@happystrawberryy
|
"O zaman Bohem Krallığı bitişe doğru gidiyor diyebilir miyiz?" Bu cümleleri duymamla tüm vücudumun kasılması bir oldu. Hemen bir şey yapmalıydım ellerindeki her ne ise çok önemliydi. Yavaşça ağacın kovuğundan çıktım ve her iki elime de birer bıçak aldım. Onlara sessizce biraz daha yaklaştım. İyice nişan aldım ve hızla elimdeki bıçakları yan yana duran adamların boğazlarına geçirdim. İkisi de "hıkkh" deyip son nefeslerini alamadan kendilerini yerde buldular. Hızla koşup siyah saçlı adamın elinde tuttuğu kağıdı aldım. Daha kağıdın içinde neler yazdığını okuyamadan elimden birisi hızla kaptı. Kimin kaptığını görmek için başımı kaldırmamla yine yakışıklı bir çocuk görmem bir oldu. Şuanda kitapta olduğumu unutuyor olmalıyım. Her gördüğüm kişi film yıldızından fırlamış gibi görünüyordu. Bu kişinin de gri saçları vardı ve ona uyumlu mavi grimsi gözleri vardı. Gri saçlar Prenses Elina'da ve Kral Harold'da da aynı şekildeydi.
*1.Prens Drew Armstrong (görsel ekleme yapacağım)
*Görseller temsilidir. Ama karakterlere tam olarak uyumludur♥️ "Yardımlarınız için teşekkür ederiz. Hımm bu kırmızı göz siz Kontes Alexandra olmalısınız" dedi karşımdaki adam. "O kağıdı önce ben aldım. Ayrıca siz de kimsiniz ne yardımından bahsediyorsunuz?" Dedim. "Ben Bohem Krallığının 1. Prensi Drew Armstrong tanıştığıma memnun oldum Leydim. Doğrusu tek atışta iki adamı da anında öldürebilme yeteneğiniz beni çok etkiledi" dedi 1.Prens. Lan adam prensmiş. Saçlar ve benzerlikten anlamalıydım. "İmparatorluğun sevgili 1. Prensi Drew Armstrong'a selamlarını sunarım ayrıca iltifatınız için teşekkür ediyorum" dedim. "O öldürdüğün adamlar ciddi büyü gücü olan kişilerdi. Onları öldürebilmek için arkamda gördüğün tüm askerlerle birlikte uzakta pusu kurmuş bekliyorduk" dedi. Bir dakika acaba bunlar o önemli kağıdın Azize'nin verdiğini biliyorlar mı bunu öğrenmeliyim. "Ah öylemi siz ne zaman pusu kurmuştunuz peki?" Diye sordum. "Bu adamlar, elindeki kağıtla burada durmuş konuşuyorlardı. Gözlemci büyücülerimizden birisi yabancı adamları ve ellerinde babamın mührünün olduğu bir kağıt olduğunu görünce önlem amacıyla krallığa ilettiler. Tabi babam da beni ve askerleri öldürmem için buraya gönderdi" dedi. "Aa şimdi anlıyorum açıkladığınız için teşekkür ediyorum Prens Drew" dedim gülümseyerek. Demek Azize Lenora'yı görmemişlerdi. Zaten kolay bir lokma değil kendini gizlemiştir kesin. Ben şimdi söylersem bir Azize'ye iftira atmaktan hapise tıkabilirlerdi beni. O ihanet ederken Krallığın üyeleri tarafından bizzat görülüp basılmalıydı. Demek Bohem Krallığının bitişine sebep olan kişi bu Azize Lenora'ydı oysaki kitapta ne kadar iyi ve kutsal olduğu hakkında yazılar vardı. Ben yaşadığım için mi bir değişiklik oldu acaba. "Kontes Alexandra o adamlara yakalanmadığınız için kendinizi şanslı sayın ve bir dahakine dikkatli olun lütfen. Babam onların çok tehlikeli olduğunu ve yüzlerce insanın katili olduğunu söylemişti" dedi yüzünü biraz daha ciddileştirerek. Demek onlar aynı zamanda katildi. "Uyarınızı dikkate alacağım Prens Drew, artık geç oldu akşam çökmeye başladı ben gitsem iyi olacak" dedim. "Sizi bırakacağımı düşünmüyorsunuz değil mi Kontes Alexandra" dedi prens gülüp muzip bir ifadeyle bana baktı. "Anlamadım neden ki Prens Drew?" Dedim. "Bu kadar yetenekli bir Leydi bugün saraya gelip güzel bir ziyafet çekmelidir" deyip gülümsedi. Prensin isteğini geri çevirmek sıkıntı olabilirdi. "Peki Prens Drew nasıl uygun görürseniz" dedim. "Hadi gel benimle arabaya" dedi. Onu takip ettim. Birlikte arabaya binip saraya geldik. Saray da saraydı. Öyle kocamandı ki her yerinde ayrı işlemeler bulunuyordu. Şövalyeleri ayrı ayrı konumlandırmışlar. Hem bahçede hem sarayın dışında hem de sarayın çevresindeydiler. Görkemli saraya bakıp istemsizce bir ıslık çaldım. Bu hareketime Prens Drew gülmeye başladı. "Demek çok beğendiniz" dedi. "Evet gerçekten inanılmaz güzel bir yapı" dedim. O da gülümseyip beni içeri buyur etti. Prens Drew hizmetlilere büyük salonda bir ziyafet hazırlamalarını ardından Kral babalarına da benim geldiğimi iletmelerini söyledi. "Yemek hazırlanana kadar biraz sarayı gezmek ister misiniz?" Dedi Prens Drew. "Bu harika olur gerçekten" dedim. "Benim bakmam gereken ufak bir iş var siz biraz bu koridoru inceleyin daha sonra ben size katılacağım Leydim" dedi Prens. "Peki olur Prens Drew" deyip başımı eğdim. Ardından odadan çıkıp koridorda sarayı incelemeye koyuldum. Bu katta çok da fazla bir şey görememiştim. Tablolara bakıp işlemelere ve kattaki oda sayılarına kadar hafızamda tutup inceledim. Merdivenlere doğru yönelip yukarı katlara çıktım. Buradaki odalar daha büyük ve genişti anladığım kadarıyla burada prensler felan kalıyordu. Odalara tek tek girip bakıyordum. Umarım birisi beni görüp kızmazdı. Ama bana bu hakkı tanıyan prensin kendisiydi o yüzden pek de umursamama gerek yok. Önümden iki hizmetçi yürüyordu. İkisi de aralarında konuşmaya başladılar. "Sen bunu 2. Prense götür" dedi sağdaki saçı kahverengi olan kız. "Hayır ya ben 1. Prense götürüyorum hem o prensin aksilikleriyle uğraşamam" dedi onun yanındaki saçı siyah olan kız. Sonra ikisi de ayrıldı. 1. Prense şerbet götüren kızı takip ettim. Odasını merak etmiştim nasılmış bakalım. Ama kız odanın kapısındayken daha girmeden sanki hipnotize olmuş gibi geri dönüp benim tarafıma doğru yürümeye başladı. Ona hey deyip elimi gözünün önünde salladım. Ama beni bile görmedi. Bu kız Prens Drew'in odasında ne gördü de böyle oldu şimdi. İşte iyice meraklandım elime bıçakları alıp hazır ettim ne olur ne olmaz diye. Odanın kapısının önüne geldim. Önce fısıltı şeklinde konuşmalar duydum. İyice kulak kabarttım. "Bakıyorum ama bulamıyorum Eldon ne yapayım?" Dedi bir adam. "Bana bırak" Eldon mu bu bizim Eldon mu? Onun ne işi var burada? İyice dinlemeye çalıştım ama bir anda kapı açıldı. Konuşan adam kapıyı açıp bana baktı. Arkadaki Eldon ise eliyle başını ovuşturuyordu. "Eldon senin ne işin var burada?" Dedim. Eldon şok olmuş bir şekilde başını kaldırıp bana baktı. Adamda benim gibi ona dönmüş bakıyordu. . . . .
Eveet bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.🦦 Hemen bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alalım?? Sizce Eldon'un prensin odasında ne işi var?? |
0% |