@handelendin
|
Gözlerimi araladığımda yanıma dönmemle onu gördüm. Doğrulup kenara attım üstüme serdiği battaniyeyi, ayaklarım betona basıp yürüdüm. Aynalı şifoniyere. Karşısında dikildim ne oldu bana diye kendimi sorduğumda demiri dönüp hatırladım ona bir şans vermiştim dün. Bana kitap okuduğunda omzunda uyuya kaldığımı hatırlıyorum. Gardırobu yönelip ilerledim - kapağı açıp kendime bir iki parça kıyafetim seçip kapatacaktım ki - saf ve masum bir kız resmi gördüm. Taktığım resmi alıp yatağın köşesine oturdum kendi halimi acıyarak ağladım. Yatak hareket edince yaşlarımı silip fotoğrafı çekmeceye kaldırıp lavaboya koştum. Lavaboda aynada kendimi bakarak çeşmeyi açıp ağlama izi kalmasın diye yüzümü yıkadım. Kapatıp elimdekileri giymeden önemli işlerimi halledip onları giyinip lavabodan çıktım. Odama yürüyüp giderken kendimi şunu söyleyip hatırlattım ' Ne olursun ol eski Miray diye birisi yok. ' deyip durdum. Sürekli üzüldüğüm anlar bunu hatırlar ve kendimi gelirdim. Odamdan çantaları mı hazırlayıp aşağı indim mutfağa giderken çantaları basamaklarının önüne bırakıp mutfağa girdiğim an hoş koku karşıladı. Demiri görmemle ağzım açık kaldı ilk defa görüyordum onu mutfakta.
Ona baktığımı fark ettiği an arkasını dönerek bana gülümsedi. Şaşırdım birlikte mi kahvaltı edecektik bilmiyordum ona sordum " Sen ve ben birlikte mi kahvaltı yapıyoruz? "
Tavada olanı tabakları koyup bardaklarının içine çayı da koyup karşıma oturdu " Sen ve ben değil kraliçem biz kahvaltı edeceğiz. " dedi hayretle onu seyrettim. Biz kelimesini takıldım gerçi ama " Sen yatağın bir köşesinde oturmuş ne için göz yaşı akıttın?" diye sordu merak sorusu oldum. Ağladığım şeyi merak etmişti çayımdan bir yudum almamla öksürdüm . Daha fazla kurcalamak istemediği için kapandı konu masada - kahvaltı edip ayaklandım - merdivenin önüne koyduğum çantaları alarak kapıda duraksadım " Beni de bekle bende seninle geliyorum. " birlikte bir arabada. Kapıda ayakkabımı giyerek anahtarları alıp " Ne ile gitmek istersen git! " Gül'ü alacaktım zaten " Peki bekle geliyorum. " dedi çantası nerede bu çocuğun önceden hazırlamış olmalıydı neyse.
Arabadaydım kapının anahtarı ile arabaya bindi " Al bakalım. " dedi elime verdi çantanın içine koydum. Çantaları arkaya atıp arabayı çalıştırdım. Gülü aradım nerede kapının önüne çıkmış diye merak ettiğimde açan biri bile olmadı. İşi mi çıktı. Gül'ün evinin önünde durdum - arabadan inip kapının zilini çaldım ama yine açan olmadı. Nerede bu kız diye endişelenmeye başladım. Berki arasam açar mı diye merak ediyorum.
Telefonum çaldı Gül diye açacak iken Berk'in numarasını gördüm. " Alo Berk ne oldu? "
"Miray Gül'ün başı tehlikede! "
" Neredesiniz hemen geliyorum."
" Bardayız ama karanlık bir odadayız."
" Berk ben Gül'ü aradım ama açmadı sen nasıl ulaştın? "
" Miray Gül'ün telefonunu almışlar ben kendi telefonumu sakladım - Gül'ü veriyorum " dedi Gül'ün sesini duymamla içim rahatladı ama daha büyük bir sorun vardı.
" Miray bizi buradan çıkar bir borç meselesi mafya adamına borcunu söyledim sonra beni buraya kilitlediler - Berk biliyor Miray kapatmam lazım. " dediğinde tamam deyip kapattım.
Arabaya sinirli bindim Demir bana ne oldu diye sorunca susma hakkımı kullandım sonra birisini hatırladım söylediğine göre bana tek bir kişi borcunu vermemişti mafyaların içinde. İsmi neydi Toprak Erdinç senin hesabını şimdi göreceğim.
Barın olduğu yere geldiğimde ise arabayı park ettim " Demir burada kal! " dedim peki dedi torbidonun gözünden tabanca mı alıp pantolonumun içine sıkıştırdım. Sıkı bir güvenlik söz konusuydu - aradığım cevap gelince yakasına yapışıp duvara sabitledim " Adamlarını söyle ellerindeki silahları bıraksın!" dedim yutkundu başını sallayıp adamlarını geri çekilmesini söyledi.
" Gül ve Berk onları nereye kapattın söyle " dedim söylemedi sırıttı - amacın ne senin ölümünde bile sırıtan şerefsiz - peki seni buradan sağ bırakılmayım söyle sene ama burayı boşalt malıyım. Acaba burayı mı satın alsam diye düşündüm bence de " Burayı derhal boşaltın bu adam bana olan borcunu ödemediği için kapatıyorum burayı herkes buradan defolup gitsin! " diye bağırdım hepsi buradan defolup gittiler. Korumalar dışında gidin dediğimde gitmediler sonradan toprağın boynunu tutup diğer elimle silahı korumalarını yönelttim tetiği çekip vurdum. " Borcunu ödemek ister misin ama bana nereye sakladığını gösterirsen. " dedim başını evet olarak salladı yürüdük koridor boyunca sonra kapı açılınca yanıma koştular geri geldiğimizde gülü kapıyı gösterdim kapıyı kapattı. " Borcunun ödeme süresi doldu haber vereyim ama benden o kadar kolay kaçamazsın! " dedim onu sandalyeyi oturtup Berk'e işaret ettim ip bulup kollarını ve bacaklarını bağladı. " Gül ağzını bantla! " bant bulması bile şahane ve bantlayıp geri çekildi " Yeni stil ekledim ilk senin üzerinde deneyeceğim şanslı insan. " dedim. Etrafında dolaştım neresinde başlasam diye düşündüm sonra bir karar verdim boynuna.
Sopa bulmam mucize idi gerçi - sopayı işaretleyip tam top atar gibi vuracaktım ki biri kapıdan toprak diye seslendi - eşin mi kızın mı anlamadım - Gül'e işareti verdim kapıyı gidip - toprağa ismi ne diye sorduğumda bana açelya demişti. Açelya'nın gözünde korku ve acı vardı " açelya korkma bir şey olmayacak sadece borç meselesi. " demiştim bana doğru yürüyüp " Siz zahmet etmeyin ondan ayrılmak için gelmiştim böylece intikam almış olacağım bana verin yapayım. " vay be işte kızların gücü bu diye salladım kafamı. İlk tanışma zahmeti sonra ismimi sordu " Miray. " dedim bana seni tanıdım sen demirin arkadaşı mısın sordu ve evet dedim benden bir şey istedi " Demir, benim kardeşim olur yani üvey ama haberi yok benden sakın ona söylemeyin kardeşi olduğumdan. " dedi tamam dedim gül öksürdü - sopayı açelyayı uzatıp ona boynundan vuracağımı söyledim - bir vuruşla kırılma sesini duyduğumda açelya " Sizin iş baya zor ama baya iyi geliyor stres atıyor şu an rahatım. " dedi baya kızgın olmalı bu adama hadi gelelim şu işe " neden borcunu ödemediğini söyleyecek misin " dedim bana " O burada bu şehirde? " kim diye sordum ismini söyleyince buz kesilir oldum " O mu sana akıl verdi borcu ödeme diye. " dedim kafasını onay verir derece salladı pislik herif şu an neredesin - nerede diye sordum anlattı en sonunda köy lafını hatta gittiğim yere gidiyor olması daha da sinirlendim. " Ya borcunu öde ya da hayatını feda et ? " seçenek sundum.
" Al hepsi senin olsun ama bora bey izin vermiyor. " dedi " sen merak etme ben ona haddini bildiririm. Ama sen benim için çalışmayı kabul et! " teklif sundum. Benim için çalışmak yerine yazık oldu gerçi sana ölmeyi seçti, silahı geri çıkarıp arkamdan boynuna dayayıp fısıldadım kulağına " Bazı hatalar vardır insanlar o hatayı daha büyütür. "
Cevabı için bekledim ama bulamadığını söyledi eğer bulsaydı hayatta olabilirdi. Değişik bir yerden vurdum tam boğazından şah damarından vurdum açelya ile yolumuz ayrıldı. Kapıdan çıkmadan elimi yıkamak için lavaboya gittim orada işlerimi halledip çıktım. Gül bana şaşkın şaşkın bakıp kulağıma " Aranızda bir şey mi geçti ?" diye sorduğunda " Bir şans verdim." deyip arabayı geçtim.
🔥
Hayatım bu kadar mı sıkıcı eğlenceli değil mi ? Anlamıyorum bile dersleri bir kez daha eğlence içinde seçmiştim ama sıkıcı. Teneffüs bile beni mutsuz ediyor hayatım ne kadar rezalet - Gülle birlikte lavaboya gittiğimizde kızlar bir kızı sıkıştırdıklarını rastladım " Hey siz onu rahat bırakın! " dediğimde rahat bırakmadılar sonra yanlarına gidip bir kez daha uyardım gitmediler aksine bana kim olduğumu sordular bende onlara kim olduğumu gösterdiğimde " Gidelim biz en iyisi. " deyip tüyüp gittiler.
Lavaboda işlerimi halledip çıktım. Kızın yanına vardığımda bana teşekkür etti borçlandığını söyledi hiç gerek yok dedim aslında sen benim eski halimi benziyorsun. Seni çeki düzen vermemiz gerekiyor. " Aslında sana iyilik yapmak istedim ismin ne? " dediğimde bana Melek olduğunu söyledi melek gibi bir kızdı.
Gül " Neden ona bu kadar iyi davrandın. " diye sorusuna " Benim eski halimi benziyor saftım ve masumdum. " dedim anladı beni. Anlayışlı bir arkadaşım vardı. Ders zili çaldığında Melekle ayrılıp derse girdim. Hep aynı sıkıcı şey tekrar edip durdu sürekli bölüm dersleri ile başım dertteydi valla final sınavını verip çıkmak istedim. Şuracıkta ne kadar kaldı ki sınava en az iki hafta diye düşünüyorum belki ....bu ayın başlangıcı olabilir diye düşündüm ama bundan sonra ne olacak yengeme yük olmak istemiyorum çocukları var onlara yük bindirmek istemiyorum iş bulmalıyım para kazanmalıyım belki de yarı zamanlı çalışabilirim birazcık maçları çıkar en azından geçinirim bir iş bulana kadar idare ederim.
"Neyi bu kadar derince düşünüyorsun ?" onun sesini duydum yanıma gelip çömelmiş bana bakıyordu gözlerim takıldı - doğrulup gerildim " Hiç gelecek hakkında okul bitiyor da senin için tuhaf değil mi ?"
" Ne diye tuhaf olsun ki sadece sınıf nakili oldum aynı not aynı sınıf düzgün gayet. " onca zaman seni neden fark etmedim o zaman işleri vardır o yüzden fark etmedim " Bu ara bir kıza yardım ettiğini gördüm değişiyorsun. " güldüm " değişmiyorum o kızı kendimi benzetiyorum saf ve masum eski bene bir erkek uğruna ailemi kaybettiğim için. " göz yaşım aktı akmaya devam etti - beni kollarına alıp sarmaladı - ağladım onun omzunda.
" Kraliçe biz geldik. " diyenin sesini tanıdım derhal ayrıldım kollarında - arkamı dönüp göz yaşlarımı silip gülümsedim - elinde çikolata getirmişti bana uzatıp elinden alıp paketi açıp ısırık aldım ve enfes tadını keşfettim sonra ayağa kalkıp çantamdan peti alıp içime saklayıp tuvalette gitmek için müsaade isteyip sınıftan çıkıp tuvalette girdim bu hastalık beni sinir ediyor ve dahası maçta ne yapacağımı düşünemedim.
Tam çıkacaktım durdum bir grup kız gelip kağan hakkında konuşurken duydum " Kağan iyi bir çocuk ama Merve'ye sık boğaz ettiği doğru o Miray kadar bizimde arkadaşımızdı. " dedi Merve çok popülersin benden çok senden konuşuyorlar - çıktım kabinden elimi yıkayıp kurulayıp onlarla muhatap olmadan tuvaletten sınıfa yürüdüm beni sınıfın kapısında beklediklerini gördüm telefonumu alacaktım ki girmeden ses geldi " Telefonun sevgilinde kanka "sevgilimde mi demir mi aldı telefonum derken ona dönüp baktım - elinde tutuyordu istedim tabi diyerek elime bıraktı - Gül yanıma geldi " Ona şans verdin ama acıtmasın bir daha! "
" Bilmiyorum erkeklere bir şans verdim. " dedim güldü anlamıştı ama " Son bir dersimiz kaldı çıkışta Melekle alışverişe, " başımı salladım dışarıda durduk sonra sohbet ettik bizim çocuklar demir hakkında bilgiler toplamayı çalıştı nelerde hoşlanır ne sever ne sevmez gibi vb. şeyleri işte ders zili çaldı sınıfa yürüdük.
🔥
Çıkışta birlikte mağazaya gidiyorduk. Arabayı ben sürüyordum tabi alışverişin merkezinin önünde durdum ilk onları indirip arabayı park ederken telefondan ses geldi. Elime uzanıp telefonu kapıp ekranı baktım - dedektife arıyordu acaba iyi haberleri söyleyecek diye telefonu açtım.
" Alo dedektif iyi haberler olduğunu söyle!"
" Dediğim gibi o gün Miray hanım kesin bilgi kardeşiniz yaşıyor ama nerede olduğunu bilinmiyor." dediğinde sevindiğim an yıkıldım. Yaşıyor olduğunu biliyordum ama nerede olduğu hakkında bilgi falan yoktu. Arabadan çıktım dedektife görüşürüz deyip kapıları kapattım.
Onlar beni bekliyordu - yanlarına geldiğimde yürümeye başladık- merkezin içine girdiğimizde mağazaları gezindik. Bir mağazanın içerisine girdiğimizde onlar bakınırken ben öylesine dolanıyordum. Sonra yanlarına gidip sordum " Hangi elbiseyi seçti." diye güle sordum Beğendiği elbiseyi getirip gösterdi " Bunu,sence nasıl ?" dediğinde gül sonunda bu işi ben yapacaktım onu meleğin çağırmasını söyledim - yanıma geldiler ikisi - elbiseleri inceliyordum bu kızı saf olmaktan kurtulacak bir tarz ( yani demek istediğim temiz kalbine göre seçim yapıyorum) gözüme giren o elbiseyi alarak eline verdim " bunu giy bakalım Melek? " dedim kabine gitti - bir kaç dakika sonra kabinden çıktığında baştan aşığa sezerek diğer seçeneği verdim - onu da giydiğinde puanlarımı söyleyip bir tanesini seçip kasaya yöneldik.
Kasiyere elbiseyi verdiğimde ne kadar diye sorduğumda - nutkum tutuldu sormaz olaydım dedim kendi kendime " Ne kadarmış ?" diyen güle söyledim benim harcama planım olmalı giderim olmayacak böyle o yüzden bu mağazadan ayrılıp teşekkür edip çıktım " En iyi seçimdi parayı planla harcama." dedi öyleydi diğer mağazayı girdiğimizde elbiseler tam bu kız için diye kararlaştırdım - ona yakışacak elbiseleri bakıyordum tam o sıra ona yakışan bir elbise gözüme girdi elime alıp meleği çağırdım " Efendim Miray! "
" Bunu al bu sana göre," dedim elbiseyi elimden alıp kabine gitti bakınıyordum ki " Giyindim nasıl Miray ? " sordu kafamı çevirdiğimde meleği baştan aşağı sezip " yakışmadı " dedim geri gitti - tekrar arayışa geçtim - Gül'ün sesiyle ona yöneldim " bu nasıl ?" dediğinde yanına gidip inceledim ben güle güveniyorum o her şeyin güzelini bulur diye tekrar meleği çağırıp " Gül'ün beğendiğini giy !" dediğimde sanki kendisi isteksiz gibiydi kukla gibiydi anlıyordum." Melek sıkıldın mı sende seç sonuçta sana bakıyoruz." dediğimde heveslenip askılığa gidip bakmaya başladı - verdiğimiz elbiseyi denedikten sonra yaptı ama bence bu güzeldi - V yakalı dantelli mini elbiseyi seçmiş ona güvenim tamdı bu da onun seçimiydi güvenimi boşa çıkarmadı. Şimdi ona yakışan bir ayakkabı seçimiydi. Melekte kendine bir şey seçince kasayı yöneldik - parasını paylaşarak ödedik 100 lirayı paylaştık gülle birlikte 50 o 50 ben bu AVM'nin içindeki sonraki durağımız ayakkabıcıya uğramak oldu ama meleğin uykusu geldiğini fark edip " sonra devam ederiz. " dediğimde onayladılar - arabaya kadar yürüyüp kapıları açtığımda binip herkesin evine bıraktım - yine araba bende idi - sıra kendi evime yol aldım - evin önüne geldiğimde kapıyı açarak içeri geçip park ettim arabayı - kapıdan çıkıp ana kapıya uğraştım - kapıyı açarak eve girdiğimde " Ben geldim!" diye seslendim kimse yoktu ama var olmasını isterdim. Odama kadar çıkıp pijamalarımı giyip kendimi yatağa bıraktım. Yorgundum ve uykulu bir sanat eseri yapıyordum.
|
0% |