@happystrawberryy
|
"Leydim bu hazırlığınızın sebebi yoksa ejderhalara bakmak için mi?" Dedi Kont Lucas. "Evet Kont Lucas onlarla ilgilenebilmeyi çok isterim" dedim gülümseyerek. Ama onun gülümsemesi bir anda solmuştu. Söyleyeceklerini toparlıyor gibiydi. "Açıkçası bu sizin için tehlikeli olabilir Leydim bu seçmelere genellikle erkekler katılıyor ve buna da gerçekten cesaret edebilecek kişiler gönüllü oluyor" dedi. "Benim için bir sorun yok Kont Lucas ben bu işi gerçekten yapmayı istiyorum ve kraldan bir dilek hakkı almayı çok istiyorum" dedim. "Ama Leydim 2. Prens Drake çok katı ve zalimdir. Ejderhalarına gelebilecek en ufak bir çizikte zindanı boylama riskiniz bile var" dedi endişeyle Lucas. "Onlara özenle bakacağıma inanıyorum zaten 2 tanesi daha bebekmiş büyük olana da saray muhafızları da destek olacakmış duyduğuma göre ne kadar zor olabilir ki?" Dedim. "Eh siz öyle diyorsanız" deyip ufaktan masadan kalkmak için hazırlandı. "Ben izninizi isteyeyim malum kontluğun işleri beni bekler" dedi. "Tabiki izin sizin ok atmada bana yardımcı olduğunuz için tekrardan teşekkür ediyorum Kont Lucas" deyip gülümsedim. O da bir süre gözlerimin içine baktı. Sonra rica edip yanımdan ayrıldı. O ayrıldıktan yarım saat kadar sonra Tatum Larson geldi. Ben hala bahçede olduğum için ayağa kalkıp onu karşıladım. "Hoşgeldiniz Leydi Tatum Larson" dedim. "Ahh hoşbuldum sevgili Kontes Alexandra! Gözleriniz ne kadar korkutucu ve bir o kadar da güzel" dedi tüm samimiyetiyle. Korkutucu kısmı benim için bir iltifattı bu yüzden hoşuma gitmedi değil. Onu içeri buyur edip valizlerini hizmetçilere odasına taşımalarını istedim. "Beni çağırdığın için sana gerçekten minnettarım Kontes Alexandra" dedi Tatum. "Lütfen Leydi Tatum bana sadece ismimle seslenebilirsiniz" dedim. Bunu söylememle sevinçle gülüp bana sarıldı. "Senn çok tatlısın Alexandra o koca domuz öldüğü için çok mutluyum" dedi. Bunu demesiyle birlikte öksürmeye başladım. Ama bu kadını şuan çok sevdim ben. "Leydi Tatum bugün dilerseniz biraz istirahat edin. Yarın tüm işler ve görev dağılımı hakkında detaylı konuşabiliriz" dedim. "Tabiki olur Alexandra, ben işkolik bir kadınım burada sana memnuniyetle yardımcı olacağımdan emin olabilirsin" dedi göz kırparak. Ben de ona teşekkür edip odasına kadar eşlik ettim. Gün hala bitmemişti ve ben Kont Lucas yüzünden bıçak atışı yapamıştım. O yüzden biraz ormana gitmeye karar verdim. Hem bıçakla biraz hayvan da avlayabilirdim. Zevkine avlanmayı sevmiyordum ama canım kendi pişirdiğim sakin orman havasındaki etlerden çekiyordu. Güçlenmem için de et çok iyi bir kaynaktı. Ormanın derinliklerine doğru sessiz adımlarla ilerliyordum. Uzun bir süre geçmişti bu sürede biraz kuş avlamıştım ve iyice acıkmaya başlıyordum. Ormanda avladığım hayvanlardan yiyip eve öyle geçecektim. Şimdi iyi bir av bulmuştum o kadar sessiz ve hareketsiz duruyordum ki. Rüzgarın uğultusu kulağıma doluyor ve hafifçe estiği anda yanağıma değiyordu. Hedefimde bir tavşan vardı. Tam bıçağı fırlatacaktım ki, "Hey sakın o tavşanı öldüreyim deme!" Diye birisi bağırdı ve hayvan kaçtı. "Lanet olsun senin yüzünden hayvanı kaçırdım derdin ne senin?" Dedim ve ona bakmak için döndüm. Karşımda sarışın ilahi bir güzelliği olan kız duruyordu ve gözlerini kırpıştırıyordu. Kız harbiden çok güzeldi.
*Azize Lenora Bell (arkadaşlar görselleri ekleyip toplu bir derleme yapacağım belki bilgisyara yansıtıp burada çekim yapıp ekleyedebilirim. Bunu daha çok düşünüyorum.)
*Görseller temsilidir. Karaktere uygun resimler seçiyorum sadece 🫶🏻 "S-sen kırmızı gözlü kız Kontes Alexandra mısın?" Dedi. "Evet o benim başka soru?" Diyebildim bıkkınlıkla. Avımı elimden kaçırttığı için sinirliydim. "Senin nasıl bir cani olduğun gözlerinden anlaşılıyor zaten, bazıları senin benzersiz bir güzelliğinin olduğunu konuşuyor ama bence sen çok korkunçsun hem zavallı hayvandan ne istiyorsun ki?" Dedi korkmuş gibi yapıp bana bakarak. "Sen kimsin bilmiyorum bana ne hakla böyle laflar sayabilirsin. Ayrıca ben bir cani değilim sadece gördüğün üzere bıçak yeteneğimi geliştirirken bir yandan da avlanıyorum" dedim elimdeki birkaç hayvanı gösterirken. Onları görünce iyice tiksinmiş gibi bir ifadeyle bana baktı. "Sen cidden çok acımasızsın o hayvanlara nasıl kıyabilirsin. Ben kimim biliyor musun? Ki nasıl bilmiyorsun anlamadım ama ben Azize Lenora Bell bu canlıları koruyorum" dedi. Galiba hatırlamıştım bu kızı Büyük Yıkımın çiçeği bu kızdı. Neredeyse herkes ona aşıktı. Savaş sırasında herkese yardımcı oluyordu felan. Hatta nasıl olduysa bu ölmüyordu kırmızı gözlü 2. Prensle oluyordu. Ama bu salak sürekli ağladığı için sıkılıp sahnelerini atladığımı hatırlıyorum. "Ben şuanda açım Azize Lenora ve açlık bilirsiniz ki ihtiyaçlar hiyerarşisinin birinci basamağında yer alıyor. O yüzden yolumdan çekilirseniz sevinirim" dedim. "Bir dakika durun o tavşanı öldürmenizi istemiyorum. Ben size yiyeceğimden vereceğim" dedi. Off bu salak nereden çıktı bir av zevkimiz vardı geldi içine sıçtı. Gerçi Azize'nin de ilahi gücünün çok büyük olduğu yazıyordu. Belki işime yarayabilir. "Peki Azize Lenora pes ediyorum. Ne yiyeceğiniz var umarım et vardır" dedim sırıtarak. O benim ince esprimi anlamadığı gibi önce oturdu sonra çantasından bana kuru et çıkardı. Ben ete inanamazcasına baktım ve yanına oturdum. "Tabi tabi Kontes Alexandra bakın kuru etim var ben severek yiyorum siz de yiyebilirsiniz" dedi. Alıp bir tanesini ağzıma attım. "Hımm çok güzelmiş ne eti bu?" Dedim. Azize kendini kaptırmış konuşuyordu. "Bu geyik etidir tuzda pişirilip kurutulmuştur, beğenmenize sevindim" dedi. "Ah öylemi geyiği de siz öldürdünüz o zaman canlıları koruduğunuzu sanıyordum ama iyi avcıymışsınız helal" dedim. O anda gözleri fal taşı gibi açıldı. "Hayır hayır ben öldürmedim ben hiçbir canlıya zarar vermem ki" dedi bana bakıp ellerini sağa sola sallayarak. "Hiçbir canlıya zarar vermemeniz güzel bir davranış Azize Lenora ama bir avcı olmazsa o masanızdaki eti yiyemezsiniz. Siz çok iki yüzlüsünüz kendiniz sırf hayvan öldürmüyorsunuz diye avlanan beni cani ilan ettiniz biraz önce ama kendiniz bir hayvanı zevkle yemekten de çekinmiyorsunuz " dedim ve oturduğum yerden kalktım. "Umarım bir daha avımı kaçırtmazsınız hoşçakalın ayrıca bir azizenin ormanda tek başına ne yaptığını da çok merak ediyorum" dedim. "Aa şey ben hiçbir şey yapmıyordum sadece biraz yürümek istemiştim her neyse sizi tutmayayım Kontes Alexandra iyi günler" dedi utanmış bir şekilde. Ona hiçbir şey söylemeden sadece başımı eğdim. Bu bir haltlar yiyordu kesin beni kolay salmazdı yoksa. Neyse kokusu çıkar elbet bir gün. Vakit ikindiyi geçmek üzereydi Azize'yi arkamda bırakıp orman yoluna doğru ilerledim. Keyfim kaçtığı için avlanmadan güzel bir yer bulup kuşları ütüp onları pişirip yiyecektim. Orman yoluna daha ulaşamamıştım ama birilerinin konuşmalarını duydum. Gizlice bir ağacın kavuğuna saklandım ve dinlemeye başladım. "Ne dersin sence Azize doğru söylüyor mu?" Dedi bir adam. "Yalan söylediğini düşünmüyorum belgelerde bizzat kralın mührü var" dedi diğer adam. "O zaman Bohem Krallığı bitişe doğru gidiyor diyebilir miyiz?"
. . . . .
Dındındındındın bir bölüm sonu dahaa Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz? Sevdiniz mi bu bölümü? Oylarınız ve yorumlarınızla beni desteklemeyi unutmayın lütfenn ❤️ Sizi çok seviyorumm ❤️❤️❤️ |
0% |