@happystrawberryy
|
Noah ise bunu duyar duymaz bir anda yere kapaklandı. "Affedin efendim haddimi aştım affedin" diyerek ellerini ovuşturmaya başladı. O sırada Noah'ın kolunun bir kısmının kemik görünümünde olduğunu gördüm. Buradaki kişilerin hepsinin belli yerlerinde kemiksi görünüm vardı. Onun dışında normal insanlara benziyorlardı. Ama en korkutucusu yanımdaki yaratıktı. Ondan bir an önce kurtulmalıydım. O benim diyordu durmadan. Beni yiyecek mi? Yoksa bana işkence mi edecek? Oysaki ben sadece ölmek istemiştim. Kesin ceza çekmeye geldim intihar ettiğim için. Zaten kötü bir hayatım vardı öldükten sonra da kötü bir hayatım olmaya devam edecek anlaşılan. Yanımdaki yaratığın kolumu sertçe tutmasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve ona baktım. O gerçekten çok korkunçtu. Ona bakınca bile içim bir hoş oluyordu. "Yürü Roesia" O ilerlemeye devam edince ben de arkasından onu takip ettim. Saray yolunun ortasını açmışlardı ve herkes hala yere kapaklanmış bir şekilde duruyordu. *Sarayın görüntüsü hemen hemen bu şekildedir. Biraz önceki haykırışlar, nidalar durmuş yerini rahatsız edici bir sessizlik almıştı. Sarayın içerisine girdiğimizde devasa büyüklükteki bir giriş holü bizi karşıladı. Ben durmuş etrafa bakıyordum. O sırada bedenimi titretecek bir ses duydum. "Sana beni takip et dedim zavallı insan!" Korkudan titreyip hızla onun peşine düştüm. Merdivenlerden yukarı çıkıyorduk. En zirveye kadar çıkmıştık. Ciddi anlamda yorulmuştum. Büyük geniş bir odanın içerisine gelmiştik. Odadaki yatağın başlıklarında bile kuru kafalar vardı. Pencereye bakınca metrelerce yükseklikte olduğumuzu gördüm. Odanın içi bir ev büyüklüğündeydi ve tavanı da uzundu. Ağırlıkta siyah, gri, bordo tonları kullanılmıştı. Koltuk takımları bordo rengindeydi. Büyük camdan dolaplar vardı ve içerisinde envai çeşit bilmediğim nesneler vardı. "Geç otur zavallı insan birazdan sana giymen gereken kıyafetler verilecek" dedi sert bir şekilde yaratık. Yatağa geçtim oturdum. Ama artık daralıyordum. Ne olduğunu bilmeden duramıyordum. Tüm gücümü toplamaya çalıştım. Korkumu yenip sesimi titretmemeye özen gösterdim. "Benimle ne yapacaksın Yaratık anlayamıyorum?" Dedim. O arkasını dönmüş bir içecek içiyordu. Bana dönmeden güçlü sesiyle konuştu. "Roesia sen benimsin dedim sana" "O zaman kimsin? Ne istiyorsun? Sürekli benimsin deyip duruyorsun. Neden beni aldın getirdin buraya?" Bu sefer biraz daha sert çıkmıştı sesim. Bu sözlerim karşısında bir hışımla döndü arkasını. "Sen beni arzulamadın mı? Beni kucaklamadın mı? Senin isteğini gerçekleştireceğim zavallı insan bana eş olacaksın!" Derken ses tellerinin titreşimi vücuduma vurmuştu. Ben onu mu istedim ne nasıl hayır. Olamaz. "Sen sen ölüm müsün?" Bu soruyu sormamla bana omzunun üzerinden baktı. "Ta kendisi"
. . . . .
Evett bölümün sonuna geldik canlarım 💀 Neler hissediyorsunuz? Roesia'nın yanındaki yaratığın ölüm olduğunu düşünmüş müydünüz? Puanlayıp bolca yorum yapın ballarım birlikte okuyalım birlikte yorumlayıp eğlenelim♥️ Bu kitabın her bölümünde olmasını istediğim şey film/dizi izler gibi zihninizde her sahnenin canlanması☺️ Umarım bunu başarabilirim... |
0% |