@handelendin
|
Kalbim kadar karanlık bir odada uyandım. Ben uyandığımda alarm çalmaya başladı, susturdum. Önceki gün bana sunduğu anlaşma çok saçmaydı. Kendine aşık ettirecekti beni yok canım ona falan aşık olacakmışım, kendini kandırıyor. Gülü aradım bu gün hafta sonu ve kamp vardı. Nefes alıp bırakıp gülün numarasını tuşladım. " Gül arabayı getir en son sendeydi. " dedim arkasından " Tamam, dost getiriyorum." cevabı verdi. Yataktan kalkıp üstüme uygun şeyler giyinip çantamı hazırlayıp. Evden erken çıktım, dış kapıda onu bekliyordum, arabayla beni almasını. Evden neden erken çıktığımın farkındayım, karnım aç aç kapıda onu beklemek gerçekten ben ne yaptım böyle. Midem isyan ediyordu ' yemek ye' diyordu bana ama neyse giderken büfeden poğaça alırız okula gidince bir şeyler. Korna sesiyle yürüdüm arabaya doğru, bagajı açtı kamp çantamı bagaja koyup kapatıp öne oturdum. Okula giderken orada bir fırıncı gördük " Dur be kızım bir hata yaptım aç aç çıktım şuradan şey çay ile börek alsam." dedim " Bekle sen beni alıp gelirim." dedi seni de yormak istemiyorum " ne gerek var ben alırım sen dur!" ve " Dur dedim açsın ve beklemeni istemem o yüzden tok olanı bırak yani bana simit ile ayran değil mi ?" başımı salladım. Arabayı kaldırımın yanına durdurup indi, kumbaranın içinden 5 lirayı kapıp koştu. Onu beklerken telefona baktım Merve ile Berk bizi beklediğini yazmış grupta onlara " birazdan orada oluruz" yanıtladım sorularını mesajla. Kapı açıldı elindeki poşeti bana uzatıp arabayı bindi. Simitten bir parça koparıp ağzımı attığımda, bir oh çektim midem ziyafet çekti, ayranı çalkalayıp pipeti batırıp içtim. Bir simit bir ayran...devam etti bitirene kadar sonrada çöplerini poşete atıp okulda atarım diye düşündüm. Okulun önünde durdu " Arabayla mı yoksa otobüsle mi ?" sorunca şimdi beklemek istemediğim için arabayı seçtim, ikisi bizi görünce el sallayıp yanımıza koştular " Atlayın arabayla gidiyoruz kamp alanına," dedi Gül bagajı açtı ve çantalarını atıp kapattıklarında kilitledi. Melisa yanımıza geldi " Bende girebilir miyim ?" dedi " çantanı kucağında taşı açamam bir daha," dedi ama yavru kedi bakışlı Melisa olunca üşüne üşüne bagajı açtı ve başka yolcu bekledi gelecek olanı Mert geldi sonra demir onun arkasından gözüktü " demiri alma otobüsle gitsin." dedim camı yaslanmış " Neden ben olmuyorum hem bana borçlusun o yüzden bende seninle geliyorum." dedi yok canım doğruyu söylediğin için borçlu mu oldun birden bile, gelmiyorsun benimle dedim boşa gitti, çantasını bagajını atıp kapattı. " Gül sen arkaya geç ,ben süreceğim bayanları yorulmasını istemem." diyen Demir birden sürücü koltuğa geçmişti, gül ona neden izin verdi ki birde arabada erkekler var iken sen neden geldin bilmiyorum. Elimi bacağımın üstüne koymuştum. Ağırlık hissettim, gözlerim sürücüye doğru kaydı, yola bakıyordu . Gözlerim bacağıma kaydı onun eliydi, şaşırdım. Eli benim elimin üstüne koymuş önüne dönük . Ona geri baktım, hissetmiş ki çekti elini, arkada oturanlar bize baktı aynada onlara baktım, gözlerini çektiler bizden. ... Kamp alanının park yerine park etti. Önce bizimkiler inip çantalarını alıp önden gittiler. - resim eklenecek- Öpmeyi kesip bana baktı " Çok istekli öptün Miray hanım, anlaşmamız bu günden başlıyor sen kazanınca senle ayrı kalacağım ama ben kazanırsam kötü tavrını arkada bırakacaksın." dedi bedenini üstümden çekip arabanın anahtarını elime bırakıp kapıdan çıkıp gitti. Onun arkasından bende çıkıp bagajın yanında dururken yanına gittim beni beklemiş. " Kapı açıktı alsaydın ya Demir!" dedim kapısını açıp kendi çantamı alıp kapatacak iken eliyle engelleyip kendi çantasını alarak çekti. Ya sabır diledim şimdi bu neydi anlamadım. Damla hoca bizi bekliyordu. Biz gelince görev dağılımı yaptı " Kızlar çadırları kursun erkekler odun toplayın sonra kim kime kalacakları ayarlarım hadi görev başına" dedi çadırlar bize bakıyor biz çadırlara bir çadıra 3 kişi kuruyorduk çünkü çabuk kurulmasını istiyorduk. Merak ediyordum erkekler ateş için odun toplarken ne hakkında konuştuklarını ilgili bilgim olsun istiyordum. Telefonumdan ses geldi " Siz devam edin, " dedim cebimden telefonu çıkarıp mesajlara girip baktım berkten gelmiş. Gönderen: Berk Rapor veriyorum kraliçeye, gündemde olan erkeklerin dilinde sen varsın, demir ağzından büyük bir şey kaçırdı şu an öpüşmeniz hakkında konuşuluyor - rapor verildi :) - Sinirden köpürme- derin nefes alıp çadıra dönüp yardım ettim. Demir geldiğinde onu odundan kovalamak ve öldürmek istiyordum ama kendimi zor tutuyordum oyunum bozulmasın diye sakin ol Miray o oyuncağa kim inanacak ki. " Biz geldik. " diyen berke döndük. Çukura bıraktılar odunları, ateş için kapıştılar, en kolay çakmakla yakmak yani kızları gösteriş yapmak için rezil ediyorsunuz. Kenara çektim milleti sonra odunları üst üste koyup cebimden çıkardığım çakmağa onlara gösterdim. " Modern çağdayız millet etkilenme çabanız kızlara sökmez sizi gülerler çünkü rezil olduğunuz için," deyip bir kütüğün üstüne oturup onlara baktım. " Çok bilgili göründün gözüme ?" Göz teması kurmadan " Bilgili davranmakla alakası değil hangi çağda yaşıyoruz biz demir modern çareler tükenmez değil mi ? " dedim " öyle " Kamp ateşinin etrafında toplanmış sohbet ettik " Millet akşam hepiniz burada olun çakmağı olan Miray sende birbirimize hikaye anlatıp duracağız şimdi serbestsiniz akşam ise sessiz sinema oynayalım anlaştık mı " dedi hoca tamam dediler. İstediğim için geldik onlar eğleniyor neyse dedim. " sana mı soracağım gelip gelmediğimi ben Mirayla konuşuyorum senle değil ? " dedi sanırım biri sinirlenmiş ki Berk'in ağzından " ben şimdi seni-" cümlesini yutmasını sağladım sakinleşip sözü bana bıraktı " bırak gelsin başına gelecekleri haberi yok. " dedim bana bakarak yanıma koştu " neymiş başıma geleceklerin konusu ? " Berk sinyalimi anlamıştı herhalde ki aklında bir şeyler vardır derken bir hışt sesini işittim. Kim diye bakınırken Berk el salladı. Telefonu gösterdi, bana mesaj attığını gördüm mesajda " ikinci oyunu kurduk kraliçe anlatırız " demişti başımı kabul olarak salladım. " Miray çabuk ol! " diye seslenişi bana sanki biraz olsun yalnız olmaktan korkar olduğunu gösterdi. Kurt sesleri yükseldi ben kamerayla onu çekiyordum. Oyuncağım anı olarak saklarım belki değil mi bence de. Ayı arkasından belirlendi ve bacağından tutup düşürdü. Kamp yerine geldiğimizde bize baktıklarını gördüm. Bir koku yayıldı sidik gibi kokuyordu arkama döndüğümde gözüm aşağıya kaydı " sen altını mı kaçırdın kokuyorsun yaklaşma! " dedim çadıra gidip içinde durdum. Bir süre sonra yanıma geldi yine kokuyu alıyordum, çıktım çadırdan bana " nereye ? " der gibi sordu " kokudan uzak yere " Ateş çukurunun karşısına geçtim arkadaşlar gelip yanıma geçti " İyi korkuttun var ya ben bile gerçek olacağını tahmin edemedim. " dedi başımı salladım. Telefonla ilgilendim " Yarın için eşyalar var mı yanında " Yanımdan ayrıldı o geldi altını değiştirip yanıma geldi " Benle neden uğraştığını anlamıyorum neden bunu yapıyorsun arkadaş olmayı çalışmamı -" ( dibime dibime doğru kaydı öpme pozisyonu aldı ve ben bir metre yana kaydım düştü ) Karanlık çöktü birden yemek becerisi olan kızlar konserve yiyecekleri çıkardılar. Makarna hazır noodle makarna ile eğlence için şeker çıkardılar. Odunları dizdiler ben çakmakla tutuşturmayı denedim bir kıvılcım çıktı arkasından iki ve üç diye devam etti. Küçük ocaklarını yakıp pişirmeyi başladılar ( hoca yarın için Berkin sunduğu eşya ve yön bulmaca oyundan başladı devam etti) ensedim uykum gelmişti. Çakmakla işim bitince cebime koydum ve boş bulduğum kütüğün üstüne geçtim. Boş boş ateşin kıvılcımları bakındım. Nedense bana anılarımı acı anlarımı hatırladım. " Geçmişini unut bu güne bak Miray dostum" Gülün sesi her zaman bana teselli ediyordu. O olmasa ben sağlam duramazdım, ona sarıldım( bu sarılma ağlama seansı demektir benim için bazı günler) " Olanları unut " dedi demire işaret etti " oyuncağın ile oyna iyi gelir ee baş baş- " sakın sonunu getirme Gül değiliz onu dışarıya attım uslansın diye." " Yapma çocuk mu o yetişkin adam uslanacak sanmam sabah sizi yan yana görürsek" dedi ve sırtına okkalı bir tokatla kendini getirdim güldü iyi peki diyerek. Tabakları makarna koyulup herkese dağıtıldı. Aç değildim ama tabağı sıyırdım diyebilirdim leziz bir makarna cinsiydi ve tabakları çöplere atıp ateşin etrafında oturdum. Müzikli bir gece olacaktı. Herkes bana baktı ben yok dedim sesim o kadar güzel değildi başka birisi istekli oldu ve gitar eşliğiyle şarkıyı başladı. Şarkıyı eşlik ettiler ben söyler gibi yapmıştım ağzımı oynattım. Pek sevmezdim, telefonun sesine döndüm berk bana " oyunun ilk aşaması korku hikayesiyle başlıyor benim anlatacağım kanlı kurban öyküsünü gerçek yapımı." yazmıştı anladım önceden hazır etmiş her şeyi ben yakınımdakileri kendime göre seçtiğimi biliyordum bu da bana bir alkış kazandırıyor ona ' sinsi sinsi gülen emoji' suratını göndermiş etrafı inceledim. Şarkı seansı bittiğinde korku hikayelerine sıra gelmişti sırayla bana gelene kadar berke bu işi bana bırak diye yazmış onaylamıştı, sıra bana geldiği de kampı ben istediğim için ayrı kalamazdım yoksa bana şey diyeceklerdi mızıkçılık yapıyorsun sen dedin ama sonra bir şeyde katılmıyorsun diyeceklerini eminim. Birden fırlayarak uyanıverdim. Nefes alamadım. Hala gözlerimin önüne annemin ve babamın ölü bedenleri...unutamadım, unutamayacağım da sanırım. Uyku tutmadı gördüğüm kabustan sonra uyumak bana haram gibiydi. " Eğer istersen koyacak bir omuz istersen -" diyemedi anlıyorum seni başımı koydum şaşırdı " Çekebilirim " dedi panikledi güldüm " Neden bana karşı bu kadar iyimsersin benden ne buluyorsun anlamadım ilk görüşte aşk dersen seni göle atar hasta ederim. " dedi kesin öyle diyecek ki yutkunduğu hissettim. Sabaha kadar böyle durduk. Onun koynunda başım ve sanki roman- vazgeçtim geri çektim başımı. Bana baktı " Artık kalksak bizi bulamayacaklar kesin izin verildi çadıra girme bu iyiliğin karşılığı " dedim tamam dedi normal davrandı. Rahat nefes alıp ikimizde çadırı girip tulumların içine sığındık.
" Günaydın aşk kuşları uyanın hadi." Gül'ün sesi neden bu kadar yakından geldi. Herhalde telefonu yanlışlıkla açmıştım sanırım sesi bu yüzden yakından geliyordu. Bize ne ile hitap etti ' aşk kuşları' mı güldüm saçmalama bizi görmüyorsun ve yalan dolan şeylerle hitap ediyorsun. " yani görmediğimi sanma ama pencerenden görüyorum o yüzden söylüyorum inanmazsan foto çekeyim gör Miray !" dedi pencereden mi içeri bakıyorsun anlamadım. Onu bekledik üzerini giyinmesini, neden onu bekliyorsam anlamadım ama ona doğru yürüyüp " Sana izin verdim diye yanaşma daha raya kadar izin vermedim." dedim yutkundu başını salladı dediğimi anlamıştı. " Neden izin verdin ki ? Dün ne oldu yoksa yap-" devam etmesini istemedim Gül'e susmasını söyleyen gözlerimle baktım, ağzının kilidini kapattı ve attı uzağa,ben gülerek " Bir şey olmadı Gül, Berk salağa nerede?" dedim kulağıma eğilip olanları anlatınca başımı sallayarak karşılık verdim " Tamam ona izin verildi, hazırlasın oyunu!" diyerek sinsi sinsi güldüm. Gül " Susturdun da beni merak ediyorum? Dün aranızda ne geçti bir şey yok dedin ama sarılarak uyandınız için emin misin olmadığını ?" " Of! Gül yok bir şey abartma da uzatma da, dün uyuyamadım aynı kabusu gördüğüm sürece uyuyamayacağım ama yanıma geldi, konuştuk o kadar." dedim peki der gibi yaptı gözleri inanmadığım ama neyse diyordu. Titredi elimdeki telefon icadı, göz attım Berk'ten gelen mesaj var. Gönderen : Berk Birazdan oradayım Miray, torba benim çadırın içinde alın onu hocayla sabah konuştum izin verdi, kahvaltıdan sonra korku oyunu başlayacak. Görüldü Gül’e dönüp " Çadırına sen gir bekliyorum torbayı kap geliyor. " dedim başını salladı. Mutfak işçileri sandviç hazırlıyorlardı gobit ekmeğin içine öğlen atıştırması şeker kızartma isteyen tabi hiç tadına bakmamıştım. Torbayla birlikte çıktı bir mesaj daha geldi " Bensiz başlamayacak oyuncağın bileti bende çünkü eksik kağıt biraz bekleyin yakınlaştım. " yazmış sanki telefonda konuşuyor gibi yazısı vardı. Hocamdan özel ricada bulundum " hocam eşya bulma oyunundan sonra anneler günü konsepti yapabilir miyiz olur mu bu günde anneler günü olur mu " herkes bana baktı hoca onları aldırmadı hatta ricamı kabul edip sevindi " Olur Miray sen ne zaman anneni ziyaret edeceksin. " Hocadan ayrıldığımızda Berk orada diğerleriyle konuşuyordu. Gül atıldı ortaya " ikinci oyun özel ricayla Miray dan geldi kabul göründü anneler günü hediye yapma görevi. " Demir " doğru anneler günü bu gündü değil mi ?" Annemi özlüyordum keşke daha erken gelseydim belki onları kurtarma şansım vardı. " Demir, Miray'ın annesi ve babası öldürüldü ve sen olanları hatırlattın o yüzden, " dedi Gül çok arkadaş canlısı gibi gidiyorsun geri vitese al ne olur Gül. Beni sımsıkı kucakladı " Dün sen bana iyilik yaptın borcumu ödemek istiyorum hatamı telafi etmem için ne yapmam gerekiyor ?" dedi ona " bir şey yapmanı istemiyorum yeter ki huzur ver bana yanımdan çeki!l " diyebildim. Herkese meyve suyu ile sandviç dağıtıldı. Sabah kahvaltısı böyle geçti sonra öne çıkıp torbayı karıştırdı " Sen en sonsun bu istek Miray dan geldi " Atma oradan ben öyle bana göz kırparak baktı anladım ne demek istediğimi bana sordu " evet evet sonu eğlenceli bir görev ayarlamış bana söyledi " dedi yanıma geçti. Herkesin görevi farklı bir şey bazıları yön becerisi bazıları ise hazine sandığı o nereden çıktı bilmiyorum ama olmuş öyle " üçüncü oyun şu olsun dönme oyunu takımları ayıralım hoca gitme saatinde eşyaları kaybeden grup toplasın ne dersiniz hocam " düşündü düşündü ve " Gayet güzel fikir olur. " dedi hocamız. Berk " Miray ona kanlı mektup bul görevi çıktı sanırım ? " haberim yokmuş gibi baktım " Herhalde senin görevin başka birini çıktı benim ki farklı yazıyordu " kandırmayalım kendimizi seni iyi tanıyorum ve aklındaki şeyi net biliyorum ölüm iç güdüm konuştu doğru ona çıkmasını istediğim görev buydu ama haberim yokmuş gibi söyledim. Hikayede tırsmadı peki başına gelirse ne olacaktı bilemem tabi ki! Oyun başladığında herkes kendi kağıdında yazanları aramaya bulmaya gitti benim kisi izlemekle alakalıydı, sen dahinin tekisin zaten oynayacak havamda değildim ama izleyebilirim " Demiri takip et ve izle kameraların odağına girme!" anlaşıldı görevim buydu takip ettim sinsice ve demirin görevinin ilk aşaması olan kanlı bıçaklı notu bulmakla başladı. Ürperdiğini hissedebiliyordum gerçi " demir efendi ateşin yanında korkusuz davrandın şimdi al bakalım kim korkuyor ya da korkmuyor" ilerlemeye devam etti. Gölge gibi peşinden görünmeden takip ettim- ipuçları peşine giderken suratın beyaza boyandı- yüzünde beyazdan farklı renk göremiyorum- suyun çekildi anlaşılan- ya biliyorsa bu da benim oyunum olduğunu - öğle sanmış olabilir çünkü kamp yerinde berk beni zora soktu ' Miray'ın sana özel görevi sona sakladı. ' gibi zırvaladı beni de kendine de zora soktun- inşallah planına göre işler. Takipte kaldım olanları bir kez bile kaçırmadım- sonuna gelince ödülünü merak edip açtı ve kesilmiş parmağı gördüm - korkup yere atınca - sabrettim gülmemek için çaba sarf ettim- yanından uzaklaşıp kamp alanına gelince berk ve diğerlerin yanına gidip, gülün omzuna tutunup - tuttuğum nefesimi dışarı çıkardım " inanılmaz komik bir görevdi ya o neydi kesilmiş parmak korkup yere fırlattı ya inanılmazdı" dedim sonunu fısıltıyla söyledim. Arkamı döndüm bizim yanımıza geldi " Bana verdiğin uygun gördüğün bu muydu ?" dedi ben mi yok canım " Birine yapılacak şey değil bu ama bana çıkması diğerlerinin çıkmamasından iyidir sır tutan birini çıkması. " dedi öyle mi sır olarak sakla ya da saklama ama o görevi ben sana ya da ben sana görev vermedim - berke direk bakıp izlediğim onca şeyden sonra yumuşayıp " Seni affettim ,küçük hatanı sildim. " dedim göz kırptım. " Bir oyun daha oynayalım mı çocuklar biliyorsunuz anneler günü - o yüzden isteyen burada kalabilir isteyen anneleriniz için hediye yapmayı deneyebilir sonraki oyun dayanma olacak o yüzden serbestsiniz " dedi " tamam hocam " sesleri yükseldi ben - annemin en sevdiği çiçekleri dikmeyi gidiyordum oraya koymaya " Nereye! " dedi Demir - benimle geliyordu değil mi ödeşme amacıyla tamam gelsin o zaman " Hediye arayışına anneme, " " Ama senin annen canlı değil ki? " bu da neydi şimdi benim annem kalbimde ve onun mezarına ziyarete gidecektim - yaşamıyor diye hediye götürmeyin mi , senin aklını anlamıyorum " Senin annen yaşamıyor olsaydı ona ziyarete gitmez miydin ya da mezarı için hediye almaz mıydın ? anneler ölemez çünkü ruhları kalplerimizde anladın mı saçma düşünceni kendine sakla. " dedim annemin sevdiği çiçekleri gördüm - yanlarına gidip koparmak istemesem de yapmak zorunda hissettim ama sonra o an anladım - koparırsam ölür koparmadan odun bir yumuşak dalı elime alıp yuvarladım sarmaşıkları dolayıp - papatyalar güzeldi bunlar zaten günleri vardır diye onlardan bir kaçını uçlarından koparıp sarmaşığı bantladım - sıkıca sardım ve hazırdı " işim bitti benim annen için yapacaklarını yap! " dedim kamp yerine gitmeden alacaklarını aldı ve yanımdan ayrılmadı " konuşurken mezarla ilgili bir şey duydum burada mı annenin mezarı. " " Buraya yakın bir yerde sera mezarlığında aile üyelerim orada gömülü. " dedim neden söylüyorum ki ona " Bende ziyaret edebilir miyim seninle ? " Neyi öğrenmek istiyorsun anlamıyorum ama izin vermiyorum!" gülle gidiyoruz diyorum ya otobüsle eve dön benle dönüşü yok bu işin, " " Anladım zaten madem akşam gidiyoruz neden hocadan izin aldın peki " dedi akşam dönüyorduk değil kampın sonuydu " ben sadece istekte bulundum sonra, " " Sonrası ne Miray ? " " Bundan sana ne ya! " çocukların yanına gittim- onlara yaptığım papatya tacını gösterdim, beğendiler onu bir köşeye koydum çadırın içine zarar görmeyecekti. Biri girdi " selam " dedi Demir elinde bir şey vardı annesi içindir diye geçirdim. Benim yaptığım gibi oda annesini yaptı " Haklısın anneler kalbimizde yaşar ölmez ruhu bizimle! " dedi anlamış dediğimi aferin sana. Bir yarışma oyunu oynandı. Kaybeden taraf çadır vb şeyleri toplayacaktı. Ben katılmadım oyuna itiraz etmediler. Bir taraf Berk ve diğerleri diğer taraf oynamak isteyenler halat çekmecede oynuyorlardı. İki tarafın durumu beterdi. Berk sanki hiç çekmiyor gibiydi bana öyle geldi. Eminim karşı taraf kazanma şansları yüksek ve tahminim yanlış olsaydı keşke. Berkin yanına yürüdüm kafasına vurdum bana baktı " Keşke biraz tutsaydın ipin ucunda siz topluyorsunuz ortalığı " dedim sırıttı arkamı dönüp ateşin yanında oturdum bana şekerden uzattılar. Ateşe tuttum yanışını seyrettim - karartı benim hayatım böyle son buldu ölü bedenler rüyalarımı kabusa çevirdiler. Sevmiştim dokusu yumuşaktı yapışkandı - ağzıma attım bir çatalda 3 tane şeker vardı ve ikisini yemiştim sonuncusu kalmıştı - birinin eli elimin üstündeydi - kim diye baktım " Bana da yok mu ? " dedi elimden kapıp yedi. Hakkımdı o benim , ondan biraz uzaklaştım çatalı ondan alıp " bir tane daha hazırlar mısın arkadaşım" dedim hay hay deyip hazırlayıp bana verdi - ateşe tutup bekledim " Bana da biraz hazırla!" dedi berkin sesiydi onu da hazırlayıp uzattı - demirle arama oturdu ona " teşekkür " dedim " sorun değil bunun için geçtim seni ondan kurtarmak için ?" dedi başımı salladım gülümsedim. |
0% |