@happystrawberryy
|
"SİZ BENİM EJDERHALARIMI ALIP NEREYE KAÇIYORSUNUZ??!!" Kral Harold'da bu gürültüye sinirlenmiş olacak ki konunun odasında hallolmasını istedi. Bize eliyle işaret edip odaya çağırdı. Biz de Elina'yla Kral Harold'un odasına girdik. Koltukların yanında ayakta durmuş bekliyorduk. Sonra Kral kızgın bir şekilde bağırdı. "Drake Eldon çabuk buraya gel!!" Bir anda Eldon'un ismini de duymamla kalbim çarpmaya başladı. Ejderha bebeklerinin kafalarını okşayıp onları kendime iyice sardım. Ardından içeriye burnundan soluyan kızgın bir adam girdi. A-ama bu adam bu adam benim tanıdığım Eldon'un taa kendisiydi ve gözleri kıpkırmızıydı.
*Drake Eldon Armstrong https://pin.it/BUxKWvKQh
O da bir anda beni görünce dumura uğramıştı. İkimiz birbirimize öyle bir bakıyorduk ki. Bir anda tüm herkes donmuştu. Saat durmayı bırakmış, hava partikülleri havada asılı kalmıştı. Yavaşça ağzımı açtım "E-Eldon" dedim güçlükle. Kaç gündür saraydan kaçmasına yardım ettiğim adam. Büyü öğrenmek için yardım istediğim adam. Manamı verdiğim adam. Kılıç dükkanında tokat attığım adam 2.PRENS MİYDİ???? Ben ona yakınlaşmak istiyordum ama bu... Karşımdaki kişi 2. Prens'ti ve ben dün gece onunlayken sinirlenmesinin en büyük sebebinin abimin kendi kız kardeşiyle birlikte olması olduğunu şuan anlıyorum. Gözlerimi kırpıştırdım. O da hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu. Ama bana neden yalan söylemişti? Ne yani benimle oyun mu oynamıştı? Bana prens olduğunu bile söylemedi. Ama 2.prensin gözleri kırmızıydı ve şuan karşımdaki Eldon'un da gözleri kırmızıydı. Ama benim tanıdığım Eldon'un gözleri bal rengindeydi. Bu nasıl olabilir? Aklımda binlerce soru vardı ve bu cevapları bana yalnızca Eldon'un kendisi verebilirdi. Bu sessizliği bozan Kral Harold'tu. "Drake Eldon seçmeleri yapmamızı sen istemiştin ejderhalarınla artık 3 kişi ilgileniyor ve bunlardan birisi de Kontes Alexandra" dedi. Eldon şaşkınlığını hemen düzeltip eski görünümüne geri döndü. "Evet baba seçmeleri ben istedim ama bu dul kadının burada ne işi var anlamıyorum kim aldı onu bu işe?!" dedi. Duyduklarım karşısında kalbimde bir şeylerin cız ettiğini hissettim. Bu dün benden manamı isteyen Eldon muydu? "Drake Eldon, Kontes Alexandra'ya ayıp ediyorsun. Ayrıca ejderha bebekleri bile onu çok fazla sevdi onu annesi gibi görüyorlar" dedi Kral Harold gülümseyerek. Adam ortalığı yatıştırmaya çalışıyordu ama Eldon durmuyordu. Hızla yürüyerek yanıma geldi. "O ejderhaların annesi felan yok yalnızca babası var o da benim" deyip göğsümdeki ejderha bebeklerini almaya çalıştı. "Baba hayır dur canımız acıyor biz annemizi istiyoruz onun sevgisini istiyoruz" diye ikisi de çığlık çığlığa ağlıyor ateş püskürtüyorlardı. "Hayır bebeklerim o sizin anneniz değil, iki kırmızı göze hemen tav olmayın" dedi keskin bir şekilde. Ne yani Eldon da onların konuştuğunu anlayabiliyor muydu? Kafam iyice karışıyordu şuanda. Belki de gözlerimizle alakalı bir durumdur. "Bir dakika Eldon ben adil seçmelerden galip olarak çıktım ve buraya bu ejderhalara bakmaya geldim. 1 ay boyunca bana verilen bir söz var. Bu yüzden sen de kendi görevlerinle ilgilensen çok iyi olur" dedim son sözlerimi daha da bastırarak. O anda Kral Harold'da benim tepkime şaşırmıştı. Hatta prenses Elina bile şaşırmış kolumu cimcikleyip kulağıma "sen ölümüne mi susadın Alexandra" dedi. Ama onları dinlemedim. "Baba bu hadsiz bana ismimle seslenmiştir. Onun bu görevden atılmasını istiyorum!" Dedi. "Sen kimseyi atamazsın Prens Eldon. Karşında bir çocuk yok ben buraya hakkımla girdim. Burada çalışmak benim en temel hakkımdır. Görevimde hiçbir yanlışlık yapmadığım halde beni öylesine görevimden atamazsınız" dedim. Benim cevaplarımla birlikte ortam iyice alevlenmişti. Prenses Elina farkında olmadan beni daha da sert sıkmaya başlamıştı. Kral Harold ise karışmamaya çalışıyordu. Eldon bu sözlerimle birlikte daha da sert konuşmaya başladı. "Tamam o zaman demek bu görevi hak ettiğini düşünüyorsun eğer bu görevde en ufak bir hatan olursa kendin istifa edeceksin ve görevi layıkıyla yapamadığını kabul edip sana yaptıracağım ekstra görevleri de yapmak zorundasın!" Dedi. "Ben görevimi layıkıyla yapacağım buna hiç şüpheniz olmasın Prens Eldon. Fakat mektupta yazan şekilde ejderha bakıcılığı için girdim bu işe. Bunun dışındaki iş ve görevleri yapma zorunluluğum yoktur" diyerek bu sefer ona ben sesimi yükselttim. Ortam iyice gerilmişti. Hatta öyle ki çığlık atan ejderha bebekleri bile susmuş bizi dinliyordu. "Tamam Kontes Alexandra, bu arada eğer erken istifa ederseniz krallığın size vereceği parayı siz krallığa ödeyeceksiniz haberiniz olsun" dedi soğuk bir ses tonuyla. "Böyle bir madde yoktu diye biliyorum" dedim. "Ama şimdi var! Benim ejderhalarım, benim seçmelerim ve benim kurallarım anladın mı!?" Dedi üzerime yürüyerek. O sırada Elina bir şey söyleyecek gibi oldu. Ama ona öyle bir baktı ki ağzını açarsan seni öldürürüm bakışıydı bu. Elina'ya saldırmasın diye tekrar ben konuştum. "Umarım süreç içerisinde de kafanıza göre kurallar koymazsınız Prens Eldon!" Dedim. "Merak etmeyin buna gerek kalmayacak" diyerek ifadesiz bir şekilde bana baktı. Ardından hışımla odadan çıktı. Kral Harold'un odasında ciddi bir sessizlik oldu bir anda. "Babacım biz Alexandra ile çıksak iyi olur. Hem ona odasını da gösteririm" dedi Prenses Elina. "Tamam kızım siz geçin hadi ben Drake Eldon ile konuşurum" dedi Kral Harold. Prenses Elina önde ben de onun arkasından yürüyordum. "Alexandra yukarı katta Büyücü Kulesi Efendisi Dean, Saray Şövalyesi Glenn ve abim Drew var. Senin odan hemen onların katının bir üst katında" Elina konuşurken ben de merdivenleri çıkarak onu takip ediyordum. "Elina abinin göz renginin kırmızı olduğunu biliyor muydun sen?" Dedim. "Evet Alexandra aile üyeleri olarak bunu biliyorduk. Babam, abim küçükken dışarıda zorbalığa uğramasın diye güçlü bir büyücüden göz rengini değiştirtmiş. Abim artık büyüdüğü için de babam ona gözlerini eski haline döndürebilmesi için izin verdi. Bunu da herkese duyurdu." dedi. "Peki anlıyorum Elina" dedim. Ama ben nasıl duymamıştım ki bunu. 3. Kata çıkmıştık. "Şey Alexandra aslında başta babamdan benim yanımda bir yer ayarlamasını istedim ama hiç boş oda yoktu. Abim Drake'de normalde gizli görevde olacağı için burada rahat edersin diye düşünmüştü babam ayrıca yardımcıların eşyalarını odana yerleştirdi " dedi ve koridorun sağındaki odaya doğru ilerledik. "Anlamadım Alexandra Eldon'un odasını mı bana verecektiniz yoksa?" Dememle birlikte karşıdaki odadan Eldon çıktı. Çıkar çıkmaz bizi gördü ve tekrar sinirlenmeye başladı. "Buna inanamıyorum buna gerçekten inanamıyorum!" Dedi dişlerinin arasından sinirle. "A-abi babam ona bu odayı verdi sen olmayacaktın normalde ama başka boş oda yok ve herkes odalara yerleştiler o yüzden kabul etmek zorundasın" dedi Elina bir çırpıda. "Elina sakın tek kelime daha edeyim deme ve çabuk buradan kaybol!" Dedi Eldon öfkeyle. Elina merdivenlere doğru hızla yöneldi ve giderken de bana el salladı. Beni bu dağ ayısıyla baş başa bıraktığı için oldukça mahcup görünüyordu. Ben de Eldon'a tekrar bakmadım ve hiçbir şey demeden kapının kulpuna elimi koydum. Tam kapıyı açıp aralıyordum ki ensemde birinin nefesini hissettim. "Bana bir açıklama yapmadan odana girebileceğini mi düşünüyorsun?"
. . . .
Eveet bir bölüm sonu dahaaa😻 Eldon'un hareketleri için ne düşünüyorsunuz bakalımmm🤔 Ortalık iyice kızışmaya başladıı Sizce Eldon, Alexandra'ya sarayda rahat verdirecek mii? |
0% |