel” dedi Alex, balıkları temiz yere bırakıp Alexin yanına yürüyüp oturdu.

Alex kağıdı koyduğu yerden alıp, Karl’a bıçağı verip parmağına çizik atmasını istemişti. Karl istemeyerek bile olsa bıçakla küçük bir kesik atmıştı mesajın altına mühürleyip sıra Alex’e gelmişti. Mesaj gibi onayı böyle alırlardı gölgeler.

Fani ya da farklı bir ırktan gelen mesajları böyle anlaşma yaparlardı. Alex parmağına küçük bir çizik atıp Karl’ın mühürlediği kanın üstüne basıp, peçeteyi parmağını sararak kağıdı ateşin içine bırakıp yanıp kül olmasını izlediler.

“ Bu şey gibi oldu gizli mesaj metodu gibi neden yaptıklarını biliyor musun”

“ Gölge ormanına özellikle kralı hitap edecek mesaj yazıyorsan Karl. Kralın alması için ormanın vatandaşı olmalısın kralda diğer ırklara böyle mesaj yazıyor” dedi

“ Yani eğer bulunursa kimden geldiğini anlaşılmasın diye değil mi”

Alex başını olumlu sallamıştı ve balıkları istemişti Karl’a peçete uzatıp parmağını sarsın diye, diğer eliyle balıklara uzanıp boşta kalan eliyle peçeteyi kaptığı gibi parmağına sardı.

Alex dalların kestiği kısmı balıkların içinden geçirip tuzlayıp ilkini Karl’a uzatıp diğer balıkla kendisini yaptı ve ateşin üstünde tutarak pişirdiler.

Karl balığı yerken aklına takılan soruları sordu “ Ben sana bıraktım ya mesaj işi gerisini hiç düşünmedim sonra yazılacak mesajları”

“ Zurnanın patladığı yer orası mesajın kolay kısmı ilk yazılanın sonrası zor kısmı ilk yazılan mesaj çünkü ne yazacağını düşünürsün ama sonraki kısımlar ise mesaj belli sadece gizlisini ne yazacağını bildiğin için yazması kolay hem haritayla uğraşacaksın ya harfleri ezberlersin yani sıkıntı çekmezsin”

“ Onu demiyorum nasıl mesajın altına yazacağım düşüncesi”

Alex balıktan koca bir ısırık alıp yutkundu “ Yanında içecek olduğunu söyle” dedi Karl çantasından meyve suyunu çıkarıp bardakları koymuştu.

Bir yudum aldıktan sonra boğazında kalan lokmayı daha kolay yutkunarak geçirmişti zorlanarak rahat nefes almayı başladığında sorusunun cevabını vermişti “ Mesaj silinmez sadece göremezsin nasıl görürsün biliyor musun gölge kralının mesajını ne istediğini yazdıktan sonra görürsün ateşin ışığıyla”

“ Yani yansıma özellikle diyorsun anladım “ Alex anladığını görüyordu verdiği cevabıyla gülümsedi. Balığı afiyetle yemiş plan üstünde yatana kadar konuşulmuştu.

“ Yarın tüm silahlarını kamp alanına bırakacaksın kılıcını gölgeye teslim edeceksin öyle bir şey oluyor mu”

“ Gölge her eşyayı boyuta koyar işim olduğunda bana geri verecek yani bu plan birkaç gün içinde kralın adamını serbest bıraktıktan sonra kılıç bende olacak”

“ Yada şöyle yap Alex, kralın adamını gölgenin içine al tek tek adamları biç sonra çık”

Bİr düşündü Karl’ın sunduğu plan daha mantıklı gelmişti hem kılıcına güç kazandırmış olurdu.

“ Tamam dediğin gibi yapalım senin planınla sende sonradan kamp alanını yok et”

“ İkimizde gücümüzü kullanmış olalım dedin” dedi Alex’e bakarak. Alex ona olumlu yanıtı vermişti.

Karl yol yorgunluğu sebebiyle çadırına gidip erken yatmaya tercih etmişti. Yine Alex ağacın gövdesine dayanmış gökyüzüne bakıyordu her yıldızlara baktığında gözlerini kapadığında o küçük kızı ve annesinin söylediği şarkıyı eşlik ettiğini farkındaydı. Sanki bir şeyler anlatıyordu Alex’e.

Alex mırıldandığını fark etmeden devam etti.

" Gecenin içine

Karanlığın dışına

Gökyüzüne götür

Yıldızlar yakalamaya " gökyüzüne bakarak şarkıyı mırıldanmayı devam etti. Şarkıyı söylediğinde uzaklara dalıp gitti.

Şarkıyı mırıldanarak gözleri kapandı ve ağacın gövdesini yaslanarak uyudu.

Güneş Alex'in yüzüne vurmuştu. Elleriyle güneşi engelleyip kollarını açarak uyuduğu kaldığı yere bakış attı sonra esneyip bacaklarını açmak için ve yüzünü yıkayabilecek bir akarsuyu bulurum diye oturduğu yerden kalkıp kamp alanından uzaklaştıkça uzaklaştı. Bir göl akarsuyu aradı yakınlara geldiğinde suyun temiz kokusunu algıladı. Suya doğru ilerledi ilerledi ve suyu gördü. Hızlı adımlarla yürüyüp akarsuyun yakınına gitti, eğildi avuçların içine su alıp yüzüne vurup açıldı.

Bir şey yemeyecekti. Gariban rolü yapacaktı. Ayağa doğruldu ve kamp alanına dönerken o gruptan birileri dolaşıyordu açıklıkta konuşarak yürüdüklerini fark etti.

Gölgeye dönüşüp onların yanında sıvışıp kamp alanında gölgeden açığa çıktı.

Karl kahvaltı hazırlıyordu Alex'e verecekti " Aç kalsam iyi olur " dedi.

Karl gülerek başını sallayıp kendine hazırladığı kahvaltı malzemeleriyle karnını doyurdu.

Alex planını uygulama vaktini gelmişti. Alex kılıcını gölgeye teslim etti ve kızıl saçları kalıcı renge dönüştü.

" Sarı saçlarda bir kılıntı kalmadığı açık " dedi gülümsedi.

Fazla oyalamadan yolu koyuldu.

" Kolay gelsin lider işin zor olacak " dedi. Alex ona ' tabi tabi 'der gibi surat yapıp ağaçlık alandan uzağa çıkıp sanki oraya yeni geliyormuş gibi yorgun ve aç gözüktü hissetti gerçekten bir şey yemeyince karnındaki boşluk o kadar belirginleşti ki bekçilerin yanlarına bitkin bitkin ulaştı.

Elini kaldırıp " Ne olur yardım edin yolumu kaybettim ve açım " dedi

Kapıdaki bekçi pelerinli olan Alex'e bakıp " Buraya nasıl geldiniz bilmiyor musunuz "

" Hayır en son kervanda ailemi kaybettim uzun süre bekledim ama gelmeyince uzaklaşıp bu ıssız yerde sizi rastladım " dedi bu bir yalandı.

" Ben lideri çağırayım o size ne olacağını söyler " liderleri mi var tabi kanunsuz eğitimi aldıysanız lidere söylemenize gerek yok direk yardım edersiniz bunu çok iyi biliyordu çünkü sokakta yardım isteyen birini içeri almış ve en iyi kozu olacaktı. Gölgelerden haber alırsa mutlu olacaktı bu haber olumlu olursa gerçekleşecek bir şeydi.

Bekçi liderle birlikte geldiğini gördü. Alex boynunu eğmiş şekilde bekledi.

" Efendim bir yabancı yolunu kaybetmiş bizden yardım istiyor ne yaparım "

" Geri gönderin işimiz başımızdan aşkın "

Ha dedi içinden geri göndermek mi ? Kendi grubunu düşündü onlarda geri göndermek istemişti o kızı.

" Duydun lideri çekilebilirsin "

Alex hayatında yapmadığı şeyi yapacaktı birisine yalvararak içeri girecekti. İlk tereddüt etti sonra kendisinden utandı ama yaptı dizlerinin üstüne çöküp ellerini birleştirerek " İşinizi yararım ne olur yardım edin açım ve yorgunum " iğrendi kendisinden kusma isteğini geri çekti.

Lider kaşını kaldırıp Alex'e bakış attı " Her işi mi içeri alın bakalım nasıl yardımı dokunacak ama ilk yemek verin aç insanı çalıştırmak huylarım arasında değil "

Alex ' Huyların arasında gerçek kanunsuz liderini oynamak var mı ' bunu sessiz söylemişti adam ona baktı bir şey demiş gibi Alex ona gülümseyip teşekkür etti.

İçeri aldıklarında ilk çadırları ve yakınlardan olan insanları inceledi.

" Senin adın ne peki " dedi bekçi.

Sahte bir işim düşündü direk aklına " Elena efendim " soyadını sormaya yeltenmedi.

Alex onların kim olduğunu sorma gayretini düştü " Peki siz nesiniz efendim yani kimsiniz "

Bekçi ona bakmadan " Bize kanunsuz diyebilirsin sadece " kanunsuz kelimesi onun ağzından duymak midesini bulandırdı.

Gölge açığa çıkmadan gölgesinin üstüne geçip işareti beklemişti Bana hiç gerçek kanunsuz gibi gelmedi ortak

' Bana da gelmiyorlar aksine pis kokuları var '

Ne yapmamı istersin ortak

' Bu akşam hem alanı incele hemde bizim adam nerede esir tutuluyor öğren bu iş bir üç gün içinde bitmesini diliyorum '

Anlaşıldı

' Ortak alanı incelerken gölgeler ile bağlantılarını kopar ben yapamıyorum ama kılıçla yapabilirsin ' dedi gülümseyerek içinden.

Gölge gitmeden başını olumlu sağlayıp kayboldu.

Ateşin çevresinde oturan ellerinde tas olan adamları fark etti.

" Bu kadına bir tas çorba ikram edin bir süre misafirimiz olacak beyler "

" Nasıl isterseniz efendim " dedi kazanın içindeki kaşıkla tasın içine bir iki kepçe koyan adam Alex'e tabağı uzatıp geri çekildi.

Alex " Teşekkür ederim efendim çok açtım " dedi gerçekten aç olması gerektiği bir göreve aç olarak gitti.

Onlardan biri konuşmadan surat silkti.

Çorba içtiğini sanıyordu ama bu sebzenin suyunu ısıtarak çorba yapılmış bir su. İçmek zorunda kaldığı suyu içti yutkundu ve sahte sahte gülümseyerek çevreye bakış attı gizliden.

Karl Alex'in surat astığını pek hoşnut görünmediğini görüyordu.

Telsizden anons geldi. Alexi yakalatmak istemediği için telsizi o açtı " Alex şu an onların ininde benle iletişim kurun "

" Çok güzel Alex göreve adım atmış " bunu söyleyenin kim olduğunu çözdü.

Liananın ses tonu aradaydı ne sevindi ne de sevinmedi arasında Karl bunu fark etti " Ne oldu orada ne oldu ses tonun "

Liana " Neyseki cadı karargahı bulamadı gölge karargaha doğru bizi takip edip cadıyı uçurmuş artık radarı açık şekilde karargaha gideceğiz "

" Alex eğer bunu duyarsa bir kötü haberle oraya gelir gölgeyi pişman eder "

" Biliyorum Karl iyi ki sen açtın telsizi. "

" Oradan sağ salim çıktın mı peki "

Liana hı hı deyip çıktığını söyledi sağ salim ahsayı teslim ettiğini.

" Alex diyor ki oyunların sonu üç gün içinde biteceğini oraya geleceğini "

" Peki gölgeden haber var mı mesajı ilettiniz mi "

" En az iki gün içinde yanıt alacağımızı söylüyor Alex ada farklılığı ve yine kaçtım yazmaktan ama ilerisini düşünmeden "

Liana telsizde kahkaha attı " Düşünmemek iyimiş neyse siz gelene kadar vio tedaviye gittiği yerlerden gıda topluyor siz gelene kadar yetecek büyük ihtimal " dedi.

" Anlıyorum en azından aç değilsiniz " dedi Karl. Liana Karl'ın görmediğini fırsat bilerek suratını asarak sesini inceltti. Karl görmese de neye ima ettiğini çok iyi anlamıştı " Neyse kapatalım ben Alexi gözlemliyorum " deyip fazla kınamayı maruz kalmadan telsizi kapattı.

Alex bir grup şerefisizlerin ne konuştuklarını merak etmişti.

Lideri olan şerefsiz Alex'in karşısında dikilmiş görevini söylemişti " Senin gibi bir kadın yemek yapmayı bilmez çamaşırları kadınların yanına götürün orada onlara yardım etsin "

Alex ' biraz daha dayan kızıl gölge, onların dediklerini yedireceksin ' dedi kendi kendine.

Sakin oldu onlardan biriyle kadınların çalıştığı çadıra gidip tanıtmıştı. Hepsinin bileğinde zincir izleri gördü. Onların gitmesini bekledi bekledi. Bir işe yarıyormuş gibi görünerek bayanın yanına kayıp onunla sohbet etmeyi çalıştı " Bileklerine kim yaptı böyle "

Kadın konuşmadı bile işine odaklandı.

Her kim yaptıysa esir tuttuğu insanları buradan çıkarıp özgür bırakacaktı, kim bilir ailelerini ne durumda özlem çektiklerini emindi.

Şerefsizlerin çamaşırlarını yıkarken midesi kalktı yutkundu. Dışarıdan gelen sesleri duydu ve sahte ismiyle seslenen adamların ne istiyor diye söylenerek yanlarına gidip " bir şey mi istediniz efendim " diye zorlanarak söyledi.

" Bizi eğlendir Elena sesin güzel şarkıların güzeldir biliyor musun "

" Hayır efendim benim hiç müzik kulağım yoktur "

Adamlar kızı neden çağırdık beceriksiz olduğunu söyleyip durmuştular. Diğer adam konuşurken aklına takılan bir soru vardı onu sormuştu gözlerinin içine bakarak adamların " Efendim kendinizi kanunsuz diyorsunuz ama öyle davranmıyorsunuz "

Adamın sırıtışı söndü " İşimizi sorgulama elena iyiliğin için sus " dedi

Pardon diyerek oradan çekildi. Bulaşıkları yıkadı zorlanarak yemek yapmalarını söylemiştir akşam yemeği için. Patatesleri ve havuçları soyması için uzattılar.

📷📷

Çok zor geçip gitse de saatler geçmiş havanın kararmasıyla onlara yemek siparişi yaparken oradaki kadın ve adamların gülüşlerini duyduğu için kulaklarını yakmak yıkamak istedi.

Pelerini çıkarmadığı için yeterince şüpheli görünüyordu ve şüpheli görüntüsünü merak eden birkaç adam çıkarmasını istemişti. Saçları daha da gizem yaratacağı için ilizyonu başvurdu. Pelerini çıkardığı anda saçlarını kahverengi görmelerini sağladı.

Konuşan adam Alex'in saçını nazikçe tuttu. Nazik olabiliyormuş diye düşündü.

" Elena bu gece benim yanımda kal, sen çok güzelsin " yüzüne tokat yapıştırmayı çok istiyordu ama tuttu. Saklanan elini yumruk yapıp avucuna tırnaklarını geçirdi.

Acı acı tebessüm gösterdi. Adamın yanına gidecek miydi Alex evet ama başka bir amaçla gölgesini kesmek için ama kılıç gölgeye verdiğini hatırladı o yüzden gitme fikrini geri çekti. Yavaş yavaş öldürse adamları şüpheye kendini çekerdi, o yüzden gitme fikri hiç ilgisini çekmedi.

Herkesin uyuduğu bir anda yıldızları izleyen Alex, diline takılan o şarkının sözlerini biliyormuş gibi ağzını oynattı melodiyi mırıldandı.

Alex mırıldandığını farkında değildi bile az önce konuştuğu kadın söylemişti. Sesin kadar şarkı söylediğini " oradaki adama müzik kulağın yok demiştin. "

Görevini üstlendiği rolüne devam ettirdi " Gerçekten yok sadece dilimi takıldı o kadar nereden nasıl bildiğimi anlamıyorum rüyamda gördüm duydum şarkıyı o kadar, "

" O kadar mı diyorsun. " dedi Alex ile konuştu.

" Evet o kadar peki senin ismin ne arkadaşım, "

" Benim mi Aylin, herhalde senin ismin Elena değil mi şu adam seni yanını çağırıyor gitsen iyi olur. "

Alex'in canı o adamın yanına gitmek istemedi, gitmedi de.

" O çağırır ama ben gitmem de bileğine zinciri onlar mı taktı ?"

" Hayır onlar beni buldu, köle tacirleri beni satıyordu onlar ise beni satın aldı. "

Alex, anlamıyordu kurtarmak için satın alıyorlar ama onların yaptıklarını kıza yaşatıyorlardı.

Alex ve ekibi kızı kurtarmak için onlarda bunu yaptıklarını aklına geldi.

Ama onların ki başka bir boyutta kralın adamı kurtarılmaya gereği yoktu peki neden esir aldılar. Kafasında kurup durdu.

" Aylin sen göçmen misin, buralarda öyle ismini ilk defa duyuyorum. "

" Haklısın buradan değilim, benim ülkem bu adada değil başka bir adadan geliyorum yani evet göçmen anne tarafı başka bir ada baba tarafı da aynen öyle,"

" İki farklı göçmen peki diğerleri de mi senin gibi, "

" Onlarla konuşmadım hiç. " dedi ama Alex bir tahmini vardı. Onlarda yardım için gelen kaçırılan esir tutulan insanlar olduğu.

" Son günlerde benden önce gelen biri oldu mu ya da getirilen, " demişti.

Aylin düşündü son günlerde biri kampa getirildiği diye mi sonra elleri bağlı olan orta yaşlı düzgün giyinen adamı gördüğünü hatırladı " Sanırım bir adam vardı sanki kraliyet üyelerinden biri gibi orta yaşlı düzgün giyinen siyah saçlı kahverengi saçlı, saçı omzuna gelen üniformalı biri gördüm "

Alex öyle bir adamı nerede gördüğünü hatırladı. Kralın sadık adamın resmi gözlerinin önüne geldi ve kanunsuzlar için büyük ipuçlarından biriydi.

" Peki nerede esir tuttuklarını biliyor musun? "

" Onları izlerken bir adam neye bakıyorsun diye önüme geçti ama omzunun üstünden göz attığım sıra şu yönde çadırları götürdüklerini fark ettim ama hangisi olduğunu emin değilim? "

Alex bunları söylediği için yeterli sayıyordu. Aylin tekrar konuştu " Şuradaki adamın yanına git iyiliğin için yoksa diğerler gibi işkence görürsün Elena. " dedi ayağa kalkıp altını çırparak verilen çadırına ilerledi.

Başına ne geleceğini bilmeden yerinden kalkmadı bile. Gözlerini kapadı ağaç kabuğunu başına yaslayıp gözlerini yumdu

Kelebek Alex'e doğru kanat çırparak yaklaştı. ( Arka plan resmi )

Uykusunu bölen bir kova suyla gözlerini açmıştı. Karşılarında kovayı tutan adamla arkadaşlarını gördü. Kötü kötü sırıttılar Alex gözlerini kısarak onlara baktı, güneş gözlerini kör edecekti.

" Dün yanıma gel dedim ama gelmedin! " dedi kovayı yanındaki arkadaşa uzatıp kibar kibar bileğini tutmak yerine uzun kızıl saçlarını tutarak sürükledi. Acısını içine attı onlara o acının bin katını yaşatacağı kesin.

Alex nasıl bir kanunsuz böyle yapar. Adını leke sürmekten kalmayıp gerçek bir kanunsuz olan birine el sürersin dedi içinden geçirdi.

" Sana bir şans daha veriyorum bu gece yanımda ol! yoksa aç bırakırım. "

Aç kalmayı alışkın kendisi cadının olduğu adada aç kalmamak mümkün.

Kadının dediği yeri araştırdım baktım ve işaretledim ortak iki adam elleri zincirli tarif ettiği adamı bekçilik yapıyor ne yapacaksın nasıl halledeceksin. Katliam başlasın mı.

" Şöyle yapacağız sevgili gölge ortağım, bana yol göstereceksin ben oraya yemek götürme fikriyle oraya gidip gizli gizli adamın kopyasını yapıp içime hapsedeceğim, tek adamla kurtarmak yerine buradaki tutsak alınan insanları kadını erkeği çıkaracağız. "

Gölge başıyla onaylayıp kayboldu.

O zaman işkence devrimi dönsün ama biraz daha onlarla oynama zamanı deyip yüzlerine bakarak başını yana eğip pis pis içindeki ödeşme ateşini harladı.

İlk şu adamla oynamayı aklına koydu.

" Sen niye gülüyorsun. "

Elana gülümsüyorsun benle olma fikri çekici geldi değil mi ? "

Hiçte bile seninle oynama fikri daha çekici ' içinden bunu geçerse de gülümsemeyi kesip gözlerine dik dik baktı.

" Kadınlar bunu bu gece için hazırlayın öyle bir güzel oynayacağız ki seninle, " Alex'in midesi kalktı ama tek tek adamların canını alması için içlerinden geçmesi lazım.

" Kahvaltıyı hazırlayın sen Elena, servisini yap onun yanında otur seni incelesin. " bunu liderleri söylediğinde karnına bir tekme yedi.

Elena ağzını açtı gözünü yumdu ve kendisinin üye olduğu birliğin gerçekliğini söyledi.

" Kendinizi bir bok sanıp o birliği kirlettiniz ki, benim bildiğim kanunsuzlar masumları el sürmez böyle kirli işleri yapmaz bile. "

Adam çömelip ona baktı çenesini sıkı tutup gözlerinin içine baktırdı " Sen ne bilirsin kanunsuzların ne işle uğraştığını, "

Alex gülümsedi. Ne mi bilirdi. El sürdüğünüz sizin ipinizi kesecek olmasından başka gerçek kimliğini saklayan kanunsuz ekiplerinden birinin lideri oluşu.

Diğeri konuştu " Eğer bizi zorluk çıkarırsa ona götürelim o bu kızla uğraşsın. "

Alex turnanın gözüne vurdu. Tabi efendileri olacak ve efendileri kralın sadık dostunun eskiden ne yaptığını bilen birisi olması.

Çenesini tutan adam gözlerinin içine bakarak konuştu " Bizi zorluk çıkartmayacak değil mi sevgili Elena. "

Alex tekrar gülümsedi. Çenesini tuttuğu gibi bırakıp gülümsemesini söndürmeye çalışan adam çakıyı cebinden çıkarıp sivri ucunu açarak yanağından aşağıya kaydırdı boğazına ondan sonra kalbinde durdu " Ona götürmeden ben işini hallederim. "

Liderleri " Fazla konuştunuz artık anlamıştır değil mi Elena "

Alex Benle oynamak ne demek sizi tek tek öldürüp sonuncusu olarak seni seçeceğim hayır kolay yolla almayacağım gölge seni yemeye dört gözle bekliyor, sahibini acıyı yaşattığın için

" Elena mutfak çadırına git kahvaltıyı hazırla! " dedi ve çekip gitti yanından.

Alex kendini toparlayıp mutfak çadırına doğru ilerledi.

Aylin karşıladı Alex'i. Ben söyledim der gibi bakışlarıyla " Söylediğini biliyorum ama kime bulaştığını haberleri bile yok Aylin. "

Aylin tüm orduya yetecek kahvaltıyı hazırlarken yanına yanaştı " Nasıl kime bulaştıklarını haberleri yok."

Alex gülümseyerek " Daha fazla şey bilirsiniz sizin için tehlikeli ama şunu söyleyim bura için hiç iyi son olmayacağı kesin. "

Aylin Alex'in aklındaki plandan habersiz şekilde omuz silkti. Akışına bıraktı.

" Eğer buradan çıkarsan gidecek bir yerin var mı ? "

Aylin uzaklara dalıp geri geldi " Beni sattıklarında evim bile yoktu yani gidecek bir yerim yok diğerleri gibi "

" Keşke yanıma götürseydim ama burayı birini almaya geldim o yüzden sadece sizleri çıkarıp özgür bırakabilirim "

" Biri derken " Alex çok konuştuğunu farkına varınca " Yine çok fazla konuştum şimdilik işimizi hallederim. " dedi domates salatalığı doğramaya devam etti.

Alex büyük kazanı karıştırırken etrafına bakındı erkek ve kadınların ruhsuz ruhsuz istediklerini yapıyordu adamların.

Tabakları koyarken sadık dostu yemek götürüyor gibi yapıp kaçış planı hazırlayacaktı kafasında kurdu. Elinde tepsiyle mutfak çadırında çıkıp ateşin yanında oturan şerefsiz topluluğu yemek servisi yapmakta olan kendisinden utandı. Korkusuz kanunsuz olan korkmuş yardıma muhtaç biri gibi davranarak inine sızmak ayrıca planı için kendini onlara kullandırmak aynada görse yüzüne tükürecekti.

Bir gözleri Alex'e bakıyordu, Alex onları bakmadan çekilip gidecekti ki bacağına tutan şerefsizlerden biri " Nereye Elena? burada otur! "

Elena rolü yapan Alex kibarca gülümseyip " Bekçilerde aç olmalı onları vermeye gidiyorum. "

" İyi sadece bekçilere var oradaki çadırlara girme "

Girecekti ve o adamı kurtarma planı yapacaktı.

İzin yoksa da gizli gizli adamları öldürmeyi başlayacaktı ama ilk yanındaki adamdan kurtulması gerekeceği açıktı.

Tek tek bekçilere kahvaltıları vermişti. Çadırın içine girmeyi çalıştı ama izin gelmeyince iş başa düştüğü açıktı.

Ne kadar çaba sarf etse bekçiler çabasını engelliyor. Ümidini kesmiş gibi yapıp sevmediği tarafa doğru yürüyüp tepsiyi bırakıp yanlarına oturdu.

O adam Alex'in beline sırtına kolunu sarıp kendine doğru çekince midesi kalktı. Pis ter kokusu burnunun direğini düşürdü.

Midesi kalktı yuttu. Sahte gülümseyerek o kokudan kurtulmak istiyordu şimdi adamın yüzüne yumruk yedirmek istedi.

Liderleri kahvaltıyı başlattığında Alex'in beline koyan adama sert bakış arttı " Elena sen diğer kadınların yanına dereye gidip su getirin sen... artık kadınları buluşma işini dön buradan ayrılıp - " Alex durmuştu kovayı alır gibi yapıp aldı o gittiğinde konuşmaya devam etti.

Aylin ile iki kadının yanına kamp alanından ayrılıp dereye doğru yürüdüğünde Karl'ın yüzünü gördü. Başıyla onayladı.

Karl geri çekilip olan biteni izlemişti. Alex " acil bir işim var hemen gelirim Aylin! "

" Tamam çabuk ol! "

Boş bir alan bulup Karl'a işareti verince arkadan dolanıp karşısına geçti.

" Seni serbest bıraktılar. "

" Hayır bırakmadılar su getirmem için diğerleriyle gitmemi istedi. "

" Anladım bir şey öğrendin mi ?"

Alex öğrendiğini söyleyip başlattı anlatmaya. Adamı burada olduğu ve nasıl birliğini kire soktukları hatta köleleri kurtarmak istediğini açık.

" Onları serbest bırakacağın ama nasıl olacak? "

" Beni çadırına çağırılan adamdan başlayıp aradığımız adamı serbest bırakacağım gölge sana getirecek adamı sonra kampın içi kaos olacak "

Karl şaşkın şaşkın baktı " Nasıl olacak, kaos!"

Alex sinsi ve dahi planını anlatırken gülümsemişti.

" İlk o adamın ellerini keseceksin senden bu beklenirdi. "

" Hayır daha beteri olacak biliyorum eğer işvereni konuşmaması için yemin ettiyse konuşmaz zaten konuşmasını bile istemiyorum ama onun işi en son çünkü adam uyuduğunda ben oradan sıvışıp adamın çadırına bekleyenleri öldürüp -"

Sahte ismini seslenen Aylin çabuk olmasını diretti.

" Neyse gitmem lazım akşam hazırlıklı ol! "

" Elena ha neyse git Alex adamı bekliyorum. " dedi Karl.

Alex işini gerçekten halletti ve derede ellerini yıkayıp kovayı eline alarak Aylin ve diğerlerin yanında kampa yürüdü.

Elini süpürge verip süpürmesini istedi. Alex şimdi sizi süpürecek bir güzel şaşıracaksınız.

Tüm ayak işlerini yaptırdı Alex gerçekten bıkmıştı. Yavaş yavaş zaman kaybetmeden kaos yaratmaya başlayacak.

Zaman geçmek bilmedi adamların istekleri hiç bitmedi Alex hem yoruldu hem ağzına bir lokma bile almamıştı.

Mutfak çadırına geçip diğerleri ile artıklardan düzgün bir şey bulup ekmek arası koyup midesini indirdi.

Bir yanı hiç gece olmasını isterken diğer yanı ise gece olmamasın o adamı görmek bile istemezken görecekti.

Aylin Alex'i yardım etmek için tepsiyle süt ısıttı " Benim gözlemlerim adam her gün süt içmeden uyumaz götür " göz kırptı.

Alex bir şeylerin sakladığını emindi. Sütü koklayıp tanıdık maddenin kokusunu anladı " Sen var ya çok sinsi bir kızsın ama merak etme ben hepinizi bu adamların elinden kurtaracağım ha eğer seni suçlarla ise beni göster ben dayanırım size bir şey olmasın çünkü ne kadar acı o kadar işkence demek oluyor onlar için ,"

" Ne yapacağını bilmiyorum ama dediğini yapacağım ne kadar istemezsem bile, "

Alex samimi gülümseyip tepsiyle o adamın çadırının içine girdiğinde çıplak bir adamın iğrenç bedenini görmeye dayanamadı. Bulantıyı yuttu. Midesi yandı.

Sütü uzatıp iğrendiği bedeni görmemek için arkasını döndü. Adamın elleri bedenine değince midesi ağzına gelip iğrenç bir tat bıraktı yuttu ve yandığını hissetti. Dudakları saçlarına değince yıkayıp kesmek istedi. Her değdiği dokunduğu yerleri.

Biraz daha oyalandı yanında sonra adamın mışıl mışıl bayıldığını fark etti.

Adamın elini bedeninden çekip kurtarıp çadırın kapısından dışarıya süzüp etrafı baktı. Gölgeyi görüp " Kimse yok değil mi etrafta, "

Hayır kimse yok ortak iki bekçi dışında kılıç demişti gerek yok deyip gizlenmiş bıçaklarla kesmesi kolay diyerek çadırdan sessiz çıkıp gölgeye bölünerek adamı esir tuttuğu çadıra doğru uzunca süzülüp bekçileri teker teker gölgelerinden kesip bayılttı. Aç susuz kalmış adamı fark etti.

Gölgeden çıkıp sessiz olmasını söyledi. Bıçakla bileklerini ve ayaklarına bağlanmış ipleri kesip serbest bıraktı. Ağzındaki bezi çözüp " Seni kurtarmaya geldik benim arkadaşım dışarıda seni bekliyor ben bir süre burada kalacağım diğerleri kurtardıktan sonra yanınıza geleceğim " dedi.

Adam başını evet olarak salladı. Anladığını gösterdi. Gölgeyi çağırdı Alex, gölge adamı boyutuna alıp Karl'ın yanına götürdü.

Karl gölgeyi beklerken altında gölgeyi görmesiyle geriye çekilip gölgeyi ateşin yanına bıraktı.

Adam şaşırdı " Siz kimsiniz ve Elena neden beni kurtarmak istediğini söyledi. "

Karl " Elena dediğinin gerçek adı Alex. Birliğimizin adını leke sürdükleri için burayı başka kimlikle seni kurtarmaya geldik kral tarafından. Ben Karl. Biz gerçek kanunsuz ekiplerinden biriyiz. Hem kralı teslim etmeden önce senden beyaz adanın kralı hakkında olan biteni öğrenmek istiyoruz ipucu arıyoruz ama bunu Alex iken söyle bize "

Adam denilen şeyleri yarısını anlamıştı ama yine de anladığını belli etti. Karl çantadan yemek ile suyu çıkarıp adamı verdi.

" Açsın herhalde ye biraz, "

Adam " Senin arkadaşın için iyi şeyler olmayacak. "

" Alex bunu bilerek yapıyor zaten ne kadar acı çekerse kılıcı o kadar sahibine yapılanlara karşı sessiz olmayacak "

" Kılıç derken ? "

Karl gülümsedi " Alex gölge ormanında öğrenci olarak çıktı, kral tarafından gölge vatandaşı oldu ona hediyesi gölge kılıç namı değer kızıl gölge diyorlar. "

Adam suyunu içerek Karl'ın anlattıklarını dinliyordu.

Adam şu anki adanın durumunu sordu " Ada şu an nasıl ?"

" Adayı ne sor ne de biz söylerim. " dedi Karl ateşi izleyerek söyledi.

" En son kraliçe adayı esir aldığında kral daha sürgün edilmeden önceki gün biz dağıldık "

" Anlıyorum ama bunu Alex ile konuşalım " dedi Karl.

Adam başını salladı.

" Alex'in çadırında uyu sen ben nöbette olacağım " dedi adam tekrar baş salladı.

Karl Alex'in ne yaşayacağı hakkında düşünüp durdu.

Yağmur yağmadan önce gök gürledi arkasından yavaş yavaş su damlaları yere çimenlere düştü.

Gökyüzüne baktı yüz

üne düşen yağmur damlalarını seyretti.

----

Alex'in başına ne gelecek ?

Gölgeler den haber gelecek mi acaba ?

Hepsi bir sonraki bölümde…

Loading...
0%