Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm: Benim Eşim

@happystrawberryy

"Sen sen ölüm müsün?"

Bu soruyu sormamla bana omzunun üzerinden baktı.

"Ta kendisi"

Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Ellerimden korku terleri akıyordu.

Ben onun mu eşi olacaktım. Ondan bu kadar korkarken nasıl onun eşi olacaktım?

"Ben seni kastetmemiştim bu öyle değil ben senin eşin felan olamam" dedim fakat bunu söylerken bile ödüm kopuyordu.

Bana sinirlenmiş bir şekilde bakıyordu. Yani öyle olduğunu görüyordum kuru kafa şeklinde yüzü olsada bu yüzü garip bir şekilde oynatıyordu ben de bu sayede mimiklerini anlayabiliyordum.

"Cehenneme mi gitmeyi istiyorsun zavallı insan?" Dedi soğuk sesiyle.

"Hayır tabiki istemiyorum bunu ama bir dakika ben ölmedim mi zaten bu yüzden ya cehennem ya da cennet de olmam gerekmiyor mu?" Dedim merakla.

"Hayır ölmedin!"

"Nasıl ölmedim neden?"

Yatağın kenarında ayakta durmuş ellerimi sıkıyordum.

Ölüm bana doğru yaklaşıyordu.

"Binlerce yıllık ömrümde ilk defa bir insan bir mahlukat beni arzuladı. Beni istedi hem de en içten şekilde. Yüzyıllardır seni bulabilmek için Kemikler Şehri'ne adımımı bile atmamıştım. Seni bulur bulmaz Azrail'in eline bırakmamak için düşmeden kaptım" dedi.

O sırada içeriye hizmetliler girdi. Ellerinde kıyafetler çeşitli takılar ve zırhlar bulunuyordu.

"Eğer ölseydim Azrail beni alsaydı ne olurdu?" Dedim merakla.

"Eğer düşseydin o sırada ölümün bizim elimizden gerçekleşir Azrail'de ruhunu çekip çıkartır seni sorguya diğer aleme götürürdü ve ben de seni Azrail'in elinden alamazdım" dedi ve huh çekti.

Hizmetliler üzerimdeki kıyafetleri çıkarmak için bana dokunmaya çalıştılar.

"Hayır durun yapmayın, dokunmayın bana" deyip hızla onlardan uzaklaşıp odanın diğer köşesine gittim.

Çok fazla tacize uğramıştım hiçkimsenin bedenime dokunmasını istemiyordum. İnsanlar beni iğrite ediyordu. Kemikler şehrindekilerin bazı yerleri kemik olsa da onlar da insanlara benziyordu.

"O kıyafetleri giyeceksin zavallı insan! Zorla da olsa giyeceksin! Hizmetliler zorla giydirin kıyafetleri" dedi sertçe ölüm.

O sırada hizmetliler hızla üzerime doğru gelmeye başladı. Hepsi birden bana dokunmaya kıyafetlerimi çekiştirmeye başladılar.

"Hayır hayır tamam ben giyeceğim lütfen ben kendim giyerim dokunmayın bana kimse dokunmasın lütfen ölüm durdur onları" gözlerimden yaş akıyordu.

O esnada ölüm konuştu.

"Bırakın! Kendisi giyecek çıkın dışarı!"

Bunu söylemesiyle birlikte hizmetliler hızla dışarı çıktılar. Üzerimdeki bluzu çıkartmışlardı.

Sütyenimle duruyordum. Elimle vücudumu kapatmaya çalıştım.

Ölüm bana ruhsuz bir şekilde bakıyordu. Gözleri yokken nasıl görüyordu onu bile anlayamıyordum. Göz yerinde sadece zifiri karanlık vardı.

"Ne duruyorsun giy artık şu kıyafetleri"

"Ben ben sen bakarken giyemem. Utanıyorum" dedim.

"Ne neden utanıyorsun!?" Dedi kafası karışmış bir şekilde.

"Çünkü senin o olmayan gözlerin benim üzerimde vücudumu görmeni istemiyorum" dedim.

"Sen eşim olacaksın böyle saçma duygulara yer yok!"

"Saçma mı siz burada hiç utanmaz mısınız?" Bunu söylerken sesim yüksek çıkmıştı.

Bana baktı birkaç kez sonra kafasını çevirdi. Odanın diğer ucundan konuşuyordum onunla.

"Nereden bilebilirim binlerce senedir ilk defa bir mahlukat beni arzuluyor diye getirdim onu. Her neyse"

Deyip hızla odadan çıktı.

Kalbim deli gibi çarpıyordu.

Ne yani o ne kadar süre yaşamıştı ve en önemlisi ilk defa mı birisiyle birlikte oluyordu. Bendeki de soru adam ölümün efendisi dünyadaki ölümlerden sorumlu.

Ama böyle büyük bir şehirde herkes ona tapıyordu. Eminim haremi felan vardır bunun yalan söylüyor bana.

"Ben asla yalan söylemem!!" Güçlü bir ses kapının ardından hiddetle yankılandı.

 

 

.

.

.

.

.

 

Hihi bir bölümün sonuna daha geldik.

Nasıl buldunuz bakalımm.

Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayalım😽

Sizce ölümün efendisinin gizemi ne olabilir?

Loading...
0%