Yeni Üyelik
22.
Bölüm

✴️18✴️

@handelendin

Miles denilen adam, Alex'i kamptan çok uzağa götürürken kampın hiçbir iz bırakmayacağını ve toz dumanı döndüğünü sevinerek sürükleyerek uzaklaştı Alex'i.

 

" Kamp alanını toz dumanı çeviren arkadaşın, seni bulmaya gelecek ve onu da seni de satıp zengin olacağım!" kafasında pis pis düşünceleri barındırdığını anladı.

 

Alex, bu arkadaşın kafasından geçenleri komik bulup gülmüştü, zengin olma düşüncesi acayip saçma bir fikirden ibaretti.

 

" Bir bok sanıyorsun kendini ama hiçbiri değilsin benim gözümde!" iddialı konuştu ama gerçekler su götürmez sebepti.

 

Kızmıştı Miles ve eline bez alıp Alex'in ağzına bezi koyarken " Çenen çok açılmış senin" etrafa incelemeye başladı.

 

Adam gittiğinde gölgeden haber almıştı. Alvin'i sapasağlam kralın yanında olduğunu ve yerlerini değiştiğini söylemişti. Aykut'un yeri Aylin'e geçti, Aylin'in yeri ise Aykut geçtiğini.

 

Aykut'un kendisi hakkında gerçeği öğrendiğini umdu ve yaptığı hatayı anlayacağı konusunda akıllı olacağını düşündü.

 

Adam gelince gölge kayboldu, uyuyor numarası yapmıştı, tek kişi kaldı; o ise Miles oldu ama onun için hiç üzülmedi, iki arkadaşı kaybettiği için.

 

" Aç olmalısın, sana yedireyim ben," Alex resmen adamın elinde oyuncağa döneceğini emindi. Taktığı bezi ağzından çıkaran adam, elinde iğrenç şeyleri gören Alex'in midesi bulandı. Aç olmalısın, yedirmekten kastı, midesini ne bulduysa deney olarak yedirmek, zehirli ya zehirsiz.

 

" Biliyor musun Aykut diye arkadaşın var ya şu an benim emrimde olan bir geminin pis zindanında kilitli ama ne yazık senin için aynı son olmayacak!"

 

Adam, Alex'in gözlerine baktı. Gözlerinde korku şüphe yoktu, cayır cayır yanan öfkesini içine sakladı, korkmuş gibi görünüp adamı tatmin etme zevki vermişti.

 

 

" Sen aç kalmayı bilirsin değil mi ? Hadi senle konuşalım düzgünce!" soruyla karışık emir cümlesiyle Alex'in çenesini tutup baktı gözlerine.

 

Alex, ağzını açtı sonra kapatıp minik bir yutkundu. Çenesini bırakıp yanına oturdu. Alex boşluğa baktı ama konuşmadı, bir cümle bile çıkarmadı ağzından.

 

" İyi ben başlıyorum, benim isim Miles, seninki Elena olmaz ismin tabi gerçek ismin ne ?"

 

Alex sonunda sert bir cevap verdi " Benim ismin seni ne ilgilendirir ayrıca hiç tuvalete gitmedim, patlamadan önce gitmemi izin ver." Adam istemeyerek yerinden kalkmış Alex'i ağaçlık çalılık alana yürüttü, ipi gevşetti.

 

" Merak etme kaçmayacağım, arkanı dön!" dedi adam bakmak istedi ama Alex dönmesini sessiz emriyle döndürdü. Miles ne olduğunu çözemedi. Harbi tuvaleti gelmişti Alex'in, işini bitirip çalılığa atmak istemedi, yakıp kül etti. Burada olduğunu görmesi için Karl'a bir ipucu bıraktı.

 

Pantolonu çekip bir dere yatağına bulup adam başında bekçi gibi dikildi. Ellerini kuruladı. Miles, Alex'in beline ip bağlayıp yürüttü çadıra doğru, bulunduğu yerlere gelince ağaca bağlayıp çekildi ateşe yakmaya döndü.

 

Ateşin içinde uçan mesajı fark etti, gözüyle Karl'a yolladı. ' Bu gece yine yıldızlar bana selamlıyor ve melodi yapıyorlar, ne güzel böyle bir anda beni yalnız bırakmayan o güzel yıldızlar.' dedi Alex.

 

Göğe kaldırdı kafasını, gözlerini kapadı. Yıldızlar geçidini izledi. Yıldız kayarken bir dilek dilemişti tüm olan olaylar bitmesini, acaba dileği gerçekleşecek miydi ?

 

Miles Alex'in üstünde kova su döküp uyandırdı. " Hadi buradan gidiyoruz, biraz seni bulmaya geleni, aklını karıştıralım."

 

Alex bulamayacak telaşı ve endişesi bile yoktu, arkasında izini sürmesi için işaret bırakmıştı. Alex gülümsedi, adamın yüzüne baka baka " iz sürücüyle oyun oynamak ha çok komiksin, arkadaşım kurt kabilesinden biri," dedi.

 

" Kurt kabilesi yıllar önce öldü."

 

" Yanılıyor olabilirsin çünkü biri kabileden ayrılıp bizim yanımıza geldi."

" Masal uydurma Elena, öyle bir şansları olmaz"

 

Neden diye sormadı, kendisi ata binmiş Alex'in elini bağlı ipleri tutarak atı yürüttü. Bilerek yapıyordu, kendi canını hiçe sayıyordu, tümseklerde düşüp iz bırakıyor çalılara takılıp işaret bıraktığı sırada. Bir iki gün yapacakları görmek için kendini tuttu, kafasında nasıl tuzak hazırlayacağını planladı. Gölgenin tuzağı ile gölge sahibinin çektiği acıyı yansıtma özelliği sahipti. İlk dilini koparmak istediğini belirtti Miles ama ona bu zevki vermeyecekti ilk tuzağı bu olacaktı ikinci tuzağı falan filan yapacaktı. Kaçıyor gibi yapıp geleceği basacağı yerlere tuzakları kurup canını almayı düşündü.

" Ne kadar akıllı söz dinleyen bir kızsın!" Alex içten kahkaha attı yere baktı.

" Senle nasıl oynasam acaba Elena." Alex sustu, Miles konuşup durdu. 'Benle oynamak mı istiyorsun beni kolay lokma gibi saydığın için ahmak birisin' mırıldandı.

 

" Neden suskunsun biraz konuş canım sıkılıyor, ha buldum ne yapacağımı." Alex Miles'ın sözündeki imayı altında yatan mesajı anladığı için kendisini kınadı.

" İsmin Miles değil mi ne yazık ki dünyada öyle bir isim kalmayacak."

Miles ipi öne doğru çekip Alex'i sürükledi " Ne demek istediğini açıkla!"

Alex ifadesiz omuz silkti dudak büzerek " Hadi sana uğraş acaba ben ne demiş olmalıyım ?" Alex oynamaya seviyordu, kafa karıştırıcı imalar demeyi.

Miles sinirlendi,sinirlendiği için bir yerde durup cezasını verecekti.

Alex tekrar konuştu " Ne derler son gülen iyi güler. "

Miles aklına süper bir ceza yöntemi geldi, ağaçta sallandırma. Attan indi, ipi çekerek Alex'i yürüttü, kendisi ilk ağacı çıkıp ipi yukarıya doğru çekip ağacın kalın dala ipi çözülmeyecek kadar bağladıktan sonra aşağıya indi, çirkin yüz ifadesini takındı.

" Ne kadar gelişmemiş cezaların var, ben senin yerinde olsam benden korkardın."

" Sen benim yerimde olsan ne yapardın Elena ?"

Alex kahkaha patlattı dışarıya " Kampta olanlar hepsi benim oyunum biliyor muydun ben senden üstün bir varlığım!"

" Kendini kandırıyorsun ayırca biliyordum, sen gelmeden önce hiç sorunla karşılaşmadık sen gelince planlarımız alt üst oldu şu ormandan çıkalım seni köle pazarını satacağım!"

Yüzüne tükürdü gülümseyerek " Rüyanda görürsün sahtekar insan!" demişti.

Miles güldü " Sahtekar olan ben miyim yoksa sen mi? " diye sormuştu.

Alex sinirlenmedi bile çünkü sahtekarın kim olduğunu çok iyi biliyordu.

"Ne oldu sinirleneceğimi mi düşündün sahtekar. Benim kim olduğumu mu sordun yakında anlayacaksın diğer dostların gibi acı çektiğinde! "

" Öyle mi bunu elleri bağlı kız mı söylüyor? "

" Şimdi gül ama bunun acısını bin kat çıkacak sende. " dedi Alex

" Buldum dilini keselim konuşamazsın dır dır ettin. "

Alex ağzından gülerek ' ha ' sesi çıkarttı inanmadı.

" İyi merak ediyorsun benim kim olduğumu sana bir ipucu diğer arkadaşını da söyledim karşınızda intikamcı bir kanunsuz varsa ne yaparsınız diye onun cevabı çıkmaz demişti, ya çıkarsa. "

" Anlaşılan çenen açıldı dilini yakarsam, ne kadar konuşabilirsin."

" Bana yap bedeli bin kat senin üstünde çıksın ne dersin, bence biraz durman senin için iyi olacak."

Miles inanmadı,Alex'in dediği lafları arkasını dönerek kulağını kapattı. Gölge belirdi " Fazla acı çekerek neye katlanıyorsun ortak, "

" Tuzağı hazırla yarından sonraki gün firar ediyoruz ve Karl için ipucu bıraktın mı ? " dedi Alex. Gölge her şeyi hazır olduğunu nereye gitmesi gerektiğini açıkladı.

' Gölgemle birlikte git beni güvenli yerde bekleyin. '

Zararlı olmaz mı gölgesinden ayrılan her insan bir gün yok olur

' Eğer öyle bir şey olsaydı çoktan soytarı geberirdi ama öyle değil. '

Gölge emri kulak verdi gölgenin elini tutarak uzaklaşırken " Bu iş bitse yakında lordların bölgesini gidiyoruz. "

Gölge omzunun üstünden gülümseyip uzaklaştı Alex'in gölgesiyle.

Yarın son demişti fazla oyalanmak istemediği için bugün ve yarını iki gün olarak kaydetti.

Derin bir nefes alıp bu halatlardan nasıl kurtulacağını bulmayı çalıştı. Bilekleri ip yüzünden kızarmış arkasından bıraktığı acıyı dişlerini ısırarak katlandı.

" Susadın değil mi ?" dedi bıçağı ipe doğru fırlattığında ipi kesti ama bileğine değmişti sivri ucu.

Yere yapıştı kalkmak için çabalarken Miles Alex'in saçından tutup sürükledi. Alex için bu kadarı fazlaydı. Saçı isyan ediyordu.

" Susamışsın bunu iç! " Alex suya baktı su ona baktı. Midesi kalktı sanki kamp alanında yaptığı kaosun hıncını alıyor gibiydi.

Kafasını çevirdi midesini bulandıran bir şey yapmayacaktı. " Sen istedin içmedin o zaman, " dedi kovayı eline aldı ve Alex'in başından aşağıya boşaltı.

Kokusu midesini kaldırdı. Su bıçağın sıyırdığı bileğine gelince cızladı. İçi acıyordu.

" Artık oynamayacağım yarın seni köle pazarını satacağım ki hem kaybettiğim parayı hem senden kurtulacağım."

Satılmadan önce burada işini bitirmeliydi.

Gölgeyi fark etti güzel haberi söylemişti Karl fazla uzaklaşmadan bulmuştu.

Fısıltıyla ' Plan hazır mı artık oyalanmadan işini bitirelim. '

Gölge bunu duyup sevinmişti.

Peki ne zaman olacak bu iş

' Bu gece o uyuduğunda oynama sırası bana gelecek,'

Anlaşıldı deyip çekildiğinde Miles sıcak kumaşı dikkatli taşıyıp Alex'in ağzına kapatmıştı.

Ağzı cayır cayır yanıyordu. Miles hem çenesini kapattı ama hem yanmasını istedi.

Alex yutkunup durdu, ağzını ıslak tuttu. Gözleri içindeki suyu dışarıya attı. Gözlerini yumdu dayandı bir yere kadar. Alex'in yanında su içip durdu. Alex o adamı öldürmeyi yemin etti içinden. Karnından isyan sesleri yükseldi.

Ellerini çözmeye çalıştıkça açık yara daha da sızladı.

 

Miles kuytu bir köşede yatarken gölgesi belirdi. Ellerini özgür bıraktı ip izleri bileğine süslemişti. Ağzındaki yanan bezi çıkarıp havayı üfledi.

" Biraz daha oynamak istiyordum ama burada fazla takıldım ben, " dedi Alex.

Adamın suluğunu eline alıp ağzına döktü ve kurumuş boğazını ıslattı.

" Hadi senle bir saklambaç oynayalım beni bul ebe! " zevkle gülmüştü.

" Senin elinde oyuncak olduğum yeter şimdi benim oyuncağım sen olacaksın! "

" Gölge izleri bıraktın mı tuzaklara "

Gölge başını olumlu sağlamıştı.

Ortak gölgeyi dönüş demişti kılıcı uzatarak gölgeye dönüştü.

 

Miles gözlerini açtığında Alex'i bakmaya gitti ki çözülmüş ipi ve bezi gördü.

" Kaçacağını biliyordum! " demişti sinirden köpürmüş Miles Alex'i bulmaya gitti.

İz bıraktığını düşünen Miles her çalının altını topraktan anlamaya. Koşarak Alexi seslendi " Elene nereye saklandıysan seni o delikten saklanacağım ve buna pişman edeceğim "

Miles Alex'in korkmuş yüzünü düşündü. Düşündükçe mutlu oluyordu. Kamp alanından uzaklaştı daha da uzaklaştı arkasına baktı.

Bakarken yerde ayak izleri görmüştü " He he salaksın akılsızsın seni bulamayacağımı sandın." demişti ayak izini üstüne basmasıyla dili acıdan yanmayı başladı. Miles neye uğradığını şaşırdı giysisinden kumaşı koparıp ağzını tıkadı. Bir şeyler konuşuyordu ama anlamıyordu.

" S-sene burunca betelini ödeteceğim " Miles'ın Alex'i bulması çok zaman alacaktı. Gözüne çarpan ince dalları çekip ilerledi. Hayvan sesleri duymuştu. Oradan uzaklaştı. Alex'in nereye kaçıp saklandığını bulmayı çalıştı.

İçindeki ses Alex'i daha da yaklaştığını söylediğini kanıp ikinci tuzağı bastığında parmakları kesildi ince bir ip parmaklarını çizerek yok etti.

Alex saçını tuttuğu elin en küçük kısımlarını keserek başlamıştı. Miles korkudan olmayan dilini ısırdı bezi sıktı.

Bir yanılsama gibi görünüyordu Alex.

Kızıl saçlarını fark etti Miles. Elena'nın gerçek saçı kızıl mı diye aklından geçirdi ama o Elene değildi, Alex'ti.

Alex'e doğru birkaç adım yürüdükten sonra bastığı tuzakta durmuş yutkundu. Alex ona doğru yürüyüp yerden kılıcını çıkarıp cayır cayır yanan kılıcı görüp korkudan gözleri titremişti.

" Kim olduğumu sordun, bana Alex kızıl gölge diyorlar ve senin kirlettiğin birliğin ekibinden liderim. Kılıcım uzun zamandır aç ona bu zevki vereceğim." dedi.

Miles kıpırdamayı çalıştı ama bastığı tuzak yüzünden bacakları kıpırdamıyordu.

Alex pis pis gülerek gölgenin açlığını son verdi. Kılıcı adamın karnına saplayıp tüm gücü, adamın üstüne boşaltı.

" Konuşamıyorsun bale göster sizi kim tuttuğunu! " demişti kılıcı tuttuğu eli değiştirip mühürlü olan elini alıp boşta olan elini istemeyeceği şeyi yapmıştı. İki parmağını adamın iki gözünü sokup anılarında dolaştı.

Bir tahminleri vardı tabi.

Alex kraliçenin yüzünü gördü ve konuşmalarını işitti. O da aynı sebepten sadık adamı arıyordu hepsi kraliçenin planının bir parçası. Tabi liderle birlikte gidince görürsün.

Bu kadar yeter deyip parmaklarını çekip aleviyle temizleyip adamın üstünü sürdü.

Kılıcı daha da sokup gölge hıncını çıkarıyordu. Alex tek bir hamleyle gülümseyip kör yaptığı adamın gözlerini bakıp kötü kötü güldü " Gölge ruhu yak! " emri verdi. Bileğinde olan ağaç köklerini uzattı kılıçla birleşip tüm gücünü adamın ruhu ve bedenini küle dönüştürdü. Kılıcı içinden çıkarıp bir rahatladı. Üstüne sıçrayan kanı koluyla silip zevkli zevkli görmüştü.

Telsizi istemişti. Yorgun görünen Alex ağacın gövdesine oturmuş eline alarak Karl ile iletişime geçti " Beni almaya ne kadar kaldı. "

Karl Alex'in sesini duydu yaşadığını sevindi " Yanıp olan kamp alanına yaklaştım seni almaya geliyorum neredesin?"

" Nerede olduğumu bilmiyorum ama şu an kalıcı olarak seni bekliyorum ağaçlık alanda dinleniyorum adamın sahte izlerini kanma iz sürücü gücünü kullan Karl. Benim ve gölgenin bıraktığı canlı işaretleri odaklan. " demişti rahat bir nefes aldı.

 

Karl bahsettiği gibi yanan kamp alanından uzaklaşıp ağaçlık kamp kurduğu alandan ilerledi.

Bir yerde durup küçük bir ateş yakıp mesajı eline alıp çantasını geri koyduğunda ateşi toprakla söndürüp Alex'in bıraktığı işaretleri nerede başlayacağını yol boyunca düşündü.

Haritada bazı yerleri bulup Alex'i bir zahmetten kurtardı.

" Kamp alanı orada yan taraftan kaçmış olabilir. " demişti yana doğru yönelip atın üstünde indi ve yerdeki ayak izlerini dokunup avucunu aldı koklayıp ne kadar uzakta olduğunu kaç gün geçti ama izler silinmediğini güldü.

Kaosa bakıp " Başlama yerimizi bulduk kaos. " dedi Karl.

Kişnedi evet haklısın izini koklayacağım

Karl gülümseyerek atın eyerinin üstüne oturdu.

Ayak izlerine takip etti, yolu yarıladı. Ağaçlara bakındı tüm iz bırakacak yerleri araştırarak bakınırken sönmüş ateş yerini fark edip daha da yaklaştı.

Ayak izlerini taradı,bir işaret bıraktığını söylemişti. Kaosla birlikte yolda ayak izleri izleyerek yol nereye gidecek diye yürüdü.

İki farklı izleri gören Karl bir anda durdu. Alex'in dediğine gelmişti kanma demişti.

Alex'in bıraktığı izi ağaçlarda çalılarda didik didik etti.

Avucun içine oyuk değdi. Karl elini çekip oyuğu baktığında Alex'in bıraktığı işareti fark etti.

" Buradan gitmişler doğru yoldayız. " dedi Karl kaosa.

Kaos kişneyip katıldı. Yürüyerek yürüttü. Alexden bir sonraki izi arayarak ilerledi. Çalıların içinde işareti buldu daha da yaklaştığını emin olmuştu.

Karl, Alex gibi kendisi hakkında bilgi edinme kulağa güzel geldi. Karl ya kurt kabilesinden mi gerçekten iz sürme becerisi oradan geçmiş olabilir.

Uzun uzun yol almıştı izleri bulup izini sürünce Alexi ağacın gölgesinde cansız durdu.

Hızlıca koşup Alex,i canlı olup olmadığı görmek istemişti. Kollarını tutarak salladı " Alex uyan. "

Alex hoş olmayan homurtuyla homurdandı.

" Uyandığım Karl. " dedi Alex gözlerini kırpıştırıp açtığında endişeli gözlerle bakan Karl'ı baktı.

" Sana bunu yapan adam şu an nerede ? "

Alex gülümseyerek doğrulup adamın olduğu tarafa gittiğinde içi dışına çıkmış adamın dibine gelip-

 

 

Karl arkadan Alex'i izlemişti " Onla güzel oynadım. " dedi ayağa kalkıp arkasını bakmadan ilerleyip kaosun üstüne atladı Karl Alex'i rahat bıraktı. Yol boyunca ayakta yürüdü Alex lideri rahat etsin diye.

" Alvin bizimle geliyor ödülle bizimle geliyor."

" Neden bizimle geliyor. "

" O da dostunu senle bulmak isteğini kralı anlattı ve istifa edip bizimle geliyor." dedi Alex Alvin'in fikrini düşüncesini saygı duydu.

" Bunu okuman lazım açıp okumadım ve haritanın çoğu bitti birkaç gün sonra hafta başka yolculuğa çıkacaksın."

Alex güzel haberleri duymayı severdi.

Alex Karl'ın uzattığı mesajı elini alıp Gölge Kralın güzel haberini okudu.

 

Ateşten yapılmış kağıdın büyülü yazılar vardı. Gizlenmiş harflerin ve cümlelerin ne yazdığını çok net anlamıştı.

" Sapasağlam kasabaya gidelim mesajın cevabını direk yazacağım. " dedi mesajın içeriğini kısaca söylemişti " Prenses dostum,benim gibi görev yapmak isteyen dostumu göreceğim."

Karl kabul ettiklerini duyunca gülümsedi. Uzunca yürüdüler vadiye geçip ağaçlık alandan taş yolunda kasaba evlerini girişine kadar ilerlediler.

" Ben kralın yanına böyle çıkamam yıkanmam lazım beni limana götür. " demişti. Karl liderini uslu bir çocuk gibi dinleyip kasaba yolundan ayrılan diğer yolu kullandı.

" Sonunda Beyaz Adaya geri dönüyoruz ayrıca burada alacaklarımızı alalım kılıç ve yiyecek gibi," dedi Alex başıyla sallamıştı.

" Ödülü almak için tayfadan at arabasıyla gemiye taşımayı söylerim. "

" Haklı olabilirsin." dedi Karl.

Alex'in aklı Aykutta kaldı.

" Ben şu tutsağı bir göreyim. "

" Emin misin bundan,"

" Hiç olmadığım kadar hem onla konuşacağım şeyler var. " dedi Karl söz dinledi fazla inat yapmadı kabul etti. Limanı denizin kokusunu içine çekip telsizi eline alıp güzel haberi ekibe duyurdu " Beni dinleyin birkaç gün sonra adaya geri dönüyoruz Andrea sende durum ne prenses kabul etti bizden cevap bekliyor. "

" Durum ne mi Stefan lordun yanına bilet almayı başardı bundan sonra benim sıram, "

" Tüm işi Stefanı mı yaptırdın iyi misin ? " Alex meraktan sormuştu.

Andrea cevabı netti " Görevsiz kanunsuz olmaz çırağı küçük bir görev verdim ve şimdi sıra bende, "

" İyi bale güzel haberlerin gelmesini bayılıyorum size güzel haber kralın dostu bizimle gelmeyi seçti. "

" Biz ustayla konuşur onu güvenli konaklama yaparız."

" Anlaşıldı kapatıyorum. " dedi telsizi kemere takıp limanın yakınına gelmiştiler gemiye arayıp buldular.

Tayfadan biri Alex'in geldiğini duyurunca tahtayı indirip atı yol açmıştı.

Kaptan sarılacaktı Alex durdurdu " Tayfana söyle banyoyu hazırlasınlar! "

" Alex hele şükür yaş- sana bunu o mu yaptı " Aylin'in üzgün sesini duymuştu onu mutlu gördü mutlu oldu.

" Alex tutsağa hesap sormak istiyor ona götürün lideri! " dedi Karl. İki tayfa dikkatli şekilde Alex'i tutsağın olduğu zindanın kapısına yaklaştı.

" Ziyaretçin var mahkum! " dedi tayfadan biri.

" Burada sizden başka kim olabilir ki ?" diye sormuştu.

Alex bu cevap hakkını elde etti " Tutsak ettiğin kızı hatırlıyor musun? " diye sormuştu.

Aykut tanıdık sesin yaşadığını öğrenince zincirlerle ayağa kalkıp kapıya yanaştı.

" Siz burada bekleyin! "

İki tayfa başını sallayıp kapıyı açıp içeriye almıştı.

" Elene yani Alex yaşıyorsun peki Miles ne oldu ? "

Alex zevk alarak gülümsedi " Cehennemin dibine gitti! "

" Onu öldürdün. " Ses tonu korktuğunu belli etti.

" Daha doğrusu'" yarıda kesip ' otur!' emriyle gözleri parladı Aykut emri karşı gelmedi.

" Nerede kaldım, doğrusu bana oynadığı yetti, bende onla bana çektirdiklerini hesabını aldım ayrıca sizi görevlendiren kişiyi anılarında bulup yaktım. "

" Kimden bahsediyorsun? " demişti korkmuş gözlerle.

" Buz Kraliçesinden bahsediyorum eski kralın dostunu bilgi almak için sizi görevlendirdiği o kraliçe! " dedi Alex çok fazla bilgi verdiğini anlayıp konuyu değiştirdi.

" Senle ne yapsam sen bana bir şey yapmadın ama birliğin adını lekeledin acaba seni krala teslim mi etsem çünkü onun halkını kandırıp durdun, o yüzden bu kararı krala bırakıyorum. " dedi

" Senle geleyim olmaz mı? " diye yalvardı Aykut.

" Gideceğimiz yer buradan daha beter. Beyaz adanın ne halde olduğunu biliyor musun ?"

Beyaz ada kelimesini duyunca sustu.

" Anlıyorum bizimle gelemezsin hem riskli hem tehlikeli burada adaletin olacak. " demişti.

Karl kapıdan banyonun hazır olduğunu söylemişti ayrıca şifacının geldiğini belirtti.

Alex yanından ayrılıp kapıdan çıkmıştı. İlk tedavi ettirip sonra güzelce o adamın değdiği yerleri sürte sürte kızarttı.

Canı yana yana yıkanıp geri tedavi yapıp üstünü düzgün şeyler giyip kendi ateşiyle kuruttu.

Kaptana birkaç gün sonra yola çıkacak olduklarını yanına saraya gittiğinde bir at arabasıyla adam ayarlamasını emretti.

Kaptan emri almıştı. Alex kralla buluşmadan şöminenin önüne geçip yazdığı bilgi mesajıyla şöminenin içine atıp yolladı.

Karl haritada bulduğu yerleri gösterip haritayı tamamlamıştı, görev sırasında.

" Dinlendikten sonra ilk durağım ilk lordun çıktığı yere o zaman Işık Kente doğru yol arıyorum. " dedi Alex Karl gülümsemişti.

" Yaşadığım hem korku hem aksiyon ve hem stresli bir yolculuk oldu adadan ayrılmak iyi geldi. "

" Tayfayla birlikte ödülü alalım kendimize bütçe alıp malzeme alalım gerisi gemiye gitsin ayrıca Aylin için yeni giysi ve gıda için para ayıralım kendi düzenini kursun. "

" Bize çok yardımcı oldu. " dedi Karl. Alex başını olumlu sağlamıştı.

" Işık kenti nasıl gideceksin peki gemiyle mi ?"

" Bilmiyorum nasıl giderileceğini emin değilim daha yukarıda olan birileri yardım etmesi lazım. "

" Kanatlılardan mı yardım istemeyi düşünüyorsun, Alex "

" Onlarla ulaşmanın yolu varsa neden olmasın. "

Karl Alex'in uçuk fikirlerine karşı ağzı açık kalmıştı. Alex yutkunmasını söylemişti.

" Aykut serserisini krala teslim ediyoruz, Karl bizimle gelmek istiyor ama onun adaleti bizimle değil kralla olacak. "

" Bende katılıyorum ayrıca sana baya takık bu herif, " demişti Alex kahkaha patlattı.

" Kampta bana bağımlı olduğunu gördüm zaten. "

" Aynen aynen neyse bir yatak yükümüzü üstümüzden atar. " demişti Karl. Alex rahat bir yatağa hayır demezdi kendi odasına geçti yatağa bıraktı ve uykusunu devam etti ama yaraları uyutmadı bir yana döndü ağrı kendini hatırlattı.

Bilekleri bir ayrı kızarıklar sürtünce sızladı. Ama içi rahat uyudu uzun zamandır kullanmadığı bir yeteneğini kullandı ama uzakta nasıl olacak onu bilmek istiyordu. Gözlerini kapatıp hayallere daldı.

 

 

 

 

Güzel uykuyu hasret kalmıştı. Uyanmak istemiyordu ama işi çabuk bitirip adaya dönüp oradaki işleri tamamlaması gerektiğini bilerek uyanmış üstüne giysilerini giyinip saçını düzeltti.

Kaptan " Lider at arabası getirdik ve birkaç adamımı size bırakıyorum. "

" Tutsağı çıkarın krala teslim ediyoruz. "

Kaptan bu müjdeyi sevinerek " tutsağı çıkarın ve kaldığı yeri temizleyin " dedi. Alex anlıyordu kaptanın bu tedbirini, kim misafir dışı tutsak ister demi.

Alex gülümseyerek Aylin'i çağırdı " kaptan buradaki herkesin parasını ver Aylin sende paranı al kendini çeki düzen ver. "

" Anlaşıldı lider, " dedi o da ekibe katılmıştı.

Alex aAlakonu kavuştu, Alakon Alex'i kavuştu

 

 

Aykut geminin güvertesinden çıkarıp at arabasından birini bindi eli zincirlenmiş şekilde Alex'in saçlarına odaklandı ve atla uyumunu seyretti.

" Geldim Alakon benim için endişelendiğini Karl söyledi bak sapasağlamım. "

Tabi öylesin ama halin öyle demiyor Alex.

Alex şaşırıp güldü " Çok uzun bir yoldan buraya geldim ama iyiyim bakma halimi. "

Alakon kişneyip güldü. Alex Alakonun sırtını binip liderlik etti. Yanından Karl kaos ile eşlik etti. Arkasından iki at arabasıyla denizciler takip etti.

" Şey Alex sen atınla mı konuşuyorsun şu çocuk gibi, "

Alex omzunun üstünde bakış atıp önüne döndü.

Limandan ayrılıp kasabanın içinden geçerken elleri bağlı olan Aykutun üstüne bir şeyler atan insanlar iki dostu görüp alkış yaptılar.

" Kanunsuzlar çok yaşa! "

" Bana mı diyorlar ama üstüme bir şeyler atıp duruyorlar. "

Karl " Sana değil. bize. kanunsuzlar birliğini temizledik! " dedi

Alex " Karl ona bir şey anlatmanı ve açıklama yapmanı gerek yok! "

" Anlaşıldı lider, " dedi kasabadan çıkıp diğer yolu sapıp büyük demir kapıdan soyluların ve kralın yaşadığı bölgeye doğru yol aldı.

 

Loading...
0%