Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm: Kemikler Şehri

@happystrawberryy


"Sen benimsin Roesia!"

Sesi öyle ürkütücüydü ki şeytani, kalın, güçlü bir şekilde o iskeletimsi ağzıyla konuştu.

"S-sen ki-kimsin? Diyebildim titreyerek.

Kalbimin çarpıntısı onun soğuk bedenine çarpıyordu.

Gökyüzünden yükselirken farklı bir boyuta geçtiğimizi hissettim.

Sisli, puslu bir bölgenin içerisine doğru giriyorduk.

Beni tutan yaratık hiçbir şey söylemeden yola devam etti.

Benzersiz simsiyah kanatları vardı.

Onu incelerken sisli ve puslu havanın sıcak kırmızımsı turuncu gibi olan açıklık bir yere doğru girmeye başladık.

O açıklık alana girdiğimizde bu alanın büyük devasa bir şehir olduğunu gördüm.

Sivri uçlu kuleler, büyük yapılı saraylar ve binlerce ev vardı.

*Şehrin sadece giriş kısmını temsili olarak gösterdim.

Biz ise bu kemiklerle donatılmış olan şehrin en üst yerindeki büyük bir kara parçasını kaplayan ihtişamlı bir saraya doğru gidiyorduk.

Sarayın ön kısımlarında iskelet başlıklarından yapılma taş direkler bulunuyordu.

Burası neresiydi böyle? Arafta mıyım? Şeytan bölgesinde miyim? Cehennemde miyim? Neredeyim ben.

Yaratık benimle birlikte yavaş yavaş bu sarayın kapısına iniş yaptı.

Önümüzde insan silüetine benzeyen fakat hepsinin gövdesinde veya bir yerinde iskeletimsi bir görüntü bulunan kişiler vardı.

Beni tutan yaratık yavaşça beni de yere indirdi.

Ben karşımızdaki kişileri incelerken onlar bir anda diz çöküp yere kapaklandı.

"Efendimiz sizin varlığınız bize şereftir sarayınıza hoşgeldiniz"

Asker olduğunu anladığım bu kişiler eğilip yanımdaki yaratığa secde ederken onları gören saray yolunun girişindeki insani varlıkların gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Onlar da aynı şekilde diz çöküp yanımdaki yaratığa secde ettiler.

"Efendimiz hoşgeldiniz, hoşgeldiniz!"

Hep birlikte gür bir şekilde secde eden kişiler ahenkle haykırdılar.

Onların haykırışları şehirde yankılanırken çevre saraylardan, evlerden kişilerin nidası yükseldi.

"Efendimiz şehrinize hoşgeldiniz, sizi saygıyla selamlıyoruz"

Şehir bu nidalarla gümbürdedi.

Bir tek ben ve yanımdaki yaratık ayaktaydık.

Önümdeki herkes secde ediyordu. Etrafımda dönüp çevreye bakmaya çalıştım. Tüm şehir içindeki kargaşanın durmuş binlerce insanın yere kapandığını gördüm.

Benim boyum yanımdaki yaratığın göğsüne zor geliyordu.

Aralarındaki en uzun en güçlü görüneni de oydu. Büyük ihtimalle o buranın Kralıydı.

Dik bir şekilde karşıya dönüktü kafası.

*Görselleri temsili olarak atıyorum ama tam olarak görünüm bu şekildedir.

Anlamsız bir şekilde dönüp etrafa bakınıyordum.

O sırada saray yolundan birisi koşarak yanımıza geldi.

Yanımdaki yaratığa bakıp kolunu göğsüne sertçe vurup başını eğdi.

"Efendim izin verin bu saygısız zavallı varlığı öldürüp kellesini saray meydanında sallandırayım"

Dedikten sonra bana doğru ölümcül bir bakış attı.

"Ben zaten öldüm sen kimi öldürüyorsun ki" dedim ben de.

Galiba belamı arıyordum. Bunu söyleyince karşımdaki kişi kızgınlıkla kaşlarını çattı.

"Kes sesini Noah o benim!" Diye yanımdaki yaratık adeta kükredi.

 

.

.

.

.

.

 

Eveett bir bölümün daha sonuna geldik☺️

Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım?

Puanlamayı ve bolca yorum yapmayı unutmayalım birlikte yaşayalım her satırı ♥️

Yeni bir yerdeyiz. Fantastik dünyanın sınırlarını zorlayacağız 🤌🏻

Dilerim ki biraz olsun gerçek dünyadan sıyrılıp bambaşka dünyalara adım atabiliriz birlikte🥹

Loading...
0%