Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Sana Uyan Ne

@handelendin

MİRAY

 

Doğum günümdü bugün ama hiç kutlamak istemiyordum, bilmiyorum. Canım kutlamak istemiyordu, sürekli yattım. Saatlerce uyudum, bir telefon yüzünden sızlanarak uyandım. Uykumu böldü, “Şu lanet telefon!” diyecek iken, telefonumu taktım mı ki arayan oluyor? Takmışım. Borayı nasıl aradım o zaman? Kafam çok bulanık, biraz daha uyumak istiyorum, lütfen birazcık daha.

Kim ya da kimden diye telefon ekranına bulanık bakıyordum. Doğrulup gözlerimi kırpıştırdım, telefondaki mesajı okudum.

Gönderen: Demir

“Sana uymayacak derdini düşme! Kraliçem, bu renk seni anlatıyor. Kanın rengi kırmızı ise aşkın rengi de kırmızı. Dolabı aç ve o elbiseyi giy.”

“Elbise mi, ne elbisesi?” deyip yataktan kalkıp gardırobu açtığımda gözüme ilk çarpan o oldu. Kırmızı elbise. Elime alıp üstümde tuttum aynanın karşısında. “Bu mu bana uyduğunu düşündüğün elbise, Demir? Hoş bir zevkin varmış.” Üstümdekileri çıkarıp aldığı elbiseyi giyinirken, “Ne ala dolabıma geldi?” diye düşünürken, odamın içine giren Meliha Sultan’ı hatırladım. Ben sandım ki kıyafetlerimi koyuyor, meğer bunu koymuş.

Bir mesaj daha geldi, açıp baktım. Benden uygun makyaj ile takı takmamı istedi. “Tamam,” dedim, fazla abartmadan dediklerini yaptım.

Sonra bir mesaj daha geldi ve bu romantikti, sonu böyle bitmeseydi tam romantik olurdu.

Gönderen: Demir

“Bir tanem, hayatımın katili, seni göremesem de güzelsin. Ayakkabı olarak orta topuklu, üstten açık bağlamalı olsun. Seni akşam alacağım 😘”

Romantiksin, bozmasaydın keşke. Emir verir gibi bitirmeseydin iyi olurdu. Bu akşam senin isteğin olsun ama bunun bedelini ödeyeceksin, Demir Kara Bulut.

İşimi halledip odadan çıktım, ayakkabımı kapıda giymiştim. Sultanım bana bakıyordu gülümseyerek. “Sen gelmeyecek misin bizimle?” dedim. “Sonra gelirim,” dedi. “Peki,” diye öptüm rujlu dudağımla.

Telefon titredi, mesaj gelmiştir değil mi diye telefonu açtım. Daha gelmediğini, mesaj göndereceğini yazıyordu. Bekledim, Sultanımla konuşuyordum. “Bugün kutlayasım gelmiyor, Sultanım.”

“Biliyorum, bugün doğum günün olmasını ve doğuran anneni kaybettiğini hatırlıyorsun. Bu sana acı veriyor ama şunu unutma, annen ve baban sizi mutlu görmek istiyor.” Başımı salladım. “Pelinim, bir haber gelsin, seni bırakmayacağım. Bir daha bulacağım ve sahiplenip saklayacağım seni. Tek ailemden kalan sensin.

Mesaj sesi geldi, “Çıkabilirsin, kapıdayım” yazıyordu. “Sultanım, görüşürüz,” dedim ve kapıdan hızlıca çıktım. “Kızım, oraya varınca biri beni evden alsın,” dedi. “Tamam,” deyip siyah bir Lamborghini gördüm. Kapıya yaslanmış beni bekliyordu. Elini uzattı, elimi verdim, öptü. Kendini çekip boynuma bir öpücük kondurdu. Kulağımın içinde sıcak dalgayı hissettim, hoş oldum. “私はあなたの流れ星を愛しています” dedi. Hangi dil bu? Japonca mı, Çince mi, anlamıyorum. Korece mi yoksa? Anlamıyorum. “Türkçesi ne söylediğinin?” diye sordum. Cevaplamadı, benim bulmamı söyledi. Kesinlikle bana küfür etti gibi geliyor ama öyle değilmiş, boş verdim. Arabaya bindirdi, bindi.

Yolda durdu. “Neden durdun? Beni bıraktıktan sonra sultanım olacak,” dedim. “Gül onu taksiyle alacak, merak etme. Biraz baş başa kalalım,” dedi. Zaten gece ne olacak peki? Bana yanaştı, dudakları dudağıma değdi ve o narin dokunuşun izi gitmesini istemiyorum, sürekli kalmasını istiyorum. Mesaj sesi Demir’in telefondan gelmişti. Bana söylediğinde, “Benden değil, senden geliyor,” deyip sırıtıp telefonu açıp bakması bir dakikayı bile almadı. “Kimden?” diye sordum. “Kimse, şey ha, reklam veriyor,” dedi. Anlamadım, önüme döndüm. O ise yola devam etti.

Loading...
0%