Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Ölüm Dehşeti

@handelendin


Bu ilk vize sınıfıydı son dönemin ve sınıfın ilk vizesi - biraz zorlayıcı sorulardı ama benim zehir gibi işleyen aklım ve beynim eskisi gibi olduğu için sınavı verip çıkmıştım. Son derste yapıldı. İzin alıp okuldan çıktım vize ve final dan oluşan biri ortalarda diğeri sonlarda neyse. Arabaya doğru yürüdüm kapısında bekledim bu gün araba bende olacaktı. Gülden almayı düşünüyordum - zil sesini duydum ve sesleri fark ettim. Çıkan öğrencilerin keşke demelerini sonra pişmanlıklarını hepsi de aynı. Aralarında Gül'ün sesi geldi " Harbi nasıl ilk o çıktı." sorusuna cevap veren güldü " eski aklı yerinde duruyorsa zehir gibi çalışır onun beyni o yüzden erken çıktı söylerim de bizi de ikinci vize sınavında yardım etsin. " dedi güldüm Gül'ün yardım isteğini duyduğumda - sese baktım - anahtarı bana attı " Bizi çalıştır söz her dediğini kabul edeceğim haklıydın çalışmamız gerek." dedi gülümsedim sürücü koltuğuna geçtim.


Araba sürerken ne konuştuklarını duyuyorum- gözlerim yolda kulaklarım onları işitiyordu. Konu apaçık ortadaydı birincisi benim boksa yeniden başladığım için ikincisi kraliçe dönemi için üçüncü büyük bir iç çekmeyle sınav hakkındaydı. Gül'ün çıkışta dediği lafı yüzünden arabada ki çete bana - ne bakışları derlerdi ha hatırlayacağım hatırlamak üzereyim - buldum - imrenen bakışları doğrultular sonra yumuşayan gülümsemeyle bitirdiler. Böyle araba sürdüm - araba bu gün bende olacak için herkesi evine teker teker bıraktım- en son gül kaldı - dışarıda konuşuyorduk camın önünde " direk boksa mı gideceksin beni de alsana " daha yeni bıraktım seni - tam ağzımı açacak iken " Şaka şaka projem var hocadan proje istedim neyse hadi sana iyi çalışmalar." samimi ve içten gülüşüyle kapıya kadar yürümesini izledim - kapıda bana dostça bakış attı - motoru çalıştırıp evimin yolunu tuttum.


Büyük girişten geçip arabayı içeri soktum sonra bir yere park edip - arabadan dışarı çıktım ve bir oh çekip temiz havayı içime çekip arabanın kapılarını kilitleyip evin ana kapısından içeri girdim ve yine sessizlik bu sessizlik işi bana hiç olmadı. Sessizlik isterim ama bu türden istemem- özlüyorum - kardeşimden haber almadım daha inşallah bir ipucu çıkarda dedektif beni arar.


Odama kadar merdivenin basamaklarından çıkıp - hava soğuk biliyorum mayısın mı martın soğukluğu işte ama terleyeceğim en iyisi çantanın içine yedek üst ve alt koyayım ne olur ne olma bir havlu bir 1 litrelik büyük bir su şişesi sonra kulaklık ve anahtarlık - arabayla gitmeyi düşünmüyorum - yürüyerek gidecektim. Çantanın içine ne gerekiyorsa koyup üstüme sporcu atleti ile taytı geçirdim onun üstüne hırkayı geçirip aşağı indim çantayı kapının yanına fırlatıp saçlarımı at kuyruğu yaptım ve ayakkabılarımı giyinip sporları mı hazırdım. Ana kapıdan çıkmadan yanımda para var mı diye bakındım çok diyemeyecek ama yetecek miktarım vardı- yokuştan aşağı zinciri çıkmış bisiklet gibi kapıya kadar kaydım - kapıyı yapışmadan kendimi frenledim ve anahtarı basarak dış kapıdan yola çıktım.


Kulaklığı çantadan çıkarıp kulağıma taktım- moralimi yerine getirecek türde şarkı açıp hafif tempoyla mert ağabeyin solonuna koşuyordum- kesin benden önce damlamıştır benim hazırlanmam uzun sürmedi ama onun getireceği ve uzak bir yerde oturmadığı için kolay olmuştur gelmesi ama benim hem uzak hem çanta gibi şeyleri hazırladım.


...


" Kapıda geç kalmış biri var! " geç kalmış mı saçmalama - kapıdan açığa çıktım - " Saçmaladın iyice evi yakın olan sensin ben değil neyse hazırlanıp geliyorum." dedim içeri yürüdüm soyunma kabinlerini girip arkada baktım " Sırıtma salak gibi!"


" Ne yapayım kraliçe ortalıkta gözükmüyordu bir kaç gün sonunda çıkabildin değil mi sahalara ? " gözükmüyor değil gözlemliyordum ama sıkılmıştım - eğlencesine yapmış olurum sıkılmaktan kurtuldum çok şükür.


Dolabı açarak çantayı koydum içinden su ve havluyu çıkardım - telefonu dolabın içine bırakıp - asılı olan eldivenleri elime alıp kapağını kapatıp çıktım odadan. Havluyla suyu oturağın üstüne bırakıp - eldivenleri elime geçirdim ( eldivenlerin çıt çıtlarını ağzımla çekerek yapıştırdım) ringin iplerinin üstünden zıplayıp girdim.


" Asıl inek öğrenci gibi erkenci olan sensin. " dedim güldü pozisyona geçti - yumruğu doğrultu eğildim ( şimdilik kurtuldum ama bir daha ki yumruğu engellemem lazım ) doğrultu tuttum geri attım - pozisyona geçti çene altına korudu - sırıttım - karnına bir iki yumrukla ardından tekmeyi geçirdim geriledi - aynı şeyleri sürekli tekrar ettim - o bana vurmak istedi engelledim - yumruk yumruğa gelmiştik güldük - tekrar ettim - bana vurmak istedi eğildim - ben geçirdim ( gözlemleme yeteneğim zayıf noktayı buldu) boş anlığına yakalasam vurabilirdim - bekledim o ana kadar kendimi korudum saldırıların tarafından sonra yakaladığım anda geçirdim yumruğu yere düştü popo üstü " var ya paslanmış demir olabilirim ama hiçbir şey kaybetmiyorum kendimi biliyorum en azından"


" Bir daha!" dedi ayağa kalktı - böyle devam etti tekrar tekrar ede ede açılmıştım - biraz mola verdiğimizde her yerim ağrıyordu ya - kaç aydır kaç yıl yapmamışım acısını şimdi çekiyorum - " biraz mola koşu yapacağım" dedim başıyla onayladı - ringden aşağı inip eldivenleri çıkarıp kenara astım sonra ayarlayıp hafif tempoda koşuya başladım " Bakalım hızın ne kadar - boksta hız önemlidir."


" Söylediğin iyi oldu - biliyorum be Berk hem Demir"i yanıma gelmesi senin suçun o gün onun cezasını vereceğim sana! " dedim sırıttı " Özür gözümden kaçmış. "


" th nasıl gözünden kaçmış anlamadım valla."


" Özür işte lütfen bana acı." acıyacak mıydım saçmalama salak " Bugün kesiyorum benim kum torban olacaksın zaten öz önce ki gibi sabit dur ben seni vurayım sonra serbestsin!"


" Böyle adalet olur mu ya kraliçe - bana acımıyorsun."


Tövbe tövbe sana neden acıma mı istiyorsun - hak ettin sonuna kadar bunu - " Suyumu getir uşak! " dedim sızlana sızlana şikayet ede ede suyumu uzattı durdurdum kısa bir süre için - şişenin kapağını açıp içtim lıkır lıkır - en sonunda oh be dedim ve iyi geldi şu an su ihtiyacım - şişenin kapağını kapatıp boşluğa koydum ve geri başlattım - bir kaç dakika koştuktan sonra bıraktım - havlu mu getirdi - terimi sildim - ikisiyle birlikte verip oturağı koyup yanıma ringe atladı ve sabit şekilde durdu yerinde - cezasını çektiriyordum - vuruşlarım ve tekmelerim onun üstüneydi - biraz acıdım zaten epey geç olmuştu havaya karartı çökmüştü - kendini çekine çekine koruyordu - gülümseyerek " Bence dersini aldın ders bitti bu günlük. " dedim tomurcuk gibi açılıp aradan baktı - korkak korkak baktı " Bitti mi sahiden,"


" Salak olduğunu bu kadar gösterme harcarlar seni bu benden sana uyarı! " dedim rahatladı - kollarını açtı ve esnedi " Her yerim acıyor şu an!" dedi gülümseyerek dışarıya baktım " Benimde sıcak suya gir açıl bende öyle yapacağım. " dedim ringden uzaklaştım - şişeyle havluyla içeri girdim. Telefonu önce alıp çantayı çıkardım - çantanın içindeki poşeti açıp getirdiklerimi giyindim eskileri zaten diye üstüme giydim - ıslak çamaşırları poşete atıp çantanın içine deptim - suyu bitirip çantaya koydum - havluyu omzuma salıp - çantanın fermuarını çekip - koluma atarak - telefonu bakarak çıktım.


Biri beni aramıştı - kayıtsız numaraydı ( acaba kim beni aradı) - durdum - kayıtsız numaranın üstüne basıp kulağıma getirdim açmasını bekledim - çaldı çaldı - açıldı " Miray hanım siz misiniz ?" adımı nereden biliyor ki bu adam diye " Evet benim siz kimsiniz? " dedim


" Ha.Miray hanım tuttuğunuz dedektifim ve size iyi bir haberim var müsait misiniz ? " ha şu dedektif yoksa kardeşimden haber mi almış ya da onu bulmuş mu bilmiyorum " Müsaitim şu an ıh bing bang kaffe de buluşalım dedektif bey sizden güzel haberler bekliyorum." dedim kapıdan çıkar çıkmaz durdum ( mikrofonu kapatarak elimle) " görüşürüz Mustafa ağabey. " dedim " görüşürüz Miray. " dedi çektim elimi " evet - tamam orada konuşuruz " diye telefonu kapattım " berk bing bang kaffe ye gidiyoruz dedektif aradı beni " dedim başını salladı - otobüs durağında bekledik - durdu - bindik - kart okutup boş koltuğa geçtik " Kardeşini buldu mu acaba!"


" Bilmiyorum oraya gidince öğreneceğim " dedim sustu - ümit ettim yaşıyor olmasını.


Ayağa kalktı " geldik. " dedi çantamı alıp dura bastım - durdu, indik - kaffe'ye doğru yürüme mesafesi vardı birazcık - yola bakarak karşıya geçip - kaffe'nin içerisine girdik ve gelmiş midir bilmiyorum


Etrafı bakındım dedektif yoktu. Boş masaya cam kenarına geçtik. Beklerken telefonla uğraşıyordum ( o sıra masada ses geldi ) başımı kaldırdım onu gördüm dedektif ayağa kalktım selamlaşıp oturdum.

" Dediğiniz gibi araştırdım ve şunu söyleyebilirim ki bir iyi bir kötü haberim var. "

" İyi haberi söyle !"


" Kardeşiniz hayatta Miray hanım. " rahatladım peki nerede diye baktım dedektife " Kötü haberde bilmiyoruz nerede olduğunu ama o güne ait ipucu mutlaka olmalı değil mi? " dedi dedektif düşündüm ( o güne ait şeyler ama bağlantısı ne olabilir ki ) derin nefes aldım - başımı olumsuz olarak salladım aklıma gelmiyordu.


Garsondan üç çay istedik sordum kabul etti. Bu konu hakkında konuşuyorduk ipucu ya da o güne ait bir şey olduğunu ama bilmiyordum.


Kaffe den çıktığımızda ben dedektifi yolcu ettim. Kasada parayı ödeyen Berkle birlikte yürümeye başladık.

" Sevindim için biraz olsun nefes almıştır. " birazcık rahatladı ama yine endişe girdi kiminle ne yiyor ne içiyor bilmiyorum inanın bilmiyorum. Durumu ne kadar etkiler moralimi ne kadar düzeltir bilmiyorum bu haber bir an için kardeşimle görüşmek istiyordum. Ona kavuşmak kim bilir o da beni özlüyordur benim gibi merak ediyordur ben nasılım diye ve şimdiye kadar ne yaptığım diye. Kimin elindeysen pelin'im seni oradan kurtulacağım.


Evi gitmek istemedim - benim sevdiğim ve içime döktüğüm bir yer vardı - orada indik Berkle - beni takip etti yanımdan ayrılmadı hiç.


Loading...
0%