Yeni Üyelik
66.
Bölüm

66.Bölüm: Eğlence mi?

@happystrawberryy

Renkli denizdeki suyun sesi ruhuma huzur katarken elimi yavaşça denizin içerisine koyup gezdirdim. Ardından ayakkabılarımı çıkarıp yavaşça ayaklarımı suda gezdirdim.

Kharoon ile birlikte renkli denizdeki kuru kafanın yanındaki kayalıklara oturmuştuk. O arka taraflarda bir şeylere bakıyordu ben de yeni oluşan kanatlarımı Bay Henrick'in verdiği iksirler sayesinde kullanıp hafif hafif sallayarak denize bakıyordum.

Biraz sonra Kharoon geldi ve "üşüteceksin" diyerek yanıma oturdu.

Denize doğru bakarken yavaşça içimdeki ışığa odaklandım ve güneşin üzerimize yansımasını sağlayınca gülmeye başladım.

"Bunu sen mi yaptın?" Diye sordu.

Kafamı çevirip ona baktım ve gülümsedim.

"Sana bir şey sormak istiyorum Kharoon aslında bu çok merak ettiğim bir şeydi ama ne hissedeceğini bilemediğim için bu zamana kadar soramadım" diyerek ona baktım.

"Evet sorabilirsin Roesia" deyip merakla gözlerime baktı.

"Sen hani şimdi Ölümsün ya senin hiç annen, baban da yok. Yani bilemiyorum ben belki de insan zihniyle düşündüğüm için bu şekilde düşünüyorum. Yani bu zamana kadar aile sevgisi ah bilemiyorum sen bu tür şeylere hiç ihtiyaç duydun mu?" Dedim.

"Hımm aslında seni tanıyana kadar böyle bir düşünceye kapılmamıştım hiç. Dünyanın başlangıcından beri sadece can aldım ve Azrail'e teslim ettim. Duygulardan uzak bir bünyeye sahiptim. Ama seninle birlikteyken kendi duygularımı tanımaya başladım ve evet merak ediyorsan cevaplayayım şuanda bir ailemiz olmasını arzuluyorum" diyerek yüzü hafif kızarmış bir şekilde gülümseyip başını eğdi.

"Senin bir ailen olmadı, benimse sadece acı veren bir ailem vardı, sence biz birbirimize aile olabilir miyiz?" Diyerek ona baktığımda, kayalığa koyduğum sağ elimin üzerinde Kharoon'un eli yavaşça gezindi.

Onu izlerken elimi kaldırıp dudaklarının üzerine getirdi ve narin bir öpücük bıraktı.

Gözlerimiz buluşmuş derin bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Kalbimin sesi suyun sesini bastıracak şekilde atmaya başladı.

Ardından Kharoon arkaya koyduğu sol kolunu yavaşça kendine doğru çekti.

Elinde ise canlı kırmızı güller vardı.

"Yaaa bunları hemen nasıl buldun? Çok teşekkür ederim" Diyerek gülümsedim.

"Arkadaki mağaranın yanında gül bahçesi var oradan aldım" diyerek gülümsedi ve gülleri bana verdi.

Elime alıp güllerin o muhteşem kokusunu en içime kadar çektim.

"Savaştan sonra benim hayatıma ortak olur musun Roesia? Yani şey sen benim ailem olur musun?" Deyip denizle buluşan mavi gri gözleri umutla bana bakıyordu.

Kafamı hızlı hızlı sallarken gözlerim doldu.

"E-evet evet bunu çok isterim Vanth" deyip gülümsediğimde bana sımsıkı sarıldı. Ben de kollarımı boynuna dolayıp ona sarıldım.

Ardından yavaşça kendini geri çekip yüzünü yüzüme değdirdi.

Nefeslerimiz birbirine karışırken burnunu birkaç kez burnuma sürttü. Bu hareketiyle gıdıklanınca gülmeye başladım.

"İlk gecemizde de böyle gülebilecek misin merak ediyorum" dediğinde bir anda hıçkırmaya başladım.

Kharoon bu halime gülümseyip tutkuyla dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Birkaç saniye oynamadan bekleyip derince verdiğim nefesi kendi içine hapsetti. Sonra yavaş yavaş alt dudağımı dudakları arasına alıp öpmeye başladı.

Kalbim heyecanla karışık korkuyla atarken onun o hoş dolgun dudakları arasında erimeye başladım.

Burnuma erkeksi fresh kokusu doluyordu bu da ondan daha fazla etkilenmeme sebep oluyordu.

Ellerini yavaşça boynumda gezdirip baş parmağıyla yüzümü severek dudaklarımı öpmeye devam ediyordu.

Ben onun karşısında mayhoş bir hal alırken bir anda duyduğumuz sesle ikimizde irkildik.

"Heyy hey hey görüyorum sizii! Akşama eğlence var ama benim kızım daha hazır değil mi ha?!"

Dudaklarımızı hızla ayırdığımızda Renkli Denizin girişinden gelen Jophiel'i gördük. Ellerini beline koymuş bize bakıyordu.

"Şey galiba yakalandık" deyip elimle ağzımı kapatarak güldüm. Kharoon'da benimle birlikte gülerken Jophiel kanatlarını kullanarak yanımıza kadar gelmişti.

"Seni gayet iyi gördüm Roesia tam bir Aydınlığın Hükümdarı gibi görünüyorsun. O solgun ifade gitmiş Bay Henrick'in iksirleri baya kuvvetliymiş anlaşılan" deyip gülümsedi.

Ben de yavaşça oturduğum yerden kalkıp ayakkabılarımı giydim.

"Çok teşekkür ederim Jophiel" diyerek kızarmış bir suratla ona baktım.

Ama o bir anda bana sarıldı ve kulağıma doğru fısıldarcasına konuştu.

"Hepimiz senin yanındayız canım ama bugün tüm ihtişamını ortaya koymalıyız anlıyor musun?" Dedikten sonra kendini benden ayırıp gözlerimin içine baktığında kafamı olumlu anlamda salladım.

"Roesia'ya gizli gizli ne diyorsun acaba Jophiel?" diyerek Kharoon gözlerini kısmış bakıyordu.

"Hiç kadınsal şeyler her şeyi merak etme bakalım, sen anlamazsın. Şimdi sevgilini kaçırıyorum daha çok işimiz var" diyerek Jophiel elimi tutup çekiştirdi.

"Uçabiliyorsun değil mi kız?" Dedi kaşlarını çatarak.

"Eh şey biraz, eğer denize düşecek olursam beni tut olur mu?" Dedim.

"Eğer istersen seni kucağıma alayım Roesia" diyerek Kharoon araya girmişti.

Jophiel ona dönüp önce ters ters baktı sonra "benim kızım kendisi uçar bir kere. Değil mi Roesia?" Diyerek benden yanıt bekliyordu.

"E-evet uçarım tabiki ne var canım altı üstü kanat sallayacağım" dedim omuz silkerek.

"Hah gördün mü? Hadi bakalım gidiyoruz o zaman" diyerek Jophiel elimden tutup bir anda havalandı.

Bende ona eşlik etmek için hemen kanatlarımı çırpmaya başladım.

Denizin yarısına geldiğimizde kanat çırpmak beni iyice yorduğu için az dinlenmeye çalıştım ama o esnada aşağıya süzüldüm ve Jophiel'i tutan elim kaydı.

"Roesia kız kanat çırpsana" diyerek Jophiel bana bağırıyordu ama denizin içini çoktan boylamıştım.

Kanatlarım ıslandığı içinde çıkamıyordum.

"Offf çıkamıyorum burada kaldım Jophiel" diyerek yakınırken Jophiel hızla bana doğru geldi ve elimden tutup beni yukarı doğru çekmeye çalıştı.

"Kız hani uçabiliyordun çık şu sudan" diyerek bana çekişirken gelen gülme sesleriyle başımı kayalıkların üzerinde, ayakta bize bakarak gülen Kharoon'u gördüm.

"Oha bu gülüş gerçek mi? A-ama bu çok tatlı"

"Ağzını kapat ağzını su girecek" diyerek Jophiel bana kızınca kendimi toplayıp sudan çıkmaya çalıştım. O esnada Jophiel'de beni çekip kucağına aldı.

Ardından "Hadi git artık sende Ölümün Efendisi akşama kadar görmek yok sevgilini" diyerek ona bakmadan bağırıp el salladı.

Ben de gülüp Kharoon'a doğru el salladım.

Jophiel beni meleklerin kaldığı saraya getirmişti. Şimdi onun odasında bana kıyafet ve takı seçiyorduk.

"Eğlence nerede olacak Jophiel?" dedim.

Bana doğru döndü ve yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi.

"Sana her şeyi anlatacağım biraz benden ders almalısın bebeğim" dediğinde afallamış bir şekilde ona baktım.

"Aaa bu bakış da ne şaşkın kuzu gibi! Bak bana Roesia birazdan Anna'da gelecek. Seni bizzat ikimiz hazırlayacağız. Ayrıca eğlence Kemikler Şehrinin büyük meydanında olacak yani açık bir alanda olacak. Şuan farkında olduğun üzere çoğunluk savaş çıkmadan seni zebânilere verip yok olmanı istiyor. Bu sayede kendilerine bir şey olmayacaklarını sanıyorlar ahmaklar" dediğinde alnım kırıştı.

"Nasıl yani öyle olmayacak mı zaten ki?" Dedim merakla.

"Ah ah belki elfler, periler bir nebze tarafsız kalabilirler ama Deccal ile karşı karşıyayız senin yok olman demek asıl karanlığı getirecek bu evrene. Sen insan olarak Melekler Diyarına ilk geldiğinde de içindeki ışığı görmüştüm. Tek yapmamız gereken tüm herkesi buna inandırmak. Seni güçlü ve ihtişamlı görmeliler bu yüzden geceye birkaç gösteri ayarlayacağım hızlı öğreniyorsun yapabileceğine inanıyorum" dediği an odaya Anna girdi.

"Selam kızlar" deyip gülümseyerek yatağın üzerine oturdu.

"Hoşgeldin Anna ben de Roesia'ya gece için yapılacakları anlatıyordum. Anladın değil mi canım?" Diyerek Jophiel gözümün içine baktı.

"E-evet anladım galiba. Beni şeydeki gibi görmek istiyorsun" dediğimde hızla lafımı tamamladı.

"Evet seni gücünü ilk aldığında Kemikler Şehrini aydınlattığın o andaki gibi özgüvenli ve güçlü görmek istiyorum. Biliyorum şuan o lanet Deccal'in büyüsü yüzünden kolayca yorulabiliyorsun ama senden içinde ona bir savaş açmanı istiyorum." Dediğinde Anna da kafasını sallayıp ekleme yapmaya başladı.

"Evet Roesia onu kabullenme ona gücünü göster kimin baskın olduğunu hissettir. Hatta bu gece içindeki karanlık büyüye öyle bir baskı yap ki yaptığı büyünün acısını o pis Şeytan kendisi hissetsin" dediğinde içimde garip bir karıncalanma hissettim.

"Sanırım siz haklısınız bu düşünceleri düşünmek bile nedense içimin karıncalanmasına sebep oldu" dediğimde Jophiel gülmeye başladı.

"Güzel hazır ol bu gece uyuşacaksın" dediğinde göz kırptı.

"Ne?" Dedim şaşkınca.

Anna "içindeki kötü büyüye baskın geldiğin her an karıncalanma olacak vücudunda eh tabi biraz aşktan da uyuşmanı isteriz değil mi?" deyip kıkırdamaya başladı.

"Yaaa Anna" deyip utanmış bir şekilde başımı eğdim.

"Hadi ama utanma bu Aşk Tanrıçası sana kimlerin ne kadar yanık olduklarını görecek" deyip bana göz kırptı.

Aklıma bir anda Kharoon'un söyledikleri gelince bir fikir sundum.

"O zaman herkesle tanışıp görüşmek istiyorum bana benim hakkımda neler hissettiklerini söylersin? Ne dersin?" Deyip gülümsedim.

Jophiel "Ooo bu kulağa çok eğlenceli geliyor. Ama dikkat et canım Ölümün Efendisi her an o konuştuğun kişileri toplu bir kıyımdan geçirebilir" diyerek gülmeye başladı.

Ardından el çırparak konuştu,

"Hadi bakalım bu kadar laf yeter hazırlık başlasın. O meydanda çekmediğin diyar, şehir kalmayacak Roesia. Herkes sana ve gücüne inanacak ve savaşta o gereksizlerin içinden geçeceğiz"

 

 

.

.

.

 

Ayyy bölüm sonuu🧚🏻‍♀️

Hımmm nasıl buldunuz bölümü🥹❤️🫶🏻

Her şey oturacak zihnimizde merak etmeyin🤌🏻

Öpüyorum sizi kocamann 😘

Ee o zaman diğer bölümde görüşmek üzere 🦦

Loading...
0%