@handsimy
|
30 MAYIS 2019: Azat Deniz Erdemir'in anlatımıyla: Hayır, hayır, hayır! Gelme! İmdat! Yardım edin! İmdat! Boşuna bağırma burada sesini kimse duyamaz. Öldürme beni lütfen. Bir daha karşına çıkmam lütfen. Bir seferlik bir istisna sağlayamaz mısın bana? Yerde sürünerek arkaya giden kıza doğru baktım. İstisna mı ? Madem yaşamak istiyorsun. Sadece bu gecelik bir istisna yapacağım kış çiçeği. Bir daha sakın karşıma çıkma Ahhh ! Neden seni o anda öldürmedim ki kış çiçeği. Yerdeki kıza baktım tekrardan. Üzgünüm istisnalar bir kereye mahsustur ve bu hakkımı da kullandım. Bunu duyan karşımdaki kadın ellerini kullanarak daha da hızlı geriye doğru kaçmaya başladı. Bu iş çok uzadı. Neden hemen bitirmiyoruz ki ? Bunu duyan kızın ağlamaları daha da şiddetlendi ve yüksek bir sesle çığlık atmaya başladı. Gözlerimi kapattım ve içime derin bir nefes çektim. İşte duymayı en sevdiğim ses. Belimdeki silahı çıkararak kıza doğrulttum. Hayır! Yapma! Kıyma bana! Silahı boğazına doğru bir el ateşledim. Silahta çıkan tak sesi ile kızın yerdeki cesedine doğru eğildim. Gözleri açıktı. Gözünden son bir damla yaş çenesinden kanlı boğazına doğru süzülürken gülümsedim ve ellerimi gözlerine doğru uzatarak gözlerini kapattım. İyi uykular küçük kız. Merak etme uçsuz bucaksız denizimde sende yerini alacaksın bugün. Bulunduğum yer denize sıfır terk edilmiş bir binaydı. Yerde yatan kızı kucaklayarak ay ışığının yansıdığı siyah denizime baktım. Sana birini daha getirdim ona da sahip çık ve içine hapset lütfen. Son kez kızın kollarımda tuttuğum cesedine baktım. Tatlı rüyalar küçük kız. Dedikten sonra kollarımdaki cesedi boşluğa doğru bırakıp denizime düşmesini izledim. Birkaç saniye sonra denizime düştüğüne dair duyduğum ses ile geri çekilerek oradan uzaklaşmaya başladım. Bu gecelik işim de bitmişti. Binanın önündeki arabama binerek uzaklaşmaya başladım. Radyoyu açıp geceyle bütünleşmek için bir şarkı açmak isterken kulağıma gelen lanet haber spikerinin sesiyle yüzümü buruşturdum. Ülkemizde bulunan "deniz katili" adlı seri katilden hala bir iz bulunamadı değerli izleyiciler. İnsanlar ondan korktuğu için artık geceleri deniz kenarında bulunmamaya başladı. İstanbul'un deniz kenarları geceleri artık bomboş bir durumda. Denizlerin farklı noktalarından bir yıldır çeşitli insan bedenleri çıkarılmakla birlikte ölen insanlarımızın sayısı da her geçen gün artmaya devam ediyor sayın seyirciler. Yet- Kahkahalarım eşliğinde daha fazla hakkımda saçmalamalarına katlanamadığım için radyoyu kapattım ve arabamın hızını artırarak tüm gücümle çığlıklar atmaya başladım. Bilmiyorlardı. Hiç bir bok bilmiyordu kimse. Önüne gelen herkes hakkımda konuşan herkes boş boş sadece ağızlarına geleni bilinçsiz bir şekilde öylece söylüyordu. İnsanlardan nefret ediyordum. Kötü varlıklardık biz. Kendimi de işin içine katıyordum çünkü bende o varlıklardan biriydim. Cezalandırılmalıydık. O yüzden herkesi denizim aracılığıyla hak ettikleri cezaları çekmeleri için cehennemlerine gönderiyordum. Aslında onları bu hayattan kurtarıyordum da denebilir. Onları bu hayattan kurtarıyordum çünkü insanlar yaşadıkları her an günahları üzerine yaşıyorlardı. Herkesin başrolünü üstlendiği farklı yalanlar vardı ve insanların her biri bu yalanları sahiplenerek yaşıyorlardı. Yalancıydı herkes, günahkarlardık biz. İşte bu yüzden sevmiyordum insanları, insan olmayı. Her gece kendimi insanlardan korumak için birini öldürüyordum. Herkesin gideceği yer cehennemken neden istediklerimi yapmayı erteleyeyim ki ? Çalan telefonum ile attığım çığlıkları kestim. Telefonumda tek bir numara vardı kayıtlı olan. O da kız kardeşim Melek'e aitti. Başka kimsenin telefon rehberimde ne numarası vardı ne de benim başka bir kimsede numaram vardı. Yüzüme her zamanki gibi kocaman gülümsememi takıp çok bekletmeden telefonumu açtım. Efendim Melek kız. Telefonun diğer ucundan kız kardeşimin neşeyle bağıran sesini duydum: Abicim! Neredesin? Seni özledim. Ne zaman geleceksin yanıma? Yoldayım Melek kız. Geliyorum yanına. Sonunda. Çok sıkıldım seni beklemekten. Seni görmek istiyorum artık abicim. Geliyorum Melek kız yoldayım tamam mı. Şimdi telefonu kapat ve usluca yatağında beni bekle olur mu ? Tamam ama hemen gel yanıma olur mu abicim ? Sen uyumadan ordayım Melek kız. Şimdi kapatıyorum telefonu yatağına geç ve beni bekle. Peki abicim seni kocamaaan öptüm. Gülerek telefonu kapattım. Şu insanlar aleminde en sevdiğim tek varlığımdı Melek. Daha 9 yaşında melek gibi bir kızdı. Yeryüzüne bazı zamanlar melekler indiği söylenir. İşte o melekti benim kardeşim. Beyaz en çok ona yakışırdı bu dünyada. O beyaz elbisesini giyince tam bir melek kız gibi görünürdü gözüme. Ona ismini ben vermiştim doğduğunda. Karlı soğuk bir gecede dışarıda donarak ölmeyi beklerken onu bulmuştum. Beyaz bir kundağın içinde gülüyordu. Evet gülüyordu. Melekler gibi hemde. Onu o şekilde görünce anlamıştım yeryüzüne inen küçük bir melek olduğunu. Onu kucağıma alarak ikimiz içinde yaşamak için o günden bugüne çabalamıştım. O zamanlar sokaklarda o ölmesin diye ağlayarak çaresizce dolanan ben şimdilerde iki katlı güzel bir villada ona iyi bir hayat yaşatabilmeyi umuyordum. Küçüklüğümden beri içimde bir dürtü vardı insanları öldürmek üzerine. O yüzden kavgacı bir tiptim. Kendimden küçük, büyük, kız, erkek fark etmez önüme gelene canım istedikçe dalardım. Çok dövdüğüm de oldu, dövüldüğümde. Sonra bir gün biri çıkageldi yanıma. Bana ve Melek'e istediklerini yaparsam iyi bir hayat sunacağını söyledi. Dinledim bende. Öldür dedi. İlk başta anlayamamıştım söylediklerini. Benim için birilerini öldürebilir misin çocuk ? Bir insan nasıl öldürülür ki ? Bir insan çok fazla yolla öldürülebilir çocuk. Senden istediğim en kolay olanı yapabilir misin ? Denerim. Deneme yanılabilirsin. O zaman ne yapmam gerek ki ? Sadece yap çocuk deneme, düşünme sadece yap gitsin. Kolay görünüyor. Yapabilirsin değil mi ? Böyle söylemişti bana. O günden bu güne öldürüyordum işte. Kim olduğuna bakmadan sadece boğazlarına bıçağı ya da silahı dayayıp öldürüyordum insanları. Sonra da onları denizime atıyordum öylece. Bazıları bulunup geri çıkarılıyordu denizimden. O zaman çok sinirleniyordum. Bazıları da öylece denizimde kaybolup gidiyordu. İşte o zaman çok seviniyordum. Denize karşı özel bir zaafım vardı. Denize aşık bir çocuk olarak bilirdim kendimi. Çünkü annem vardı içinde. Annemi çekip çıkarmıştı deniz babamın işkencelerinden. O özgür bir anneydi artık. Bu nedenle denize minnettardım. Evime gelmiştim. Arabamdan inerek ilk önce odama çıktım ve hızlıca üzerimdeki izlerden kurtularak Melek'in yanına gittim. Dediğim gibi yatağına oturmuş odasında beni bekliyordu. Beni görünce oturduğu yatağından kalkarak bacaklarıma sarıldı. Abicim ! Sonunda geldin! Bana sarılmayacak mısın ? Gülümsedim ve kollarının altından tutarak kucağıma aldım ve sıkı sıkı sarıldım. Abicim? Hımm. Bugün uyumasam, seninle sabaha kadar çizgi film seyretsem olmaz mı ? Olmaz Melek kız. Senin çokça uyuyup, iyice dinlenmen gerekiyor ki yarın okulda yine en hızlı koşan sen olmalısın değil mi? Evet! Herkesi arkamda bırakarak onları geçmeliyim ki girdiğim yarışları kazanabileyim değil mi abicim. Aynen öyle Melek kız. Şimdi doğru yatağına hadi bakalım. Bu gece benimle uyusan olur mu abicim ? Benimle birlikte mi uyumak istiyorsun ? Hı hı. O zaman hemen uyuyacaksın, kandırmaca yok abiyi tamam mı Melek kız ? Aşk olsun abicim. Ben ne zaman seni kandırdım ki ? Hımm bir düşüneyim. Dün mesela. Benimle uyuyacağını söyleyip, ben uyuduktan sonra da telefonuna bakmıştın gece saat 1'e kadar hatırladın mı şimdi ? Yaaa ama uykum yoktu ki abicim. Sen de uyuyordun. Seni kaldırmak istemedim işte bende. Elimle upuzun beyaz saçlarını karıştırdım. Doğuştan beyaz saçlı bir çocuk olarak doğmuştu Melek. Onun saçlarını ilk gördüğüm zaman bu duruma çok şaşırsam da bu durum çok hoşuma gitmişti. Dedim ya o bir melek olarak doğmuştu dünyaya. Gel hadi Melek kız. Yatıralım seni artık. Kendimle birlikte ikimizi de yatağa yatırarak üzerimizi örttüm. Hadi bakalım kapat gözlerini Melek kız. Sende kapat. Tamam bende kapattım yat art- yanağıma koyulan sulu bir öpücükle gözlerimi tekrardan açtım. İyi geceler abicim. Yanağına tüy kadar hafif bir öpücük koyarak iyi geceler Melek kız dedim ve kollarımı ona sararak gözlerimi kapattım. Abi? Hımmm. İnsanlar neden ölür? Duyduğum soruyla hızlıca gözlerimi açarak Melek'e baktım. Bu da ne biçim bir soru böyle. Nereden aklına geldi ki şimdi? Televizyonda gördüm. Biri vardı ona "deniz katili" diyorlardı. Her gün insanları öldürüyormuş. Neden insanları öldürüyorlar abi? Sorduğu soruya karşılık buz kestim. Melek sen neden sana yasak olan şeyleri izliyorsun orda burada? İzlemedim, okulda duydum. Ne duydun? Bir katil varmış, "deniz katiliymiş". Her gün insan öldürüyormuş. Korkuyorum abi ya beni de öldürürse deniz katili. Sana asla böyle bir şey yapmaz, yapamaz deniz katili merak etme sen. Korurum ben seni. Söz mü abicim. Söz veriyorum Melek kız her ne olursa olsun seni her şeyden koruyacağım. Koruyacağım kişi kendim de olsa sana asla zarar vermeyeceğime ya da verdirtmeyeceğime emin olabilirsin Melek kız. Seni seviyorum abicim. Bende seni seviyorum Melek kız, bir tek seni... Melek hadi okula geç kalıyoruz! Geliyorum abicim! Dün gece Melek'in sorduğu soru karşısında uyuyamamıştım. Küçük kardeşim benden korkmuştu ve bunu anlatırken yine bana sığınmıştı. Sanırım bir süreliğine de olsa çocuk öldürmeyi bırakmam gerekiyordu. Geldim abicim, şimdi gidebiliriz artık. Kemerini tak Melek kız çünkü o kadar çok geç kaldın ki seni aynı bir kuş gibi yetiştirmek zorundayım okuluna. Huhuuuu! Yine kuş olup mu uçarak gideceğiz. Gülerek aynen öyle Melek kız. Hazır mısın? Uçur beni abicim. Tam bir hız tutkunu kardeşim vardı. Bazen öz kardeş olduğumuzdan bile şüpheleniyordum o derece bana benzeyen bir çocuktu Melek kız...Görüşürüz abicim. Okul çıkışı da geç gel beni almaya olur mu? Neden? Çünkü seninle yeryüzünde uçması çook eğlenceli. Güldüm. Hadi artık gir okuluna Melek kız. Sağ yanağını uzatarak: öpücük ? Gel buraya. Yanağına tüy kadar bir öpücük koyduktan sonra ellerimle sırtından okula doğru ittirerek: Hadi artık gerçekten geç kalıyorsun Melek kız. Elini sallayarak: Görüşürüz abicim. Elimi yukarı doğru kaldırarak ona doğru salladım ve okuldan içeri girene kadar arkasından baktım. Melek gidince arabama binip gideceğim yere doğru sürmeye başladım... Hoş geldiniz Azat Bey. Asaf evde mi? Evde efendim siz geçin ben kendisine geldiğinizi haber edeyim. Başka bir isteğiniz var mı efendim. Asaf'a geldiğimi haber ver. Peki efendim. Hoş geldin Azat. Başımla selam verdim. Bugün kimi gönderiyorum? Böyle lafa direk girmeni her zaman takdir etmişimdir Azat. Peki madem direk girdin otur şöyle de gerekli bilgileri vereyim. Yanımdaki koltuğa oturarak Asaf'ın verdiği bilgileri dinlemeye başladım. Bugünün şanslısı Işık Karsu. Senin için özenle seçtiğime emin olabilirsin Azat. Kaç yaşında? 9 yaşında. Neden küçük bir kız? Anlamadım? Açık bir soru sordum Asaf. Kızı neden seçtin? Ne zamandan beri beni sorgular oldun sen Azat. Şimdi, şu andan itibaren. Söyle şimdi neden bu kızı seçtin? Yüzümü inceledi öylece. Ciddi ciddi beni mi sorguluyorsun Azat Deniz Erdemir? Elimi önümdeki masaya vurarak sinirle ayağa kalktım. Sana hiçbir zaman tam ismimle bana seslenme demiştim Asaf. Bende sana asla beni sorgulamaman gerektiğini söylemiştim Azat. Gözlerinin içine baktım tehlikeli bir şekilde. Kızı öldürmüyorum Asaf. Kızı öldürüyor musun diye sorduğumu hatırlamıyorum sana Azat. Kızı öldürür müsün demedim farkındaysan kızı öldür dedim ve bu akşam o kızın cesedinin denizinde olmasını istiyorum. Ya yapmazsam? Kızı öldürmezsem? Sonuçlarına katlanırsın. Durduğum yerden yavaş adımlarla yürüdüm ve önünde durdum. Yüzüne doğru eğilerek gözlerinin içine baktım. Katlanacak bir şeyim yok. Unuttun mu? Bundan yıllar önce ben neye katlanmam gerekiyorsa katlandım ve bitti. Benim kazanacağım ya da kaybedeceğim hiçbir şey yok bu hayatta. Tıpkı bundan sonra da olmayacağı gibi. Şimdi akşama kadar başka bir kurban bul denizime. Cevap vermesini dahi beklemeden evden çıktım ve arabama binerek oradan uzaklaştım. Demek kaybedeceğin bir şeyin yok öyle mi Azat Deniz Erdemir? O zaman bugünün kurbanı olarak Melek Erdemir'i seçiyorum Azat Deniz Erdemir. Eminim ki o kıymetli denizine meleğin çok yakışacaktır. |
0% |