Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Sahil

@handelendin

Miray’ın ağzından

 

Üstüme giyinirken demirin sert bakışlarını fark ettim sonra ben köye ne için geldiğimi hatırladım tatil için sonra gelirim diye düşündüm – Demir’e dönüp “ Bz buraya tatil için gelmedik biz buraya kardeşim ile ilgili bilgi bulmak için geldik onu bulacağımız küçük bir umudu almak için yanmış gazete parçasını biri tarafından kurtarılmış olabilir pelin biri onu yaşatmış olabilir.” dedim içim de o umut vardı kardeşim yaşıyordu ve bizi nerede olduğunu söyleyebilecek bir bir kanıt bulma umuduyla buraya gelmiştik daha önemli işlerim vardı ondan bile daha önemli ailemde tek kalan kişiydi kız kardeşimdi.

 

Çekmeceme koymuş olabilirdim ona bakıp o yanmış kağıdı bakıp intikam planları yapıyordum ona sığınıyordum onda umut arıyordum. Ama bir türlü o umut ışığı bana döndüğünü görmedim hep söndü buldum derken ellerimden kayıp gitti - burada bazı işlerim vardı o işleri halledip geri dönecektim evime hem sultanımı görmüş olacaktım oldum da onu özlemiştim.

“ akşama kadar zamanımız var bulursun o umut ışığını ama ben senin için üzülüyorum senin stresini atmasını istiyorum hem böyle gitmeyeceksin değil mi?” bu ne kıskaç mısın sen hem seninleyim neden bu kadar sahiplisicesin hem ben evcil değilim Demir.

“ Evet böyle gideceğim kıskandın mı sen beni?” dedim yok canım dedi avucuma anlat kapıda çıkarken engelledi “ Doğru düzgün bir şey giy.” dedi iyiyim dedim kapıdan çıkmayı çalıştım çıkamadım “ sana ne dediysem onu yapacaksın” diye bana emir verdi - elimi yanağına koyup değdirdim gözlerini kıstı güldüm ne kadar huysuz bir sevgilisin sen böyle “ ben evcil bir kız değilim sevgilim” dudağına yaklaştım küçük bir öpücük kondurup çekildim gülerek kapıdan dışarı çıktım - köyde yaz bambaşkaydı bunu biliyordum o yüzden böyle giymek istedim “ bunun devamını bekliyorum kraliçe” dedi güldüm “ düşünsene borayla deniz yolunda karşılaşıyoruz”

 

“ sanmam ya olmaz,“ dedi neden diye sordum bilmem içimden öyle geldi deyince arabaya giderken durdurdum “ yürüyerek gidelim hava güzel deniz buradan çok uzakta değil.” dedim tamam dedi yanıma geldi nineme öpücük gönderdim el ele yürüyorduk bize görenler sevgili sanacaklardı öyleyiz zaten sonra ayıp diye ayıracaktı ayrılmayacaktık işte öyle sımsıkı birbirimize bağlıyız.

 

2 saat sonra …

 

Deniz yolu üstünde onu gördüm sonra demire “ dediğim tuttu sanırım demir” dedi bana ne diye bakınca onları gösterdim arkadaşlarıyla birlikte oradan ayrılıp gidecektim ki bir ses beni durdurdu ve boynumu indirdim “ kraliçe ve sevgilisi” dedi demire döndüm “ yoksa o demir mi” diye sordu birisi kaçalım işareti verdim başını salladı “ Miray söylemişti geleceğini karşılaştık senin en büyük hayranıyım ben” dedi güldüm içimden kraliçenin kim olduğundan habersiz olan boraya, “ evet karşılaştık ama kısa süreliğine iki gün sonra dönüyorum yurduma”

“ öyle mi ne zaman görüşeceğiz ?”

“ haber kaynağından öğren!” dedim denize başka bir yoldan yürüyorduk - ortadan kaybolduğumuzda içime attığım kahkahayı dışarı attım-

“ kendini gösterseydin ama beni nasıl bildi.”

“ bilmem de seni nasıl tanıyorlar emin değilim?” sırıttı “ bir zamanlar benim dostum olurdu sonrası ondan uzaklaştım.” dedi şüphe duyuyorum ama erteledim şimdi.

 

Elimden kayıp gitti denize doğru ayak bastı “ ne yapıyorsun ?”

“ gel hadi su güzel” dedi yanına yürüdüm. Elimden tutup suyun içine girmemi sağladı birbirimizi su attık - ıslandık sonra- önümde eğildi omzumdan tut dedi tuttum " demir ne yapıyorsun " dediğimde çok geçti artık.

 

 

 

Ona şaşılmış şekilde bakarken o bana aşkla bakıyordu. Gözlerimizin içine dalmıştık çok romantik bir andı zaman dursa böylece kalsak diye düşünüyordum.

 

Kollarından kayıyordum suya doğru - onunla aynı hizadaydım dudaklarım dudaklarına değdi dokundu bir öpücük alev olup yangına dönüştü.

Öyle güzel öpüyordu ki kırılmayım diye özenle taşıyordu - birbirinden ayrıldı göz göze gülümsüyorduk birbirimize " hadi eve gidelim! " dedim birlikte denizden çıktığımızda cebime götürdüm elimi telefonu dokundum ıslaklık çıkardığımda ıslak telefonumu görür görmez oflayıp " bana telefon borçlusun Demir bey." dedim şimdilik idare eder kurutma makinesiyle kurutur eve dönene kadar idare etsin artık.

 

….

 

Aynı yoldan sultanımın evine yürüyorduk üşüdüm kollarına çekti sımsıkı sardı.

Sonunda sultanınım gecekondunun kapısının önünde durmuş gülümsüyorduk. Kapıyı çalacak iken kapı açıldı bize baktı sonra üşüyen bana bakıp " hasta olacaksınız içeri geçin " dedi gülerek içeri geçtim.

Makineyi alarak telefonumun bataryasını çıkardım uzaktan kuruttum içini şimdilik idare et hadi be telefon eve gidene dek olmaz mı.

" Seninle gideriz alırız parası benden, " senden olması iyi çünkü senin hat yemendi.

Pilicin içine koydu bir süre kapalı şekilde dursun telefon sonra açarım diye karar vermiştim.

 

" Ama sağ ol iyi geldi sahil." dedim gülümsedi yanıma geldi " sen yeter mi mutlu ol!" dedi gülümsedim ona bakarak " sultanım benim sakladığım yanmış gazete parçası nerede " diye sordum getireyim diye ayağa kalkıp getirdi elime uzattı ve kağıdı bakıp durdum.

" Pelin yaşıyor sultanım ama nerede olduğunu bilinmiyor şimdi dedektif beni ulaşamaz anca yarın ulaşır. "

" Bunu da şükür kızım yaşıyorsa bulmaya yakınsın " dedi evet çok yakınım bulmaya onlara yemek götüreyim araba bendeydi değil mi doğru akşam bizi bıraksınlar araba onlarda kalsın gideceğiz zaman arabayla gelirler.

En son demire bırakacaktım kendi arabamı almalıydım.

 

Yanmış parçayı bakıp ipucu arama çabamda suya düştü tek dedektife kalmış bu iş.

" Yarın borayla buluşma ayarlamam lazım ailemi yakanı kim yaptığını biliyordur değil mi ?" demirin suratı düştü ne dedim de morali bozuldu.

 

Neyse odama gitmek için ayağa kalktım elimdekiyle - içeri girdiğimde ise odamda duran yatağın üstüne uzandım. Canım çok sıkılıyordu cidden ama çok birisini öldürmek istiyordum.

iyi ki dört gün demiştim değil mi pazartesi gidecektik burada bazı işlerim vardı ne olduğunu hatırlamıyorum doğru Merve'nin konu hakkında konuşmamız var.

Birde acaba fabrikayı İstanbul'da bulabilir miyiz güllü arayacaktım telefonum ıslandı - yataktan kalkıp demiri seslendim telefonunu vermesi için uzattı. Gül'ün numarasını yazıp aradım açan olmadı bir kez daha aradığımda açmıştı " efendim enişte " çoktan kabul etmiş bu kız demiri " eniştem değil arkadaşın gül senden bir şey öğrenmeni istiyorum seçtiğin fabrika ile ilgili taşınabilmesi mümkün mü yani aynı adamın İstanbul'da fabrikası var mı diye sor iki yerden olabilir mi….para sıkıntısı anlıyorum ama önemli değil çınar ölünce parası işi bizim olacak….tamam mı, iyi o zaman bu konu için...dur kapatma birde Merve konusu var Berk söyledi ajan tutmuş kızın peşine….biliyorsun iyi bale yemeğinizi burada mı yerseniz fabrikada mı….telefon biri tarafından telefonum ıslandı dinleniyor şu an " dedim gülme sesi birlikte kapattı.

 

Telefonu uzatırken " al eniştesi gül bile seni kabul etti " belime sarıldı kolu kendisi çekti boynuma küçük bir öpücükle " beni sen kabul ettin onlarda kabul eder yengeleri" güldüm dediğime karşılık verdi.

Fabrikaya gidiyoruz gül ve ekibi alıp yemekleri burada yiyoruz dediğimde başını salladı.

 

Gül ve ikisini fabrikadan almaya gittik akşam sularında yemek için hepsi arabayı tokuşturdu gül en son bindi fabrikaya kapatıp " fabrikaya taşıyabilir misiz yedek depomuz burası olacak ana depomuz ise İstanbul orada planlar yapabiliriz. " aslında bir düşününce bizim evde yapmıyor muyuz diye düşündüm depo işini sıkılınca insan ne yapacağını şaşırıyor " düşününce fark ettim gerek yok aslında benim ev olabilir tekim sonuçta. " dedim " olabilir ama kardeşin gelirse " o da vardı. Yol boyunca bunu dertleştik o para benim ev geçimime yardımcı olurdu.

 

Köy evinin önünde durdum park edip indik. Sultanım yatakları hazırlamıştı bir karar verdik ilkinde ayrı yattığımız için bu sefer demir benle olacaktı üçü solanda yatacaklarını söyledi itiraz etmedim.

Ben kraliçenin habercisi olarak bora ile görüşme ayarlasam iyi olur bir kaffede - numarasını basıp kulağıma götürdüm " evet " evet diye mi açar bora neyse konuya geldim " bora kraliçe seninle görüşmek istiyor yarın öğlen saatlerinde….ben nasıl biliyorum onun takımında bir dostum var o ona söylemiş beni aradı yani….peki adresi gönderiyorum sana orada ol çok acil bir konuymuş dediğine göre " dedim kapattım gülüyordum kahkaha attım demir girdi kapımdan " neye bu kadar gülüyorsun? "

" Neye mi açıkça söyleyim yarın öğlen onunla buluşmaya gidiyorum. "

" Bende geliyorum seninle " dedi görevin diye hatırlattım vakit çok dedi peki dedim yastığa başımı koydum. Yanıma kıvrıldı belime sarıldı kolları ve bir öpücük.

 

                                                                              S

 

Sabahın ilk saatleri kahvaltı etmiş demirle tartışıyorduk dövme işini o benimle gelmeyi istedi dövmeyi aceleye getirmek istemedi kabul ettim. Sıkıntıdan ölecektim biraz yürüyüş yapmayı çıktım bana katıldı işin yok mu diye sorduğumda yok dedi iyi dedim onla bir iki tur köyün içinden çıkıp şehrin içinde koşu yaptık " seni görünce şaşıracak Miray "

" Evet o kadar şoka girecek ki kraliçeyi ben olduğumu bile sonradan çakacak " durduk soluk molası su içtik biraz yürüdük işte parkın içinde bankları oturduk " ne hakkında konuşacaksın "

" Hiç havadan sudan ve ailemin katilini tanıyor mu diye ve geçmiş ," dedim bunu söylerken yüzüm düştü " anladım, " Demir’e döndüm " resmi giyinip gidelim mi sen takım elbiseli sanki iş görüşmesi gibi espri olmuş olur." dedim güldü " ciddi misin kravat ve gömlek ikisi " başımı salladım giyemem dedi " sürekli gidiyordun okulda ne ala bıktın ?"

" Giyemem Miray. "

Ayağa kalkıp yere vurdum " giyeceksin dediğimde giyeceksin " dedim peki dedi " ama dövmeyi nasıl yaptıracağım " o da doğru nasıl yaptıracak dövmeyi yapar ya " arabada çıkarırsın kravatını ve ceketini öyle gidersin " dedim peki dedi kabul etti tekrar ettirmedi.

Onca yolu nasıl koltuğumuzu anlamadım ama bir duş alsam iyi olur baya terledim terledik " birlikte alalım mı duşu iş ikimiz " dedi bu adam romantiğin sınırını aşıyor " olur " dedim önden koşup " beni yakalarsam yaparız " diye iddiayı girdim gülüyordu bana yetişmeyi çalıştı köye girdik ve gecekonduya kadar koşup soluk molası verdik babaannem bize bakıp şaşırdı sonra içeri sokup oturttu iki bardak suyla geldi " kaç tur koştunuz "

" Tur deme sultanım Miray hanım şehre kadar koşturdu bizi."

" Abartma sen takıldın gelmeseydin sende! "

" Didişmeyin gidip yıkanın! " dedi güldük " bizde öyle yapacaktık öğlen birisiyle bulasacağım sultanım terli terli olmaz "

" Demir oğlum sen söyle senle mi gidiyor ? " diye sordu " ikimiz birisiyle buluşmaya gidiyor bora denen çocuk " dedi babaannemin gözleri açıldı önümde eğilip elini bacaklarıma koydu - ellerini tuttum " babaanne sultanım ben iyiyim o yüzden endişelenmiş gözlerle bakma ondan bilgi alacağım yangını çıkartan kimdi katili öğreneceğim " dedim rahatsız bir nefes alıp bırakıp peki dedi " nerede ve kaçta "

" Sultanım murat ağabeyinin kaffesinde öğlen…civarında." dedim " sultanım bu torunun deli takım elbiseli gidelim diyor " güldü " takımla saçmalama kızım resmi bir yere gitmiyorsunuz "

" Biliyorum ama canım öyle istedi espri amaçlı " gülümsedi sarıldım babaanneme.

 

Beni kendinden uzaklaştırınca sarıldım ona " neden yaptın bunu babaanne bir daha söylüyorum beni sevmiyor musun " gülüp elini salladı " evet sevmiyorum koktuğun için git yıkanın ikinizde! " dedi ayağa kalkıp babaanneme ıslak öpücükle baş başa yalnız bıraktım.

 

….

 

Arabayı murat ağabeyinin kaffesinin yanına park ettim. Benim zorluğumla girdi ama diyorum esprisi olarak şaşırmasını istiyorum.

Arabadan çıktığımızda murat ağabeyi bakındım işini yapıyordu. El salladım kapıya bakarken yanıma geldi kulağıma " sizin ki burada kraliçeyi aradığını söylüyor " dedi tamam dedim Demir’e önden gitmesini söyledim murat ağabey iyi olacak mısın diye sorusuna ninemde aynısı sordu " iyi olacağım sadece bilgi " dedim " üç soda getir murat ağabey demir terledi " dedim başını salladı arkadaşa söyledi - yanında ayrılıp yanlarına giderken konuşuyorlardı " senin ne işin var tabi kendisi gelmedi sevgilisini yolladı e dost nasıl gidiyor " dediğini işittim avucunu sıkıyordu üç soda isteğim masaya geldi şaşırdılar arkadaşa göz kırpıp sus dedim başını salladı gitti.

" Kraliçe geliyor işi çıktı - sana bir şey soracağım kraliçenin gerçekte kim olduğunu bilgin var mı bora "

" Yok neden ki ve sen neden takım giydin. "

" Onun isteğiyle neyse " dedi demir yanlarına yürüdüm gelip sandalye çekip oturdum bora şaşırdı diğer yanına oturduğumda bana baktı " kendisi gelmedi arkadaşları geldi korktu tabi " dedi yanaklarımı şişirip ofladım " önünde duranı fark etmiyorsun ama neyse konuya gelirsek bora efendi senden ailemin katilini tanıyor olacağını tahmin ediyorum "

" Doğru tahmin tanıyorum " gözü demirdeydi ne ima etmeye çalışıyorsun söyler misin " bir şey ima ettiğim yok sana söylüyorum sadece " ayağa kalktım " bak bora kim olduğumu bildiğini düşünüyorum o yüzden benle oyun oynama söyle ailemi öldüren kim " diye vurguladım " kimsin söyle Miray " benle dalga geçiyordu bu beni sinir uyuz etti seninde bir gün sıran gelecek ama sakin olmalıyım kardeşim bulunacak ve onun cezasını ikimiz vereceğiz " bunu yapan kişi çok yakınında Miray ve sorumu cevapsız bıraktın cici kız " cici dedi demi biraz önce sakinleş sodayı uzanıp kafaya dikip masaya bıraktım.

" Kimliğim açık seni buraya kraliçe davet etti değil mi ?" başını salladı kıkırdadım " sana kör dememin sebebi kraliçenin yanında oturduğun, " dedim gözleri açıldı şok edici bir şey mi söyledim ona hayır söylemedim olabilir söylemiş kraliçenin ben olduğumu söylemiş olabilirim " gidelim demir - murat ağabey hesabı ona götür o ödeyecek."

" Beni sen davet ettirdin " dedi güldüm " ben ödemem ödetirim! " dedim ağzı açık kaldı demir bana " öğrenemedik yine bilmeceli konuşuyor."

" Çok iyi tanıyorsun sanırım? "

" Eskiden ama huyların bazıları aklımda kalmış. "

" Ne demek istedi bilmiyorum neyse seni dövmeciye bırakmamı ister misin " diye sordum " bence ben seni köye bırakayım arabayla ben gitsem mantıklı olmaz mı " dedi mantıklı diyerek dediğini yaptı arabayı sürmeden yakasını açtı rahatlama geldi sonra ceketini çıkarıp bana verdi.

 

Beni ninemin evinin önüne bırakıp kendisi gitti.

İçeri geçerken babaannem geldi " iyi misin ?" diye sordu başımı salladım " bir şey öğrendin mi Miray kızım " başımı hayır olarak salladım " odamda olacağım ben. " dedim tamam dediler odama girip yatağa atlayıp günün yorgunluğunu atmak istedim uykuyla.

Kendimi gelebilecek miyim bilmiyorum başım kötü ağlıyor.

….

 

Çat kapı biri girdi odama gözlerimi açamadım uykum vardı. Herhalde sultanım kıyafetleri yıkayıp ütüledi diye tahminde bulundum. Öyleydi sanırım umursamadım yana döndüm biraz uyku iyi geldi yoğunluğu unuttum kafam boş rahatım şu an ben.

Loading...
0%