Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm: Neden Beni Yaşatmak İstiyorsun?

@happystrawberryy

Gözlerim kayıyordu ve kendimi ölümün kollarına bırakıyordum artık.

Yerdeydim. Gözlerim kapalıydı ama zihin gözüm açıktı şuan ölümümün gerçekleştiği andaydım.

Karşımda bir kişi vardı. Bu kişi bir insana benziyordu. Fakat elleri kemiksi yapıdaydı.

Ellerinin arasından siyah dumansı bir sis çıkıyordu.

"Ölümünü gerçekleştiriyorum Roesia. Seni Azrail'e teslim etmek için son yolculuğuna uğurlu-"

Karşımdaki varlık görevini gerçekleştiremeden başı boynundan ayrıldı ve hızla yanıma düştü. Bu görüntü acı içindeki vücudumu titretti.

Ardından bedeni de yere düşünce karşımda ölümün efendisini gördüm.

Beni hızla kucağına aldı.

Yatağa yatırdı ve bileklerimi ellerinin arasına alıp değişik sözler söylemeye başladı.

"Ruhosa komerato sahader milahos"

Sanki içimde farklı bir şey vardı. Damarlarıma soğuk bir ürperti giriyordu. Gözlerimi açtım ve ellerimi kaldırıp kestiğim yerlere baktım. Fakat iz gitmişti.

Onun yerinde bileklerimi kestiğim yerde kemiksi bir görüntü vardı.

"Ne ne yaptın bana ölüm bu bu da ne böyle" dedim titreyerek.

"Kalk ayağa" diyerek bana bakıp kükredi.

İkiletmeden ayağa kalktım.

Sert kaslı kemikli elleriyle elimi tuttu.

"Sana cehennem nasıl bir yerdir üstten gösterebilirim. Sonra ölüp ölmek istediğine kendin karar verirsin"

Sözlerini söyledikten sonra bedenimi sarmalayıp beni kucağına aldı.

Dünyada herkes ölmemi isterken, bana zarar verirken ölümün kendisi beni yaşatmak istiyordu. Cehenneme gitmemi istemiyordu. Ama bunu kendi çıkarı için yapıyor olmalıydı ölüm ve yaşam olmak istiyordu.

Ölüm hızla yürüyerek sarayın penceresinden atladı.

Soğuk hava bir anda içimi ürpertti. Bunu hisseden ölüm beni iyice sarmalayıp güçlü bir şekilde kanatlarını açtı.

Gökyüzünde birlikte ilerliyorduk.

Biz ilerlerken kargalar da hızla bize katıldı. Kargalar onun emrine amadeydi adeta.

Hepsi sadece ölüme odaklanmış onun peşinden süzülüyordu.

Ama hiçbirisi onun çok fazla yakınına yaklaşamıyordu çünkü ölümün kanatları öyle güçlüydü ki her çırpışında şiddetli rüzgar etkisi yaratıyordu.

Gökyüzünde yarım saat boyunca seyahat ediyorduk.

Şimdi ise hiç görmediğim şeyleri görmeye başlamıştım.

Gökyüzünde yağmur yağıyordu. Ama bu yağmur suyu değildi. Bu bu kandı.

Kan yağıyordu.

"Ö-ölüm kan yağıyor" dedim ondan bunun normal olup olmadığını öğrenmek istiyordum.

Başını bana eğdi.

"Cehenneme hoş geldin Roesia daha hiçbir şey görmedin" dedi.

Ölümün söylediğiyle birlikte daha da korkmaya başladım.

İkimizde adeta kan banyosu yapıyorduk. Onun kemiksi yüzü artık eskisinden de korkunç duruyordu.

"Şimdi yavaşça aşağıya bak sakın korkma bayılırsan göremezsin! Sana ruhumdan üfledim dayanaklısın güven kendine"

"Ta-tamam"

Dedikten sonra bakışlarımı aşağıya çevirdim.

"Hhaaaayırrr"

Vücudumun korkuyla titremesiyle ölüme sıkı sıkı yapıştım.

"Dayan Roesia bu daha cehennemin ilk katı"

Başımı zar zor tekrar çevirdim ve aşağıdaki görüntülere baktım.

"Ööğkk haa-hayırr da-dayanamıyorum yalvarırım götür beni ölüm yalvarırım sana götür beni buradan nolur yalvarır-ım nolur götür ağhh"

Ne dediğimi bile bilmiyordum. Daha fazla dayanamadım ve gözlerim kapandı.

 

.

.

.

.

 

Evett bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.

Sizce Roesia cehennemin daha ilk katında ne görmüş olabilir?

Onu bu kadar ağır etkileyen korkudan bayılmasına sebep olan şey nedir tahminleri alayım???

Oylar ve yorumlar aksın aşklarımm😽♥️

Loading...
0%