@happystrawberryy
|
"Seni lanet kadın yine mi buradasın?! Senin yüzünden benim kardeşim öldü! Hiçkimse sesini çıkarmıyor diye kabul mü edelim bu kadını Ölümün Efendisi!" Diyerek gözyaşları içerisinde Alice üzerime doğru atıldı. Kendimi hızla geri çektim. "Alice sakin ol!" Deyip elimle savuşturdum onu. "Nasıl sakin kalabilirim. Onun yüzünden olmadı mı bu savaş?! Hem o kim ki! O neden burada?! Neden geri getirdin onu? Bir sürü kişi çocuklarından, annelerinden, babalarından oldu ve bende kardeşim Edwin'den oldum hem de neden sıradan bir insanı almak için" diyerek eliyle bizi işaret ediyordu. "Bu savaş en başından beri planlanmıştı Alice savaşlarda kayıplarda olur yaralılarda. Bu süreci kabullensen iyi olur. Ayrıca sözlerine dikkat et senin karşında sıradan birisi yok ben bu şehrin Kralıysam yanımdaki kadın da senin Kraliçen olacak kişi!" Deyip Roesia'nın elini tuttum. Roesia "Kharoon yapma, bunu duyurmak için çok erken değil mi? Hem herkesin daha acısı var" diyerek başını hayır anlamında salladı. Ama benim kaybedecek tek bir zamanım bile yok. "Nee?! Bu bu kadın Kraliçemiz mi olacak!" "Evet Alice en başından beri tüm Kemikler Şehri onun benim Kraliçem olacağını biliyordu." Deyip bekledim ve hızlı bir soluk aldım. "Herkes beni dinlesin 10 günlük toparlanma sürecinden sonra zafer kutlamasına eşlik olarak Roesia ile düğünümüz yapılacaktır. Hazırlıklar için Noah'ı ve Harvey'i görevlendiriyorum. İtirazı olan kendi isteğiyle gidip cezasını çekebilir" deyip herkesi gözlerimle taradım. "Kralımız evliliğiniz ebedi, mutluluğunuz daim olsun" tüm halk yüksek sesle haykırdı. Memnun bir şekilde gülümseyip Roesia'yı kucağıma aldım. Alice gözlerimin içine bakarak dudaklarını oynattı ve "o kız seni haketmiyor" dedi. Ben ise kafamı hayır anlamında sallayıp bakışlarımı Roesia'ya çevirdim. Roesia "Kharoon indir beni utanıyorum" deyip başını eğiyordu. "Başını dik tut sen bu şehrin Kraliçesi olacaksın" Gözlerimin içerisine inanamazcasına bakıyordu. Harvey şehrin gece komutasında yer alan ünlü savaşçılarımız arasındaydı. Halkı en iyi yatıştıracaklardan birisi de oydu. Noah'a ve yanındaki Harvey'e göz işareti yaptım. Onlar da kafasını hızla sallayıp ellerini göğüslerine vurdular. Bu görevi layıkıyla yapacakları anlamına geliyordu. Kanatlarımı açıp hızla gökyüzüne yükseldim. "Kharoon doğru mu yapıyoruz biz?" Roesia endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Kısa bir an ona baktım "yanlış ne yaptık ki?" Deyip tekrar ileriye odaklandım. "Bilemiyorum Alice o çok üzgün görünüyordu. Ya onun gibi düşünen bir sürü kişi varsa? Sence beni sevecekler mi?" Dedi masumca. "Alice ve diğerleri bir süre sonra alışacaklar. Tanrılar Şehrindekiler bu şehirde başkalarını kullanarak sürekli bozgunculuk çıkartıyorlardı. Bu savaş onlara da bir ders oldu" deyip iyice ilerledim. Benden sonra sessizleşti. İçi hala rahat değildi. Onu Kemikler Şehrinde bir tek benim bildiğim bir yere götürüyordum. Burası Tanrılar Şehri de dahil tüm diyarların enerji geçişlerinin olduğu kaynak noktasıydı.
*Sonsuzluk Vadisi (görseller gelecek üzgünüm 🥹)
Roesia'yı yavaşça yere indirdim. Üzerinde hala benim pelerinim vardı ve yorgun görünüyordu. Ama burayı görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Birisi sonsuzluğa karışalım demişti. O değerli kişiyle birlikte sonsuzluğa karışmak istiyorum" deyip elimi ona doğru uzattım. Gözleri doluyordu. "Bu bu çok fazla" dedi. "Hayır bu az bile. Seni sevmeyeceklerinden endişe mi duyuyordun? Onlar seni çok sevecekler Roesia. Sonsuzluk Vadisinin nasıl ışıldadığına bak. Buraya kaç kere geldim ama ilk defa bu kadar ışıl ışıl. Güçlerim sana geçtiğinde daha iyi anlayacaksın, şuan sana kutsal suyunu sunup vücudunu iyileştirmek için can atıyor" deyip gülümsedim. Havada kalan elimi yavaşça tuttu. Tedirgin bir şekilde bir bana bir kutsal suya bakıyordu. Onu hafifçe suya doğru çektim. "Kharoon sana güveniyorum" deyip benimle birlikte ilerledi. Suya tamamen girdiğimizde onun vücudu aydınlanmaya başladı. "Ne neler oluyor? Pelerinin, kıyafetlerimiz gitti Kharoon bu da ne?" Şaşkın bir şekilde üzerine bakıyordu. Gözlerinin içine doğru bakıp gülümsedim. "Bu su vücudu tamamen saflaştırır. Üzerindeki her şeyi eritir o yüzden endişe etme ve gözlerini kapatıp sadece iyileştiğini hisset" dedim. "Pe-peki ama su derinleşiyor ben yüzme bilmiyorum" deyip omuzlarımdan sıkı sıkı tutundu. "Korkma güzelim sakin ol" diyerek yavaşça onun belinden tuttum. "Korkmuyorum ama şey" "Ney?" Gözlerine anlamazcasına bakıyordum. Ne olmuştu ki? Bana bakıp bakıp gözlerini kaçırtıyordu. Elini hafifçe boynum ve omuzum arasında gezdirince istemsizce heyecan yapıp geriye doğru çektim kendimi. Bu hareketimden sonra bana doğru yaklaştı. "Ben utanıyorum Vanth" deyip gözümün içine bakıyordu. Bu bakışı içimi yakıyordu. "Ne neyden utanıyorsun ki?" "Üzerimde hiçbir şey kalmadı senden utanıyorum" dediğinde durumun ancak farkına varmıştım. Ona öyle odaklıydım ki bunu düşünmemiştim bile. Bir an bu düşünce daha da kasılmama sebep oldu ve canlandığından beri durduramadığım kalbim güçlü bir şekilde kan pompalamaya başladı. Sonsuzluk vadisinin suyu da vücudumuzu iyileştirip tüm yorgunluğumuzu çektikten sonra yavaşça çekilmeye başladı. Su bacaklarımızda kalmıştı. Ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Belki de bu konu üzerine bir şey söylememeliydim. "Hmm Vanth mı dedin az önce sen bana" deyip gülümsedim. "Ne ah evet farkında değildim heyecan anında öyle dedim galiba" deyip o da gülümsedi. "Öylemi sevdim bunu" "Sevdin mi?" "Hıhı" "Vanth sen" dudaklarının arasından çıkan ismim göğsüme küçük bir nefes olarak çarptı. Daha fazla dayanamadım onu kucağıma aldım. O da bacaklarını gövdeme doladı ve çıplak bedenlerimiz birleşti. Şimdi yüzü yüzüme geliyordu. Yüzüne nefesimi üfleyip gözlerine baktım. "Tekrar söyle" "Neyi" "İsmimi" Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Vücutlarımız yanıyordu. Gözlerimin içerisine baktı. "Kharoon Vanth" dediğinde dudaklarımı dudaklarına yapıştırdım.
. . .
Üzülerek bölüm sonuuuu 🥹🥹🤓 Woahhhh nefesler tutulsun🔥 Sonsuzluk Vadisini nasıl buldunuz bakalım 🐥 Diğer bölümde görüşmek üzere bakalım neler olacak☺️ |
0% |