Yeni Üyelik
38.
Bölüm

✴️32✴️

@handelendin

Alex'in görüleri bu sefer Liana tarafına geçti. Liana'ya görüp ilerlediği yolları ve yanında Kuzey'in Melihini aldığını görünce nereye gittiklerini anlamıştı.

 

Liana'nın yolu uzadıkça uzadı. Bir dağın tepesindeki ormanın içinde ne olduğu belirsiz yaşayan ağacı yakından bakmak istese de bu dağın ağaçların hareket ettiğini fark etmişti.

 

Dağ hareketlenmeye başlayınca yolları daha tümsekli ve engebeli tuzakları fark ettiğinde atını durdurdu " Geldiğimizi önceden tahmin etmiş olabilir mi ?"

 

" Her yerde gözü kulağı var cadının," Liana başıyla onaylamış bu tuzaklardan geçmenin yolunu bulmayı çalıştı.

" En zor iş ağaç cadısının toprağını nasıl söküp atmak derdimiz oldu."

 

" Atacağız ama bu yokuşu tırmanırken dikkatli olalım da." Hak verdi Liana. Bu yokuşu kazasız belasız nasıl çıkacaklar hatta ağaçları gözükmeden nasıl dikkat çekmeden çıkacaklarını düşünüp durdu. Bir yolu olmalı diye düşünürken çalıların arasında saklanma fikri kafasına dank etmişti.

Ses çıkarmadan atlardan inip tuzaklı tepeye çıkmak için atlarını burada bıraktılar.

" Bizi burada bekleyin. Gelemezsek yardım getirin çağırın." Atlara komutu verdiler ve atsız tepeye çıktılar, kaygan olan toprakta kaymamaya çalışarak tepeye görünmeyecek çalılıkların arasına ses çıkarmadan ağaçların arkalarından göze batmadan geçmeyi çalışsa bile yerdeki adım sesleri ağaç cadısının dikkatini çekmeye başarıyordu ve köklerinde yürüyen ağaçlarını bakmalarını için göndermeye yetmişti. İki kanunsuz arkadaş bir çalının arkasında çömelmiş ağaçların uzaklaşmalarını beklediler. Nefeslerini tutarak küçük bir bakış attıklarında hala yakınlarda dolaşan dev ağaçları fark ettiğinde geri çekilip planı kafasında geçirmişti ve herhangi bir boşluk bulmak için patikayı gözünün ucunda canlandırmayı çalıştı etrafına bakınarak ağaçların azlığında yararlanarak çalılarla dolu boşluğu gözüyle bulduğunda yutkunup oraya nasıl ulaşacağını düşünmeye başlamıştı.

 

Bu aklındaki çıkış yolunu nasıl devreye sokacağı konusunda kendisi hiç emin olamadı ama mırıldanarak yanındaki kuzeyin melihi dediği kanunsuz çocuğa, planı hakkında detayları pek anlatmadan ' bir boşluk buldum kuzeyin melihi, ama riskli olabilir bu ağaçların varlığı az olduğu ve saklanacak alanı çok olduğu alan buldum.' dediğinde gözüyle o yönü göstermişti.

 

Kuzeyin melihi bu fikrini onayladı, başka kaçış yolu yoktu ve bu çalılıktan o tarafa geçmeyi çok istiyordu. Buraya kadar geldiler böylece durmayı pek sevmiyordu kendisi ve başıyla yapalım derecesine kadar sağladı.

 

Burada dört gün geçirecekti Liana, ilk günün görevi şu an yaptığı gibi zayıflık arayarak biraz duracaktı ve diğer günlerde bu planı en detaylıca kurup ağacı kökünden işini bitirip cadının yandaşlarından biri daha eksilecek ve Alex'in, can dostunun işi bir o kadar kolay olacağı emin şekilde gülümseyip kendini şimdiki zamana getirdi.

 

Ağaçların az olduğu saklanacak yerin çok olduğu bölgeye doğru dikkat çekmeden çömelme pozisyonunda ilerlemeye başladılar. İlk kuzeyin melihi ilerledi sonra Liana arkasına bakarak kontrol ederek boşluğa doğru sessiz adımlarla ilerlemişti. Derin bir sessiz nefes alıp bıraktığında kuzeyin melihi önden gittiği için oraya ulaşmış Liana'ya beklemişti. Liana dikkat ederek yerde düşmüş olan yaprakları ve dalları ve ölü meyve kabuklarını basmamaya özen göstererek büyük adımlar atarak ilerlemişti. Kendini gülmemeye çalışmıştı. Burada Karl Liana'yı böyle görürse onla dalga geçeceğini çok iyi biliyordu ' Koskoca yıldırım kızı böyle bir ormanda saklanarak ilerliyor ve bir yıldırım atmıyor.' Bu görevi o alsaydı diye düşünüyordu bu kadar bilgiç konuşmak yerine kendisi yapsa nasıl yapardı merak etti. Tüm ormanı hatta kuzey dağlarını yakıp kül ederdi, kaos ortamını dönüştürürdü. Kafasında bu düşünceler ve Karl'ın tavrını düşünerek ilerlediği için önüne bile bakmadığı için ayağını çekmeye çalıştığında orada takılı kalmıştı. Diğer boşta kalan ayağını bir adım attığında yere düştüğünde dizini taşa sürtüğünde küçük bir sızı hissetmişti. Nasıl battığını düşünüyordu hiçbir yırtık görememişti ama dizine batan o sızı ve ağrı nasıl oluştuğuna emin olamamıştı.

 

Dizine bakmayı fırsat bulamadı. Acı olayını sonraya ertelemişti büyük tehlikelerden biri ağaçların dikkati buraya çektiği Liana'nın sessiz çığlığını duyan ağaçlar o boşluğa doğru ilerlemeye devam ederken kaçmayı nasıl başaracağı hakkında kafasında deli deli kaçış planı bulmayı çalıştıkça ayağını sarmaşıktan çıkarmayı deneme çabası onu daha da dibe çekiyordu. Bileğine dolanan sarmaşığı fark ettiğinde o sarmaşığı ayak bileğinden kurtarmak ve buradan çabuk uzaklaşmak istiyordu. Kuzeyin melihi yanına gelmeye kalkıştı Liana durdurdu.

 

Ağaçların homurtuları ve köklerin bıraktığı sesleri yakınlardan gelmeye başlayınca tek çare biri dikkat dağıtması gerekecekti anca sarmaşıklardan ayak bileğini çekip alacaktı. Sonra aklına elektriği ve şimşeği kontrol ettiğini hatırladı bir anda. Karşıya bakarak boşta kalan eliyle en uzak noktaya gökyüzünden düşürdüğü yıldırımın sesiyle ağaçların korku dolu homurtu sesleri yavaş yavaş sürünerek yürüyerek onların yanından birkaç kez yıldırım çarptığı bölgenin yüksek sesiyle Liana sarmaşığı akımıyla ayağından kurtarıp geri geri kaçtığında, ayağa doğrulduğunda dizine veya bacağın kemiğine batan o acıyla toparlayarak bir taşın üstüne oturttu Liana'ya kuzeyin melihi ve düştüğü bacağını bakmak için deri pantolonun kumaşını dizine kadar çekip ilk yardımı yapacaktı.

 

Liana, Kuzeyin Melihine boş boş bakarken, kuzeyin melihi Liana'nın bacağına odaklanmış şekilde konuşmuştu fısıltıyla ' Adımı doğru bildin benim isim Melih, bu ara Liana.' Liana şaşırmıştı bir an gerçekte ismi Melih olacağı düşünmezdi. Duymuştu ama o Melih bu Melih olacağı aklının ucuna gelmezdi.

 

Peki Kuzeyin Melihi lakabı nereden gelmişti.

Neden onu öyle sesleniyorlar ya da neden kendini böyle bir isim koydu. Bunlar en son ona sorulacak soruların arasındaydı. İki gün boyunca Liana bu cadının ininde konaklama yapacaktı ya da girişi ve çıkışı olan bir yol bulup gizlice o yolda ilerlemeye kaydedip yoluna devam edecekti.

En kısa bilgi ise her ağacın üstüne yıldırım düşerse yanma garantisi vardı.

Bu ağaçlara yok etme veya canlarını acıyıp kızdırma fikri ona uygun gelmişti.

 

“ Melih hiçbir yıldırım’ı ve şimşeği yakından tanıklık ettin mi ? diye sormuştu oturduğu taştan kalkıp bulutlara bakıp elektriği bulutlara yönlendire bilirse dikkatleri kendilerine değilde ağaçlara çekilecekti ama bu ağaçlar yerinde durmadığını tanık etmişti keşke yanında Andrea olmasını istiyordu çünkü yıldırımdan daha etkili yol yön şaşırtmak olacaktı ama şansına tek başına ve Kuzey kanunsuz ekibinden Melih ile araştırmaya çıkmıştı.

 

Ellerini birbirine sürterek kıvılcım çıkarmayı ve büyük bir elektrik akımını çıkarmıştı ellerinin arasında kinetik enerjiyi hissettiğinde gülümsemişti. Hem böylece en azından yavaş yavaş gözlem yapmaları için bir yol açmış oldular. Çevresinde dolaştırdı akımı sonra ellerini göğe doğru tuttuğunda bulutlara doğru elektriği yollamıştı. Nereye şimşek ve yıldırım düşeceğini bilmeden planın ilk aşamasını yapmıştı.

 

Sessizliğin sonunda bulutların içinde kasıp kavuran enerji gök gürültüsüne dönüştüğünde Liana nereye bıraktığını görmüş oldu. Parmağıyla öteki açıklığa göstermişti “ Tam şuraya bir şimşek düşmeye hazırlanıyor o düştüğü an biraz bekledikten sonra Ağaç cadısına giden yolda ilerleyeceğiz.”

 

“ Anladım planını, dikkatlerini o yöne çekiyorsun ki bizi görmesinler diye,”

 

Liana başıyla onayladığında tam dediği yerde bir yıldırım düştüğünde ağaçların hızlı hareket ettiklerinde tamamen dikkatleri yıldırım düştüğü ağaç dostlarından birindeydi. Liana doğru zamanı beklemişti Melih ile tamamen etraf sessizleştiğinde ilerlemeye devam ettiler. Artık saklanmanın zamanı değildi şu anlık hiç ağaç canavarlarının belirtisi olmadığı için ses çıkarmadan, üstündeki dikkatleri uzaklaştırmış iken tekrar dikkat çekmemek için ses çıkaracak her dalı kuru yaprağı ve benzer şeyleri üstlerini basmadan yürüdüler.

 

Zorlu uzun bir yokuşu çıkarken arada dinlenerek yollarını baktılar. Uzun sürmeyen dikkatleri başka yöne çekmeleri bittiğini yerin altından köklerin bıraktığı sarsıntıyla anlamıştı Liana “ Burada duralım!” demişti. Melih başını onaylarmış gibi salladığında Liana karşıya bakış attı ve buradan ağaç cadısını göz odağına girmişti.

 

“ Bir zorlu bir düşman daha bu nasıl bir cadı, ağaçtan vücut bulmuş bir yaratık gibi bunu yenmek için sık sık buraya ziyaret etmemiz gerek.”

 

“ Hiç gerek yok Liana buraya ekip yollarız biz karargahta toplanır yenmenin yollarını buluruz yoksa sürekli buradan çıkmamız imkansız olur.” Liana bir düşündü, her gün sürekli aynı yere çıkmak ve dikkat çekmemeyi çalışmak zaman kaybı olacağını bence de dedi buraya bir iki kanunsuzu yollayıp ya da dikkat çekmeyecek olan küçük cüceleri yollamak onların planına daha iyi bir yol olabilir diye düşünerek “ Tamam ana üst olarak biz karargahta olalım ama aşağıya inmeden önce yakından gözlemem lazım ki zayıf yönlerini bulayım.”

 

“ Tamam öyle olsun!” dedi Melih. Ağaçlar onların tarafından uzaklaştığı vakitte Liana ve Melih çalıların,arkasından saklanarak ilerlediler ilerlediler ve ağaç cadısıyla aralarındaki mesafe azaldığında daha fazla yaklaşmamak için durdular. Bu uzaklık gözlem yapmaları için iyiydi ses çıkarmadan Melih’in kulağına eğildi “ Melih yüksek sesle bağırma çok yakınız ve akşama kadar gözlem yapalım onların uyuduğu vakit uzaklaşalım, ses çıkarmadan devam ederiz.”

 

“ Eğer kaçarken yakalanırsak, koşacağız ki düştüğümüzde acımızı unutup koşmaya devam edeceğiz, ben telsizi kapattım sende kapat, ses çıkarmayalım.”

 

Melih kemerindeki telsizi elini alıp ışığı söndüğünü emin oluncaya kadar parmağını tutup söndüğünü gördüğü an kemerini geri takmıştı.

 

“ En azından inmeden akşama kadar nöbet tutalım bir zayıflık belirtisi bulana kadar veya tahmin yürütene kadar bekleyelim.” diye mırıldanarak konuşmuştu.

 

Öylece çalının arkasında gizlenerek ağaç cadısının zayıflığını görmeye çalıştı. Bir yandan yorgunluğu ve uykusu bastırmıştı ki sessiz esnemeye özen gösterdi.

Mırıldanarak “ Bu böyle olmayacak. İzleyerek bir yere varamayız tahmin yürütelim. Elinde bir şey tutuyor gibi sanki değil mi Melih?”

 

“ Bende fark ettim acaba ondan mı güç alıyor yoksa şu yürüyen ağaçları yürümesini durdurursak acaba zorlanır mı cadı. Sanki gözü kulağı o gibi.”

 

“ Aslında olabilir batı bölgesinde kargaları kendinden parça hali getiren bir düşman var dediğin gibi parçalarıyla yapmış belki aynı şey bu cadı içinde geçerli olabilir.”

 

“ Bir deneyelim cadı yanıp yanmayacak diye yıldırım düşür yakındaki bir ağaca?”

 

“ Bir ağacı yeri dibinden sökmenin yolu o ağacın köklerini kurutmak gibi geliyor ve bu cadının her yerde kök sarmış olabilir.”

 

Liana Melih’in fikrini değerlendirmek gerektiğini düşünüyordu. Ellerine statik elektriği toplayıp görünmeden bulutlara doğru yönlendirdi. Bulutları ise nereye bırakacağını bilmediği yıldırım çok uzakta olmayacak bir yere düştüğünde gözüne parlayan bir ışık belirdi. Elinde tuttuğu şeyde hareketlenme olduğunu fark etti.

 

“ Gördün mü elindeki neyse o hareketlendi sanırsam yürüyen ağaçların kökleri ve bağlayan şey o şey olabilir.”

 

“ Gitmeyerek bir ipucu bulduk hadi şimdilik gidelim buradan çok geç olmadan.”

 

Liana başıyla onaylayıp gözden kaybolana kadar Melih ile birlikte kuzeyin dağlarından inerek tamamen uzaklaştığında derin bir nefes almıştı.

 

“ Bu bilgiyle başladığımız iyi oldu. Gerisi adamlarınızın işi şimdi karargaha dönelim.”

 

 

 

Karargaha vardıklarında kuzey bölgesinin ustasını ve diğerlerini ne buldukları ve tahminlerini anlattı Liana “ Biz sürekli çıkıp çıkıp araştırma yerine birisi o dağlarda nöbet tutması lazım. Ama şimdilik tahmin ve gördüğümüz şeyleri söyleyim. Ağaç cadısının elinde bir şey tutuyordu uzaktan gördüğümüzde ben gökten yıldırım indirip bir ağacı düştüğünü o elindeki neyse onda ışık patladı ve hareketlendi. Tahmine gelirsek o elindeki nesne bu yürüyen ağaçların köklerinden parçası olabilir ayrıca batı bölgesindeki karga düşmanını hatırladım. Parçalarından karga yaptığını söylemişti Andrea ve şu an onlar o kargaları öldürüp cadının adamlarından birini yok edecekler.”

 

Kuzey ustası bu tahmini doğru bir noktaya bastığında hemfikir idi.

“ Tamam dediğiniz gibi iki gözcüyü o dağlarda görev vereceğim. Sizde burada ana kontrol yapacaksınız bir savaş stratejisi geliştirmek için.”

 

Liana başıyla onay vermişti.

Yorgundu hem uzun bir yoldan gelmişti hem direk dağlara yolculuk etmişti. Biraz dinlenmek istiyordu.

Melih kalacağı odaya gösterdiğinde çekilirken “ Seninle tanışmak güzeldi Liana.”

 

“ Seninle de Melih ama seni daha çok tanımak isterim.”

 

Melih gülümseyip “ Bu tanışmayı adayı kurtardıktan sonra yapsak.”

 

Liana gülümsedi “ tamam öyle yapalım.” Dedi odasının kapısını kapattığında telsizi açıp ekibe son durumu anlatmıştı.

 

“ İyi olduğuna sevindim Lia, cevap gelmeyince bir şey olduğunu sandık.” Telsizden endişeli seslerini duydu.

 

“ Endişelenmeyin arkadaşlar, dikkat çekmemek için kapattık Melih ile ben.”

 

“ Tamam tamam. And sende durum ne vardığınız mı batı bölgesine.”

 

“ Evet vardık şu an çırağım beni sarılıp gülümsedi. Nora ile ikimizi gördü şaşırdı biraz.”

 

Liana gülümseyip ensemişti. Bugün baya yoruldu. Yatağa uzanıp telsizi sessize alarak gözlerini kapadı.

 

Alex, vizyonu aniden kesildiğinde biraz rahatlamıştı. Arkadaşları, ekibi bu kadar ilerlediklerini görünce bu işin sonu göründüğünü

farkındaydı. Görüler başını ağlattığı için çatının sert zeminine başını koyarak biraz kestirdi.

 

Loading...
0%