@happystrawberryy
|
"Ne?!!!" Hepsi birlikte aynı anda şaşkın bir şekilde suratıma bakıyordu. "Şimdi sizin hiçbiriniz onu görmedi mi?" Dediğimde Kharoon elini kaldırdı. "Sen gördün mü Vanth?" dedim. "Evet gördüm güzelim. Sence Ebedi Ölümün böyle bir varlığı görmeme gibi bir olasılığı olabilir mi?" Dedi. "Aslında ormanda huzursuz bir enerji hissetmiştim. Demek ondan kaynaklıydı. Hepimiz onu çok merak ediyoruz? Peki siz ne gördünüz bir şey söyledi mi?" Diyerek Silvanus meraklı bir şekilde sormuştu. "Sadece dikkate alınacak bir düşmansın deyip yok oldu bir de görüntüsü-" "Dur Roesia söyleme" diyerek Kharoon elimi tutmuş lafımı bölmüştü. "Neden?" Dedim merakla. "Evet neden Ölümün Efendisi biz de bilelim neye benzediğini?" Diyerek Anna araya girmişti. Kharoon "Hayır Roesia için tehlikeli olabilir. Normalde onun gerçek suretini kıyamette görmeniz gerekiyor. Kendisini özellikle göstermiş olabilir. Onu riske atamam" dedi ve masanın altındaki elimi sımsıkı tuttu. Yüzümü ona döndürdüğümde mavi gri gözlerini bana dikip birkaç saniye baktı sonra onlara bakışlarını geri çevirdi. Anlaşılan o her şeyi, herkese söylememi istemiyordu. "Evet Kharoon'a katılıyorum. Her adımımızda dikkatli olmalıyız. Bende onu daha görmedim ama savaşta kendisini zaten gösterecektir. Sadece onu yenebilmek için ne kadar enerji topuna sahibiz ne kadar güçlü nesnelere sahibiz bunları belirlememiz gerekiyor. Ayrıca Roesia'nın gücü de açığa çıktı." "Doğru söylüyorsun Metatron Roesia'yı sadece Carmente yani Yaşam Tanrıçası olarak biliyorlardı. Fakat onun insan bedeni başlı başına bir gücü simgeliyor. Tarihte sadece efsane olarak bildiğimiz Aydınlığın Hükümdarı meğerse bir insan bedeninin özünde saklıymış. Yaşam Tanrıçası gücü bu özü uyandırmış olmalı. Şimdi Roesia gerçekten onlar için ciddiye alınacak birisi haline geldi" dedi Mars. "Ah şu aşk, neleri neleri doğuruyor böyle" diyerek Anna bir anda leylalı bir şekilde söylediği sözleriyle dirseğini masaya koyup elini çenesine koydu. "Peki ne yapacağız bundan sonra ne olacak plan nedir?" Dedi Jophiel. Kharoon "Bugün sabaha karşı ana sarayda toplanalım. Mars en iyi savaş stratejilerini sunmanı istiyorum. Metatron Melekler Diyarından getirdiğin savaş nesnelerini incelemek ve onları nerelere konumlandıracağımızı ayarlayalım. Silvanus Kemikler Şehri'nin ormanını ve büyülü ormanını senin eline bırakacağım. Jophiel diğer diyar ve şehirlerin başındaki kişileri de çağır toplantıya lütfen. Anna senin ikna gücünü kullanmanı istiyorum. Cehennem Zebanileri hiçbir duyguyu tanımaz. Çok acımasızlardır. Ama kafaları karışırsa bilinçsiz saldırıya geçebilirler bu esnada hata yapma olasılıkları da artar" dedi ve ortada içecek dağıtan bir garsondan içecek alıp kafasına dikti. "Tamamdır Ölümün Efendisi hepimiz geleceğiz sabah ama şimdi biraz dans etsek" diyerek Mars kafasını kaşıdı. Kharoon "Tabi istediğiniz gibi takılabilirsiniz" dediğinde Mars sırıtıp bana doğru baktı. "Tamamdır ben biraz arkadaşların yanına geçiyorum" diyerek Jophiel yanımızdan ayrıldı. Silvanus da Anna'yı alıp dans alanına geçti. Mars'ın gülüşüne anlamazcasına bakarken sağ tarafımdaki Metatron'un kolu belime yerleşti. "Bu gecenin yıldızıyla bir kere dans etmek istiyorum" diyerek kendisine çektiğinde Mars'ın yüzü düşmüştü. Metatron'un kolunun altına daha sert bir kol yerleştiğinde Metatron sertçe beni tutmaya başladı. Yüzüm kızarmaya başlayınca "Metatron bırak beni canımı acıtıyorsun" dedim. "Seninle dans etmeyi istememin neresi yanlış ki Roesia?" Diyerek hafifçe yüzünü yanağıma değdirdi. Kharoon "ona bir daha dokunmayacaksın dedim sana değil mi?!" Diyerek Metatron'un yüzüne sert bir yumruk çaktığında Metatron yere düştü, bende düşmemek için refleksle masadan tutundum. Kharoon öfkeli bir şekilde ona vurmaya devam ediyordu. "Vanth dur lütfen!" Diye bağırsam da beni duymuyor gibiydi. Metatron da hızla kendini yerden kaldırıp karşı atak yapmaya başladı. Şimdi ikisi birlikte yumruk yumruğa girmişlerdi. "Ya Mars, bir şey yap durdur şunları" dedim endişeyle. Mars "Onlar kavgalarını edebilirler ben seni kaçırıyorum" diye elimi tutarak beni dans alanına doğru çektiğinde Metatron ve Kharoon başlarını bir anda bize çevirdiler. "Bırak lan onu!" İkisi de aynı anda bağırınca birbirlerine baktılar. Mars ise benim elimden tutarak beni döndürüp gülüyordu. "Yaa delisin Mars" deyip gülmeye başladım. "Hıhı senin delinim" dediğinde Mars'ın bedeni yukarı doğru kalkmaya başladı. Elim havada kalmıştı. "Ne-neler oluyor?" Dediğimde arkasındaki iki sert bakışlı adam Mars'ın omuzların tutarak yukarı kaldırıyordu. Mars'ı en son sağ tarafa doğru fırlattıklarında dans alanında oynayan herkes bağırarak geri çekilmişti. Hatta Anna ve Silvanus bile durmuşlar Mars'ın yanına koşuyorlardı. Metatron ve Kharoon aynı anda ellerini bana doğru uzatıp "benimle dans et" dediklerinde şaşkın bir şekilde kalmış onlara bakıyordum. İkisinin de yüzünde ufak morluklar ve kan izleri vardı. Metatron'un yüzüne baktığımda dudaklarını oynatarak "lütfen sadece bir kez" diyordu. Kharoon ise sadece gözlerimin içine bakıyordu. Sanki onu seçeceğimden emin gibiydi. "Hadi Kraliçe seç birini!!" Meydandaki kalabalıktan gelen sesle birlikte dikkatim dağılmıştı. Kimi seçecektim ki hem niye böyle bir durumun içerisine koymuşlardı ki beni şimdi. Derin bir nefes alıp sağ elimi yavaşça uzattım. Bir yanda "Melek, Melek" tezahüratları yükselirken bir yanda "Ölüm, Ölüm" tezahüratları yapılıyordu. Elimi önce Metatron'a getirdim bakışları titredi. Sonra Kharoon'a getirdim onunda göğüs kafesi hızla inip kalkmaya başladı. "Ah dayanamıyorum seçim yapmak zorunda değilim" diyerek sağ elimle Metatron'u sol elimle Kharoon'un elini tuttum. İkisi de aynı anda "Ne?" dediklerinde "altı üstü dans edeceğiz değil mi?" Diyerek omuz silktim. Ardından ikisinin ortasından yürümeye başladım. "Oooo helal kızıma" Jophiel'in sesini duyduğumda hafifçe kıkırdadım. Ama bir anda Kharoon sol elimi kendisine doğru çektiğinde yüzümdeki gülümseme gitmişti. Aynı hızla Metatron'da sağ tarafa çektiğinde kollarımda ağrı oluşuyordu. Galiba yanlış seçimi yaptım. Olan zavallı kollarıma olacaktı anlaşılan. Ellerimi onlardan çekip belimi geriye atıp ayağımla yerde daire çizdim. O anda iki el belimi destekledi. Kendimi kaldırıp saçlarımı ve ellerimi ahenkle salladıktan sonra birkaç kere ellerimi yukarıya kaldırıp kanat çırparak yukarıya yükselip geri aşağıya inip durdum. Metatron kulağıma doğru eğildi ve fısıldayarak "teşekkür ederim" dedi ve kenara çekildi. Saat ilerlemiş gece iyice çökmüştü. Kharoon elini hafifçe omzuma koyup bana bakarak çevremde adımlayıp dönmeye başladı, tam karşıma geçtiğinde adımını sabitledi. Eliyle çenemi tutup hafifçe yukarı kaldırdığında gözlerimiz birbirine sabitlenmişti. İşte şimdi garip bir şekilde kalbim güm güm atıyordu. Ona bakıp gülümserken yanağıma bir damla yağmur damlası düştü. Damlalar gittikçe artarken Kharoon'un siyah saçlarının arasından kırmızı kanlar akmaya başladı. "Vanth neler oluyor?" Dedim korkuyla. O ise işaret parmağını dudaklarımın üzerine koydu ve "şişşt" diyerek beni susturduğunda kaşlarımı çatarak ona baktım. "Neler oluyor?!!" "Bu da ne? Bu bir kan mı?!" "Olamaz! Bu savaşın alametlerinden birisi!" Meydanda herkes korkuyla fısıldaşıyor, bağrışıyordu. Endişeyle etrafa bakarken herkes bir bir saraya dönmeye başlamıştı. "Roesia biz saraya geçiyoruz her yerimiz battı sabah görüşürüz" diyerek Jophiel ve diğer herkes gidiyordu. Biz ise koca meydanda baş başa kan yağmurunun altında öylece duruyorduk. "Kharoon ne yapacağız bir tek biz kaldık" deyip yüzümdeki kanı kolumla silmeye çalıştım. Fakat Kharoon kolumu yavaşça tutup indirdi ve elimi tutarak beni ileri doğru itti. İtince açılarak dönmeye başladım. Saçlarım ahenkle açıldığında içine kan yağmuru işlemeye başladı. Ardından beni kendine doğru çektiğinde bedenlerimiz birleşmiş birbirimize bakıyorduk. "Ama müziğimiz yok biz burada dans etmeye devam mı edeceğiz ki?" Diye sordum nefes nefese. "Müziğin ne önemi var ki senin sesin varken" derken güçlü nefesini yüzüme veriyordu. "Ama ışık da çok güçsüz birazdan göremeyeceğiz birbirimizi" dedim küçük bir sesle. "Senin ışığın var ya Gün Işığım. Senin ışığın benim karanlığımı bile aydınlatmışken bu gecenin karanlığını mı aydınlatamayacak?" Diye sorduğunda dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "S-sen sen bana ne yapıyorsun böyle Vanth?" Diye sorduğumda yüzüm yanıyordu. Arkamdaki kolumu sıkı sıkı tutup beni kendine bastırırken "ne yapıyormuşum ki?" Diyerek yüzünü daha da yaklaştırmıştı bana. "Bunu" diyerek geri çektim kendimi. Kolumu tutan elleri gevşeyip beni bıraktığında hafifçe geriye doğru adımladım. "İkimizde kan gölüne dönüştük" diyerek gülmeye başladım. O da tatlı bir şekilde gülmeye başladı. Ona bakarken gözlerim doluyordu. Bu halime şaşırmıştı. "Galiba haklısın insanların duyguları çok çabuk değişebiliyor. Şuan ne hissediyorsun neden gözlerin doldu Gün Işığım?" Dediğinde hıçkırarak gülmeye başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordum. "Ben gerçekten anlayamıyorum" dediğinde daha da gülmeye başladım. "Aşk öyle bir büyü ki anlayamazsın" dedikten sonra gülümseyerek ona baktım. Kalbim heyecanla dolu dolu çarpıyordu. "Öyle mi o zaman anlamadan sadece izlemeli miyim?" Diyerek elini bana doğru uzatmıştı. Bende elimi ona uzattım. "Belki de izlemelisin" Şimdi birbirimizden uzakta kollarımızı uzatıp ellerimizi birbirine değdirdik. Gözlerimizi ayırmadan adım adım dönmeye başladık. Kan yağmuru şiddetlenirken biz birbirimizi izliyorduk. Zar zor yanan loş ışık bile hızla kalkıp inen göğüslerimizi saklayamıyordu. "Deliyiz biz Kharoon Vanth? Biliyorsun bunu demi?" Diyerek ona karşı gülerek bağırdım. "Ne olmuş deliysek?! Sen hiç aşktan deliren insan görmedin mi?" Dediğinde kıkırdadım. "Aşktan deliren insan gördüm ama aşktan deliren bir Ölüm görmedim!" Dediğimde o da benimle birlikte gülmeye başladı. "Öyle güzelsin ki bu güzelliğini kan bile kapatamıyor" "Utandırma beni Vanth!" "Sensiz bir anım bile olmasın Roesia" "Beni kendine çekiyorsun Kharoon" "Sen Ölümü kendine çekiyorsun Carmente" "Savaşta kaybedersek ne olacak?" "Kaybedersek seninle birlikte kaybolurum" "Vanth ben, ben seni çok seviyorum!" Ellerimiz birbirine sıkı sıkı kenetlendiğinde Kharoon beni kendine doğru çekip bacaklarımdan tutarak havaya kaldırdı ve benimle birlikte dönmeye başladı. Saçlarım ahenkle savruluyordu. "Roesia bende seni çok seviyorum! Hayır bu yeterli değil! "AŞIĞIM SANA KADIN!!!"
. . . . Eveet bölüm sonu😊 Anna'nın dediği gibi ah şu aşk, neleri neleri doğuruyor böyle... Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım 🥹 En çok sevdiğiniz kısım neresi oldu? 🙈 Diğer bölümde görüşmek üzereeee🧚🏻♀️🧚🏻♀️🧚🏻♀️ |
0% |