@happystrawberryy
|
"Roesia, sen daha gitmedin mi?" Kharoon'un sesini duyduğumda gözyaşlarımı kolumla sildim. Ona ne diyecektim. Ne yapacaktım? Kafam karmakarışık olmuştu. "Güzelim neyin var?" Diyerek yanıma oturup sarıldı bana. Bana sarılınca bir anda gözümün önüne Carmente'ye sarıldığı an geldi ve hızla çektim kendimi. Bana anlamayan gözlerle bakıyordu. "Roesia bak bu senin suçun değil tamam mı? Eğer senin yerinde bende olsam seni kurtarmak için söylerdim gördüklerimi. Bu yüzden suçlu hissetme kendini olur mu? Hem görevlilerimin hepsi cennetteler" Deyip eliyle gözyaşlarımı sildi. Onun gözlerinin içerisine baktım. O samimiydi her şartta beni düşünüyordu. Görevlilerin cennette olmasına içten bir şekilde sevinip ona hafifçe gülümsedim. Peki ya şimdi ne olacaktı? Onu hatırladığında ne olacaktı? Bana ne olacaktı? "Kharoon" dedim dudaklarımı hafifçe aralayıp. "Carmente hikayesi ya gerçekse? O zaman ne yapardın?" Deyip cevap vermesini bekledim. "Hımmm bu kadar çok mu kafanı kurcaladı bu saçma hikaye bakalım senin" deyip beni kendine doğru çekti. "Evet lütfen cevap ver. Ya gerçekse ve o ortaya çıkarsa bana ne olacak?" Dedim. Kalbim vereceği cevapla korkuyla tekliyordu. "Şimdi ilk olarak bu gerçek değil. İkinci olarak böyle bir şey olsa bile bu hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü bu Ölümün Efendisi bir tek seninle olacak" deyip gülümsedi ve burnuma dokundu. Onun sözleri biraz olsun içimi rahatlatmıştı. Gözlerinin içerisine bakıp gülümsedim o da gözyaşlarımı silip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hadi bakalım çok işimiz var yarın için hazırlık yapmalıyız" deyip ayağa kalktı ve elimi tuttu. "Yarın mı? Ne yapacağız Vanth?" Dedim. "Hırsızı bulup ondan eşyalarımızı alacağız ve görevlilerimizi katletmenin cezasını çekecek" dedikten sonra bana göz kırpıp elimi çekti. İkimiz birlikte sarayın ana meydanına çıkmıştık. Birlikte merdivenleri çıkmaya başladık. İkimizde sessizdik. Yorulmuştum ama ona bunu hissettirmemeye çalışıyordum. Fakat o bir anda beni kucağına aldı. "Yoruldun değil mi?" Dedi ve gülümsedi. "Hmhm" deyip başımı onun göğsüne yasladım. Ben Kharoon'a inanıyordum. O benim hayatımı birçok kez kurtarmıştı. Hep benimle olmuştu. Bu yüzden hiçbir şeyi düşünmeden sadece akışında onunla olacağım. En son kata gelmiştik "seni odana götüreyim" dedi ve ayrı kaldığımızdaki odama doğru yöneldi. "Yanlış yere götürüyorsun" dedim. Adımlarını durdurdu. Gözlerini kapıdan bana doğru çevirdi. Yutkunarak "anlamadım" dedi. "Odam orası" diyerek karşıdaki kendi odasını gösterdim. Yüzü bir anda kızarmaya başlamıştı. Tatlı bir çocuk gibi gülümsüyordu. "Sen" dedi ve odasına doğru yürüdü. Odaya geldiğimizde beni kucağından yere indirdi. Ellerimi yatağın başlığındaki kuru kafaya değdirdim. Ardından hafifçe yatağın üzerindeki bordo örtüyü okşadım ve üzerine oturunca "rahatmış" diye mırıldandım. Kafamı kaldırdığımda Kharoon'un kapıya yaslanmış beni izlediğini gördüm. "Neden öyle bakıyorsun" deyip gülümsedim. "Hiçç" deyip dudaklarını büzdü. "Seni yemeğe götürmek istiyorum. Hizmetliler sana kıyafet getirecek istediğini seçip giyebilirsin. Ben de o esnada Noah'la görüşeceğim" dedi ve kapıyı açıp dışarıya çıktı. Ona sadece kafamı sallamıştım. Bana belli etmese de büyük bir şeylerin döndüğünü biliyordum. Yüzüme gülümsese de gözleri sürekli dalgınlaşıyordu. Ben düşünürken içeriye hizmetliler girdi. Birbirinden farklı çeşitte kıyafet getirmişlerdi. Üzerimde hala Sonsuzluk Vadisindeki beyaz örtü vardı. Yarın büyük bir gün olacaktı bu yüzden bugünümüzü güzel geçirmek istiyordum ve üzerime de özenmeye karar verdim. "Peki hangi kıyafeti giymek istersiniz" dediklerinde kıyafetleri gözlerimle taradım. "Galiba bunu beğendiniz hanımım" diyerek siyah saçlı hizmetli kadın elinde kırmızı saten yırtmaçlı bir elbiseyi bana doğru getirdi. Ona bakıp gülümsedim ve elbiseyi elime aldım. Ardından elbiseyi getiren hizmetli kadın siyah ince bir topuklu ayakkabı getirdi ayaklarıma. "Aa hayır bunları giyebileceğimden emin değilim" dedim. "Ama böyle bir elbiseyi bu ayakkabı kaldırır hanımım" "Bakın cidden çok güzel ama bunu giydiğim anda kesinlikle devrilirim bu yüzden bana daha kısa bir şeyler verin lütfen" deyip bekledim. Kendi aralarında kıkırdaşmaya başladılar. "Ne oldu?" Dedim. "Hanımım bunun için iksir var siz sorun etmeyin böyle şeyleri" diyerek turuncu iksiri uzattılar. Turuncu iksir kıyafet değişimi için olan iksirdi. Ayaklarıma siyah taşlı bir babet giydirdiler. Ardından siyah uzun topuklu ayakkabıyı kaldırdılar. "Hanımım şimdi bu ayakkabıyı giydiğinizi düşünüp iksiri için" dediklerinde iksirin hepsini içmiştim. Ama hala ayaklarımda bir değişiklik hissetmemiştim. Onlara ne oldu bakışıyla bakarken onlar ayaklarımı işaret ediyorlardı. Baktığımda ayağımda o siyah topuklu ayakkabılar vardı. Ama ayaklarımda babet giyiyormuşum gibi bir hissiyat vardı. Bu mükemmeldi sevinçle etrafımda döndüm. "Şimdi siz giyinin son olarak makyaj ve saçı da yaptığımızda tamamsınız" dediklerinde başımı sallayıp giyinmeye gittim ardından onların eline bıraktım kendimi. Evet her şey bitmişti. Hizmetliler işlerini bitirip odadan çıkmıştı. Aynada kendime bakıyordum ilk defa böyle görünüyordum. Bu zamana kadar kendime bakacak fırsatım bile olmamıştı. Ama aynada gözüme takılan birisi daha vardı. Kırmızı tüyler perdeyi sallandırıyordu. Kafamı çevirdiğimde duvara yaslanmış halde olan Metatron'u gördüm. Beni izliyordu... "Senin ne işin var burada?!" Dedim. O odamıza kadar girmişti. "Evet çok tuhaf değil mi Carmente'yi bulmam gerekirken benim ne işim var burada?" Diyerek bana doğru adım atmaya başladı. O geldikçe geri geri adımlamaya başladım. "Roesia, Ölümü şimdi daha iyi anlıyorum..." deyip gözlerimin içine doğru bakıyordu. "Ne nasıl yani?" Dedim ürkekçe. "Güzelliğin, saf enerjin ruhumu sana çekiyor sanki" Kalbim korkuyla teklerken kapı tıklatıldı ve ben daha bir şey söyleyemeden açıldı. Gözlerimi arkaya kaydırdığımda Kharoon'un geldiğini gördüm. Ama Metatron hala gitmemiş bana bakıyordu...
. . .
Eveett bölüm sonuna geldikkk🐥 Of of of ortalık kızışıyor 🤭 Fena karışacak ☠️🐥 Bölüm nasıldı??? Diğer bölümde görüşmek üzere çiçeklerim 🌸 |
0% |