Yeni Üyelik
36.
Bölüm

✴️30✴️

@handelendin

Alex’i kütükten alıp yine çatı katında aç susuz bırakmıştı ama dayanmıştı tüm acıları.

Sırtı kolu bilekleri cam kesiği gibi sızlamıştı. Mavi alev iyileştirdiği gibi laneti beslemişti. Alex mavi alevin ne olduğunu ameliusta öğrenmişti. Yine biri bir alev yalanı kanmıştı.

Kraliçenin neden prensesi istediği yavaş yavaş anlamıştı içindeki gücü kullanmak istediğini. Lanet ile ilgili bir şey bilmediği için tek tahmini onun emrine gireceği ihtimali düşük olduğunu.

Lanetin kim olduğunu merak etmişti. Yada ona ne çektirdiklerini neden gölge lordun içine hapsolduğunu bunların sırasıyla öğreneceği çok iyi biliyordu.

 

Pencereye doğru dışarıya gökyüzüne bakarken kapının açılma sesiyle yine iyi niyetli şekilde elinde gizli gizli giren yemekle soytarı, Alexin önüne bırakıp ondan cevap almak için beklemişti ağzını bile açmadı. Elini kollarından birini tutmuş sıkmıştı tüm cesaretini konuşturup ağzını açtı.

“ Kalmana ihtiyacım vardı” Alex bir düşündü neden burada olmasını gerektirecek bir ihtiyaç duymasını ihtiyacı vardı, cadı ile mutlu değil miydi.

“ Neden kalmama ihtiyacın vardı söyle” dedi Alex gözleri gökyüzüne bakarken.

Gözleri yere bakan soytarı “ Tamamen yalnızım şimdi” demişti. Alex yalnız olduğunu düşünmüyordu onun açısından ama yalnızlığın sebebini merak daim etmediğini dile getirmişti.

“ yalnız olman umrumda değil” demişti onu burada zorla tutmaları işkence etmelerini geçti bunu kendisi istemişti ama kimsenin yalnızlığını hatta yaptığı şeyleri duymak bile istemişti.

Soytarı inadıyla Alex ile konuşmak istediğini dile getirmişti “ beni duyuyor musun” diyerek Alexin başını ağrıttı. Duymak istemediğini dile getirdiği halde devam etmeye başladı. Alex’in içindeki lanet güç topluyordu konuşanlardan yakında Alexin kolu yerine gelecek hatta bilmediği bir küre tarafından sol tarafına ele geçirecekti eğer Alex o gücü ters tepmesini sağlayıp Mavi gölgeyi çıkarabilir ise rehine olacaktı. Zorlanacaktı çok çabalayacaktı iki güçle uğraşmak yorulmasına sebep olacaktı.

 

“ Görünümlü camın içinde geriye baktığını görüyorum” söylenmeye başladı Alex cevap bile vermedi, soytarı söylenmeye devam ettirdi “ boş bir iz olarak taş gibi batıyorsun” alexin kulaklarına duyduğu laflar boş bir saçmalıktan başka bir anlam veremiyordu ama tek dediği yalnız olmadığını dile getirmişti “ hayır ben yalnız değilim” demişti soytarıya dik dik baktı. Soytarı bu anı fırsat bilerek yine beni duyuyor musun dediğinde Alex ona hep istediği soruyu yöneltti “ Gölgenin geri getirmek ister misin” teklif sundu.

O da hep istediği bir teklif sunmuştu “ Dışarıya çıkmak ister misin” Alex buruk bir gülümsemeyle cevap vermişti. “ Cadıdan bende bıktım” demişti.

 

Alex neden bu kadar bıkmış olduğunu çözemedi. Sarayın içindekileri bilmiyordu, soytarının zor durumlarını görmemişti “ ben hepinizden bıktım ama ellerim bağlı” demişti soytarının cevabına karşılık vermişti.

Soytarı gölgesini kavuşmak için can atıyordu Alex ise can attığını görüyordu.

“ Gölgen hep senin yanında ve hiç bakmıyorsun, gölgeler en yakın ve en güvenli olduğu yerde durur hiç gitmedi sadece görmedin ama bunu yapmam için kılıcımı kullanmam lazım”

 

“ Hiç fark etmedim peki kılıcını getirebilirim” demişti soytarı. Ama kimse bilmiyordu gerçek gölge nerede olduğunu.

“ Bana yardım etmek istiyorsun bana anlatsana nasıl bu hale geldiğini”

Soytarı kapıya bakış attı arkasından tahta kapıyı kapatıp yanına oturdu ve geçmişini en başından anlatmaya başladı.

Ne geçtiyse başından geçenleri hepsini anlattı.

" Ben sirkten kurtulmak için kaçmıştım bana iğrenç şeyler yaptırmayı kalkıştılar ama hiç para ödemediler. Kaçarken pelerinli biri geldi bana yardım edeceğini… sonra bu hale geldim soytarı yapmayı başladım her krala kraliçeye ama sirkte gördüğüm zülmü cadıdan çektim. Eski hâlim açıktı ne şapka vardı ne de maske beni maskeyi ve şapkayı takmam için zorladı "

Alex bunları duydu ama üzüntü belirtisi göstermedi.

" seni kurtulabilirim ama yanıma alamam "

" ben artık özgür olmak istiyorum başkasının elinde değil "

" sana anlattığım şeyleri sakın cadıya söyleme biri planımı bozdu sende bozma "

Soytarı başına bir aşağıya bir yukarı salladı " Tamam " dedi hala güvenmediği için tedbirli davrandı Alex.

" Bir kaos olacak senden ilk o kaos olurken aşağıda zindanda tutulanları çıkarmanı isteyeceğim "

" tamam sonra ne yapmam lazım "

Gerisi yok diyerek bitirdi ama sonraki görev ise " cadı ile lordu bu saraydan çıkarmayacaksın buna daha çok var cadıyı dikkat çektirmemeyi çalışmalısın " dedi Alex.

Soytarı çatı katından çıkarken aradığını alamamış gibi gözüküp çıktı.

Alex hala şüphelenmeye devam etti. Bu iki şeyi bilmesi hem onun için hem planı için daha iyi olacağı için.

Yemeği yemedi aç kalmayı alışmıştı.

Alex hiç fark etmemişti, elinde ve kolunda bir ağırlık çöktüğünü. Sağ koluna bakış attı ve gölgeyle kaplanmış kolunu ve avucunda tuttuğu küreyi fark etti küçük bir küreydi.

Elindeki avucunda ki küreyi yok etmeyi çalıştı ama başarısız olmuştu. Kalıcı bir nesne küresi gibiydi.

Bedel bu olması gerekiyor demişti. Gölgeye dönüşmesi iyi bir şey bir gözüküyor bir gözükmüyordu.

Alex uzaktan sesler duymaya başladı delirdiğini düşünmüştü ama yakından duydukça netleşti.

 

" Sen kimsin neden herkes seni bu kadar çıkarmak istiyor "

 

Bir kahkaha sesi işitti " Beni istiyorlar çünkü yaptıkları hatalarını benle sonlandırmak istiyor "

 

" Nasıl yani neden seni sonlandırmak istiyorlarsa çıkarmak istesinler "

 

" emirlerin altına geleceğimi sanıyorlar ama hepsi yanılıyor " demişti lanet.

 

" Senle konuşuyorum çünkü ilk kilit açıldı bundan sonra ne olacak " demişti Alex.

 

" Göreceğiz ama sende benim gibi çok acı çektin çekeceksin onların elinde "

 

" iyi - " tam sözünü devam edecekken kapı açıldı cadı yokluğu alışan Alex'in kolunun yeniden oluşmasını fark edince " Şu koldan kurtulun " diye emretti ve Alexi kolundan tutup bıçak masasına doğru götürmüş gölgeye dönüşen kolunu sabitlediler ve bıçakçı gelmiş Alex'in yeniden doğan kolunu kesmeye çalıştı.

Ama ne kadar kesse de koldan geçen bıçak onları şaşırttı. Avucun içindeki küreği bile çıkartmayı çalıştılar. Küre avucun içinden bir gıdım kıpırdamadı. Cadı bıkmadan kesmeyi çalıştıkça hüsrana uğrayıp vazgeçti.

 

Alex uzaktan sesler duydu. Etrafa baktı onla konuşan biri var mı diye, kimse onunla konuşmuyordu ama nasıl birinin konuştuğunu duymuştu.

 

' Beni etrafa bakarak arama beni bulamazsın ama yakında kendimi göstereceğim hepinize " Alex bu sesin sahibinin hiç iyi bir niyetli olmadığını açıkça fark etti. Ve kim olduğunu yarı yarıya tahminde bulundu.

 

Cadı geri çatı katına yolladı Alex'e kibar olmayacak şekilde kaba şekilde kapıdan içeriye itip arkasından kapatmıştı kapıyı süvariler.

Elindeki küreyi baktı. Bu küre neyin nesiydi ve duyduğu şey kimin sesiydi, kim onla konuştuğunu merak etti ilk defa.

 

Cadı Alexi kendi kendine konuştuğunu fark etse delirttiği için gülerdi ama onun biriyle konuştuğunu düşünmezdi.

 

" Sen kimsin ve benden ne istiyorsun "

 

' Senden bir isteğim yok sadece bana yapılan onca şeyin hesabını sormak istiyorum '

 

" Ne yaptılar sana da intikam istiyorsun "

 

' Anıların silindi değil mi kendi hakkında bilgi sahibi değilsin. Senin gibi bende zorlandım onların elinde ama bunun bir önemi yok '

 

" Belki vardır kim bilebilir bende kendim hakkımda bilgi edinmek istiyorum. Burada iken başka birinin anılarını görüyorum "

 

' İkimizde çok acılar çektik ve intikam almak istiyoruz '

 

" Ben hesap sormak istiyorum gerçeği öğrenmek intikam değil "

 

Alex o gizemli sesten ses duymayınca konuşmadı. Kapalı çatı katın cama doğru yürüyüp zincire bağlanmış elini camın üstüne koyup gülümsedi. Bir şarkı mırıldandı yine bilmediği ama birinden duymuş bir şarkıydı bu.

Cesaret verici sözlere sahip büyülü bir şarkıyı gözünde canlandı.

                  

 

 

Usta Canon “ Tacın nerede görüldüğünü biliyor muyuz peki ?” Diye sordu diğer ustalara. Tüm kanunsuz ustaları bir kafadan düşünürken Alvin ortaya atladı.

“ Sanırım,” diyerek konuşmaya başladı.

 

“ Büyülü limanda bir korsan ailesini olduğunu düşünüyoruz ama tacın tek bir kişi biliyor yerine,” dedi Alvin.

Tüm kanunsuzların bakışları Alvin’e döndü.

Canon, geminin varlığını hatırladı “ Usta arkadaşlarım! Bir şeyi kaçırdık, limanı nasıl ulaşabiliriz biliyorum. Gemi var Gölgemiz var ama orayı ulaşmak için bulutların içine gideceğiz” dedi.

“ Biz kralı bulmayı çıkarsak ilk durak neresi olacak.” Diye sordu diğer usta.

 

“ İyi bir noktaya değindin arkadaşım,diyorsunuz korsanları nasıl bulacağız,büyülü limana nasıl ulaşacağız onu bilen var mı ?” Diye diğer kanunsuz ustası sormuştu.

Canon, kitaplığındaki çok eski bir kitabı getirmeyi gitmişti. Aradıkları cevap, getirdiği kitabın içinde olabilir diye çalışma odasından, tahta kitaplıktan o kitabı almış içeriye, onların yanına o sayfayı açarak geliyordu. Bir yandan okuyordu, nasıl bulacakları dahil bilgiyi.

 

Biri çıkıp bir fikir beyan etti “ Meleklerden yardım alsak olmaz mı, onlarda kanatlı sınıfında,” dedi. Canon, bu fikri sunan arkadaşın teklifini reddetti.

“ Buna hiçte gerek yok aslında dediğim ilk şeyi düşünün, bulutların arasından, ıssız bir yere geldiğimizde ise burayı bir bakın derim - Canon parmağıyla nasıl korsanlar bulacaklar dair planı - bu işareti yapsak onları yanımıza çağırabiliriz” dedi Canon.

Dahice bir planların ilk aşaması yarın tam bir hazırlıkla, denize gidileceği ne kadar süreceği dair kaptanla bir görüşme yapacaktı.

İlk hedeflerinden tamamen vazgeçmişlerdi ama dağa gidip ne tür tehlikelerle karşılaşacağı bilmiyorlardı. Belki o dağlara yakın bir karson gemisi rastlarlar diye düşünüp durdular.

 

Alvin “ Bir korsan gemisi bulursak, şanslı sayılırız, arkadaşlar!”

 

“ Neden öyle söyledin.” Demişti diğerleri. Alvin konuyu açıklığa getirdi.

 

“ Kralın sadık dostuyum, ejder kabilesinin ünlü korsanları bilinir, özellikle ellerine büyük bir lider geçince, sürgünü yollanmış olsun değişmez bu gerçek, ya esir alırlar ya da tayfaya yardımcı.” demişti Beyaz kralın ikinci adamı.

 

Tüm kanunsuzlar ve kralın sadık dostu başlarını sallayıp yarın için hazırlık aşamasına girdiler.

 

“ Nasıl birini arayacağız peki, o tayfanın, geminin kaptanı nasıl bir varlık ?” demişti diğer ustalardan biri.

 

Kralın ikinci adamı “ Onu görmüştüm. Kırmızı kanatları olan bir kız, yoluma denk düşmüştü.” dediğinde tüm gözler ikinci adama döndü.

 

“ Nasıl yani gördün mü, denk mi düştü.” Demişti Alvin. Hiç haberi olmadan bu nasıl olabilir, demişti.

 

“ Kralla aramda bir şey yokken, beni buldu o ejder korsan.”

 

“ Konumuza gelelim, nerelerde görülür o karson gemisi ?” Demişti Canon.

 

En son gördüğü yere söylemişti. Kralın casusu, hepsi bir kafadan sağlayıp anladıklarını gösterdi.

 

Yarınki planları hazırdı. Kaptanla ile ilgili o dağa gitme süreci ve zamanla ilgili bilgi alıp konuşacaktı.

Loading...
0%