Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36.Bölüm: Benimle olmaya var mısın?

@happystrawberryy

"Ben seni hemen burada bekleyeceğim. Git annenle konuş ona içindekileri, söyleyemediğin her şeyi anlat sana iyi geleceğini düşünüyorum" dedi.

Gözlerim dolu doluydu.

"Sen gerçekten eşsiz bir adamsın" derken gözlerinin içine doğru baktım.

O da bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Ardından yanından geçip mezarlığa girdim.

Annem mezarlığın sağ tarafında çiçeklerin ve yabani otların arasında kalmıştı.

Mezarlığın yanına doğru oturdum. Elimi yavaşça onun toprağına değdirdim.

"Anne ben geldim, acılar içindeki kızın geldi. En son buraya geldiğimde sana senin yanına geleceğimi söylemiştim ama gelemedim affet beni" derken gözyaşlarıma hakim olamadım.

"Sana ne diyeceğimi nereden başlayacağımı bilmiyorum. Her yanım cam kırıklıklarıyla dolu. Ama biliyor musun birisi beni kurtardı anne. O geldi ve benden tüm cam kırıklarını tek tek çekip kendi sırtına saplamaya başladı. Onunla sen de tanışıyorsun o evrenin ebedi, eşsiz Ölüm'ü" dedim fısıldarcasına.

"Kızım"

Duyduğum sesle hızla arkamı döndüm.

Beyaz yüzlü, kahverengi saçları dalgalanan kadının benimle örtüşen simasını görünce tanıdım onu.

"Anne?! Bu bu nasıl olur sen nasıl buradasın?"

"Vaktim kısa güzel kızım beni o getirdi" deyip eliyle dışarıdaki demir kapının yanında duran Kharoon'u işaret etti.

Ona doğru baktım ve dudaklarımı oynatarak "teşekkür ederim" dedim o da başını sallayıp gülümsedi ve arkasını dönüp bizden biraz uzaklaştı.

Annem "Bana sarılmayacak mısın bakalım?" Deyip başını yana yatırdı ve kollarını açtı.

Bende benim için açtığı kollarına koşa koşa atladım.

Kokusunu derin bir şekilde içime çektim ve omzunda hıçkırarak ağlamaya başladım.

O da benim saçlarımı okşayarak hıçkırmaya başladı. Ardından hafifçe kendini geri çekti.

"Sen iyi misin kızım? Çok mu zorluk çekiyorsun? Yine izlerin var" Derken saçlarımı okşayarak üzerime bakıp kontrol ediyordu.

"A-anne ben iyiyim gerçekten iyiyim"

"Anneler anlar güzel kızım. Bu dünyada vaktim kısıtlıydı. Her gün yanımda uyuturdum seni hem sen daha küçükken bile sessiz bir çocuktun düştüğünde kendin kalktın ama yaraların hep seninleydi. Şimdi de gözlerin kanlanmış sen çok ağlamışsın yavrum seni bu kadar ağlatan şey nedir?" deyip gözleriyle beni süzüp eliyle yanağımı okşadı.

"Çok şey yaşıyorum anne anlatamayacağım kadar çok ama bak artık o var yanımda o bana hep yardım etti yanımda oldu bu yüzden hiç aklın kalmasın olur mu?" Deyip içini rahatlatmak için hafifçe gülümsedim.

"Seni düşünmediğim tek bir an bile olmayacak ki kızım. Bahtının hep açık olmasını diliyorum. Kendine çok dikkat et. İyi yaşa, iyilik yapmaktan geri durma ben seni cennette bekliyor olacağım" dedi ve tekrar sıkı sıkı sarıldı. O anda bedeninin varlığı yavaşça kaybolmaya başladı.

"Anne anne dur gitme hemen"

"Bu cennette geçirdiğim anlardan bile daha özel bir andı benim için. Seni seviyorum güzel kızım. Hoşçakal"

"Annem ben de seni seviyorum hem de çok seviyorum" ona sımsıkı sarılmıştım ama o kollarımın arasından kaybolmuştu şimdi kollarım kendi bedenime sarılı kalmıştı.

Bir anda bacaklarım tutmadı yere diz çöktüm ellerimi yüzüme getirdim.

Hıçkıra hıçkıra ağladım. "Hoşçakal annem, hoşçakal"

Ben ağlarken birinin kollarını kendi bedenimde hissettim.

Omuzuma desteklercesine vuruyordu.

"Geçti, geçti Roesia annen hep seninle olacak. Seni seven kişilerin olduğunu bilmeni istedim. Özür dilerim sadece kısa süreliğine getirebildim" bana sarılan Kharoon'du.

Ellerimi gözlerimden çekip Kharoon'un omuzlarına koydum.

"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum bu benim için çok anlamlıydı. Onun kokusunu içime çektim. Onunla konuştum. Ben ona sarıldım. O benim saçlarımı okşadı ve bu senin sayende oldu Kharoon" dudaklarım titriyordu.

"Eğer bu seni biraz olsun mutlu ettiyse ne mutlu bana"

"Biraz mı çok mutlu oldum Kharoon gerçekten" deyip ona sımsıkı sarıldım.

Ardından yavaşça geri çekilip ona doğru baktım. İkimizde yerde toprağın üzerinde diz çökmüştük. Yavaş yavaş yağan yağmur bir anda hızlanmaya başlamıştı.

Saçlarımız ve üzerimiz sırılsıklam olmuştu.

Ona baktıkça kalp atışım güçlü bir şekilde atmaya başlıyordu. Ona ait olan odunsu, erkeksi ve fresh kokusu şimdi daha derin bir şekilde içime doluyordu.

"Benimle olmaya var mısın Roesia? Bu yalnız, soğuk, ıssız Ölüme eşlik eder misin?" Dedi ve omuzlarımdaki ellerini yavaşça ellerime getirip parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi.

Gözlerimin içine bakıp cevabımı bekliyordu.

Kafamı salladım.

"Seninle olmaya varım Kharoon. Bu beden en başından beri senindi ben bir tek sana aittim Ölümün Efendisi" deyip gülümsedim.

O da bana derince bakarken yüzüme doğru yaklaşmaya başladı.

Ellerimiz sımsıkı birbirine kenetlenmişti.

Gözlerimi kapattım.

Sonra dudaklarıma onun dudakları kondu. Şimdi dudaklarımızda birbirine kenetlenmişti.

Beni usulca öpüyordu. Ama ikimizinde kalpleri göğüslerimizin boş kalan kısmını şiddetli atışıyla dolduruyordu.

Ben nefesimi verdiğimde o içine çekiyordu o nefesini verdiğinde ben içime çekiyordum ikimizin de nefesleri birbirine karışıyordu bu da içimi karıncalandırıyordu.

Onun tatlı öpücüklerine dudaklarımla karşılık vermeye başladım. Alt dudağımı onun alt dudağına geçirdim.

Bunu yapınca hızlı hızlı nefes almaya başladı.

Kalbim çıkacak gibi atıyordu. Ben öptükçe o da farkında olmadan ellerimi sıkıyordu.

Yavaşça gözlerimi araladım. O da gözlerini aralamıştı. Dudaklarını benden çekerken yüzüme nefesini veriyordu.

O bunu yaparken içim ürperiyordu.

Sağ elimden yavaşça elini çekti. Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına koydu.

Ardından dudaklarını kulağıma doğru getirdi.

"Hazır mısın? Şehirde yoğun bir kalabalık bizi bekliyor" dedi ardından duraksadı ve devam etti.

"Beni ve kadınımı"

 

.

.

.

 

 

Ay ayy bölüm sonuuuu🐥

Kharoon'un, Roesia'yı iyileştirmek için onu annesiyle buluşturması inceliği...

Yani mezarlıkta öpüşme sahnesi olur mu yazarım demeyin. Sonuçta Ölümün Efendisiyle birlikteyiz 🤓

Diğer bölümde görüşmek üzere öpüldünüzzz🍓

Loading...
0%