@handelendin
|
Girişte durdurdu Alex. Karl girmişti sarayın içine kolaylıkla sadık dostunu göstererek şimdi ise elinde tutsak ile gelen Alex vardı. " Tutsağı belki kral adaleti sağlar diye düşünüyorum " " Size her zaman izin var kanunsuz kızıl gölge " demişti demiri açan muhafızlar izin vererek geçmelerini yol açtı. Alex ile gelen at arabayla bölgenin en üst tepesine doğru at sürdüğünde alakon sürekli kişneyip durdu. " Neyse ki çıkmayacağım asansör var burada " dedi Alex. Asansörü bindiler tutsağı yanına alıp " siz burada kalın asansör ile indireceğiz " dedi Denizcilerden tamam sesi duymuştu. " Senin dostun bileklerime ip takıp beni böyle yürüttü " dedi saraya çıkmış asansörle saraya doğru ilerledi. Attan indi atları özgür bırakıp saray kapısından durdu kapıdan izin gelince içeriye doğru taht odasına doğru yürüdüler. İlk geldiğiyle aynısını düşünüyordu burası soyulacak yerler arasına girerdi. Kralın ilk gördüğü ile son gördüğü arasında büyük bir farklılık vardı soygun endişeli yüzü canlanmıştı. Alvin kapıdan gelenleri bakınca gülümsedi Alex'in saç rengini fark edip kralı baktı. Karl " Alvin bu gerçek olan Alex kızıl saçlı olan o yüzden şaşırma " Alex ile Karl kralın önünde eğildi tutsağı bile eğilmesini sağladı. " Kalkın gerçek kanunsuz ekibi beni mutlu ettiniz " " Bu bir şereftir efendim size onlardan birini getirdik belki adaleti sizin elinizden sağlanır " " İyi ettin muhafızlar kızıl gölgenin elinden tutsağı alın zindana götürün " iki mıhafız Alex'in yanına geldi. Alex onlara gülümsetip tutsağı bıraktı. Muhafızla kapıdan çıktıklarında. Alvin " Çok eskiden bir dostumun kızının adı da alexxa ama hep Alex diye hitap ederler " Alex şu an o küçük kızın ne halde olduğunu bilmek istiyordu. " Alvin senle gemide uzunca konuşacağız ama ilk ödülü ve seni alıp gitmemiz gerek " Kral danışmanı çağırıp ödülü taşımaları için muhafızlarını emretti asansörle birlikte inip at arabalarına koydu. " Alvin denizciler seninle birlikte gemiye götürsün biz şuradan ekibe malzeme almak için kasabadan dolaşacağız " " Anlaşıldı Alex " demişti. Alex gülümsemişti alokan ve kaosu binen iki dost diğerleriyle ayrılıp kapıdan geçtiler tabi ilk önce. Telsizi eline aldı malzemelerini almaya düşündü. Kendine bütçe çıkarıp bir at arabasını malzemeler için denizciye yanına almıştı.
" Evet görev tamamlandı gitmeden önce alışveriş üç gün sonra ev yolunda olacağız biz karşılayalım isterseniz prensesi " " Üç gün sonra orada olacaksınız - " Andrea lafa girdi " hiç gerek yok biz oraya yakınız siz denizden gelip limandan çıkıp ölü kasabaya gelip almanız zor " Alex güldü " Şunu desene prensesi merak ediyorsun " " Öyle değil neyse ben gelirim alamaya öyle yazmadın mı kafa karışıklığı olmasın " Liana onayladı, malzemeleri saydı Alex kafasını yazıp ilk durağı olan silah yapan yerde durmuştu. Yeni silahlar denemeyi hep istedi. Gıda ve giysileri aklında tutup bir yıllık yeteceği besini sağlamış olacaktı. Telsizi kapatıp geçen geçtiği kılıç döven dükkanında durup içeri girmişti. " Kolay gelsin kardeş işin var mı " Alex ile Karl'ı görüp yanına gelip müşterisini ilgilendi " Evet efendim size nasıl yardım edebilirim " " Yeni silahlar dövebilir misin bize acaba ya da verebilir misin yapılmış olanlardan " " Nasıl bir şey denemek istemiştiniz " " Hep kılıç kullandığım için yeni şeyler denemek istiyorum bize önerebileceğin bir silah türü varsa " " Elinizi bakabilir miyim kılıcı kullandığınız elini " Alex ne için olduğunu merak etti ama yine elini uzattı ve dövücü elini dikkatle inceleyip ele göre yeni bir silah tutmasını rica etti. Elinde bilmediği bir silah elinde oynayıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Dövücü " Bu burada çok ünlü. Buna değişken tabanca denir sahibinin gücüne göre değişir " dedi Alex bir gücünü tabancayı verdi ve bir şey olmadı. " Mermi sahibinin gücüne şekil alır ve bak " demişti dövücü. Alex tabancaya baka kaldı. Gri renge dönen tabanca kenardaki çizgiler kızıla ve cam pencerenin rengini baktı. Dövücü bir atış talimi taktı karşı tarafa. " Bundan emin miyiz peki gücüm buraya aşar " dedi Alex. Yap yap demişti bunu dükkan sahibi istedi diye söyleyip içinden korkarak gözünü kısarak tetiği çekti. Bir patlama sesi koca duvarı ötesine geçip yıkmıştı. " Ben sana dedim benim gücümün sınırı bile yok diye demirci " dedi Alex. Demirci gülerek cevap verdi. Alex malzemeleri söylediğinde ne zamana kadar geleceğini söylemişti birkaç gün olurmuş hazır olanlardan almıştı. Bir çuval dolusu istediği silahları almıştı ok ve yay hatta demircinin eline verdiği tabancanın parası ile duvarı karşılama için gerektiği masrafı karşılayıp elleri dolu çıktılar. Önemli şeyler gıda ve bakım hatta giysi dükkanları içini dışını getirip Karl erkek kıyafetleri bakarken Alex ise kız kıyafet ve ihtiyaçları karşılamak için malzeme dolusu çantalarla çıkıp at arabasını doldurdu. Yeni şeyleri denemeyi sevmişti. Altın pirinci ilk defa duydu ama yemedi küçük çuval doldurmasını istedi meyve sebze hatta süt ürünleri ekmeği baya doldurdu. İçecekleri çuvala koyup ne kadar tuttuğunu söyleyen dükkan sahibi iki torba akçe deyince iyi ki fazladan para almak aklıma geldi demişti Alex. İki torba dolusu akçeleri dükkan sahibini verip başka alacak bir şey kalmayınca limana doğru bir dolu at arabasıyla iki atla limana doğru yürüttüler. At arabasında tıngır bıngır sesleri geliyordu Alex " Karl attan in ve arkada onları göz kulak ol dökülür " demişti. Karl kaostan inip denizciyi durdurup faytonun arka kısmına geçip çuvalları poşetleri düzeltip ilerlemesini söyledi. Denizci atları bir kez vurup ilerlett. Alex önden devam etti. Kaos onlara takip ediyordu. Kasabadan limana giden taşlı düz yoldan ilerlediler denizin esintisi saçlarını havalandırdı martıların sesleri denizin has kokusu burnuna kadar geldiğinde yaklaşmış olacaklarını emin oldu. Kaptanların seslerini işitti. Kendi gemisine doğru iskeleye yol almıştı. Kaptan köprüyü indirip Alex ve atları içeriye almıştı. Aylin koşarak karşıladı. Alex Karlla birlikte bir konu hakkında konuşup durdu " Valla sığınağa kadar ben ölüyüm onları nasıl saklayacağım gölgemde " " Hafif olanları ben alırım ağırları gölgende tut " " Oraya gidince düşünürüz " Alex kaptana bakıp " Büyük buzdolabını çalıştır kaptan bozulacak gıdalar var poşetle koy " demişti Aylini bakmadan önce. Aylin'e döndü " Efendim Aylin ne oldu" " Geldiniz ya koşa koşa geldim Alvin bey sizi masada bekliyor yemek masasına " dedi. Karl ile Alex mutfağa doğru ilerleyip kapıyı açtığında Alvin onlara gülümsedi. Kaptana seslendi " Kaptan denize açıl " Kaptan hay hay deyip köprüyü kaldırdı ipi çözen denizci bir hızla gemiye atladı. Diğer denizci çapaya suyun içinden çıkarıp güveritiye dikkatli koydu. Gemi boşluğa geldi güverte sallandı,durdu. " Bana soracağın şeyleri bekliyorum " aşçıları dışarı çıkmasını emretti. Sadece Alvin ve iki arkadaş dışında kimse yoktu. " Biz adayı cadının elinden almayı düşünüyoruz bunun için cadının adamları ve kralı bulmaya başladık. Alvin kralın sadık dostuydun bana kralın kaybolmadan önce ne olduğunu anlatmanı istiyoruz " dedi. Alvin eski kötü günleri düşünmeye ara vermişti ama eğer geçmişin kötü anları onlara yardım edecekse özellikle eski dostunu bulma yolunda. Hatırlamayı seçti. " Tam olarak hatırlamıyorum ama geçmişte yaşananlar .." demişti hatırladıklarını anlatmaya başladı. Kral, o zaman iki çocuğun saraydan kaçtığı haberi muhafızlardan duydu. Kar kraliçesi beyaz kraliçenin ölü cesedinin başında kahkaha attığını gördü. Başında bir şeyler konuştuğu son kelimesi adayı ele geçirmek olduğunu duyduğu kurduğu konseyi topladı. ' Çok geçmeden eşimin kız kardeşi adayı ele geçirme planları yapıyor eşimi öldürdüğünü görmedim ama kahkaha attı. Yakında beni sürgüne yollayacak o yollamadan ben birlik toplamaya gidiyorum " Alvin konuştu " Peki kralım bu birliği burada toplayamaz mısın neden başka yerde itiraz etmişti " Kral " Burada kimseye güven olmaz çocuklarım saraydan uzaklaştılar burada kalacak bir sebebim yok umarım orada güvende olurlar " Diğer dostlarından biri " Peki kraliçeye görülmeden nereye gitmeyi düşünüyorsun " " Bunu senle sonra konuşacağız " demişti kral. Soruyu soran dostu başıyla onayladı. " Sizde kendinizi buradan kurtarın elbet bir gün adayı kurtarmak isteyen birileri gelir " emin konuştu. Kralın son konuşmasıydı konseyle. Kralın dediği gibi beyaz kraliçe yok oldu kardeşi kar kraliçesi onu bir yere sakladı. Kar kraliçesi başa geçtiğinde kralın saraydan ayrıldığını duymuştu. Yeğenleri ortadan kaybolma haberiyle birlikte çılgına döndü. Kendisinden başka hiçbir soyu hayatta bırakma gibi bir niyeti yoktu. Varsa bile onları aileden biri değil çalışan olarak yanına alma fikrini Alvin duydu.
Alvin olanları anlatınca Alex tam hatırlamıyorum diyen alvine " valla hiç hatırlamıyorsun neyse kralla son konuştuğun ve nerede olduğunu bilen birini olduğunu söylemiştin o kim "
" Benim tahminim var büyük olasılıkla aile evine gitmiştir ama oranın nerede olduğu hakkında bilgim yok ama bilen var " dedi Alvin. Alex kim olduğunu sordu. " İsmi yani eski ismi Çağın yani krala çalışan bir casus diyelim krala olan bitenleri gördüğü şeyleri anlatıyordu aralarında anlaşma nedeniyle başka birini anlatırsa cezaya çarpılır o yüzden " " Peki bu çağın denilen dostu şu an nerede Alvin " " Bir yere gideceğin den bahsetti neresi orası " hatırlamayı çalıştı. Dilinin ucunda olan yeri hatırlanmayacak kadar geçmişte kalmıştı. Dilinde ucundaki baş harfini söylemişti ki Karl cevaplamıştı neresi olduğunu Alvin evet orası der gibi. Alex anlamadı orada ne arayacaktı. " Peki siz ikinizden başka diğerleri nereye gitti onlarda senin gibi başka adada çalışmaya mı " " Bazıları evet bazıları vefat haberi aldım gazetelerden bazıları ise emekli olduklarını aileleriyle sade hayat yaşıyor olduklarını düşünüyorum " Yemeklerine yerken konuşmayı kısa kestiler aşçılar şüphelenmesin diye. " Bence bu konu daha tenha olan bir yerde konuşulmalı çalışma odasında devam edelim " dedi başlarını salladı. Yemediği kadar masada olan biteni bitirmişti. Karl'a tuhaf gelmedi onun ne zorluklar çektiğini biliyordu ama Alvin yavaş olmasını rica etti. " Alvin biri sana iğrenç yemekler verip aç bıraksa ne hissedersin" Alvin tüyleri ürperdi " Bir masada olan biteni yerdim herhalde " " Alex o adamı oyuna getirmek için mağdur rolünü yaptı ve sonuç karnı aç ve zayıflamış durumda " " Adaya geldiğimizde kalın şeyler giyelim kraliçe elindeki avını kaçırdığı için kan fırtınası estiriyor olmalı" dedi katıldılar. Karnı şişene kadar temiz su içti yedi ve çalışma odasına geçerek konuyu detaylı konuştular. " Peki kim bulacak çağını bulacak Alex sen mi " " Bir görev dağılımı yapalım Karl sen adada kal zaten çok aksiyon yaşadın biraz sakinliğe geç " Karl başıyla evet olarak salladı. " Liana gitsin bu sefer tek başına ben Andrea ile kalırım vio ile birlikte " " Alfabeyi okuyabiliyorsun değil mi peki prenses ile sohbet ederseniz diye " Alvin konuyu alakasız kalmıştı. Ne dedikleri hakkında gıdım fikri yoktu. " Prenses ederken hangi ırkın alfabesi ve prensesi " " Sana söyledim ya kampta gölgelerden yardım isteğimizi kabul ettiler " " Bence Andrea prenses ile yakın olmayı isteyecek birbirine uyumlu " " Peki senin için sevdiğin yanına geliyor eşlikçisi ile " " Başka biri de olabilir " " Ben sizin ne dediğinizi anlamadım ama uykum geldi odaya geçip yatacağım " Alex akşam olup olmadığı güvertenin camıyla baktığında şaşırdı akşam bile değildi. " Ak elflerden nasıl yardım isteyeceksin direk cadıyla anlaşmalı hem ondan sonra diğer adaları nasıl ulaşmayı bekliyorsun. " " Bir hikaye var beş kardeş lordun oluşumu ile ilgili hem illaki oraya ulaşmak için ak elflerden yardım almama gerek yok ki geçitten geçmek daha iyi sadece oraya düşünüp yolumu devam edeceğim haritaya bakarak tek sıradaki yerleri işaretleyip aklına sormadığı bir soruyu soracaktı neden rüyasında kraliçeyle kızı şarkı söylediğini soracaktı. Kraliçenin gücü ne olabilirdi. Yatağına uzanmak istemedi yıldızları izleyerek uyumak istediği için odadan çıkıp elinde yastıkla geminin güvertesini çıkıp tahtaya uzanıp sanki salıncakta sallanıyormuş hissi ile yıldızları izledi. Parlayan yıldızları. Olmadık yerde diline gelen şarkıyı mırıldandı. Alvin tanıdık şarkıyı duyunca sevinmişti kimin söylediğini bakmak için odasından çıkıp dış güverteye doğru yürüdü sese doğru. " Orada biri mi var " diye seslendi. Alex şarkıyı yarıda kesip yan gözle bakıp gülümsedi " Senide mi uyku tutmadı " " Yok tuttu ama şarkıyı tanıdım sadece " " Gelsene bende sana sorular soracaktım " Alvin Alex'in yanına çekine çekine gelip yanıma oturdu " Ne soracaktın bana " demişti. Alex gülümsedi " Şarkı sana tanıdık geldi değil mi ama ben kimin ve neyin şarkısını bilmiyorum bana söyler misin kimin şarkısı " " Sen bunu nasıl duydun ki " bilmek ister gibi bakışları Alex farketti. Alex gökyüzüne izleyerek " Ansızın kamp alanında yani uzaklaştığımız adada rüya gördüm yani rüya mı vizyon mu bilmiyorum ama kraliçe ile küçük kız bu şarkıyı söyledi" Alvin ümitlendi acaba Alex prenses olabilir mi diye ama sonra emin olmadan ümit ederse hayal kırıklığı yaşayacağı için hevesini susturdu. " Gördüğün rüya ya da vizyon gerçekten yaşandı " " Sen orada mıydın " dedi Alex. " Ben her yerdeyim evladım ben hem kralın hem de kraliçenin danışmanı olduğum için yanlarındayım " " Yaşandın dedin peki kraliçenin gücü neydi " Alvin gülümseyip yıldızlara bakmıştı " beyaz kraliçenin yeteneği ne mi hiçbir fiziksel gücü yoktu sadece zihinsel olarak sesi şarkıları büyülü olurdu " Alex ayaklandı " Peki rüyamda gördüğüm o şarkının büyüsü ne " Alvin " kızıyla söyledi demiştin değil mi " Alex başını evet olarak salladı. " Kızına armağan etti o şarkıyı melodiyi çünkü beyaz adanın mirası kızına geçti " Alex merak etmişti " abisinin hakkı değil miydi beyaz ada ilk prensin hakkı diye biliyorum " " Kraliçe büyük oğluna o yetkiyi onda göremedi bile " " Nasıl yani " " Bu da yarının konusu olsun yorgunum " dedi ayağa kalkıp gülümseyip odasına çekildi.
Sabah rüzgarın esintisi yüzünü yarar gibi esti martıların sesi uyandırıcı ses olup deniz kokusu ise cezbederek Alex’in gözlerini açtı. Yastıktan başını kaldırıp kollarını iki yana açıp esnedi. “ Çok güzel bir uyku çektim” Karl Alex’in yanına yürüyüp yanına oturdu “ Oda sana küçük dar mı geldi acaba” demişti imalı imalı konuştu. Alex kahkaha atarak ufuk çizgisine doğru bakış attı “ Yok alışmış oldum oda sıcak geliyor bana terleme mi bunalma mı sağlıyor o kadar” “ Herhalde sığınakta öyle hissedeceksin” “ Öyle hissetmem biraz tur atıp sığınağa gelip uyurum ama elimde öyle bir fırsat varken ben neden yerim varken dışarıda uyuma ihtiyacı bulunayım ki” Haklısın neyse güzel değil mi dün yine şarkı söyledin galiba” “ Ben bilerek yapmıyorum ne zaman rüya görmeyi çalışsam kraliçe ile kızı bana bakıp şarkıyı söylüyor bunun sayesinde beyaz kraliçenin sesini büyülü olduğunu öğrendim Alvinden”
“ Anlıyorum o zaman kalk elini yüzünü yıka ve kahvaltıdan sonra toplanıp konuşalım” Alex elini uzattı karl eli tutup kaldırdı. Karl önden gitti ama alex yastığı eline aldı ve karşıya bakmıştı Odaya gitti yastığı yatağa bırakıp mutfağa doğru ilerlemeden lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı kuruladı mutfağa yürüdü. Leziz kokular yayılan yemek odasının kapısını açarak içeriye adımını attı. “ Günaydın denizci tayfası ve yoldaşlar” neşeli sesiyle masaya geçti. Kaptan yola ne kadar kaldığını söylemişti. “ Yarım gün sürdü gökdeleni uğraşmamız aldı sakin olmayan gökdelen suskun bugün ” Alex her zaman neşesini masada dağıttı “ Peki kraliçeye sinirini bıraktıysa sakinliğini korumak sayılmaz mı” dedi “ Bu espriye neye borçluyuz” dedi kaptan. “ İçimden geldi “ dedi alex gülümseyip adadan aldığı malzemelerden aldığı gıdaların yarısı kahvaltıya gittiğini fark etti ama yine de kızmadı nedeni bu gemi onlarındı ve yeme stoğu dar olduğu için gemide kalmasını gerekli buldu. Güzelce kahvaltısını yapıp lavaboya sonra çalışma odasına elinde kahveyle içeriye girip masaya bıraktı. Arkadan Karl ile Alvin gelmişti. Alvin " Şimdiki konumuz ne olacak " " Sen söyle dünün devamını neden prense o yetkiyi uygun görmedi " Alvin alnına yapıştırdı avucunu ve dün olanları hatırlayıp iç çekip " Evet dün dedim değil mi neden uygun görmedi çünkü prensi büyük oğlunun içindeki gücü fark etti benden eğitmen bulmamı bile demişti oğlundan yöneticiden daha çok koruma gücünü gördü kılıç ve gücüyle usta olmasını istedi " " Prensin ne gibi gücü olabilir Alvin yoksa her kraliyet üyesinde öyle bir güç var mı " " Biri dışında herkesin yeteneği var kraliçe bizzat giderek lorddan istedi " " Ne lordunda istemiş olabilir " dedi Alex. " Dört ama eskiden beş lordun olduğunu biliyorsunuz. Kraliçe ışığın halifeydi" Alex bir lordu listeden çıkarmıştı. Alvin devam etti " ışık lordundan kızı için bir şey istedi " " Ne iste- " güverte sallandı. Alvin korkudan sandalyeyi tutundu " Ne oluyor batıyor mu gemi " Alex ne olduğunu görmek için odadan çıkıp basamaklardan dış güverteye çıkıp kaptanın yanına tutunarak gelip yere sabit basıp dengesini korudu. " Ne oluyor kaptan " " Neden sakin olduğunu anladım sanırım uyuyan dev uyandı suskunluğun sebebi " Alex denizin uyuyan devi ne olduğunu düşünmedi bile bulamayan bir aptallık etmiş olur. Denizin uyuyan devi sıradan bir dev ne alaka. Kolları gemiye yapıştırmış yüzünü gösterdi. Hızlıca gemiye parçalar gibi bir sağa bir sola sağladı denizciler bir o yana bir bu yana kayıyorlar. " Karl atların yanına git " demişti boşta kalan elini kılıcına gidip kınından çıkarıp göz hizasında tuttu. Gölge olamazdı gölge olacağı bir zemin olmadığını farkındaydı. Alex dev kalamarın gözlerine dik dik bakıyordu kalamar onu yiyecek gibi bakıyordu. Derin bir nefes alıp kalamarın bilerek salladığı geminin içinde dengede kalmaya çalışarak gemiye yapışmış kollarına doğru yürüdü yürüdü ve kalamarın kolunu kılıcı sapladığında kalamar kolunu çektiği an alex kolun üstüne sıçrayıp kılıçla ikiye böldü. Daha da sinirlendi hızlı salladı, tutunamayan denizciler alexin üstüne doğru kaydılar, aralarından sıyrılarak görmediği bir anda kılıçla saplayıp kollarını çektiği anda kesip biçti. Kalamar çok sinirlenmişti alex ne yapacağını anlayıp kesin bir emir verdi “ Sıkı bir yere tutunun sanırım ağzına atıp bizi çiğ çiğ yemeye düşünüyor bu adi hayvan” demişti. Kalamar sağ kalan kollarıyla gemiyi baş üstüne tutup ağzına doğru götürmüştü. “ Sanırım aklıma dahi bir plan geldi” Aylin Alexin kalamara bakıp ne düşündüğünü tahmin etmesi gerekmedi, bakışları ne yapacağı gösteriyordu “ Sakın yapma seni yiyip yok etmesi mi istiyorsun” “ O yok etmeden kılıcım yemeği için can atıyor” “ Ama emmesi gerekmiyor mu kılıcın” “ Diyorum ya hem emecek hem emdiği güçle kalamarı biçecek” “ Onca zorluktan başa çıktın biraz mola ver” “ Sana bir kanunsuz sözü söyleyim; zorluklara başa etmeyen biri asla kanunsuz olarak görev yapamaz biz her daim zorluklara hazırlandık eğitimde hani benim için endişelenme” Aylin gönülsüzce kabul etmiş oldu. Alex gülümseyip gölgeye “ Olabildiğince çabuk ye ve sindir ki saldırın anlık olsun” gölge sanki anlamış gibi Alex’e anladığını ışığıyla yanıp sönerken açıklamıştı. Alex gülümseyip direkten elini bırakıp kalamarın ağzından karanlık mideye doğru kayarken kılıcı bağırsağını sapladığında kalamar inledi. Aylin anladı Alex’in darbesini. Alex diğer bağırsağını atlayıp büyük topa doğru tutundu kalbine giden kapakçığa doğru sıçrayıp kalamarın kalbini görmüştü. Hücre duvarını kılıçla yürüyerek çizerken kalamar inlemeye devam etti belliydi içi deprem oluyor gibi sallandığında daha hızlı duvarı delerek gölge güç toplamıştı son bir şey kalmıştı kalbinin ortasına kılıcını saplayıp gölgeye yemeğini yemesini izin verdi. Kalamar can çekişti dışarıdan, gemiyi suya düşürdüğünde güvertenin içi suyla kaplandı. “ adaya geldiğimizde gemi onarımı için malzeme almayı düşünüyorum” dedi Karl “ Daha bir görev var liana tek gidecek ayrıca paranız var sonuçta ama malzemelerin çoğunu kurtarmaya çalıştım” dedi karl. Alexi bulamayınca Ayline sordu. Aylin endişeyle kalamarı gösterip “ Kendisi istedi” Karl “ Neden bu kadar can çekiştiğini anlıyorum umarım orada iyidir” dedi kalamara bakarak. Gölge limitini doldurduğunda Alex’in en sevdiği şeyin yapma sırası geldiği için gülümseyip “ Gölge emdiğin gibi tüket “ demişti gölge tüm gücünü kalbi verip kalamarı çayır çayır yakıp kuruttu patlattı. Denizde bir patlama sebep oldu kalamar parçalarını ayırırken deniz dalgalandı. Alex kanlar içinde denizde duruyordu.
Karl denizde duran Alex için can simidi attı. Alex kılıcı kinine sokup can simidine doğru yüzerek tutundu. Karl gemiye doğru çekti. Alex kalamarın kanını denizde bırakıp sırılsıklam şekilde merdivenden çıkıp gemiye oturdu. Aylin korkmuş gözlerle sarsıp sarılmıştı Alex'e " Çok korktum sana bir şey olursa " Alex " Kalamar bir şey yapmadı sen yapacaksın şimdi " Aylin tebessümle çekilip " Bir şey olmaz " demişti. " Kalamarda bir şey olmadı ama sen beni sıkıca boğuyorsun ha " demişti esprili konuştu. Aylin Alex'in sırtına bir geçirip Alex'in öksürmesine sebep oldu. " Ama bir duş alsam iyi olur " dedi Alex gülümsedi. Pis vücuduyla birlikte ayağa doğrulup banyoya kadar eşlik etti. Banyoya çekildi kuvvetin içine pis kıyafetleriyle birlikte suya girdi. Kafasını arkaya eğip gözlerine kapadı uzun uzun yaşadığı aksiyonu düşünüp istemsiz gülümsedi. Uyuyakalmıştı suyun içinde kapının tıklanmasıyla " hı " sesi mırıldanarak huylanarak gözlerini açıp kapı sesine kulak kesildi. Elini gözüne koyup kaşıdı, kafadan aşağıya su döküp iyice temizledikten sonra banyo leğeninden kalkıp üstüne havluyla sarıp çıktı. Kapıdan geçtiğinde ıslak açık saçları yere su damlattı. Odasına çekilip çantadan kıyafetlerini giyip çamaşırlarla birlikte çalışma odasına kaldığı yerden sohbetleri devam ettirdi. " Biraz uyudum sanırım ama sorun çözüldü peki gemide durum nasıl Karl " " Gemide büyük sıkıntı elmas ve altınların çoğu gemiye bakıma gidecek kıyafetlerin yarısı denize döküldü aynı şekilde metal eşyalarda ama bize yetecek kadar metal ve giyecek var " " Bu da iyi bir sonuç neyse kaldığımız yerden devam edersek nerede kaldık Alvin " " Ne istediği hakkında konuşuyordum. Kızı ailenin en zayıf çocuğu belki daha belli olmuyordur yetişkin olduğunda olacak bilmiyorum ama gölge lorddan kızını prensesi halefi seçmesini ist-" Alex şaşırdı gölge lord mu ne alaka. " Bence gölge lordunun başka öğrencisi yok değil mi eğer prenseste ise lord Alex'in ortağı gölge kim onun geçmişini bulmaya gidiyorsa " " Belki ikiye ayrılmış olabilir kendini sağlamlaştırmak için " " Bak bu olabilir kara lordun gerçek halefini bulursak cadının emrinden çıkar " " Peki nasıl bulacağız " O işi bana bırak bence cadıyı halledin kara lordu az çok hatırlarsam da gerçeği öğrenip yasağa çiğnediği için pişman edeceğim " Bir kendin hakkında gerçeği öğrenelim ondan sonra " dedi Alex. Gölge kabullendi. " Peki nasıl oraya gideceksin " " Adada geçit portalı açıktı ilk defa gölge ormanından başka bir yere gidecek " " Nasıl çalışıyor o geçit " " Düşünce yoluyla nereye gideceğini hayal et ve bir adım at " " Bu adaya öyle gelsenize " " Geçit çok uzaklara ışınlanmasın lazım " dedi Karl. " Anlıyorum yani başka boyut " dedi Alvin biraz daha konu üstünde konuşup akşam yemeğinde Aylin yaptığı davranışın kötü olduğunu söyleyip bir şey olmadığı için sevindiğini dile getirdi. Yemekten sonra çalışma odasına gidip nasıl bir yer olduğu ilgili kitapta yazılanları okuyup hayalini kurmaya çalışmıştı. Ama kafası ağrıdığı için kitabı kapatıp güzel bir uyku istemişti. Son bir günlük yol kalmıştı yarından sonraki günün öğlen vakti evde olacaktı.
Dün tüm planları bir gözden geçirdikten sonra sabah saatlerinde son kez hazırlanmıştı. Adaya girdiği soğukluğu fark ediliyordu kara bulutlar adaya çevrilip dolu yağdırdı. Gemideki herkes üstüne kalın ceketlerini giydiler Alex tüm yükünü gölgesine almıştı. Alvin pelerini kapşonlu takıp gizlemişti. Alvin'in sırtına hafif yemek sepetini takmıştı. Limana doğru yaklaştı şapkalarını takarak birazını gemide bıraktı. Diğerlerini yanına aldıktan sonra denizci iskeleye atlayıp ipi direği bağladı köprüyü açarak atlarla birlikte yürüttü. " İlk seni güvenli karargaha gidelim kasabaya gitmeden önce karargaha uğrayalım eşyaları ve miktarı verelim " dedi Alex. İki yol ayrımında biri kasabaya diğeri ormanın içinden geçiyordu. Ormanın içine girip kuru ağaç dallarını gördüğünde kaldığı adayla karşılaştırdı. Seslerden tüyleri ürperdi ödü kopuyordu " Burası neden ölü gibi " demişti Alex " Cadı burayı ölü toprak yaptı adada saklanan canlılar dışında hiç bir yaşam yok bitkiler kurudu ağaçlar çıplak kaldı " " Hiçmi yeşillik yok ormanda " " Bazı orman ve bölgeleri koruyan kanunsuz arkadaşlar korumaya başardı gideceğimiz yer olan karargahın gizledik yoksa cadı gelir yok ederdi " dedi ormanın derinliklerini atlarla birlikte Alvin'i alt sırtında yürüttükten sonra karargahın giriş geçitten girip korunmuş alanı fark etti. İçini ısıtmıştı atları geride bırakıp karargaha doğru ilerlediler. Kapıya kadar yanaşıp kapıyı tıklattı. Şifreyi sordu. Alex kapı şifresini söyledikten sonra koca bir açılışla sarıldılar. Usta Canon öğrencisi Alex'in uzun yorucu bir görevden döndüğünü hemen anlamıştı " Karargaha hoş geldin kızıl gölge ve iz sürücü neyse yanınızdaki misafir kim " Alvin sırtındaki ağırlıktan kurtulup pelerinin şapkasını çıkarıp onlara gülümsedi. " Kralın danışmanı Alvin seni burada misafir etmek büyük zevk " " Seni de görmek güzel kanunsuz Canon " Alex ile Karl ustasıyla Alvini nereden tanışıklarını merak etmişti " Çok eskiden kral bu adamı göreve çağırdı ondan belli dostuz " " Anlıyoruz ve usta Alvin bir süre karargahta güvenli olsun " " Her zaman yerimiz var Alvine " dedi Canon. Alex gülümseyip gölgesinden getirdiği yüklerin yarısını buraya bırakmıştı. Canon şaşırdı adaya boşaltmış gibiydi. Çıraklar için yeni silahları bıraktı biraz giyecek yiyecek erzak ile bir miktar parayı verip gölgesinden biraz ağırlığı kalkınca rahatladı. " Daha vardı ama dev kalamar ile erzağın yarısı suya düştü gemi yırpalandı ona gitti " " Valla bana aksiyon yetti ben biraz adada sakin görevleri takılacağım " " Bende biraz kafa dinleyip kendi yoluma gölgenin geçmişini çözmeye gidiyorum " " Harita bitti mi peki " " Yarısı bende yarısı Karl sayesinde nereden başlayıp nereye gideceğimi biliyorum en son durak gölge lordun çıktığı topraklarla birlikte lord anıtlığın kapısı biraz uzun bir yol alacak o yüzden prenses ile eşlikçesi gelince cadı daha fazla kızmadan prensesi yerleştirip gideceğim " " Nasıl istersen şimdi acele edin sığınağa gidin " dedi Canon. Alex ile Karl Alvini güvenli alana bırakıp çıktıktan sonra Karl ağzından kaçırdı" Artık pek güvenli alan sayılmaz " " Neden sayılmazsın ki " " Mavi gölge lianayı takip edip bulmuş karargahın yerini " " Ciddi olamazsın " atları bindikten sonra ormanlık alandan çıkıp sağ patikaya yöneldi düz yoldan ilerlediler. " O kadar ciddiyim sen görevdeyken liana beni arayıp söyledi " Alex dizginleri çekip durdurdu alakonu " şaka olduğunu söyle " " Gerçek ve giremedi yıkamadığı büyük ihtimal cadı gölgeyi öyle bir ceza verdi " Dizgini bir kez vurup yürüttü " Kesin vurmalı bir ceza yaptı cadı " Yıkık renksiz evleri odağına girdi. Ahır kasabadan baya uzaktı çimenlik alana doğru atları yürütüp ahırcıya seslendi. " Geldim gel- hoşgeldin kızıl gölge görevin nasıl geçti " " Yara alarak görevi bitirdim " Tüm bakım için gölge cepten iki kase bırakıp gülümsedi. " Çok bankör olma Alex kızım " " Elim dolu değil sadece onca emeğin karşılığını verdim o kadar " dedi gülümseyip dizginleri ahırcıya verdi kasabaya doğru yol aldılar. Özlemediği evleri baka baka geçtiler insanların yolsuzluğunu seyrettiler kralın adası böyle değildi renkli ve hareketli zengin bir adaydı. Beyaz adayı o adaya yapmaya söz verdi kendisine. Sığınağa doğru kalabalığın içinden geçip iki bina arasına girmeden gözü mavi gölgenin kaldığı handa takıldı. Ses ve seda yoktu acaba dışarıda bir yerde mi, kafasına takıldı. Karl Alex'i dürttü " Ne " " Fazla bakarsan karşına çıkar " demişti başını sallayıp yürüdü. Sığınağı ulaşmıştı kapıda durup şifreli vurdu. Açan yardım ettiği kız olmuştu. " Alex ile Karl geldi liana " dedi. Liana koşarak karşıladı. Alex sığınağa ilk ayak bastı sonra Karl. Gölgeden ağırlığın hepsini atıp koltuğa yayıldı. " Valla ömürlük almışsın karşılar bir süre " " Violetta ne yapıyor " " Yardım ediyor bir sürü insanı " dedi Liana. " Gelsin de Alexi yardım etsin " Liana ne olmuş ki gözlerle Alexi bakıp " Ne oldu ki " " Ne olmadı ki Alex'e. Görevde o adam onu kaçırdı işkence yaptı gelirken dev kalamarla savaştı " " Dev kalamar mı dedin nerede karşınıza çıktı ki " Alex göz devirip " Denizde gök kıranın ortasında suskunluğun sebebi devin uyanışı ve içine girip doğradım " Liana ağzı açık kalınca yutkunup konuştu “ Andrea benle konuştu beş günlük düşmanı tanıması bitiyor buraya gelmesi iki gün sürüyormuş sen erken geldin ama biraz dinlen bence” Alex öyle yapacaktı zaten kendini hiç öyle hissetmiyor bile.” Bana geç kalırım demişti söz kendisi geç kalıyor ama” dedi gülüp geçildi sadece. Liana gidecekken Alex “ Karargahın yerini nasıl gösterdiniz gölgeye” dediğinde donup kalmıştı liana, arkasını dönerek gülümseyerek ellerini ikiye açarak bilmem diyerek sustu. “ Tamam sizi suçlamıyorum o gölgenin hatası sizin değil diyerek” geçiştirdi. Liana rahat bir nefes alarak çekilmişti yanlarından. Gevşemek için uzanmıştı uykuya daldığını anlamamıştı bile çat kapı Violettanın ikisinin adını seslendiğinde huysuzlanıp gözlerini açtığında karşında korkmuş gözlerle Alexi bakıp odasına çağırdığında odada bulmuştu kendisini. “ O kadar kötü değil bile” dedi Alex. Violetta elini değdiğinde inlememek için dudağını ısırdı. Violetta “ O kadar kötü değil mi ha görevi gittin ve yaralanıp buraya geldin ve kötü değilim iyi diyorsun peki bana doğruyu söyle” “ Neyi söylememi istiyorsun söyler misin” “ Sana bunu yapanı senden daha kötü yaptın mı yapmadın mı” Alex gülerek beterini yaptığını söyleyince mutlu oldu. Violetta şifa için ellerini yaralı yerlere iyileştirmeyi çalışırken alex acısını içine atıp sustu. “ Senden daha kötü bir durumda olan birini hatırlıyorum ama o da senin gibi bir şeyim yok diyor” “ Andreadan mı bahsediyorsun bende onu fark ettim ama o kadar kötü bir yara değildi onun ki bence” “ Rüyalarıma geliyor o evin içinden çıkıp sakatlandığını” “ Benden mi kaptın vizyon işini mi” Violetta omuz silkip son bir müdahale edip işini bitirmişti “ Bana görüneceksin en az iki gün dış yaralar kapanacak” dedi. Alex söz dinledi. Bluzunu düzeltip odadan çıkmıştı. Kız “ Akşam yemeği kutlama ziyafeti yapalım” “ Liana biz kralın yandaşlarından birini bulduk sıra uzun yol sende tek başına yapabilir misin yoksa yanına birini istiyor musun” “ Tek yaparım kime bulacağım peki” “ Kralın casusu diyebiliriz eskiden şimdi eski işini yapıyor olabilir… ismi bu ve kendisi saklı kentte” “ Anlaşıldı sen burada güvenli alandasın” Alex başını hayır olarak sallamıştı “ Ben burada değilim benim önemli işi bitirmeye gidiyorum” “ Harita bitti mi yani” Alex kafasını aşağıya yukarı sallayıp doğruladı “ İyi gölgenin gizemini çözün ve güvenle gel” Violetta “ Sanırım burada üçümüz olacağız dört diyelim Andrea burada Karlda ve bende” Liana “ Vio benle gelebilirsin istersen oranın şifacısı gerek olabilir” “ Farklı bir ada ve bölgeye görmek istiyorum ben” “ Tamam siz gidip görün Karl ve Andrea ise hem prensesten haber alırlar benim yokluğumda şifreleri çözdüğü için yazabiliyor ben prensesi cadının yanına bırakıp kaleyi bir bakış atıp öyle gideceğim” “ Anlaşıldı o zaman sıra bizde uzun yolla” “ Saklı kenti geçitle geçmemiz gerek değil mi Alex” “ Evet kaybolmuş şehir olarak biliniyor çünkü” dedi Karl gülümseyip “ Hem gemi bakıma ihtiyacı olduğu için gemili görevler geçici olarak kapatıldı” “ Anlaşıldı Karl” dedi gülerek geçiştirdi.
Alex odasına çekilmişti yemeğe kadar ve camın önünde Alvinin anlattıkları kafasına takılmıştı ışık lordundan bir istek halef yapma konusunu ayrıca gerçek halefi prenseste ise neden kendisiyle ortak küçüklüğünden belli yanında olan gölge bunu gittiğinde öğrenecekti. Belki daha fazlasını...
|
0% |