@happystrawberryy
|
"Uyan Roesia uyan güzelim lütfen uyan" gözümü açtığımda Kharoon endişeli bir şekilde yüzüme su çarpıyordu. Yanında ise Metatron vardı. "Se-senin ne işin var burada?! Bırakın beni hayır onu görmek istemiyorum Kharoon yalvarırım kurtar beni" diye bağırarak Kharoon'un bedenine sarıldım. "Roesia sevgilim bana bak lütfen" dediğinde yavaşça yüzümü kaldırıp ona baktım. "Metatron konuşurken sen bir anda ayağa kalkıp istemiyorum diyerek bağırmışsın ve yere düşüp geri geri gitmeye başlarken çığlıklar atmışsın" dedi üzgün bir sesle. "Ha-hayır Kharoon o bana sahip olacağını söyledi yalan söylüyor dinleme onu!" Diyerek sesimi yükselttim. O esnada Metatron gerçeklik aynasını çıkarttı. Kharoon'un dediği gibi onunla konuştuktan sonra ben bir anda kendi kendime ayağa kalkıp bağırıp çağırıyordum en sonunda yere düştüğümde Metatron bana "Neler oluyor Carmente neyin var? İyi misin?" Diyordu. "Ama bu nasıl olur?" Zihnim daha da karışmış bir şekilde düşünürken Kharoon konuştu. "Elf diyarındaki şifacılar lütfen içeri girin" dediğinde kapı açıldı ve 3 kişi içeri girdi. Yeşil ve kahve tonlu kıyafetler içindeki Elfler ellerinde büyük çantalar taşıyordu. En önde gözlüklü hafif yaşlıca bir adam vardı. "Roesia içindeki sarı ışık topu sana ait olduğu için onu hiçbir şekilde çıkartamıyoruz ve ona nasıl bir karanlık enerji bulaştı bilmiyoruz ama sende sanrılar yaratmaya başladı. Seninle zihin oyunları oynuyor" dediğinde Kharoon derin bir iç çekti. "Ne nasıl bir zihin oyunu bu?" Dedim şaşkınlıkla. Kharoon "büyük ihtimalle senin korkularından besleniyor" dediğinde bir Elf koluma doğru uzandı. "Hayır bırakın beni!" Dedim korkuyla iyice Kharoon'a sindim. "Şişşt tamam ben yanındayım tamam mı? Ben de seninle kalacağım sakin ol. Metatron Noah'la konuş dışarıdaki işleri birlikte halledin ona yapılması gerekenleri listeledim. Ha bu arada seninle şu 2. Erkek mevzusunu da konuşacağım" diyerek beni alıp kucağına koydu. Metatron "istediğin zaman konuşabiliriz ama sonucun ne olduğunu zaten biliyorsun" diyerek dışarıya çıktı. Kharoon ise ona hiçbir şey demeden eliyle yüzümü sevip "şimdi rahat mısın ha?" deyip gülümsedi. O gülümserken kafamı usulca sallayıp kolumu Elfe uzattım. "Bu Bay Henrick şifa alanında evrenin en iyisidir" diyerek bana adamı tanıtıp güvende hissetmemi sağlıyordu. "Tanıştığıma memnun oldum bay Henrick" dedim çekimser bir sesle. "Bende memnun oldum Roesia kızım. Senden biraz sakinleşmeni ve kendini rahat bırakmanı istiyorum. Uzun bir işlem olmayacak. Vücudunda gezen kara enerjiyi dışarıya yansıtıp inceleyeceğiz tamam mı?" Diyerek güven verici bir şekilde konuşan Bay Henrick'e kafamı salladım. Koluma batırdığı iğnenin ucundan yavaşça siyah, sümüksü, kanser hücresi gibi bir yapı çıkıyordu. "Bu bu da ne?!" Dedim şaşkınlıkla. Bay Henrick sorumu yanıtlamadan çıkan siyah sümüksü şeylerin üzerine doğru bir şeyler söylemeye başladı. "Siharto ekilpan dehsa min kefterün" O anda o siyah hücreden balon gibi kabarcıklar oluştu ve odanın içinde dağılmaya başladı. Bay Henrick geriye doğru giderek gözlüğünü eliyle düzeltti ve ağzından bir şeyler okumaya devam etti. Bir anda "DECCAL" diye haykırdığında ağzından şiddetli bir şekilde kan kusmaya başladı ve yere çöktü. Gözlerim korkuyla açılmıştı. "Bitir öğren her şeyi Bay Henrick! Ölümün Efendisi burada korkma!" Dedi Kharoon güçlü bir şekilde. Adam kendini zorlayarak geri ayağa kalktı. Ağzından kan akmaya devam ederken bir şeyler okumaya başladı ve en son "Kohressa!" Dediğinde bir anda bayıldı. Kharoon benimle birlikte hızla ayağa kalktı. Diğer iki Elf korkudan odanın köşesine sinmişlerdi. Kharoon "Onu ayıltmak için uğraşın" dediğinde elfler kıpırdayamadı bile. Ardından "Noahh!!!" Diye bağırdı, ses gelmeyince hızla pencereye gidip "Kargalar! Noah'a iletin kutsal nesneyi buraya getirsin ve Elf Hükümdarına haber verin buraya gelsin!" Diyerek adeta haykırmıştı. "Ne- neler oluyor Kharoon ben artık gerçekten çok korkuyorum" dedim gözlerinin içine bakarak. "Sen Roesia sen" dediğinde yatağa tekrar oturup bana sıkıca sarıldı. Sonra beni kendinden ayırıp gözlerimin içine uzunca baktı, anlamazcasına ona bakıyordum. "Sen sadece bu evrenin değil Roesia insanlığın da savaşını başlatan kişisin. Deccal kıyamet zamanı ortaya çıkmalıydı. Onu tetikleyen sen olmuş olmalısın. Güneş tutulması, bunu inan ben bile yapamazdım Roesia. Sadece kendine, bize inan içindeki karanlığı birlikte yok edeceğiz. Çok çetin bir savaş bizi bekliyor. Tüm inananlarla birleşmeliyiz" dediğinde gözü hafifçe yaşarıyordu. Ellerim titreyerek yüzünü usulca sevdim. Ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Ben ben sadece seninle mutlu olmak istemiştim neden neden ben olmak zorundaydım ki! Ben böyle bir savaş istemedim! Ben Carmente olmak istemedim! ben Aydınlığın Hükümdarı olmak istememiştim. Ben güç istemedim Kharoon ben hükmetmek istemedim ben bunların hiçbirisini istemedim! Neden ben olmak zorundayım neden?!" Diyerek yüzüne doğru acı bir şekilde haykırdım. "İşte bu yüzden sensin güzelim" deyip önüme gelen saçımı kulağımın arkasına yerleştirdi ve gözleri hafif dolmuş şekilde gülümsedikten sonra konuşmaya başladı, "Senin insan bedenin bile saf, masum, hırslardan ve kötü düşüncelerden arınmış. Güç ve hükmetme arzusu olmayan nefsine rağmen iyiliği seçen tek insansın bu yüzden sen Tanrı tarafından seçilmiş olansın Roesia" deyip yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. "Aşabilecek miyim tüm bunları Kharoon? Deccal'in adı bile benim korkmama sebep olurken tüm bunları nasıl yenebileceğim ki ben? Aequitas'ı gördüğüm anda bile bedenim nasıl titredi sen biliyorsun" diyerek dudaklarımı ısırıp burnumu çektim. "Şuna odaklanmanı istiyorum. Sarı ışık topu bedeninle bütünleştiğinde ilk hissettiğin o enerji akışını hatırla. Işığı nasıl bedenine hapsedebildiğini hatırla. Sandığından çok daha güçlüsün sen. Hem bak bana seni yalnız bırakmayacağım tamam mı? Her ne olursa olsun sana hiçbir şeyin zarar vermesine izin vermeyeceğim!" Dediğinde kapı bir anda açıldı. İçeriye Noah ve Elf Diyarının Hükümdarı gelmişti. Adam "Neler oluyor Bay Henrick?" Diyerek onu kaldırmak için uğraşıyordu. Kafasını bir anda kaldırıp diğer elflere baktı "ne duruyorsunuz hemen yardım edin!" Dediğinde diğer elfler korkuyla Bay Henrick'i uyandırmak için bir şeyler yapmaya başladılar. "Efendim istediğiniz kutsal nesneyi getirdim" diyerek Noah elinde bir demir toka getirmişti. "Bu toka da nedir?" Dedim gözlerimi ayırmadan. "Deccal'e karşı bir önlem olacak. Artık ne ile karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Gözünü kapatıp nesneye dokun Roesia" dediğinde Kharoon'un dediğini yapıp gözlerimi kapattım ve Noah'ın elinde tuttuğu nesneye dokundum. Bir anda gözlerimin içinde şiddetli gök gürültüsü çakmaya başladı. İnsanlığın kaos içinde sürüklendiği görüntüler, annelerin koşarken karınlarındaki bebekleri düşürdüğü anlar, insanların duygu hissetmeden birbirlerine saldırdıkları kan ve kaosun iç içe geçtiği dehşet sahneleri gözlerimin önünden geçti. Gözümü hızla açtım ve korkuyla elimi çektim. "Ne gördün Roesia?" Dedi Kharoon. Ona gördüklerimi söylediğimde tokayı alıp usulca saçlarımın arasına yerleştirdi. "O gördüklerin insanlığın yaşayacağı bir kıyamet sahnesi. İyi odaklan orada bir yerde Deccal'ı görmüş olmalısın. Bu toka o karanlık enerjinin zihnine ulaşmasını engelleyecek. Odaklanmana yardımcı olur. Bu sayede sana zihin oyunları da oynayamayacak o hayin Şeytan" dediğinde ona kaşlarımı kaldırarak baktım. "Şeytan mı?" Dedim. "Evet evet kızım o şeytanların başı" diyerek Bay Henrick ayağa kalkmış koluyla ağzını siliyordu. Yavaşça kendimi oynatıp Kharoon'un kucağından indim ve Bay Henrick'in yanına doğru yürüdüm. "Siz iyi misiniz?" Deyip ona mendillerimden birisini uzattım. "Sağol Roesia benim için endişelenme. Şimdi sana bir soru soracağım çok dikkatli bir şekilde cevaplamanı istiyorum" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. "Sana bu evrene geldiğinde hiç bir iblis dokundu mu?" Diye sorduğunda Kharoon yataktan kalkıp yanıma geldi. "E-evet balodayken" dedim. "Bak kızım bu iblis senin saçının telini almış olmalı. Deccal senin insan olan bedenin ile Yaşam Tanrıçasına ait olan bedenindeki sarı enerji topuna büyük bir büyü yapmış. Sen korktukça, endişelendikçe, kötü oldukça da bu büyü büyüyüp seni içeriden parçalayacak ve bedeninin her bir parçası kıymetli bir kara nesneye dönüşecek. Eğer bu olursa sonsuz bir karanlık bizi çepeçevre sarar anlıyor musun?" Dediğinde Kharoon yavaşça titreyen elimi tuttu. "Peki ne yapmalıyım? Nasıl bu karanlık enerjiden kurtulabilirim? Hem savaş kapıda şuan herkesin savaş için hazırlık yapması gerekiyor?" Dedim. Bay Henrick elini çenesine koyup biraz düşündükten sonra cevap verdi. "Öncelikle ben sana gerekli kullanman gereken birkaç iksir vereceğim. Hatta buraya bırakıyorum. Bunlar kan öksürüğünü, soluk tenini ve gri saçlarını düzeltecektir. Ama kullanmazsan tekrar eski haline dönebilir. En kalıcı iyileşme ise güzel duygular, mutlu yaşantılar ve sevgi dolu anlar bu anılarını diri tutmalısın. Eğer bunları yapamam diyorsan kızım kimseyi yakmadan Zebânilere kendini teslim et" dediği an Kharoon onun boğazını sertçe sıkıp duvarda yukarı kaldırdı. "Sakin ol Ölümün Efendisi!" Dedi Elf Hükümdarı. Kharoon "sakın bir daha sakın! Ona teslim olması gerektiğini söyleyen her kim olursa acımadan ben sizi cehenneme gönderirim anladınız mı?!" Dedi sertçe ve Bay Henrick'e biraz daha baskı uygularken onun kolunu tuttum. "Sevgilim" dediğimde omzunun üzerinden kaşları çatık bir şekilde bana baktı. Gözlerinin içine bakıp hafifçe gülümsediğimde göz bebekleri büyüdü ve elleri gevşedi. "Beni Renkli Denize götürür müsün? Biraz hava almaya ihtiyacım var" Diyerek başımı yana yatırdım. Elini adamdan tamamen çektiğinde "tabi götürürüm Roesiam" diyerek hızla yatağın üzerinde duran pelerinini alıp omuzlarıma koydu. Elf şifacısı biraz öksürürken konuştum, "Teşekkür ediyorum Bay Henrick. Açıkçası sevgi, mutluluk ve güzel yaşantılar dünyadayken bana uğramadı ama yanımdaki adam bana hepsini en derin şekilde yaşattı. Yaşadığım her acıda onun duygularına ve benim için çabalarına inandım. Şimdi de elimden geleni yapıp herkesi kurtarabilmeyi diliyorum" diyerek gülümsedim. "Ölümün Efendisi kendisine doğru bir hayat arkadaşı bulmuş anlaşılan" diyerek Elf Hükümdarı Kharoon'a bakıp güldü. Kharoon'un ise yüzü kızarmıştı. Onun kulağına doğru eğildim. "Kızarınca daha tatlı oluyorsun" dediğim an şaşkınlıkla bana baktığında onun bu haline gülmeden edemedim. Kharoon boğazında gıcık varmışcasına öksürüp "siz şimdi çıkabilirsiniz. Dediklerinizi uygulayacağız Bay Henrick başka bir şifanız olursa iletmeyi unutmayın. Desteğiniz için size de teşekkür ederim Elf Hükümdarı Ryan" dedi. Elf Hükümdarı da "ne demek her zaman Ölümün Efendisi" diyerek baş selamı verip odadan ayrıldılar. Bay Henrick'in verdiği iksirleri içtiğimde içimde gezen anlık enerji kendimi daha da iyi hissetmemi sağlamıştı. "Saçların geri eski haline döndü Roesia. Şimdi biraz daha iyi hissediyor musun?" Dedi Kharoon. "Evet daha iyiyim gidelim mi?" Deyip ona bakıp hafifçe gülümsedim. "Hımm gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var" "Nedir o?" "Büyülü ormanda sana bahsettiğim planı hatırlıyor musun?" "Evet ne oldu ki?" Dedim biraz merakla. "O planı uygulamaya şimdi geçmeliyiz" dediğinde alnım kırıştı. "Doğru aramızdaki karanlık enerjiye sahip kişiler hala Kemikler Şehrinde dolaşıyor. Ama onları nasıl bulacağız Kharoon tüm balo etkinlikleri iptal oldu" dedim. "Jophiel Metatron'u yanına özellikle yollamış o ve Anna senin için özel bir şey hazırlıyor Roesia tahminimce bu bir tür moral eğlencesi olacak. Meraklı gözler, yargılayan bakışlar veya destekleyen kişiler olacak. Sana dediklerimi hatırla hala onları ortaya çıkarabiliriz. Senden uzakta olsam da gözlerim hep seninle olacak" diyerek ellerini yüzüme getirdi. Bende gülümseyerek ona baktım "Hımmm biraz eğlenmenin kime ne zararı olabilir ki değil mi?"
. . .
Eveet bölüm sonuna geldik☺️ Şimdi bu bölümde ne ile karşı karşıya olduğumuzu öğrendik. Roesia'nın insan bedeni Yaşam Tanrıçası olan bedeninden bile daha güçlü. Bu yüzden onun enerjisini emebiliyor ve gücünü iki katına çıkartıyor. Biraz sabır istiyorum sizden 🥹 Bölümlerin uzunluğu hakkında ne düşünüyorsunuz? Diğer bölümde görüşmek dileğiyle 🐥 |
0% |