Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16.Bölüm: Dağ Ayısı ve Cadı

@happystrawberryy

"Alexandra gözlerini açabilirsin artık" dedi Eldon.

Gözlerimi açtığımda ormanlık alan gibi bir yerdeydik ben Eldon'un üzerinde yatıyordum. O da ellerini benden çekmiş kalkmamı bekliyordu. Hızla onun üstünden kalktım.

"Neredeyiz biz Allah aşkına Eldon beni nereye getirdin böyle hem nasıl yaptın bunu?" Dedim.

"Bana teşekkür edeceğin yerde mızmızlanıyorsun benim sayemde oradan kurtuldun ikimizi de ışınladım" dedi.

Oha böyle bir şey benim dünyamda da olmalıydı bu acayip iyi bir şeydi bunun sayesinde kimlerden neler alırdım neler. Gözlerimin ışıldamasıyla Eldon kendi kendine gururlanmaya başladı.

"Tamam çok havaya girme Eldon demek büyü gücün var ama sen soylu bile değilsin nasıl öğrendin büyüyü söyle bakalım?" Dedim.

"Büyü sadece soylularda olmuyor Alexandra halktan kesimde de mana özü bulunan kişilerde büyü yapabiliyor" dedi.

Hımm demek mana özü vardı Eldon'un ama büyü yapmayı nereden öğrenmişti.

"Mana özün olduğunu nasıl anladın peki" dedim.

Ben sorumu sorarken Eldon yürümeye devam ediyordu ben de onu takip ediyordum.

"Aslında bu değişkenlik gösteriyor, bazen bebekken bile kendisini gösterebiliyor bazen de kişinin patlama anlarında belli ediyor kendisini bu yüzden belli etmeyen kişiler korku, heyecan anlarıyla baş başa bırakılır bu sayede manası varsa zayıfta olsa kendisini gösterir" dedi.

"Ne yani manayı görebiliyor musunuz" dedim.

"Mana kendisini gösterdiğinde evet görebiliriz" dedi.

"Peki anladım" dedim.

Ardından meraklanarak ona sordum "peki sen büyü yapmayı nasıl öğrendin yani kendi kendine mi öğrendin yoksa kitaplardan mı?" Dedim.

Bana ciddi misin bakışı atıyordu "zaten manası olan kişiler direkt büyü dükkanından kitaplarını alıp öğrenir ve kayda geçer" dedi.

Sonra bir şeyler aklına gelmiş gibi konuştu "haa demek sen o yüzden bir hırsız gibi gece büyü dükkanına girdin ama anlamadığım bir şey var Alexandra neden yasaklı odaya giriyordun?" Dedi önümde durarak.

"Bu seni ilgilendirmez Eldon ayrıca senin yüzünden o kitapları alamadım büyü öğrenemeyeceğim sayende" dedim.

"Ben olmasam kellen sarayda sallanıyordu Alexandra" dedi.

"Ben olsam o dolaba saklanmazdım Eldon odanın bir penceresi vardı kendimi çoktan oraya atmıştım ama sen beni o lanet dolaba sürükledin" dedim.

"Her neyse Alexandra oraya sürükledim ama sonunda kurtardım değil mi, ayrıca sana bir hatırlatma yapayım mana özün olmadan çalıştığın hiçbir büyü işe yaramaz önce onu ortaya çıkarman gerekir" dedi.

Bunu nasıl yapacağımı da bilmiyordum. Bu konuda bana yardımcı olacak birisine ihtiyacım vardı. Belki bu dağ ayısı para karşılığı bana öğretmek için yardım ederdi.

"Eldon bana mana özümü nasıl bulacağımı ve büyü yapmayı öğretirsen sana ne kadar istersen o kadar para veririm" dedim.

Eldon çalıları iterek yürüyordu. Bunu söylememle birlikte arkasına dönüp durdu. Ben de durdum ona baktım.

Sonra gülmeye başladı "Alexandra şuanda bana büyü hocan olmam için para mı teklif ediyorsun yoksa yanlış mı duyuyorum?" dedi.

"Evet kalın kafa ikimizin de yararlı çıkacağı bir teklif veriyorum sana ne düşünüyorsun?" Dedim.

Kafasını hayır anlamında salladı "bunu tabiki de yapmayacağım sen iyice saçmaladın" dedi.

Dağ ayısı ne olacak! Bu çocuk benim sinirlerimi hoplatıyor yemin ederim ki.

Sonra aklıma gelen şeyle duraksadım. Hadi benim amacım büyü öğrenmekti bu çakal ne için gizli gizli girmişti büyü dükkanına.

Eldon ormanlık alandan bizi krallığa getirmişti. Burada ayrılacaktık. Ama ona sorumu sormadan gidemezdi.

"Eldon ben oraya büyü öğrenmek için kitap almaya gitmiştim. Peki ya senin ne işin vardı orada söyle bakalım?" Dedim.

Bunu söylememle sanki ne diyeceğini hesaplıyormuş gibi bir hareket sergiledi. Sonra,

"Benim işlerim seni ilgilendirmez Alexandra soylusun diye kendini bir halt sanma ayrıca daha bana yaptığın o kepazelikleri unutmadım onların da hesabını vereceksin bana" dedi son sözlerini bana yaklaşarak söylemişti.

Lan yoksa bu isyan felan mı çıkaracaktı. Soylulara bu kadar karşı olması soru işareti bırakıyor kafada. Sistemi yıkmak mı istiyordu. Bu yüzden de yasaklı büyüleri alarak krallıkta bir kaos ortamı yaratmak istiyor olabilirdi.

Bu konuyu kendim ayrıca araştıracağım bu ayının bana söyleyeceği yok belliki.

"Ben sadece insanlara hak ettiği şekilde davranırım ayrıca kimseye de hesap vermek zorunda değilim!" Dedim.

Ona sertçe çıkışmıştım. Yüzü ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Ne yapacağını anlamaya çalışsam da anlayamıyordum.

Sonra bir anda iki kolumu da ayrı ayrı tutup beni ağaca yapıştırdı. Ellerimi çekmeye çalışıyordum. Ama bedenim çok güçsüzdü ve karşımdakinin cidden ayı gücü vardı.

Sırtım ağaca çarpınca acıyla inledim ve boşta kalan dizimi hızla onun karnına geçirdim. Bu hareketimle birlikte bacaklarını yanlardan getirip benim bacaklarımı kendininkilerin arasında sıkıştırdı. Ardından gövdesinin koca ağırlığını üzerime yasladı.

Şuanda beni resmen kitlemişti. Oynayamıyordum. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Beni öldürmesine fırsat vermemem gerekiyor. Acilen bir şey yapmalıydım. Onu orada gördüğüm için beni yok etmek istiyor olabilir.

"Evet Alexandra biraz önce çok cesur sözler söylüyordun. Şimdi ne oldu sesin kısılmış gibi sanki?" Dedi gülerek.

İki elimi de kaldırmış sımsıkı tutuyordu. Çekmeye çalıştıkça daha da sıkıyordu. Bacaklarımı gövdemi oynatmaya çalıştıkça da daha da üzerime bastırıyordu.

En sonunda vücudumu oynatmayı bıraktım.

Kafamı dikleştirdim. Bana alayla bakan suratına doğru baktım.

Sonra kafamı hafifçe ona yaklaştırdım. Bana yaptığı oyunu oynayacaktım ona.

Burnum hafifçe onun burnuna değdi. Buna şaşırdı ama ne yapacağımı tahmin etmeye çalışıyor gibi bakıyordu.

Dudaklarımı aralayıp ağzımdan nefes verdim. Nefesim onun dudaklarına çarptı. Bu yaptığımla birlikte hafifçe elimi tutan elleri gevşemeye başladı.

Benden bunu beklemiyor gibiydi yüzü alay ifadesinden çok şuanda kızarmış, utanmış bir şekildeydi. Meraklı bir çocuk gibi beni izlemeye devam ediyordu.

Burnum hala onun burnuna değiyordu hafifçe geri çekilip bakışlarımı bu sefer onun dudaklarından çekip gözlerine baktım.

Vücuduma yasladığı göğsünden kalbinin deli gibi çarptığını duyabiliyordum.

Ona biraz baktıktan sonra onun sağ kulağına doğru dudaklarımı yanaklarına değdirerek ilerledim. Ve hafifçe kulağına dudağımı dokundurup çektim.

Sonra ona sessizce fısıldadım.

"Sen bana diyordun ama siz erkekler hepiniz aynısınız o farkında bile olmadan bıraktığın ellerim şuanda kalbine bir bıçak dayıyor" dedim ve geri çekilip bıçağı gösterdim.

Bana hipnotize olmuş bir şekilde bakıyordu. Bıçağı görünce tekrar kendine geldi ve hızla geri çekildi.

Elimdeki bıçağa bakıp "Alexandra sen mana özünü hemen ortaya çıkarmalısın çünkü senden çok iyi CADI olur" dedi cadıyı bastırarak söyledi.

"Sen de gidip ormanlarda yaşamalısın Eldon senden de çok iyi DAĞ AYISI olur hüü" deyip dil çıkardım ve ondan geri geri adım atarak uzaklaşmaya başladım.

"Alexandra çok fenasın geç olmasaydı sana yapacağımı biliyordum ben!" Diye arkamdan bir sinek vızıldıyordu.

Koşa koşa gittim ve önce atımı bağladığım yerden onu alıp hızla eve doğru yol aldım.

Yarın yorucu bir gün olacaktı çünküü kılıç öğreneceğimmm...

Ama bir dakika kılıcım yok?

.

.

.

.

.

 

Evveett bir bölümün daha sonuna geldik.

Eldon ve Alexandra arasındaki ilişkiye ne diyorsunuz? İkiside birbirinden manyaaak

Hemmmen oylar ve yorumları alalım efenimmm 🤌🏻

Hayalet okuyucu olmayın canlarım birlikte okuyalım birlikte eğlenelimm ❤️

Sizi kocamaan öpüyorummmm🫶🏻🫶🏻🫶🏻

Loading...
0%