Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Yine, Yeniden, Yılmadan

@handemonet

Hem ayrılığımın hem de işten çıkarılışımın üzerinden iki hafta geçti. Bunun ilk haftası kedim Gece'ye sarılıp ağlamakla ve kendimi kedimle avutarak geçti diyebilirim. Hatta Gece'nin bir ara evi terk etmeyi bile düşündüğünü sanıyorum çünkü o kadar ağlayıp konuştum ki kedi ilk başlarda mır mır etse bile sonlara doğru evin herhangi bir yerinde beni görünce kaçmaya başladı. Ahh, gri yumoş tüy yumağım, ponçik kızım bu süreçte çok çekti benden.

Durup bir yerden başlamam gerektiğini düşünerek hemen iki sokak ötedeki arkadaşımın büfesine gittim. Aynen bir yerlerden başlamak derken kahve içmekten bahsettim.

Su yeşilinin hakimiyetini koruduğu pastel tonlardaki bu küçük ama şirin büfe, bana her zaman bir yol daha olduğunu anımsatıyor nedense. Ne zaman kendimi kötü hissetsem koşarak buraya gelir kendime bol köpüklü bir kahve yaptırtırım.


Benim kapıdan girdiğimi gören Bilgi, kollarını açarak yanıma doğru geldi. Bilgi, asıl adı Bilgin ancak kendisi ona Bilgi dememizi ister bir harfi neden çıkarttığını sorduğumuzda "ay hayatım ünsüz düşmesi işte" diye muhakkak dalgasını geçer. "Ay" kelimesinden anlaşılacağı üzere kendisi biraz naif bir erkektir. Kadınlarla her zaman çok iyi geçinmeyi bilir, onların dilinden çok iyi anlar ve mükemmel tavsiyeler verir.
Bana da Volkan için hep söylediği "Ay Pelin ne bulursun ki şu mendebur dağ ayısında, sırık gibi boyu var bi tutam beyni yok. Bırak gitsin doğal yaşam alanına" gibi şeyler. Şimdi haklıya da haklı yani.

Hemen kahvemi yaptırıp yanıma gönderdikten sonra aynada saçlarına bakıp masama doğru geldi sandalyesini büyük bir kibarlıkla çekip karşıma oturdu.

"Anlat bakalım kuzucuğum, ne bu hallerin iş bulamadın mı hâlâ?"

"Of! Bilgi başvurmadığım yer kalmadı. Yok kimseden bir dönüş yok. Eğer kirayı yatırmazsam kalacak evimde olmayacak "

"Dur bakalım bi düşüneceğiz ben de sorup soruşturayım" diyerek telefonunu eline aldı bir şeylere baktı, birilerine yazdı.

Kısa bir süre daha sohbet ettikten sonra kalkıp evin yolunu tuttum. Akrep ve yelkovan da birbirlerine trip atıyor olacaklar ki zamanın asla geçmediği anlarda ılık bir duş alıp aynanın karşısına geçtim. Nasılda bir harebe gibi gözüküyorum. Simsiyah uzun ve gür saçlarımdan yangınlar çıkmış gibi resmen sönmüş, ela gözlerimin çevresini mosmor halkalar ele geçirmiş, yüzümde ise istenmeyen komşu çocuğu gibi bir anda çıkagelmiş iki üç tane sivilce. Kendime türlü bakımlar yapıp televizyonun karşısında yerimi aldım. Biraz daha iyi olduğumu düşünen Gece zıplayarak yanıma geldi. Saat çoktan 21.00 olmuştu bile. O sırada sehpanın üzerinde titreyen telefonumu fark ettim, 10 cevapsız çağrı mı? Ben kaç saattir telefona bakmıyorum yahu?
Israrla arayan tabi ki Bilgi'ydi, araması yetmemiş bir de taksitli ödeme yapar gibi 20 tane de mesaj atmış çoğu "Hey! Alo! Bana dön çabuk" gibi.

Hemen geri aradım, hafif sinirli ses tonuyla açtı telefonu;

"Sen nerdesin ya! Ya da bi önemi yok çabuk hazırlan Lucke restoranta gel seni biriyle tanıştıracağım"

Daha cevabımı bile dinlemeden telefonu yüzüme kapattı. Lucke çok şık, ihtişamlı bir yerdir. Önünden geçip içeri bakmak istediğinde bile kredi kartın anında eksilere giriyor gibi hissedeceğin pahalı da bir mekan. Daha bütçe dostu bir yere davet etmemesi beni bi tık kırmış olsa da yine de gitmeye karar verdim ve en şık elbisemi giyip, yola koyuldum.

Türlü taksi arayışlarımdan sonra nihayet ton ton bir amca bana acıyarak durdu. Kırk dakikalık yol boyunca amcanın dertlerini de çantama koydum ve izbandut gibi iki güvenliğin arasından sıyrılıp mekana girdim. Etrafı kolaçan ettikten sonra tam çaprazımda duran Bilgi'nin elini havaya kaldırarak gel işareti yaptığını görüp oraya doğru yürüdüm. Karşısında usta bir işçilikle boyanmış küllü sarı ve bu sarılara eşlik eden ince bukleli saçları olan arkası dönük bir kadın oturuyordu.

Masaya geldikten sonra gözlerime inanamayacağım bir şey oldu, seni bir arkadaşımla tanıştaracağım dediği kadın ülkenin en önemli ve namı uluslararası yayılmış bir model olan Beliz Aslantepe'ydi. Aman Allahım! Evde kendime bakım yapmak işime mi yaradı yoksa? reklam yazarlığından direkt modelliğe mi geçiş yapacağım? yok ama kadının bacak boyu benim boyum kadar neredeyse diye türlü hayaller denizinde yüzerken, Bilgi'nin yeşil gözlerini bana doğru pörtleterek "Pelin! Otursana tatlım daha ne kadar dikileceksin orada" demesiyle kendime geldim.

Yarım saat, bir saat kadar kadının sosyetik hayatını dinledikten sonra nihayet neden oraya çağrıldığımı açıklayacak cümle Bilgi'den geldi.

"Pelin seni buraya asıl çağırma amacımız arkadaşımın senden bir isteği olacak ama sen buna iş diyebilirsin çünkü karşılığında güzel para kazanacaksın"

İnce ve tiz ses tonlamasıyla, beni ikna etmeye çalışan bir taraftan konuya Beliz'de dahil oldu.

"Bak tatlım, benim güvenilir bir kadına ihtiyacım var. Sır tutmayı bilen, güzel ve güçlü"

"Eee, yani"

"Yanisi şu, senden birini takip etmeni istiyorum"

"Iııh şey yalnız ben reklam yazarıyım, ajan değilim"

"Heh aslında bana bir ajan lazım yapman gereken tek şey eski sevgilimi takip etmek. Kendisinin bir şeyler sakladığından şüpheleniyorum ve yarın öğlen Bodrum'a gidiyor. Orada bir şeyler yapacak ve adım adım onun etrafında olmanı istiyorum."

"Nasıl yani?! Ben senin eski sevgilini takip edeceğim? Çok saçma zaten eski değil mi bırak napıyorsa yapsın yahu?! Üstelik Bodrum'da asla olmaz!"

Bilgi, konuşmaya tekrar dahil olarak:

"Bak Pelinciğim senin buna ihtiyacın var. Bakmak zorunda olduğun bir kedin, elinden gitmek üzere olan bir evin var. Üstelik ha deyince işte bulunmuyor, gel sen bunu bir düşün."

Beliz, konuşmayı Bilgi'den tekrar devralarak:

"Bak hem öncesinde para vereceğim zaten hem de orda yediğin, içtiğin, kaldığın her şeyi ben ödeyeceğim üstelik bir şöför ve arabanda olacak sadece bir kaç hafta"

Teklif inanılmaz güzel geldi bir anda, hem tatil yapacağım hem kiramı ödeyeceğim ne kadar zor olabilir ki? diye düşündüm. Bilgi "ben Gece'ye bakarım, onu da düşünme" deyince heh dedim şimdi oldu.

"Tamam kabul ediyorum tam olarak ne yapmam lazım?"

Beliz'in gözleri o kadar çok parladı ki restorantta en çok parlayan masa bizim masamız oldu bir anlığına.

"Yapman gereken onunla aynı otelde kalmak ve sıklıkla lobide oturup onu gözlemlemek bir şekilde de onunla tanışıp genel olarak çat pat bilgiler edinip her günü bana detaylıca mesaj atmak"

"Oo çok basit bir iş sorun değil halledebilirim"

"Okey o zaman. Ben derhal biletini aldırıyorum ve sana tüm detayları mesaj atıyorum bir kaç saate" dedi ve vedalaştıktan sonra kalktı.

Bilgi'yle göz göze geldik ve sen halledersin gibisinden omzumu sıvazladı.

Bilgi'den ayrılıp eve geldim hemen bavulumu çıkarıp ne giyeceğim diye yazlık ne varsa odanın ortasına döktüm. İlk önce bir mesaj ve ardından da bankamın bildirim sesi geldi. Sevinçten uçacak gibi hissettim kendimi.

Mesajda uçak biletinin fotoğrafı ve bilgileri hemen arkasında otel ve oda bilgileri vardı. Yalnız adama dair hiçbir bilgiyi vermemişti. Ben de mesaj attım adam hangi odada kalıyor, adı ne diye ama görüldü yapıp bıraktı.
İşte şimdi içime bir kurt düştü bu adam kimdi? Hemen Beliz'i internetten aratmaya başladım en son sevgilisi oyuncu Yağız Alp'ti ve o da şu an Şara Koçhan'la sevgiliydi. Fakat Beliz'in anlattıklarından anladığım kadarıyla yeni ayrılmışlardı ancak internette buna dair hiç bir şey yoktu. Ee kimdi bu esrarengiz eski sevgili?


Loading...
0%