Yeni Üyelik
25.
Bölüm

✴️21✴️

@handelendin

Alex çıkmadan önce tüm hazırlığını yapmıştı, tabii bir günü vardı. Aynı anda çıkacaklardı liana ile Violetta ile aynı anda girip gidecekleri yerlere ayak basacaktı. Defterini fenerini kamp malzemeleri hatta yeni aldığı giysileri bile aldı. Oranın havası nasıl olacağını bilmiyordu.

 

Nora hazırlanmıştı çoktan Ayça'nın ilk geldiği gün gibi üstü yırtık eskimiş kıyafetiyle çamura kaplamış yüzüyle sırtında acılarla duran hem çeken Nora o kızın rolüne çok iyi hazırlanmıştı.

 

" Bugün bu iş bitiyor Alex benim sayemde, "

 

Alex başıyla sonunda der gibi sallayıp çantasını kapatıp kenara koyup beline kılıcı takıp pelerini üstüne giydi.

 

" Sığınakta uzaklaştığımız an ben gölgene dostluk edeceğim. " dedi Alex. Nora başını bir aşağıya bir yukarı sallayıp onayladı.

 

Sığınaktan çıkmadan önce birbirine sarılıp uğurladı.

 

Sarayın içinde yolları ayrılacak Alex sarayı turlayacak Nora ise ayçanın babasını çıkarıp kendi girecekti buradaki ajan rolü olacak.

 

Sığınaktan uzaklaştığında Alex gölgeye saklandı. Bu işi kalabalığın en az olduğu saatlerde yapıyorlar. Öğle ile akşamı bağlayan saat diliminde yollara düştü.

 

' Direk gözlerini girme, seni gördüklerinde kaçıyormuş gibi yap! '

 

Nora sessizce başını sallayıp sokakta bakışlarını maruz kalarak ilerledi.

 

" Bunu neden akşam yapmıyoruz. " demişti nora.

 

Alex o anda durdurdu " Gölgesizlerin geçtiği saat doğru geri dön! " demişti nora içinden kıkır kıkır gülerek sığınağın yolunu tuttu.

 

" Bak bu doğru olabilir ben nöbet tutarım hem seni geçiririm. "

 

" Sen yaşlandın kızım kafan çalışmıyor. " dedi sığınağa döndüklerinde ekip arkadaşları geri gelenleri neden geldiniz diye bakış attılar ki Alex gölgeden çıkarak " planda saat değişikliği gölgesizlerin olduğu bir saatte yapalım dedik ";

 

" Bence kötü fikir şüphelenecekler akşam vaktinde kaçtın oradan ve geri dönmek istiyorsun kalabalığın içinden saklanarak gidersen kaçtığın gibi görünürsün böylece seni içeriye alırlar. " dedi Karl.

 

Alex ve Nora ne zaman gidecekleri kararlaştırırken Andrea " herkesin evlerine çekildiği civar yani akşam 5 gibi çıksanız kalabalığın içinden sizi görmüş olur. "

 

Karl " Ben Andi tanıyamıyorum bir anda zeki olmayı işlek olmayı başladı. "

 

" Büyüdü abisi o da işe yaramak istiyor o kadar, " Alex andreanın omzuna tutup gülümsedi.

 

" Peki nasıl bileceğiz akşam olduğunu,"

 

" Benimle tura çıkacaksın uzunca kasabayı turlayacağız ki boş boş sonra akşam olduğu vakit tura devam edeceğiz. "

 

Baya ne yapacakları nasıl gideceklerini üstünden durup durdu.

 

En son bir iki saat yürüyerek herkes ev yoluna döndüğünde onlar gölgesizlerin gözüne gireceklerdi. Sanki onlar bulmuş gibi çaktırmadan içeri girecekti.

 

" Hem gözü girip girmeyeceğiz güzel taktik sanki yollarını çıkmış gibi olacağız tamam herkes evlerine kapandığı saatten bir saat önce çıkalım dolanıp duralım Alex ile birlikte, "

 

Şimdi boş boş ne yapacaklarını düşünürken Alex çantasını hazırlarken Mike girmişti içeriye.

 

Alex başını kaldırıp baktı.

 

" Saraya girme'gitme!" dedi nedeni sormuştu Alex.

 

" İçimde kötü bir his var! "

 

" O hissi yok et içinde kötü bir his olmasın olur mu? "

 

Mike'nın endişeyle bakan gözlerine bakarak ellerini tutup " Ben bu görevler için eğitilmiş biriyim başıma bin türlü olaylar geldi bu hiç hem sadece Norayı bırakıp sarayı gözden geçireceğim o kadar abartma gölgeyim unuttun mu! "

 

Mike gölge olduğunu çok iyi biliyordu ama içindeki o hissi bir türlü yok edemiyordu.

 

Nora bir kez daha Andrea ile vedalaştı " Bu görev bittiğinde bana içecek ısmarla sohbet edelim seni sevdim. "

 

Akşam boyunca başka görevler için konuşup durdular.

 

Akşam sokağa çıkma saatten bir saat önce dışarı çıkmıştılar. Koşturmanın içinde yürümeye başladılar. Özellikle çaktırarak yürürlerken sessiz ve sakin olan sokakta Alex gölgeye dönüşüp Noranın gölgesine dost olmuştu.

 

Nora saf saf aç aç dışarıda süzülerek evlere bakarak sokakta ilerlerken gölgesizleri görmüştü ardından ona seslendiğini duydu. Alex'in taktiği sanki kaçıyormuş gibi yaparak yavaş koşarak yetişmelerini sağladı.

 

Tam bir adım atacakken gölgesizlerden biri kolunu tuttu. Alex olan biteni gölgeden izlemişti.

 

" Sen cadının aradığı kaçtığı kızsın bizimle geliyorsun. "

 

Nora korkmuş gözlerle gelmek istemediğini dile getirse de gölgesizler zorlamayı ısrarı görmezden gelip kolunu tutarak bulduğu kaçak tutsağı götürdüler saraya doğru.

 

" Zavallı kız seni kimse yanına almadı tabi birde babanı duydun. "

 

Nora sinirli gözlerle onlara bakmıştı. Alex Noranın tepkilerini şaşkın şaşkın izlemişti.

 

Saraya kadar yürüttüler büyük kapıdan durup diğer gölgesizlere kızı bulduğunu cadıya söylemelerini istemişti. Biri gitti cadıyla konuşup kapıda duranlardan kızı alıp cadının yanına değilde zindana doğru yürüttü.

 

Alex sonunda sarayın içini görecekti oradaki durum ne olduğunu bakacaktı.

 

Saray kapısından içeri soktular alt katta inen merdivenlerden inip uzun karanlık dar alana geniş alana açılan kapıdan içeri girdiğinde gözler şoktu. Nora da Alex de orta alanda asma tavanda zincirler asılmış işkence alanı gibi parmakların arasında duran tüm kızları gördü açlık ve acıdan sesleri çıkmayan durumları nefreti kabarttı.

 

Babasıyla karşı karşıya getirdi " Hadi iyisin kızını bulduk özgürsün" demişti babasını gördü sevimsiz bir tipe sahipti. Uykusuz gözlerini kurumuş dudaklarını ve kızı için ağladığı belliydi. Kapı açılınca adam Noranın elini tuttu kuru ve kirli ellerle " Sonunda aileni düşündün" deyip sarılmıştı noranın midesi kalktı ama dayandı tuttu.

 

Kulağına kokmuş nefesini konuşurken üfledi " Buradan kaçamazsın artık! " demiş çekildiğinde üzgün bakışlarla vedalaştı.

 

Alex birde bu adamı acımıştı harbiden adam adamlıktan nasip almamış.

 

Nora'yı hızlıca parmaklıkların arkasına atıp kapıyı kapatıp ayrılırken " Cadı seni görmeye gelecek! " dedi ve çekildi.

 

Nora bir gözü arkasına bakmadan gidenleri izledi.

 

Tam emin olup mırıltıyla Alex ile konuştu " Düşmanı tanı saraya incelemeden önce düşmanı tanı gölge! "

 

Haklısın öyle yapacağım ilk ayağıma geliyorsa yapmalıyım.

 

" Adamda hiç insanlık yok bu iş bitince yıkanmayı istiyorum ki midem kalktı."

 

Katılmaktayım harbi mide bulandırıcı insan,

 

Nora içinden gülmüştü kıkır kıkır.

 

Nasıl iletişim kuracağız ateş yakamayız!" demişti Alex.

 

Nora Alex'in hiç duymadığı bir yöntemi mırıldadı.

 

" Hiç gölge ateş kuşları duydun mu?"

 

Alex başıyla hayır demişti " Bunda çift mühür yerine tek mühür olması şart yani mesajda çift ve tek mühür olur ama kuş olduğu için gökyüzünde enerjisini görür kitapta bakıp Karl için hazırla. "

 

Alex başıyla onayladı ve yaklaşan ayak izleri ile cadıdan gelen kahkaha sesleri duyduğu an gölgeden saklandı.

 

" Demek kanunsuzlar bile risk olduğu için evine almadı seni! " dedi kahkaha atarak.

 

Alex cadıyı gördüğünde buz kesildi. Yaydığı o kötü enerjiyi ve yanında duran kara lordu fark etti.

 

Alex kafasını nasıl kazıyacağını bilemedi bence en ürkütücü olanlar beyaz saraya ele geçiren cadı olmalı diye düşündü.

 

Nora bile tüyleri ürperdi.

 

Kafasında dört sivri dikenler vardı örtünün altında net göremese de büyük bir göz kapalıydı. Parmakları bir insan eli gibi değildi eklem yerleri normal değildi boynunun altındaki göz mavi renkte parlıyor ama göz bebeği ince bir çizgi siyah renkte.

 

Kıyafet değildi bedenle birleşmiş göğüs kafesini vardı. İnce kemikli karın çevresinden uzayan tül ayaklarını kapatmıştı. Gözün altından bir şey asılmıştı ne olduğunu çözemedi. Tül sanki gözünü kapattığını tahmin etti. O gözün ne işe yaradığını merak etmedi. Kötü bir şey olacağını emindi.

 

Cadı " sana acı çektireceğim kaçtığın için bin kat!"

 

Alex Noraya baktı. Nora boynu eğmiş şekilde hafif baş salladı. Alex norayı cadıyla yalnız bırakıp sarayın zindanın duvarlarından yukarı süzüldü.

 

Karanlık ışıksız duvarlardan ilerledi sonunda ürpertici havaya maruz kalmaktan kurtulduğunu sevinirken daha korkunç şeylerle karşılaştı cadı tüm duvarlara öldürdüğü kişilerin kafalarını duvara asmıştı. Birde duvarlardan geçen Alex ani bir duvardan fırlayıp açıkta yürüme kararı aldı kendince.

 

Uzun kapkaranlık loş ışık yanan koridorda yürüdü. Kapıları pencerelere baktı kestirme olabilecek her yere ama cadı hepsini mühürlediğini anladı Alex. Odaları bakma gayretinde bulundu. Koridorda sanki kız çocuk sesini duyar duydu ve aydınlık bir koridor belirdi gözünün önünde. Çocukların sesleri.

 

Sabah saatlerinde pencerelerine güneş yansıyan beyaz sarayın koridoru aydınlandı. Küçük kız ile büyük oğlan kovalamaca oynuyordu.

 

Küçük kız " Abim beni yakalayamaz ki. "

 

Bir erkek sesi geldi kulağına " seni yakalayıp gıdıklayacağım! " der gibi gülme sesleri kulaklarını çınlattı.

 

Alex daha da koridorda yürüyüp bir odanın kapısında durdu. Tanıdık hisle doluydu içi. Alex kapı kolunu tuttu ve açtı kilitli değildi. Işıkları yakıp dikkat çekmek istemediği için kapıyı arkasından kapatıp alevini kullanarak odayı aydınlattı.

 

Burası el değmemiş cadının izi bulunmayan korunaklı bir odaydı prensesin odası olabilir mi diye düşünmüştü.

 

Tozlanmış ama hala canlılığı yetirmemiş bir odayla karşılaştı yanından küçük bir kızın geçtiğini gördü ve arkasından büyük çocuk geçip küçük kızın kaçtığını yatağa sığınıp yorganı üstüne kapattığını büyük çocuk yorganı açmayı çalıştığını ikna etmeyi çalıştığını görmüştü birden yok oldu görüntü. Üst üste eskiden yaşanmış anıları vizyonunu görmeye başladığını farkındaydı.

 

Görevde iken Beyaz Kraliçe ile prensesin şarkı söylediğini gördü şimdi ise prens ile prensesin oyun oynadığı zamanı denk geldi.

 

Odanın rengi beyazdı tozlanmış olsa bile berrak bir renk çıkıyordu yatakta aynen mobilyalar gölgenin rengine bölündü. Alex dolaba doğru yanaştı ve tozlu çerçeveyi eline alıp tozunu üfleyip pelerinin kumaşıyla temizledi ve bir aile resmini gördü. Beyaz kraliçe kral ve prens ve prensesin aile fotoğrafını baktı. Daha genç gibi görünüyordu kral şimdi nasıl yaşlılık geçirdiğini merak etmişti. Çerçevenin içindeki resmi çıkarıp pelerinin içini koyup odaya daha da dikkatli incelemişti. Duvar kağıdı gölgenin işareti ile doluydu. Prensesin temiz odasından dikkatle çıkıp etrafı kaloçan etti. Tek tek kral ve kraliçenin yıkılmış yatak odasını ve el değmemiş prensin odasını baktı.

 

Odaların sahiplerine göre düzenlenmiş olmasını şaşırttı Alex'e.

 

" Prensin odası kuzgun resimlerle ve karanlık havayla dolu olması peki prensesin beyaz ve berrak bir odaya sahip olup gölge işareti bulunması ilginç, " dedi kendi kendine tüm odaları incelemeyi bitirip son bir yer ve cadının orada olduğu dair içinde his doğdu.

 

Ve o hissin gerçek olmasıyla kara lordla yanında pelerinli mavi gölgeyi görmüştü.

 

Cadı taht odasını kendi isteğine düzenlenmişti yine kafaları asılmış adamlar ve açılmamış perdeler taht eski halinden eser kalmamıştı. Arkası yıkılmış kolları dahil buna.

 

Tahtın kolun başına insan kafasını koyması alexin midesini bulandırdı. Buradan çıkarken gölge bir an arkasını dönüp kapıya bakış attı. Alex hızlıca oradan zindana geçip çıktığını söyleyip saraydan kaçtı gölge olarak sığınağa kadar ilerledi.

 

Sığınağa giden iki ev arasında durup soluklandı. Gördüğü vizyonlar o kadar canlıydı aldığı fotografi bir kez daha bakmıştı duvara yaslamış fotoğrafı bakarken o kız sanki Alex kendisini görmüştü ama prenses o olup olmadığını kafa yorarken bir üf diyerek yasladığı duvardan ayrılıp sığınağa doğru ilerleyip kapıyı tıklattı şifreyle.

 

Liana Alex'i içeri aldı masaya oturttu su verip ne gördüğünü anlatmasını o kadar istedi.

 

Alex suyu üç yudumla içip masaya bıraktığında ne gördüğünü ve konuştuğu anlattığında cadının yüzünü gözlerine önüne belirmesiyle tüyleri ürperdi.

 

" Bana kağıt kalem ver sizi cadının resmini çizeceğim karga bozuntusu mu yoksa cadı mı korkunç anlarsınız. "

 

Liana kağıt kalem getirdi Alex her detayını baştan aşağıya doğru ilk iskelet yapısını sonra üstündeki deri elbiseyi başındaki örtüyü kafasında beş sivri uçlu dikenleri parmak ve eklemlerin elin yapısını iki gözünü çizip ayaklarını pek göremese de bitirip " Bu insan değil bir dönüşümcü diyorum. " diye kağıdı arkadaşlara itip gösterdi.

 

" Sarayda iki çocuğun odası ellenmemiş koridorda kopardığı başları asılmış vaziyette hiç çıkış kapısı yok kral ve kraliçe odası dağılmış hatta taht odasının tahtı kendi bildiği gibi yapmış koltuk kolları öldürdüğü adamların kafaları başı kırık odanın içi halısı bile insan postu," dedi anlatırken tüyleri ürperdi ekip arkadaşları bile anlatılanları duydukları şoka uğradılar.

 

" İşimiz zor desene harbi Andrea cadı karganın bin katı korkunç! "

 

" Korkunç korkunç benim tek istediğim onlardan bu adadan kovmak. " dedi akıllıca konuşmaya devam etti.

 

Liana Violetta ve Alex eşyalarını toplamış sığınaktan çıkmadan yiyecek doldurup öyle çıktılar. Pelerinleri başlarına geçirip kapıdan çıktılar. Mike onlara eşlik etti.

 

Alex ile tekrar bir ayrılık yaşıyordu. Ahıra doğru ilerleyip atlarını alıp yol boyunca geçite doğru ilerlediler. Geçit köprünün karşısında kalmıştı. İki lambalı köprüye kadar at üstünde gittiler. Köprüden geçip taş sütunları geçince geçidi ulaştılar.

 

Bir ayrılık gerekti. Liana ve Violetta ile ayrıldı ilk onlar gittiler. Mike Alex'in kolunu tuttu " Bir veda etmeden gidemezsin değil mi bu ikinci vedan oldu. "

 

Alex kıkır kıkır gülmüştü ikinci veda mı diye...

 

" Fazla büyütme bunlar küçük veda daha büyük veda olmaması için dua et!" dedi Alex gülümseyerek.

 

Mike gülümsedi birbirine sarıldı çocukluk arkadaşını bir süre öyle kaldılar. Alex çekilip geçide doğru döndü. Haritaya açıp ilk durağı olan ışık kentini gitmek için bir yerden geçmesi gerekecekti. Kimsesiz topraklardan...

 

Dizgini elinde tutup geçitten geçerken okuduğu gibi hayal etti kimsesiz topraklardan geçtiğini geçitten bir adım geçip yüzüne vuran çift güneşine gözlerini açtığında oradaydı kimsesiz topraklar burada dikkat etmesi gereken bir solucanın yattığı gerçeği.

 

Alex kumun sıcaklığı kendi ayaklarında hissetti. Çantanın içinden kumaşı çıkarıp dörte bölerek Alakonun toynaklarının sarmıştı.

 

İnce pelerinin şapkasını çıkarmadan uzun kum yollarda güneşin altında her şeyi hazırlıklıydı.

 

Bu kavurucu sıcakta kafasını kaldırıp ilerlerken gözüne gelen güneşi engelleyip karşıya baktı. Ata binip yordurmak istemeyen Alex Alakon ile birlikte kumun üstünde ilerledi.

 

Daha uzun bir yolu vardı topraklardan geçiş gittiğinde dar aralıklı dört uzun sütunun içinden geçecekti ama zorluğu geçidi ulaşmasında olacak büyük uzun yukarıdan asma zincirlerin üstünden yürümesi dev duvarın üstünde tırmanıp öyle varacaktı.

 

İlk çöl solucanı uyandırmadan geçmek olacaktı.

 

Uzunca yürümeye koyuldu ayakkabılar sıcak kuma değdiği an erime hissi ayağın içine sıcaklığı değdiği an canı yanarak dayandı direndi.

 

" Gölge senin için gidiyoruz bulunmayan yerlere,"

 

Biliyorum biliyorum.

 

Alex güldü. Solucanın ini herhalde yolun ortasında diye düşünüyordu ses seda yok tek solucan değildi diye okudu.

 

Yolu yaraladılar ama hem sıcakta bunalmış hem de Alakon yürüyemez halde olunca bir mola verme ihtiyacı duydu Alex.

 

Çantadan kalın örtüyü yere koyup üstüne oturup ilk atına su içirdi sonra kendi suyundan içip atının ayaklarına sarmaladığı bezi çıkardığında toynaklarının kızarıklığı fark edip bezi ıslatıp yavaş yavaş serinlemesini sağladı, ıslak bezle dört ayağını tekrar bağlayıp Alakonun minnet duyduğu rahatlığıyla Alex'e teşekkür etti ses çıkararak biraz durduktan sonra atına elma verip kendisi tavuklu sandviç den bir ısırık aldı daha uzun yolu vardı ama biraz soluklanma iyi olabilir.

 

Yemeleri bitince toparlanıp yola koyuldu. Haritaya açıp ne kadar gittiğini bakıp ilerlemeye devam etti, hızlanmak istiyordu ama anca güneş bunu müsamaha göstermiyordu daha da terletip yordurmaya yemin etmiş gibi sıcaklığı dağıttı, adı buna çok uygun kalmıştı. Terk edilmiş kızıl kum toprakları bunun hikayesini nedenini merak etti.

 

Loading...
0%