@hanjivy
|
Ben bu şarkıya aşığım. Değişik bir havası var ve çok güzel. Bağımlısıyım... _______
Minho acı içinde bağırdı. Kendini bi anda yerde buldu. Yağan yağmur göz yaşlarının görinmesine engel oluyordu. Düştüğü yere oturdu.
Gözleri bulanıyor, etrafı görmesini engelliyordu. Ona göre hava hoş, etrafı umursayan olan kimdi ki?
Tutmatı asla beceremediği gözyaşlarını tutmayı bıraktı. Dizlerini kendine çekti ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bir yandan hıçkırıyordu. Üstü ıslanmış, sırılsıklam olmuştu.
Arabaların kornaları yankılanıyordu beyninde, yol ortasındaysı çünkü. Ne kadar orada durduğunu bilmiyordu, zaman kavramını yitirmişti. Belki bir saat olmuş belkide beş dakika geçmemiştir.
Omzuna dokunulmasıyla kafadını kaldırdı. Net göremiyordu. Çocuk ona şemsiye uzatmıştı. Ne tepki vereceğini şaşırıyordu.
"İyi misin?"
Çocuk içten bir gülümseme ile sormuştu. Kendisine acıyordu, muhtemelen o çocukta. Bütin varlığı jisunga bağlıymış giviydi. Boşluğa düşmüştğ. Jisung olmadan ne yapacaktı ki o.
"Bisiklet senin mi?"
Şemsiyeyi yere koydu ve bisiklede doğru yöneldi. Donup kalmıştı, tepki vermekte zorlanıyordu. Aniden Jisung'u hatırladı. Jisung'unu.
"Jisung'a gitmem gerek. Jisung'a gideceğim"
Kendi bir anda toparladı, ayağa kalktı aniden.
"Jisung mu?"
"Evet jisung benim jisungum benim miniğim."
"Jisung kim? Hangi Jisung? iyi değilsin bacağın kanıyor dur. "
"Daha fazla geç kalamam"
Jisung'suz kalamazdı daha fazla, düşüncesi bile göz yaşlarının akmasına neden oluyordu.
Bacağının acısını bile hissetmiyordu. Fark etmemişti, hoş tek düşündüğü jisung'du.
"Jisung kim bilmiyorum ama seni gerçekten seviyorsa geç kalman önemli olmaz."
Haklı gibiydi, ama Jisung onu seviyordu.
"Acıyor..."
"kalkabilecek misin?"
Çocuktan destek alarak kalktı. Zor olmuştu acısını fark etmemişti. Yağmur yavaş yavaş azalıyordu. Çiseler gibiydi ama havası baskın geliyor toprak kokusu açığa çıkıyordu. Minho sekerekten de olsa bir banka oturmayo başarmıştı.
Yannındaki gençten destek alıyordu. Genç çantasından peçete çıkardı ve dizinde olan kanı silmeye çalıştı.
Adını bile öğrenmediği bu genç kendisi için endişelenmiş, yardım bile etmişti. O olmasaydı belkide şuan hala yerde olurdu.
"Adın ne senin?" "Ben Sunghoon, senin adın ne?" "Minho, teşekkür ederim" "Minho mu?" "Bir sorun mu var?"
Sunghoon karşısındaki gencin ismini öğrenmesiyle aklına bazı sorular gelmişti. Jisungun bahsettiği Minho muydu? Yoksa tamamen bir tesadüf müydü?
Sunghoon Daegu'dan gelmişti buraya, Incheon'a. Ailesi buradaydı yedi sekiz yıllık arkadaşları Eunkwang, Jungwoon ve Jisung buradalardı.
"Birinden bahsetmiştin kim o?" "Jisung'um benim biricik sevgilim." "Soyadı Han olabilir mi?" "Sen nereden biliyorsun?"
Minho endişelenmişti, sevdiceğini nereden biliyordu bu yabancı.
"Eğer bahsettiğin Han Jisung'sa ben onun arkadaşıyım."
"Onu arar mısın? Buraya gelsin özledim."
"Onun benim geldiğimden haberi yoktu ama madem çok istiyorsun bulurum bi bahane"
"Çok Teşekkür ederim"
Sunghoon, Jisung'u aradı ve bir bahane bularak bulundukları parka gelmelerini istedi. Jisung ise yorgun olduğunu söyleyerek gelmek istemedi. Gelmesi için bir sebep bulamadı, sonunda geldiğini söylemek zorunda kaldı.
"ikna etmek için geldiğimi söyledim iyi bi sebebin olsa iyi olur"
"geliyor mu?"
"geliyor"
Minhonun mutluluktan gözleri parladı. İçinde ki mutluluk her halinden belliydi. Çok güzel seviyordu, sadece biraz fazla kıskançtı. Bu da jisungu boğuyordu.
Jisung parka girdiğinde etrafa bakınmaya başlamıştı. Üstünde pijamaları vardı, onun üstüne hırkasını giymişti. Saçları dağınık gözleri koyulaşmıştı. Yorgun gözüküyordu ama bi o kadar da heyecanlıydı.
Etrafta sunghoonu arıyordu. Sunghoonun burdayım dercesine elini kaldırdı. Jisung onu görür görmez koşmaya başladı. Sunghoon kollarını açtı ve Jisunga sımsıkı sarıldı.
Kısa sürede ayrıldılar. Jisung, Minho'yu fark etti,korkuyla gözleri büyüdü. Hızla Minho'nun yanına çömeldi.
"Sen iyi misin?"
Şimdilik bu kadar geç geldi farkındayım ama teknik bir kaç sorun oldu. |
0% |