@handelendin
|
Masada son durumu konuşurlarken telsizden ustanın sesini duydular. Alex telsizi açıp konuştu. " Alex lonca lideri karargaha geldi bir görev olduğunu söylüyor yanına birini alıp buraya gel " " Sonunda sıkıcı günlerden kaçmak " " Aynen bu sefer nasıl bir macera bizi bekliyor " Alex yanına Karl'ı sürüklemişti. " Siz gidin üçümüz buradayız zaten ben bir sabah turu yapacağım o gölgeyi takipteyim " " Tamam ve dikkatli ol " demişti kapıdan çıkarken pelerinleri örtüp sabahları görüntülü kasabaların içinden kaybolarak ahıra doğru vardılar. Ahırcı yabancıları görüp geri çekilmişti. Alex durumu anlayıp gözlerini gösterdi. " Yabancı sandım sizi hemen atları hazırlıyorum " dedi soru sormadan kabul etti. Atları kısa sürede yanlarına getirip soruyu öyle sormuştu ahırcı " Nereye böyle sabah sabah " " Görev çağrısı ahırcı " " İyi görevler iyidir " deyip dizgini uzatıp kendi işine baktı. Üzengiye basıp atlara binen Alex ve Karl ahırdan uzaklaşıp karargaha yoluna tuttular. En görülmez yolda at üstünde gittiler. Kuru ağaç ormanı Alex bu orman yenilenene kadar bu ismi koymuştu. " Ben bu ormana her girdiğimde içim ürperiyor senin peki " " Aynen ama bir gün prenses ya da kral gelip o tahta oturup beyaz adayı güzelleştireceğini düşünerek kuru ağaç ormanını unutup güzel düşünceler besliyorum " " İyiymiş özellikte taktığın isim harika " gölgenin hisleri konuştu " Yaklaştık Alex " " Ne zaman konuşacağını merak ediyordum " Merak etme her zaman konuşurum vakti gelince Alex güldü. Karl'a işaret verip atlardan inip dizginleri tutarak yürüttüler. Karargahın çatısı görüş alanına girmişti. Birde başka atları görünce loncalardan birinin geldiğini anlamıştı. Kapıya kadar gelip atları bağladıktan sonra pelerinleri açıp kapıyı tıklattı. Çıraklardan biri şifre istemişti. Alex şifreyi söylemiş ki kapı açıldı. " Usta Alex ve karl geldi " " İçeri gelsinler toplantı odasındayız " Kenara çekildi. Alex ve Karl içeriye adımını attılar kapı arkalarından kapattı çırak. Alex ve Karl toplantı alanına doğru ilerleyip kapıdan içeriye girip lonca liderini selamladı. " Oturun çocuklar. Lonca lideri… bana anlattıklarını onlara anlat" " Tamam nasıl istersen kanunsuz Canon. Çocuklar bu ilanı iyi bakın " " Biri mi tutuluyor bu haberi nasıl aldınız başka bir adadan " " Bizi her türlü istek yardım uğraşır daha doğrusu tüm loncalarla toplanıp konuşur seçeriz. Belki yardımcı olur diye sizin için kaptım. " " Sıkılmaya başlamıştık zaten " Lonca lideri güldü " Tamam eğlenceli bir görev ama bu görevi veren kişi başka bir adanın kralıydı en iyi adamın kaçırıldığını söyledi. " " Yani kralın yardımcısını mı bulacağız anlamadım özelliğini " Lonca lideri tekrar güldü. Alex Karl'ı sert bakışlarıyla uyarıp devam etmesini istedi. " Haklı neyse sizi şunu şöylemeyi unuttum beyaz adanın kralını bulmaya çalışıyorsanız ya eskiden kralın dostlarından biri bu belki kralı bulma yolunda yardımcı olur " Alex ve Karl birbirine baktı ama akıllarında tek bir soru vardı. Bu adamı nasıl bulacakları hakkında. " Bu adam en son nerede görülmüş lonca lideri " " İlginizi çekti sanırım bunu bende bilmiyorum ama kralın yanına giderseniz size en ince detayına anlatır ayrıca kral kraliçeden korktuğu için o adada olanları pek ülkesini almıyor yani kimlik değiştireceksiniz " " Bu bilgi için sağ ol " " Ne demek ben artık gitsem iyi olur " dedi ve gitmişti. Canon " Kimle gideceğini belirledin mi peki " " Ben gölge olarak gidelim ama yanımda kimliği değişmesi gerekiyor yeni bir kişi olarak. Vio hava kabilesi olduğu için o gelebilir ama bizim kızı o ayarlıyor " " Neden benle gitmiyorsun Alex. İz sürücü olması avantajın olur " " Peki sende gel iz bulan birine ihtiyaç olabilir " İlanı eline alan Alex gülümseyip son durumu ustasına anlattı. " Demek cadı olan biteni öğrenmek için adam çağırdı hemde gölgeden " " Bir hain olduğunu biliyordum. Alex yokken çevreye incelediğim zamanda onu görmüştüm " " Bir handa kaldığını emin olduk lianayla birlikte nöbette " " Gidip sordunuz mu " " Liana gidip sordu burada bir süre kalacağına kesinleşti" " Tamam şimdi gidip hazırlanın ne zaman gideceksiniz " " Yarın yola çıkarız bir gidip gemiye bakalım " " Katılıyorum görüşürüz usta " Karargahtan çıktılar atlarını bağladığı ağaçlığa doğru yürüyüp dizginleri çözüp eyerin üstüne binip dizgini bir kez vurup atları yürüttü. Kuru ağaçların arasından yere düşmüş kuru ağaç dalları yaprakları üstüne basarak ikiye ayrılmış orman yolunun sağ patikaya doğru giden yolda ilerleyip kasabaya girmeden saklı limanın yakınlarına geldiler. " Acaba bizim nereden geldiğimizi sorarlar mı " " Sorarlarsa ben gölge ormanında bir gezgin olduğumu ve bir kurt kabilesinden bir dostla yola çıktığımı " " Kurt kabilesi diye bir topluluk var mıydı " " Çok eskiden öyle bir klan vardı ama şimdi nerede olduklarını bilmiyorum " " Sen bunu nereden öğrendin " " Unuttun mu bir zamanlar eğitim için gölge ormanına girmiştim orada tüm kabile klan isimlerini öğrendim " " Varsa bile beni doğrulamazlar görünmedikleri için " " İhtimali var " konuşmayı bitirip limana geçen geçitten içeriye yürüttüler atları… İskelede durmuş atlardan inip kaptanı seslenmişti Alex. Kaptan " ne oldu Alex " " Bir görev çıktı gemiye kullanma vakti " " Ne zaman denize çıkıyoruz " " Yarın güneş tepedeyken Karl ile ben sadece diğerleri adada kalıp diğer işi yapıyorlar " " Anlaşıldı kızıl gölge " dedi ve kayboldu. Karl " Sonunda adadan uzak bir adaya yolculuk umarım buradaki gibi kurumuş topraklar yok " " O adada huzur olduğu için ne kuru ağaç ve bitkiler ne de kötü havası var. Ufak çaplı küçük kötülükler olunca takmaya gerek yok " " Hem ipucuna hem farklı bir göreve çıkmak " demişti Karl atları binerek geçitten çıkıp pelerinleri örterek kasaba meydanına doğru at sürdüler. Ahırda durup durumu anlatınca " tamam atları o vakte her şeyi hazırlarım " Alex gülümseyip hala kalabalık kasaba meydanından yararlanarak sığınağa ulaşmış görevi takım arkadaşlarına anlattı. " Siz ikiniz sıkıcı adadan kurtuluyorsunuz ama en azından kralın görevi olunca biraz bütçe konusunda rahatlama olacak " bunu Andrea demişti. " Aynen öyle biz yokken siz buradan sorumlusunuz liana son durum ne, hala gölge orada mı " demişti arkadaşına. " Bilgi topluyor sence kime söyleyecek o kadar bilgiyi " demişti liana. " Kimin için olacak cadıya söyleyecek başka neden gelsin ki” Karl sesini yükseltmişti ama haklı olarak çok belirgin bir soruyu sormuş olmaları ona garip gelmişti. “ Neyse arkadaşlar biraz orada para elinizden geçerse malzeme almayı unutmayın orası en büyük demir üreten adalardan biri envanteri doldurmamız gereken ne varsa bizim için iyidir” “ Alırız ama ilk kralın yardımcısını sağ salim bulup teslim ederim ondan sonra düşünürüz” Haritayı masaya açıp lonca liderinin söyledikleri göre adalar arasında uzaklığı kaç gün deniz üstü yolculuk yapacaklarını hesapladı. “ İki günlük yolumuz var anlaşılan umarım Karl senin deniz tutmaz değil mi” “ Yok merak etme” pek güvenmiyordu alex dostunun sözünü ama emin de değildi. “ Peki bizim Ahsa ne durumda yüklenme bitti mi” “Ahsa bir baksana buraya, kendin gör” Alex pek kızla ilgilenmiyordu çünkü haritayı çözme ve nöbetleri çıktığı için kafasını bir türlü işlerden kaldıramadığı için pek bakamamıştı. “ Bu Ahsa değil ki vio” “ O alex kendisi Ahsa olur ama namı değer… kız olur. Bak tanıyamadın bile az kaldı kızı kopyaladım ama hafızasının bir kısmı kaldı onda sen gelene kadar biter harfleri öğretirsin bir iki gün içinde mesajlaşma için geldiğin günden sonraki gün ise ajan saraya girer ve olan bitenleri anlatır bizi” “ İyi peki bu görevde halolsa adım adım kurtuluşa gideriz” Gülümsediler. Alex odasına geçip çantasını hazırlamıştı yanına çadır malzemeleri almaya unutmadı uzun bir yolculuk olacaktı. Harita malzemelerini almaya unutmazdı yol boyunca boş durmak ona göre değildi. Planlarında bir değişiklik yoktu tüm akşam boyunca bunu konuşup sığınakta son kalan yiyecekleri yedikten sonra vio " gidip biraz can iyileştireyim en azında para miktarı için gıdamız kalmadı " " İyi olur cadı ve kraliçe bir tahtan inseler gerçek sahibi ortaya çıkarsa sevineceğim " demişti ama kendisinden haberi yoktu. Kayıp prenses olduğunu hiç düşünmedi. Tabi bunu kralı bulduktan sonra ortaya çıkacak gerçekle ve yakında göreceği vizyonları ne anlama geldiğini öğrenecekti ama daha o günlere çok vardı. 📷 Sabah eksik var mı diye kontrolleri yaptıktan sonra pelerinleri başlarını geçirip çantaları sırtlayıp sığınaktan çıkmışlardı. " Telsizler açık olsun sizi takma isimlerinizle sesleneceğiz " " Tamam Lia buralar senle Andrea sorumlu vio evde kalıp son işi tamamlayacak " " Merak etme burada nöbetteyiz " neşeli ses tonuyla konuşmuştu. Alex gülümseyip Karl ile birlikte atlarını almaya ahıra doğru ilerledi. Kalabalığın içinden saklanarak yürürlerken tam handan çıkmış gözlem yaparken gözlerini saklanarak ilerleyen ikisini görmüştü mavi gölge, pelerinin şapkasını geçirip Alex ile Karl'ı takip ediyordu sessizce. Alex ortak sanırım biri sizi takip ediyor " Bundan emin misin gölge kasaba kalabalık belki onlardan birini sandın " Öyle de olabilir ama yinede dikkatli olun " Sağ ol gölge" dedi " Karl, gölgenin dediğine göre biri bizi takip ediyor ayrılıp ahırda buluşalım " Karl başını onaylar gibi salladı. İkisi farklı sokaklara dalmış omzunun üstünde bakış attı. Karl'ı takip etmediği için sevindi. Alex kaybolabilirdi ama Karl onun öyle bir gücü yoktu. Kaybolma zamanını hesaplamıştı ki çıkmaz sokağa girince çitlerden atlama izi yapıp duvara girmiş izini yok etmek için silmişti. " Hay aksi yine kaçırdım. Gölgesizlerin bulamadığı şeyleri ben nasıl bulayım ki " kendi kendine sövmüştü. Alex konuşan kişinin sesini birinin sesini çok benzetti. Olamaz o buraya kadar gelemez özellikle cadıyla çalışmak için. Mavi gölgenin izi kaybolunca duvardan çıkıp etrafa bakındı. Kimsecikler yoktu. Başarmıştı. Çıkmaz sokaktan çıkıp ahıra doğru ilerleyip Karl'a gülümseyip atları ahırcıdan alıp saklı limana doğru at üstünde ilerlediler. Sağ patikaya doğru yürütüp geçitten geçip kaptana selam verdi. Kaptan köprüyü indirip atları yürüttü arkasından Karl ile Alex binince kaptana " hazırsa artık yola çıkalım " dedi. " Hazırız demiri çekin halatı çözün denizciler " emriyle demir yukarı çıkmış yavaş yavaş yüzmeye başladı gemi. Kaptan dümeni tutmuş Alex'in tarifiyle ilerlemişti. Denizin kokusu damarlarına çekti. Kraliçe buraya el sürmemiş olmasını sevinmişti. Yaşayan denizi. " İki günlük yolculuk var desenize bu arada o gölge bizi nasıl buldu " " Nasıl buldu değil onun görevi bu adada olup bitenleri cadıya anlatmak görevi bizde bu adada garip davranan insanlar olduğumuz için bizi takip etti ama kaçırdı " " Gölge gölgeyi takipten mi kaçırdı hissetmesi gerekir değil mi " Alex de katılıyordu. Mavi gölgenin onun hissetmeyip kaçırdığı durumu tuhaf gelmişti. Acaba gölge olmayıp ne olabilir ki. Çok tanıdık gelmişti. Gölgesizlerde gölgeleri hissetmiyordu. Olabilir mi diye düşündü ama anlaşma yapmadılar mı diye düşündü. Kıyı şeridi gittikçe uzaklaşıyor alex adadan ikinci kez uzaklaşmıştı. Hiç uzaklaşmaya Karl’a ise bir tuhaf gelmişti ayrı kalmak. Alex gülümseyip “ Alışırsın merak etme bir kaç günlüğüne adada olmayacağız” “ Beyaz adada olmayacağız ama başka bir adaya gidip orada krallıkta birini arıyoruz” “ Doğru söyledin” dedi. Alex tuvalet ihtiyacını gidermek için denizciye sormuştu. Denizci yolu gösterdi. Alex geminin iç güvertesinden içeriye geçip tuvaleti bulmuş oturmuş işini yapıyordu. Karl yüksek sesle Alexin duyması için seslendi “ Akşam taze balık varmış şefler hazırlıyor keşke tüm ekip burada olsa” “ Ne güzelde bir rahat ver sen işimi hallet isem” “ Tamam tamam” dedi sessizlik çöktü. Kısa bir sessizlik olmuştu şifon ile suyun sesiyle ellerini kurulayıp iç güvertiden çıkmıştı. Karl Alexi görüp gülümsedi. Alex geminin iç güvertesini tekrar girip çalışma odasına koyulan çantalardan birini açıp haritayı çözmeye devam etti. O sırada Karl içeriye dalmış " Hala çözemedi mi haritayı " demişti. Alex " Bir kısmını anladım sanırım gel göstereyim " dedi Karl Alex'in yanına yürüdü. Tam ışığın önüne kapattı Alex Karl'a " ışığının önüne geçmesen göreceksin " Karl sırıtıp ışığın önünden çekilip Alex'in parmağıyla işaret ettiği yere odaklandı. " Burası gökdelen vadisi yazıyor orası haritada şu an şu noktanın olduğu yer olur " " Orası en az birkaç günlük mesafede geçitten geçip ulaşabileceğin bir yer " " Haklısın yani ben bu lordlar anıtını gittiğim gün siz adadan sorumlu olacaksınız " " Sen gölge ormanında iken biz baktık değil mi endişelenme " " Biliyorum sadece lafın girişi neyse sen neden gelmiştin " " Bir bakayım dedim yardımcı olacak bir şey var mı peki " " Gel benim bulduğum yerleri şimdiki haritada işaretle o zaman " Karl direk teklifi kabul etti. Alex'in yanına geçip oturdu. Bir kısmı çözülmemiş olsa bile Karl tahminler yürüterek haritada o yerleri bulmayı çalıştı. Akşama kadar haritayla ilgilendiklerinde denizcilerden biri akşam yemeğinin hazır olduğunu söylemeye gelmişti. " Bir ilerleme var mı peki " " Şu anlık sadece iki uzak yere bulduk zaten diğeri haritada gösterim yeriyle aynı olduğu için saymadım" " Öyle olabilir ama değişme riski var " Karl’ın hevesi bir anda kaçmıştı mutfağa doğru ilerlerken taze pişmiş balık kokusu geldi burunlarına. Kaptanı sormuştu aynı soruyu kaptan cevaplamıştı “ okyonusa az kaldı kızıl gölge gök kırana doğru ilerliyoruz” “ Gök kıran ne kaptan” “ Siz hiç adadan dışarı çıktınız mı” İkisi de başlarını ‘hayır’ olarak salladı. Kaptan nasıl anlatabilirim diye düşündü. En basit tabiriyle “ oraya gidince anlarsınız” dedi masaya geçip balığı yerken. Alex, adada kalan dostlarını düşündü, acaba orada durum ne alemde bizden daha iyiler mi diye geçirdi içinden balığı eline alıp etinden yemişti. “ Görev bitince bunlardan getirip sığınakta yaparım” Masada haritada olan yerleri düşünüyordu Alex. Hepsi çok tanıdık gelmişti. Sanki bir şeyi sembol ediyorlar gibi göründü. Kendi kendine mırıldandı hatırlamayı çalıştı. İlk bulduğu neydi onu aklına getirmeyi çalıştı. " İlk bulunan yer neydi Karl unuttum gibi " Karl elinde balığıyla söyledi " Gökdelen adası mı demiştin " Gökdelen adası bunu bir yerde okumuştu sanki nerede okuduğunu bir bulsam diye düşünürken ani masadan kalkışıyla çalışma odasına geçip gölgelerden ödünç aldığı kitabın sayfalarını gezinip eliyle işaret etti. Karl direk çalışma odasına girdiğinde Alex'in konuşmasına duydu " Daha önce neden akıl etmedim tabi ya " " Neyi akıl etmedin Alex " " Bu yerleri bir yerde görmüş gibiydim gölge ormanda öğrendiğim yerleri çok benzediğini mesele gökdelen adası bir lordun doğuşunu temsil eder " " Ormada bunlar mı öğretildi " " Hayır meraklı kişiliğim yüzünden izin alıp kitapları göz diktim ve bu kitabı buldum lordların doğuşu ile ilgili " Karl ' hım' diyerek anladığını göstermişti. Ama gerçekten anladı mı Alex'i bir muamma. " Gökdelen ilk lordun doğuşunu anlatıyor yani dört lordun ilki tanrı katında olanı temsil ediyor. " " Tanrı katında bir lord mu o zaman diğer lordların anası mı " Alex başını hevesle sallayıp anlatmaya devam etti. " Sonraki ise - haritada bulmayı çalıştı- burası ışık kentti hiç duydun mu " Karl başını hayır olarak sallamıştı. " Doğrusu bende duymadım ama bir tahminim var " deyip diğer sayfayı çevirdiğinde " Aslında onlarda bir insanmış ama bizim gibi tuhaflıkla doğunca tanrı katındaki ilk lord onları seçmiş ve böylece yüce bir varlık olmuşlar " " Çok tuhaf bizde seçilmiş olabilir miyiz sence " " Emin değilim belki öyleyiz belki bizi birleştiren bu özelliklerimiz olabilir kimsenin olmadığı bu özellikler " Karl omuz silkti. " Yani bu yerler bir lordun ortaya çıktığı ve ona isim verildiği bir yerse yolun epey uzun olacak " " Sanırım öyle tüm lordların sırlarını öğrenmek istiyorum. Nasıl lord oldukları hakkında bilgi edinmek " " Gerçekten çok meraklı bir kişiliğin var " " Ne yapayım doğam böyle " çalışma odasından çıkıp masaya geri oturdu. Balık yemeyi bitirdikten sonra ellerini yıkadı ve yatağa attı kendini. Mavi gölgenin o olabilme olasılığını düşündü. Boynundaki madalyonu çıkarıp öylece baktı. Mike gitmeden önce hatırlaması için ona vermişti madalyonu, gölge ormanında dostları ne yapıyorlardı, orayı bir nebze özlemişti. Orada iken adadaki dostları özlüyor adada iken ormanda olan gölge dostlarını. Keşke iki yeri birleştirme gibi bir yolu varsa söylemeleri için her şeyi verirdi. İç çekip madalyonu döndürüp durdu elinde. Mike açılmıştı. Alex' e şaka gibi gelmişti ama Mike zamanla özlemesi hatta yokluğunda üzülmesi bu duygu tam olarak neydi. Alex sadece dostları tarafında sevgi görmüştü. Hiç şefkat veya aşk gibi duyguları görmemiş bir kızdı. Ailesi hakkında hiçbir iz yoktu. Eğer bir şansı varsa ailesini bulmayı can attı. Gölge ona bir abisinin olduğunu söylemişti ama bırakıp gittiğini de. Çektiği içi bırakıp gözlerini yumdu. 📷 " Andrea sen şu taraftan git ben bu taraftan " sessiz sokaklarda tek bir kişi yoktu o ikisi dışında kimse gözü yememişti. Korkularından onların geçtiği anda pencereler ve ışıklar kapanmıştı. Andrea bu garip davranışların cadıdan korktuklarını yorumlamıştı. Bir nevi doğruydu. Kasabalılar canlarını çok önemsiyordu. Ailesini ya da kendilerine bir şey olacak diye cadının sözünden çıkıyorlardı. Andrea eski günleri neşe dolu sokaklarda kahkaha eksik olmayan o günleri çok özlemişti. Bu sessiz ve karamsar kokan sokakta yürürken. Liananın gözü yine o gölgenin kaldığı handa takılı kaldı. Gölgenin çıkıp çıkmadığını öğrenmek istemişti. " Maden aramıza casus soktun bizde sarayın içine bizden birini sokalım. Göze göz dişe diş cadı " demişti. Tüm dikkati handan çıkmasını bekleyen o casustaydı. Handan çıkan üç kişinin gülme sesleriyle yankılandı sessiz sokağın içinde işitti. Gözleri Handan çıkan iki başsız süvari ile mavi gölgeyi görüşüne girdi. Keşke ne konuştuklarını öğrenebilsem demişti Alex olsa duyar işiter görürdü. Şu an ne kadar yolda ilerlemişler merak etti. Acaba diye pelerini takıp oraya doğru gizemli biri gibi hana doğru ilerledi. Çaktırmadan kulak misafiri oldu. " Cadı seni getirdiği için çok mutlu gölge " " Ne demezsin " " Öyle öyle senden güzel ve sürprizli haberleri bekliyor çok çalış ki ödülünü alırsın " " Buralarda bu kadar rahat dolaşan insanlar var mı " Liana kahretsin deyip yanlarından geçip bir masaya geçti. " Siz bana bırakın gidip derdi neymiş diye sorayım " Liana telsizi alıp Andrea ile konuştu. " Tamam sen orada biraz tur at şu an mavi gölge buraya geliyor burada durduğum için" " Tamam dolaşıp sığınağa giderim " " Orada görüşürüz " deyip telsizi sakladı. Hancıdan bir bardak su istedi. Hancı hay hay deyip bir bardak su getirip önüne koyduğunda gölge karşısına geçip içeceğini isteyip liananın önüne geçip oturdu. " Seni buraya hangi rüzgar attı yolcu " " Burada yabancıyım iş için geldim ama yarın yola çıkıyorum iş bulamadım " " Ne yazık teslim olmayı ne dersin " dedi. Liana kahkaha attı bir eliyle ışıkları yönetmeye başladı. Karşısındaki gölge etrafa bakınıyordu bir yandan suyun parasını masaya bırakıp ortadan kayboldu. Işıklar geri gelince gölge şaşırmıştı. " Nerede bu yabancı " demişti. Liana soluk soluğa kalmıştı sığınağın önünde. Duvarı vurdu kapı gözüktü. İçeriye girdi. içemediği suyu istemişti bir dikişte oturup içip başına gelenleri anlattı. Andrea bu durumu hiç sevinmedi. Bu iç açıcı olmayan durum canını sıkıyor. Böyle boş boş dolaşıp hiçbir şey yapmadan durmayacaktı. " Lia tek başına nöbet tutabilir misin ben bir işin ucundan tutmak istiyorum en azından buraya yakın bir adada durumu araştırmak istiyorum " Liana şaşırdı hem dahice hem delice bir şey söyledi Andrea. Andrea neden şaşırdıklarını çıkaramadı. O kadar kötü bir şey mi söyledi böyle tepkiler verdiğini anlamadı. " Çok akıllıca hem delice bir teklifte bulundun biliyor musun ama haklısın birimiz ayrılıp son durumla ilgili bilgiler getirmeli yarın bu teklifini telsizden hem ustayla hemde Karl ile Alex ile konuşalım onlar izin verirse kabul " " Sonunda bir işin ucuna tutacağım " Liana, Andreanın omzuna vurup " çorbanın içinde tuzun olsun istiyorsun anlıyorum ve katılıyorum yarın olan hayrola " dedi odasına geçerken " Via akşamları benle bakar sende çık diğer cadının yandaşları bir araştır " Andrea başını sallayıp kendi odasına geçip yatağa uzandı. Liana sabahın erken saatlerinde kahvaltıdan sonra telsize eline alıp iki frekansa bağladı. Alex ve Karl telsizden ses verdi sonra Canon usta arkadan tamam dedikten sonra telsizi vermeden Andreaya konuştu liana " Usta ve iki arkadaşım dün gece güzel bir teklifte bulunan arkadaşın bir teklifini sizde duyun dedim benim için kabul ama sizin için " " Kimin için konuşuyorsun ona göre liana " " Dur size kendisini vereyim " dedi Andreaya uzattı telsizi. " Şey usta teklifi ben verdim. Dedim ki böyle yerimde durmak yerine zaten gidilecek olan yere birine ben gitsem siz denizde iken " " Aslında güzel ama tehlikeli olmaz mı sence And " " Katılıyorum ama böyle boş boş durmak yerine bir el uzatmak iyi olur diğer bölgeden düşmanları bakmak amacıyla " Alex söze girdi " Kabul hem gücünü denemiş olursun oradaki küçük kötülükleri kurtarırsın oradan da para kazanalım şaka şaka tamam doğuya gidecektik oraya gidebilirsin bir araştırma yap " Andrea kabul ettiklerini sevinmişti sonunda bir işe yarayacaktı. Canon pek emin değildi sesinde ama Alex izin verdiyse bir bildiği var diye düşünüp " Tamam yanına çaylak bir kanunsuzu göndereceğim hem öğretirsin hemde işini yarayabilir iyi hazırlan " Bir eğitmen olacağını hiç düşünmedi. Alex kahkaha atıp konuştu " hadi iyisin görev üslü bir usta olacaksın iyi iş çıkar " Andreanın dili tutuldu ne diyeceğini şaşırdı. Yutkunup kekeledi " Ta tamam kabul ediyorum " Gülme sesleri işitti hem telsizden hem yanından. " Neyse doğu bölgesinde haber ver ne zaman gideceği hakkında " Alex dile getirdi " Geceleri çıkma sessiz olur o senide takip eder o yüzden seni tanımıyor iken çırakla öğlen kasabanın kalabalık olduğu bölgeden karargah bölgesinin yolundan çıkın " Andrea " Tamam bu öğleden sonra yola çıkarım en az bir iki saat yolum var " " Çırak seni bekliyor olacak gıda için endişelenme burada temin ediyorum ben " " Tamam usta hazırlanıp orada olurum " Telsiz konuşması bitmiş ki içi rahatlamıştı. Liana ve Violetta andreaya hem korkuyla hem endişeyle bakıp gülümsüyordu. Ama eli boş durmaktan iyiyidi bir şeylerin kalışmasını , tecrübe etmesini. Andrea yüzlerini okumuştu " Kendi başımın çaresine hem yanımdaki çırağı iyi bakacağım merak etmeyin " " Biliyorum ama senle gurur duyuyoruz şimdi git çantanı hazırla ilk defa çıkacağın için birlikte atını almaya gideriz " " Sığınaktan bu bölgeden farklı bölgeye çıkmak iyi olacak belki " " Haklısın " demişti son sözü bu oldu. Kendi odasına geçip çantasını kamp malzemeleri ve en çok neye ihtiyaç olacaklarını seçiyordu. Violetta kapıyı çaldı. Andrea kapıya baktı " Vio elindeki ne " Violetta andreanın yanına gelip " ilk yardım malzemeleri " dedi uzatmıştı. Andrea gülümseyip ilk yardım setini ayrı bir kısmı koyup sarıldı. " Sen büyüdün ve göreve mi çıkıyorsun " " Ben senden büyüğüm vio " " Biliyorum ve küçük bir uyarı sakın çırağa şakaların ile hayata bıktırma " " Tamam da o kadar mı kötü " Violetta susmuştu. Andrea cevabını aldı. Hazırlamaya devam etti. Violetta odadan çıkmış kapıya gururla bakmıştı. Liana öksürdü " Büyüdüğünü anlıyoruz ve o da bu durumdan sıkılmıştı Andrea en azında bir ilerleme kaydetmiş olacağız bir süre kalsın misafir olarak oradaki durumları bir baksın yardım etsin " Konuşurken haber vermeyi unuttuğunu hatırladı. Telsizi eline alıp doğu bölgesine bakan kanunsuz ekibinin liderini anons etti. " Doğu bölgesi evet " " Ben güney bölgesinin ekibinin liderinin sağ kolu olan liana " " Evet liana seni dinliyorum " " Ekipten bir dostum ile yanında çırağı ile bu öğleden sonra yola çıkacak doğuya gelmek için yarın doğuda olacak " " İsmi lütfen " " İsmi Andrea hani komik çocuk " " Hatırladım o arkadaşı tamam ha geç gelmeleri sıkıntı olmaz burada kargaları dikkat etsin ormanlık alanda " " Merak etme onları başka yönlere çekme gücüne sahip kendisi " " Tamam onu bekliyor olacağım ne kadar kalacak doğuda " " Bir süre oradaki durumu el atsın diyoruz oradaki düşmanı bir incelemesi açısından " " Anlaşıldı bu kadar mı tamam " " Bu kadar tamam " deyip telsizin düğmesini basmaya bıraktı ve arkasını yaslandı. Andreanın hazırlanmasını beklemişti. Andrea bir saat hazırlığı bitirmiş elinde çantasıyla çok sevdiği Seletein bıçaklarını beline bağlamıştı. Gücüyle kolay hareket ettirdiği için seviyordu. Ucu sivri ağırlığı o kadar az olan bıçakları hiçbir zaman yanından ayrılmazdı. Liana kalkıp pelerini başına geçirip Andreanın eline adanın haritasıyla pusulaya verdi. Doğuya gitmek o kadar kolay değildi. " Oradaki kargaları dikkat et And doğu bölgesinde bir arkadaş kargaları dikkat etsinler dedi " " Kargaları hükmeden bir düşman oldukça ilginç bir yetenek çok merak ettim " |
0% |