@happystrawberryy
|
Gün doğmadan uyandım ve ejderha bebeklerini kucağıma alıp tepeye gittim. Saray Şövalyesi Glenn beni bekliyordu. Görünce gülümsedi ve bana selam verdi. "Merhaba Glenn nasılsın hazır mısın bıçak atmaya?" Deyip gülümsedim. "Evet hazırım ve çok heyecanlıyım gerçekten" dedi. "Ejderha bebeklerini, getirdiğin sepetin içerisine yatıralım ve başlayalım direkt ne dersin?" Dedim. "Olurr sadece sepeti değil atış tahtasını da getirdim" dedi. "Harikasın tepede atış yapmak ayrı güzel olacak" deyip gülümsedim. Glenn tepenin bizden uzak bir noktasına atış tahtasını yerleştirdi. Bu arada tepenin en üst kısmı yani şuanki bulunduğumuz kısım geniş bir düzlüğe sahip. Bu yüzden atış için rahat olacak. "10 bıçak getirdim Alexandra açılışı sen yapmak ister misin?" Dedi. "Tabi olur" deyip elinden bıçağı alıp hedefin tam ortasını odaklayıp hızla hedef tahtasının ortasını isabet ettirdim. "Vay canına sen cidden iyisin bu konuda. Tepenin en ucundaki hedef tahtasını ortadan vurmak ciddi bir çalışma ister" dedi şaşkınlıkla. "Merak etme sen de atabileceksin hadi gel bir tane de sen dene" dedim. O da bıçağı alıp iyice odaklandı ve fırlattı ama bıçak hedef tahtasının dışına gitti. "Off bak gördün mü işte en dışarıya gitti" dedi. "Sakin ol Glenn daha yeni başladın. Sen bir şövalyesin iyi bilirsin ki kılıçta bile ilk kullanışta usta olamazsın bu da öyledir yaptıkça gelişeceksin, geliştikçe ustalaşacaksın" dedim. Ardından ekledim, "şimdi al bıçağı eline" dedim. Glenn bıçağı eline aldı. Onun yanına geçtim. Vücudunu hedef tahtasına göre hafif yana döndürdüm. Bıçağı tutan elini tutup biraz daha geriye aldım. Kollarımla vücudunu benim tutuşuma göre ayarladım ve başına yanağımı getirdim, "şimdi" dedim. Drake Eldon'un Gözünden Gözlerimi açar açmaz hızla yataktan kalktım. Güneş daha doğmamıştı. Alexandra ejderha bebeklerini dışarıya çıkarmıştır kesin. Aslında onun üzerine gitmeyi istemiyorum ama onda çözemediğim şeyler var sanki o çok şey biliyor benim kırmızı gözlü oluşumu aile üyeleri dışında hiçkimse bilmiyordu. Ailemize zarar verebileceğini düşündüğüm için ona düşüncesizce kızıp görevden ayrılması için dul dedim. Öfkeme hakim olamayıp onun narin bileklerini morarttım. Ama o bir kere bile bundan kimseye yakınmadı. Aksine hep bileklerini kapatmaya çalıştı. Bir insan yaralarını neden bu kadar gizler ki? Onu o gün odasında yerde kendine sarılmış yatarken gördüğümde daha önce hissetmediğim bir his uyanmıştı içimde. O yerde sessizce tavana bakıyor ve gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Ellerini kendi bedenine dolayıp sarılması onun ne kadar çaresiz ve yalnız olduğunu gösteriyordu. Hıçkırıklara boğulunca dayanamadım onu kollarımın arasına aldım. Bana karşı sert olmasının sebebi de büyük ihtimalle çevresine bir duvar örmesiydi. O bu kadar ağır ne yaşamıştı da böyle acımasız bir insana dönüşmüştü? Ailesinin işkence ettiğini söylemişti ben de kırbaçlandığına dair duyum almıştım, gözleri yüzünden mi zorbalanıyordu? Ona baktığımda gördüğüm tek şey hiç çözülemeyecek bir gizeminin olmasıydı. Ona zarar verdim, yalan söyledim, hakaret ettim. Ah bilemiyorum bir kadın için bunları düşünmem bile inanılmaz saçma geliyor bana şuan. Suçluluk duyduğum için oluyor bu kesinlikle. Üzerimi giyinip hızla saraydan çıktım ve ejderha yuvasına doğru yola koyuldum. Alexandra ejderha bebeklerini tepeye götürdüğünü söylemişti bu yüzden tepeye doğru ilerledim. Aşağıda tepenin üzerini görebiliyordum. Alexandra oradaydı. Fakat yanında birisi daha var. Neler oluyor? Bu gördüklerim de ne? Alexandra'nın vücuduna dokunduğu kişi kimdi? Neden onun eline dokundu? Neden ona bu kadar yakın ki? O saray şövalyesi Glenn değil mi? Onun orada ne işi var? Gizli gizli burada mı buluşuyorlar yani. Ona bıçak öğrettiği için mi bu kadar gülücük saçıyor? Benimleyken neden böyle değil? Bu görüntü içimde bir şeyleri sıkıştırmaya başladı. Ben bu ülkenin 2.Prensiyim ben en iyisiyim ben en güçlüyüm. Ama şuan neden böyle hissetmiyorum? Alexandra hayatıma girdiğinden beri her şey daha da kötüleşti. Onu görünce sanki zayıflıyor gibi hissediyorum. Şuan gözüm mü doluyor. Elimi kaldırdım yavaşça gözlerimin içine dokundum ve elimi geri çekip baktığımda ıslandığını gördüm. Ne yani Alexandra'nın başkasına dokunması beni yaraladı mı? Bu bu tam bir saçmalık. Lanet olsun sana Alexandra! Elimdeki sandviçi sinirden sıktığım için parçalanmıştı. Onu yere atıp hızla saraya döndüm. Odada sinirli bir şekilde volta atmaya başladım. Dikkatimi dağıtmalıyım evet evet o cadı kesin bana bir şey yaptı. Bu beni zayıf düşürecek bir şey. Onu köşeye sıkıştırdığımda bile bana oyun oynayıp bir yerlerden bıçak çıkartıyor. Ensemi, kolumu kesti hatta bana 2 kez tokat attı. Bu ülkede hiçkimse bana dokunmaya bile cüret edemezken ona nasıl bu kadar izin verdiğimi anlayamıyorum. Saray tapınağında çalışan Azize Cora şehir dışındaki büyük tapınağa çağrıldı ve bir süre orada görev yapacak. Azize Lenora'da saray tapınağına girmek için başvurmuştu. Onunla birlikte yetiştirilen 2 Azize daha başvurmuştu. Alexandra, Azize Lenora'dan pek hoşlanmıyor olmalı. Bunu özel partideyken ona bakışından ve birbirlerine selam vermemelerinden anlamıştım. Şövalye Glenn ise diğer şövalyelerle konuşurken Azize Lenora'nın çok güzel ve yardımsever birisi olduğunu söylemişti. Bunu Alexandra'da biliyorsa o zaman Glenn yüzünden rahatsız oluyorsun ondan ha. Ama merak etme benimle uğraşamayacaksın odağın biraz Azize'ye kaysın bakalım. Güneş doğmuştu. Babam çoktan uyanmıştır. Onun odasına doğru yol aldım. Kahya'ya önemli bir mesele için geldiğimi babama iletmesini istedim. Odaya girer girmez onu selamlayıp konuya giriş yaptım. Ona Azize Lenora'nın saray tapınağında görevini iyi yapacağını ve ona referans olacağımı söyledim. Babam ilk defa böyle meselelere karıştığıma şaşırmıştı. "Yoksa benim oğlum Azize Lenora'ya karşı bir duygu mu besliyor" dedi gülümseyerek. "Ah hayır baba yanlış anlama lütfen sarayda işini düzgün yapan insanların çalışması önemli" dedim. O da dediğime pek inanmamış gibi gülüp başını olumlu anlamda salladı. "Tamam oğlum ben de senin gibi düşünüyordum zaten bugün öğleden sonra Azize Lenora saray tapınağına gelecek lütfen onu güzel karşılayın" dedi. "Tamam baba sen hiç merak etme" dedim bende gülümseyerek. Babamın odasından çıktım. Koridordayken Alexandra'nın da kendi odasına doğru çıkmakta olduğunu gördüm. Arkasından seslendim. "Alexandra!" Seslenmemle durup bana baktı. Hızla onun yanına yürüdüm ve karşısında durdum. "Bugün Azize Lenora gelecek. Artık saray tapınağında çalışmaya başlayacak" dememle Alexandra'nın yüzü bir anda düştü. Demek düşüncelerimde haklıydım. Bana bakıp ifadesini hızla toparladı. "Peki bunda beni ilgilendiren şey nedir?" Dedi. "Azize Lenora'yı güzelce karşılamanı ve onu rahat hissettirmeni istiyorum" dedim. "Benim karşılamama ne gerek var Eldon. Bunu zaten hizmetçiler yapıyor unuttuysan benim buradaki görevim ejderhalarla ilgilenmek" dedi. Biraz kızmış görünüyordu. "Evet bu yüzden sana söylüyorum. Azize Lenora'yı güzelce karşılamanı ve ona ejderhalarımı göstermeni istiyorum. Ayrıca ona ejderhalarla birlikte sergileyecek bir gösteri yaparsan güzel olur" dedim gülümseyerek. Onun ellerini sıktığını görebiliyordum. Ama Glenn'le birlikte çok eğleniyordun Alexandra noldu ki şimdi? İçimden gülmeden edemedim. "Ne gibi bir gösteriden bahsediyorsun sen?" Dedi biraz da sesini yükseltti. "Biliyorsun sana söylediğim her görevi yerine getireceğini söylemiştin. Azize Lenora'yı güldürecek bir şeyler yap işte. Ne bileyim Abderus'tan düşüyormuş gibi felan" deyip güldüm. "Ne yani sizin şaklabanınız olmamı mı istiyorsun?" Dedi. "Hayır öyle demeyelim Azize Lenora'yı mutlu etmek için tatlı şeyler yapmanı istiyorum. Ha bu arada Efendi Dean ve Şövalye Glenn'de orada olacak ben zaten Azize'yle birlikte geleceğim" dedim. Ardından ekledim "bu arada hızlı yıkan ve sarayın bahçesine gel hemen, aşağıda bekliyorum seni birlikte karşılayacağız Azize'yi" dedim. Sadece başını sallamakla yetinip hızla merdivenleri çıkmaya başladı.
. . . .
Eveett yeni bir bölüm sonuna daha gelmiş bulunmaktayız. Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz??? Peki ya Eldon'un yaptığı 😒 İkisi de çok zor karakterlerr ah ah Puanlamayı ve yorum yapmayı unutmayın ballarımm 🧡🧡🧡🧡 Sizi seviyorumm 💖💖💖 |
0% |