Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18.Bölüm: Kılıç Efendisi

@happystrawberryy

Başımı yaslayarak ağladığım yerden yavaşça kaldırdım ve gözlerimi açtım.

Gözümü açmamla irkilmem bir olmuştu.

Çünkü şuan sarıldığım kişi Eldon'du. Buna inanamıyorum.

Bana kafası karışmış bir şekilde bakıyordu. Ne olduğunu merak ediyordu kesin.

"Bırak beni hemen" dedim ona.

"Ne oldu Alexandra dün gece büyü kitaplarını alamadığın için mi ağlıyorsun?" Dedi gülerek.

Benimle alay ederken yatağın üzerindeki yastığı alıp kafasına fırlattım.

"Sen kimsin de benimle alay ediyorsun. Ayrıca benim odama ne hakla girersin!" Dedim.

O da yerden kalktı. Kalkarken de yastığı eline almayı unutmadı.

Kaldırdı ve bana atacakken geri çekildim. Bana atıyormuş gibi yapıp atmıyordu oyun oynuyordu sırıtarak.

"Ooffff Eldon o elindeki yastıkla seni boğmamı istemiyorsan hemen sakince bırak onu!" Dedim.

O da beni ciddiye almayarak "öylemi bununla mı?" Deyip yastığı kafama fırlattı.

Öyle güçlü attı ki bu koca ayı yüzünden yatağa düştüm.

"Sen şimdi bittin dağ ayısı" deyip bana attığı yastığı elime aldım. Hızla onun üzerine atladım.

Onu duvara doğru sıkıştırıp yastıkla üzerine bastırıyordum. Ama Darci bedenimde değildim gücümü son damlasına kadar kullanmama rağmen tuttuğum yastık bana doğru geliyordu.

Geri geri adımlarken sırtım duvara yapıştı. Yastıkta göğüs hizamdaydı ve karşımdaki ayı beni sıkıştırıyordu.

"Bırak beni Eldon!" Dedim bağırarak.

"Bağırma istersen Alexandra tüm ahaliyi bu odaya mı toplamak istiyorsun hem bizi bu halde görürlerse ne düşünürler sence Kont ölür ölmez Azgın Kontes Jigolo atmış odasına derler" deyip sırıttı.

Ona inanamazcasına baktım.

"Tamam sustum önce bırak beni sonra da neden odama geldiğini söyle" dedim.

Yastıkla birlikte geri çekildi ve yastığı yatağın üzerine atıp kapının önüne bıraktığı çantasını alıp bana doğru getirdi.

Onu izlerken çantanın içinden kitaplar çıkarmaya başladı. Bunlar büyü kitaplarıydı.

"Oha bana ders vermeye mi karar verdin?" Dedim biraz sevinerek.

"Saçmalama istersen Alexandra sana ders vermekle uğraşacak değilim sana bu kitapları istediğim bir şey karşılığında vereceğim" dedi.

Bu sinsinin aklından ne tilkiler dönüyordu acaba.

"Bu kitapları kendim de gizlice alabilirim senin dediğini de yapmak zorunda kalmam hem" dedim.

"Bunu yapamayacaksın Alexandra çünkü büyü dükkanında bizim dışımızda başka bir hırsız tespit edildi ve şuan ekstra önlem aldılar. Ayrıca büyüyle de izleniyor gece gündüz" dedi.

"Ah demek bizden sonra birisi daha girdi hımm" dedim.

Bu düşünceli halimden memnun olmuş gibi konuşmaya devam etti "o zaman bu kitapları alıyorsun" dedi.

"Peki diyelim ki bu kitapları alıyorum. Karşılığında ne yapmamı istiyorsun?" Dedim.

"Zamanı gelince sana söyleyeceğim yapacağın şeyi, şimdi gitmeliyim" deyip pencereye doğru yürüdü.

"Bak beni müşkül duruma düşürecek bir şey istersen yapmam haberin olsun ayrıca niye kapıdan çıkmıyorsun sen?" Dedim.

"Kimsenin haberi olsun istemiyorum buraya geldiğimden ayrıca senin gibi bir Cadıyla görülmek istemem" deyip gülerek pencereden atladı.

Eldon pencereden atlar atlamaz. Kapı tıklatıldı. Gelen Jayla'dı.

"Leydim Dük Javed teşrif ettiler. Büyük salonda sizi bekliyorlar ayrıca iyi misiniz bir anda ayrıldınız yanımızdan Nomi ile merak ettik sizi" Dedi.

"Merak etmeyin Jayla iyiyim ben aklıma bir şey gelmişti o yüzden aceleyle yukarı geldim. Şimdi Dük Javed'i bekletmeyelim" dedim ve aşağıya doğru yol aldım.

Büyük salona geldiğimde Dük Javed beni görür görmez hemen ayağa kalktı ve selamladı. Ben de onu selamladım.

"Hoşgeldiniz Dük Javed" dedim.

"Hoşbuldum Kontes Alexandra, bu arada sormamın sakıncası var mı bilmiyorum ama gözleriniz kızarmış sizi üzen bir durum mu oldu?" Dedi.

"Ah soğan doğramıştım bu yüzden istemsizce gözlerim yaşardı. O yüzden olmalı" dedim gülümseyerek.

"Peki anlıyorum. Kılıcınızı seçtiniz mi peki merak ettim" dedi.

"Şey aslında ben kılıcı alamadım. Yani ufak bir sorun çıktı. Ben de sizinle gidersem daha iyi olur diye düşündüm. Bu sayede bana biraz kılıçlar hakkında hem bilgi verirsiniz hem de uygun kılıcı bulabilmem için bana yardımcı olursunuz" dedim.

Bu fikrim hoşuna gitmiş olacak ki yüzüne sıcak bir gülümseme yayıldı. Buradaki insanlar hep böyle yakışıklı ve güzel midir yahu tabi domuz istisna onu saymıyorum.

"O zaman vakit kaybetmeden gidelim Kontes Alexandra" dedi.

"Olur Dük Javed" dedim.

İkimizde ayağa kalktık ve arabaya geçtik. Dük Javed karşımda oturuyordu.

Giderken bana biraz kılıç tutmayla ve belirli tekniklerden bahsetti. Hepsini dikkatle dinleyip aklımda not ettim.

Kılıç dükkanının önüne geldiğimizde önce Dük Javed indi ardından elini bana uzattı. Ben de onun elini tutup arabadan indim.

Kılıç dükkanının sahibi beni görünce yanıma geldi.

"Kontes Alexandra umarım kolunuz daha iyidir" dedi.

"Ah çok teşekkür ediyorum bayım ben iyiyim" dedim.

Ardından adam Dük Javed'i selamlayıp bana geri döndü.

"Buradan kılıcı kendiniz için mi alacaktınız Leydim?" Dedi.

"Evet bayım kendime alacağım geçen seferkinde biliyorsunuz alamamıştım" dedim.

Adam bana bir şey deyip dememek arasında kararsız kalıyordu. Sonra söyleyeceklerini iyice hesap edince konuştu.

"Leydim aslında kafanızda bir kılıç yoksa size bir kılıç önermeyi istiyorum" dedi.

"Tabiki olur bayım zaten buradaki her kılıca bakmayı istiyorum ben de " dedim gülümseyerek.

Adam içeriye doğru ilerledi ve benim Eldon'u kestiğim kılıcı bana getirdi.

Bu kılıcın her yeri işlemeliydi. Bana biraz ağır gelmişti ama buna rağmen oldukça keskin ve diğer kılıçlardan farklı bir çekiciliği vardı.

Dükkan sahibi kılıcı kabzasından çıkarmamış hatta bir kutunun içinde tutuyordu.

"Bu benim kullandığım kılıç mı?" Dedim tekrar teyit etmek için.

"Evet Leydim. Fakat söylemem gereken bir şey var" dedi.

İyice meraklanıyordum. "Tabi söyleyin bayım" dedim.

"Bu kılıç özel bir kılıçtır Leydim. Yüzyıllara dayanan bir efsaneye göre bu kılıcın ejderha ateşiyle dövüldüğü ve yalnızca efendisine itaat ettiği söylenir. Ayrıca bu zamana kadar kendisini göstermemiş sıradan bir kılıç olarak dükkanda yer ediniyormuş. Taa ki siz onu dün kullanana kadar. Kılıç buradayken hepimiz onu incelemeye çalıştık. Fakat ona dokunan bir çalışanımız zehirlendi elleri boğum boğum su topladı bu da giderek vücuduna yayılmaya başladı" dedi hüzünlü sesiyle.

Duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Ama öncelikle o çalışanı görmek istedim. Giderken de Dük Javed'in kulağına dükkan sahibinin isminin ne olduğunu sordum. Adama düzgün hitap etmek için.

Kılıç dükkanının arka tarafındaki odaya geldiğimizde çalışan bir yatakta uzanıyordu ve vücudunun her yeri kırmızılı morlu büyük kabarcıklarla doluydu.

Ona baktığımda çok üzüldüm ve yaklaştım tam dokunacaktım ki,

"Leydim lütfen dokunmayın bulaşıcı olmasından korkuyoruz" dedi Kılıç sahibi Albert.

"Merak etmeyin Bay Albert içimden güçlü bir ses onun elini tutmayı istetiyor" dedim ve elini tuttum.

Çalışanın elini tuttuğumda anlık gözlerim kapandı ve onun vücudundaki yaraların bana geçtiğini hissettim. Ama bu beni gıdıklandırıyor gibi bir hissiyat yayıyordu içime ve gözümün önünden kıvılcımlar geçiyordu.

Gözümü açtığımda çalışanın üzerindeki tüm yaraların geçtiğini gördüm. Çalışan da yavaşça uyanıyordu.

Sonra ayağa kalkıp Bay Albert'in tuttuğu kılıcı aldım elime.

Kılıç onun efendisi olduğumu biliyor gibi bir anda ışık yaydı.

"Leydim siz kılıcı ilk elinize aldığınızda da bu şekilde ışıldamıştı. Fakat sinirli olduğunuz için görmemiş olmalısınız" dedi.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve kılıçtan gözlerimi alamadım. Bana özel bir kılıç olduğu için şuan inanılmaz mutluyum.

Dük Javed neden sinirlenip bu kılıcı kullandığımı sordu ama önemli bir şey olmadığını söyleyip onu geçiştirdim. Çünkü bir an önce eve gidip bu kılıçla antrenman yapmayı istiyordum.

Kılıç, efendin olarak seni özenle kullanacağıma yemin ederim...

O da bunu hissetmiş gibi elime bir sıcaklık verdi...

.

.

.

.

.

 

Eveet yeni bölümümüz hakkında ne düşünüyorsunuz bakalımmm???

Oylar ve yorumlar aksınn 💃🏻

Alexandra inanılmaz bir gizemin içindee 😈

Bakalım neler olacak nelerr??!!

Loading...
0%