@handemonet
|
Sabahın köründe yan odamdan gelen gürültüyle gözümü açtım. Gece sırra kadem basan Sıraç beyin gidişi sessiz olsa da dönüşü epey sesli oldu. Kulağımı duvara yaslayıp dinlemeye başladım ama ses balkon kısmına doğru kaydı hemen koşarak balkona çıktım. Aramızda ince bir duvar olduğu için beni görmesi mümkün değildi zaten. Telefonla konuşuyordu ve muhtemelen telefondaki insana karşı öfkeliydi o yüzden daha sessiz olmaya çalışarak muhteşem deniz manzarasına karşı dinlemeye başladım. O kadar alçak sesle konuşuyordu ki tek duyabildiğim tüm gün otelde olacağı akşam sekizde Gold Life'da biriyle buluşacağıydı. Hemen Beliz'e bu kısmı mesaj atıp hazırlanıp kahvaltıya indim. Açık büfeden bir şeyler alıp cam kenarı masaya oturdum ve arkamdan sertçe masaya doğru itildiğimi fark ettim biri adeta sandalyemi itekliyordu. Bir hışımla arkama döndüm ve mahçup ses tonuyla "kusura bakmayın masaların arası biraz dar" diyen arkamdaki kişinin Sıraç olduğunu gördüm. Son lokmam boğazımda kalmıştı ki adamın koruması en son bana su içiriyordu. Öyle trajikomik bir an yaşandı adamı benim takip etmem gerekirken adam beni buldu. Bu kısmı Beliz'e söylemesem de olur yani o beni itekledi sonuçta. Yani koca masaya da nasıl sığamadıysa orası ayrı muamma. Kahvaltımı yarım bırakıp koşar adımlarla lobiye gittim ama bi his vardır ya birinin arkandan sana baktığını hissedersin heh ensemde gözüm varmışçasına emindim arkamdan baktığına. Pat diye oturdum lobiye aldım elime bir dergi karıştırıp durdum yaklaşık yarım saat kadar sonra lobiye doğru geldi beni görmemesini umut ederek dergiyi kafama kadar çektim ve sağdan soldan bakmaya başladım. Lobinin kenarında korumasıyla konuştuktan sonra pardon talimatlarını verdikten sonra asansöre doğru gitti. Ben de o gözden kaybolunca arkasından gittim, koridorda diğer korumasına bugün rahatsız edilmek istemiyorum akşam önemli bir işim var dedikten sonra odasına girdi hemen arkasından da ben odama girdim. O tüm gün odadan çıkmayacaksa ben de mi çıkmayacağım yani? Neyse biraz jakuzi keyfi. Tüm gün odamın keyfini çıkardıktan sonra Yusuf Abi'ye mesaj atıp beni 19.30'da otelden almasını rica ettim ve tam o saatte hazırdım. Otelin önünde beni bekleyen Yusuf Abi'nin yanına gittim, arabaya bindim. Gold Life'a gidiyoruz diyerek kendimi yola bıraktım. İçimde tuhaf bir his vardı adını koyamadığım,anlamlandıramağım biriyle konuşsam rahatlayacaktım belki, o yüzden Bilgi'yi aradım: "Ooo Bodrum Prensesii aklına gelebildik yahu!" "Biz iyiyiz canım sen nasılsın asıl nasıl gidiyor ajanlık" "Henüz daha gidemiyor bu akşam görüşmesi var bakalım göreceğiz neler olacak" "Bebiş dikkat et bak o adamlar tehlikeli" "Bunu şimdi söylemen de çok manidar Bilgi sağ ol" "Aşkım ben de sonra öğrendim neyse kapatıyorum canım arkadaşlar bekliyor öptümmmm" Ve çat diye kapandı o telefon ah Bilgi en iyi yaptığın şey kaçmak zaten. Yusuf Abi konuşmaya başlamadan önce boğazını temizledi ve söze girdi "Pelinciğim seni biraz huzursuz gördüm" "Of! Evet abi bir yola koyuldum ama yol beni nereye götürüyor inan bilmiyorum" "Merak etme Pelinciğim ben varken sana kimse zarar veremez ama sen yine de bu adamdan oldukça uzak durmaya çalış" "Teşekkür ederim abiciğim ama Beliz onunla tanışmamı istedi en zor kısmıda bu, karşımda normal biri yok ki nasıl yapacağım?" "Imm.. Orasını bilemiyorum ama tanışsan bile hep bir mesafen olsun. Abi tavsiyesi" "Dikkat edeceğim abiciğim" derken çoktan mekanın önüne geldik. Kapıdaki güvenlikler rezervasyonum olup olmadığını sordular her şeyi düşünemeyen ben bunu da düşünemedim aferin bana!
"Tamam siz isminizi söyleyin biz bir kontrol edelim yine de" "Pelin Somer" "Aa! Rezervasyonunuz var Pelin Hanım" "Aaama nasıl olur? Kim tarafından yapılmış öğrenebilir miyim?" "Beliz Aslantepe tarafından rezervasyonunuz yapılmış ve içeride yediğiniz içtiğiniz tüm hesapların kendi tarafından karşılanacağını belirtmiş. Eğer bilginiz yoksa iptal edebilirim?" "Aaa yok yok bilgim var tamamen unutmuşum kusura bakmayın" Bu Beliz tüm parasını benim için tüketecek resmen, kız o kadar profesyonel ki benim düşünemediğim şeyi bile düşünmüş diye içimden geçirirken bana eşlik eden kızla birlikte masama doğru ilerledik. Sanırım mekanın en güzel masalarından birine rezervasyon yapılmış çünkü tüm manzara karşımda ahenkle dans ediyor. İşin tuhafı daha çok gençlere hitap eden bu mekanda ne gibi bir görüşmesi olabilir diye düşünüp bir yandan da gelen lüks araçların içinden inenlere baktım. Dün de olduğu gibi assolist Sıraç beyimiz yine ortalıkta yok. Garsona sipariş verdikten sonra mekana göz gezdirdim neredeyse çoğu tanınmış kişiler. Hiçbir şey yapmasam bile bu insanlarla aynı ortamda bulunuyor olmak bile bana tüm acımı unutturdu ayy Volkan iyi ki aldattın beni be! Bir yandan yemek yiyip diğer yandan bu anın tadını çıkarırken mekanın önüne büyük bir gürültüyle gelen motora dikkat kesildim. Kaskını arabadan inen bir iki adama teslim eden, bu sıcağın ortasında motor montu giyen ancak karanlıkta ve ağaç dallarından yüzü pek gözükmeyen adamın heyecanla içeri girmesini bekledim. O da ne ya! Ee ama pes! O havalı motorcu bizim Sıraç çıktı. Bu adamda da yok yok gerçekten sabah iş insanı akşam çılgın motorcu. Kapıdan içeri girip mekanı göz ucuyla süzerken benim masama biraz fazla takılı kaldı. Sanırım dikkatini çekmeyi başarmışım, aferin kız Peloo! Bu gururlu ve aptalca gülümsemeyi yüzümden silmeye çalışırken bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Onu görmemiş gibi yapıp camdan saçlarımı düzeltmeye çalıştım. He birde yanıma gelirse onu camdan görecektim de camdaki yansıma bozuk değilse eğer bana değil arka masamdaki kızların yanına gidiyormuş. Hızla arkama dönüp kızlara baktım tanıyor muyum? Iı ııh tanımıyormuşum. Beliz'e hemen fotoğraf atmam lazım ama nasıl şimdi çekersem anlaşılır iyice aptal konumuna düşerim. "Buyrun nedir efendim" " Şey, ıııı, fotoğrafımı çeker misiniz rica etsem" "Tabi ki" Kafamı onların görünebileceği şekilde kenara kaydırdıktan sonra fotoğraflarını çekip Beliz'e attım ancak Beliz buna bile cevap vermedi. Kız tüm mesajları okuyor ama asla cevap yok neyse ben işimi yapayım da diye düşünürken Sıraç'ların kalktığını fark ettim. Hemen arkalarından bende kalktım ve Yusuf Abi'yle takibe koyulduk. Kırmızı ışıklar olmasa motorla basa basa giden Sıraç'ı yakalamamız mümkün değildi. Biraz daha yol gittikten sonra bir eğlence mekanına geldik. Hemen toplu olan saçlarımı açıp kırmızı rujumu tazeledim ve tüm kıvraklığımla mekana girmek için uğraş gösterdim ve beach kısmına giden Sıraç'ı takip ettim. O sırada bir el önümde kapı oldu ve bana sertçe: "Hanımefendi buraya yalnızca özel misafirlerimiz girebilir" "Ben de baya özelim yani ne var girsem" "Sizi ilk kez burada görüyoruz ayrıca özel derken buranın sahipleri ve onların misafirleri girebilir. Sizi şu kısıma alalım" diyerek beni ortalıkta bir yere oturttu. Tek avuntum oturduğum yerden beach kısmının gözüküyor olmasıydı o da şöyle böyle işte. Beliz'e yine bir kaç fotoğraf attıktan sonra iyice sıkılmaya başladım o esnada yan masamda oturan iki erkek bana bakıp gülüşüyorlardı. Ne yani tek başına bir kadın gelip burda oturamaz mı?! Cevap vermeden önüme doğru yürüdüm ancak bu sefer beni kolumdan çekiştirmeye başlayınca bende bağırmaya elimdeki çantayla kafasına vurmaya başladım. O sırada mekandan güvenliklerle birlikte Sıraç'ın çıktığını gördüm. Bir anda olay büyüdü ve büyük bir arbede çıktı. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı sapıtmışken kalabalığın aradından bir el kolumu tutup beni çıkarttı. Karşımda telaşlı bir şekilde duran adam elbette Sıraç'tı. Bir şey diyemeden bindim çünkü istediğim fırsat elime geçmişti bu onunla tanışabilmek için bir adımdı. Ama yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum çünkü beni motorla alıp kurtaran adam hepsinden daha tehlikeliydi benim gözümde. |
0% |