@happystrawberryy
|
"Kontes Alexandra bizi güldürecek bir gösteri yapacağınızı düşünmüştüm ama bunun yerine siz Azize'nin midesini bulandırmaktan başka bir şey yapmadınız!" Dedi sertçe Eldon. "Ne yapmamı istiyorsunuz Prens Eldon?" Dedim. "Azize Lenora, Abderus'un üzerinde uçtuğunuzu görmek isteyebilir belki?" Dedi. Bana gönderme yapıyordu komik bir şeyler yapmam için ve onlar güldürmeden beni bırakmayacaktı anlaşılan. "Evet bu gerçekten daha iyi olur o zavallı hayvanları öldürüp canice ejderhaya yedirmeniz çok mide bulandırıcıydı umarım bir daha böyle bir görüntüye şahit olmam ah çok etkiledi beni galiba ~ühüü~" deyip gözlerinden yaş akıtıyordu Azize Lenora. Ah bu kadın her boka ağlayacak mı böyle? "Lütfen ağlayıp canınızı sıkmayın Azize Lenora, ben eminim ki Kontes Alexandra sizi birazdan güldürecektir" dedi Eldon. Arkasından bana kaşlarını çatıp, dudaklarını oynatarak 'hadi' dedi. İstemsizce ellerimi sıkıyordum. Artık bunlara çok fazla tahammül ettim. Kan beynime sıçramaya başladı ufaktan ve yüzüm sinirden kızardı. "Azize Lenora tabi siz böyle görmek değil masanızda pişmiş şekilde yemeyi seversiniz kuşları, geyikleri. Fakat bilmenizi isterim ki o hayvanlar böyle geliyor masanıza" dedim. "Ahh bu ne cüret ben et yemiyorum Kontes" dedi sanki ben yalan söylüyormuşum gibi. "Ormanda bana kuru et verip kendinizde yediğinizi güzel olduğunu söylemiştiniz. Bu et yediğiniz anlamına gelmiyor mu şimdi?" Dedim. "O o et benim değildi kardeşim Elvis'e aitti" dedi. Yalancı sürtük seni. Bir dakika Elvis mi dedi o? "Azize Lenora kardeşiniz benimle mi yaşıttı?" Diye sordum. "Evet sizinle yaşıt Kontes Alexandra, kardeşim aslında sizden bahsetmişti okulda olan olay için" deyip kıkırdadı. Okuldayken beni Elvis ve Francis'in ormana çekip döve döve öldürmeye çalıştığı an geldi aklıma ve karşımda, kitapta iyiliği dillere destan Azize Lenora bu anı bana gülerek hatırlatıyordu. Gözlerim doluyor gibi oldu ama kendimi tuttum. Burada bir şey söylemesini istemiyordum. "Tamam devam etmeyin Azize Lenora" dedim. "Hadi Alexandra seni bekliyoruz" deyip el çırptı Eldon. Geçmişi hatırlamak zaten içimi kötü yapmıştı ve Eldon hala benden şaklabanlık yapmamı istiyordu. Hızla Abderus'un sırtına binmeye çalıştım. Daha önce hiç ejderhaya binmemiştim o yüzden bodoslama çıktım. Abderus rahatça binebilmem için iyice çökmüştü ama çok büyüktü ve çok zordu. Sinirle hızlı bir şekilde çıkmaya çalışırken bir anda ayağım kaydı ve yere düştüm. "Kyaaa~" Ben yere düşünce Azize Lenora ve Eldon gülmeye başladılar. "Yaaa ahah yerin rahat mı Kontes çok komiksiniz bu beni keyiflendirdi" dedi Azize Lenora. "Azize'mizi keyiflendirdin Alexandra teşekkür ederiz" deyip Eldon'da güldü. Abderus'a tam yerleşeceğim esnada takıldığım için yüksekten hızlı bir düşüş yapmıştım. Bacağımı biraz hareket ettirdim ama yere sertçe çarptığım için dizlerimin derisi aşınmış kanıyordu. Gözlerim yeniden dolmuştu. Bu düştüğüm için değildi. Alay konusu olduğum içindi. Eğer onlara saldırırsam, Büyücü Kulesi Efendisi daha ben saldıramadan büyüyle beni nakavt ederdi. Ah bu dünyada en zayıf noktam büyü oldu. Acilen bunda ilerlemek zorundayım. Yavaşça kalktım. Gözümü sadece Eldon'a diktim ve ona bakıp gülümsedim. "Öyle mi Prens Eldon bu çok mu komikti?" Deyip hızla tekrar çıktım ejderhanın üzerine sonra kendimi yeniden attım yere. Bu sefer bacaklarımın kenarlarının derisi soyulmuş kan ayağıma kadar akıyordu. Yüzeyi aşınmış dizimin ise et kısmı iyice açılmış daha da kanamaya başlamıştı. Ellerimi açtım ve onlara bakıp gülmeye hatta kahkaha atmaya başladım. "Nasıl komik mi? İyi mi? Daha fazla yapmamı ister misiniz? Huh?" Deyip tekrar çıktım ejderhanın üzerine sonra tekrar attım kendimi yere, bu sefer kollarımın da derisi yüzüldü. Vücudum kan içindeydi. Beni şok içinde izlerlerken, "Yeter artık Alexandra yapma güldürmüyor bu" dedi Eldon sadece adımla seslenmişti ve sesi endişeli geliyordu. "Kontes kendinize daha fazla zarar vermeyin lütfen korkuyoruz" diyen Glenn'di. Efendi Dean ise sessizce ve şok olmuş ama korkmuş bir şekilde bana bakıyordu. Abderus'un bile kafası karışmıştı hatta gitmeye yeltenmişti ama onu elimle durdurdum. Azize Lenora ise gülümsüyordu. "Olur mu öyle şey hepiniz bana bakın beni iyice izleyin hem Azize'miz bu görüntüye gülümsüyor amacım onu güldürmek değil miydi Prens Eldon? Ben ise hepinizin keyfini yerine getireceğim" deyip dizlerimden akan kanı parmaklarıma sürdüm ve dudaklarımın yanlarından gülen çizgi çektim (Joker) ve onlara eğilerek reverans yaptım. Azize'yi söyleyince herkes dönüp ona bakmıştı ama o hızlıca ifadesini değiştirmişti. Ardından ejderhanın üzerine tekrar çıktım ve ayağımı daha sert kaydırıp hızla attım kendimi ama bu sefer yere çakılmadım biri beni kucağında tutuyordu. "Yapma lütfen canımı yakma daha fazla özür dilerim senden gerçekten özür dilerim" diyen kişinin yüzünü bulanık görüyordum fakat bir çift gözü yaşlı kırmızı göz bana endişeyle bakıyordu. Vücudumu yere çarpmanın etkisiyle ve kanamanın artmasıyla tutamadım kendimi ve gözlerim kapandı. Drake Eldon'un Gözünden Amacıma ulaşmaya başlıyordum. Alexandra, Azize Lenora'nın ceketini taşıdığı için sinirden ceketi sıkıyordu. Tabi sabahları buluştuğu, gülücükler saçtığı Şövalye Glenn'in beğendiği kadını getirmek onu kızdırmış olmalı bu keyfimi yerine getirdi. Ejderha yuvasına geldiğimizde gösterisini yapmasını istemiştim. Ama Alexandra komik bir olay yerine herkesi hayran bırakacak bir gösteri sergiliyordu. Bu beni bile etkilemişti. Ateşten, hızlı ve atik bir şekilde kaçıp manevralar yapıyordu. Bu esnada bile hızla gördüğü kuşu avlıyordu. Havada süzülürken manasını kullandığı an saçları ışıldamaya başladı mavi siyahın yoğun pırıltısı baskın bir şekilde görülüyordu. Efendi Dean'ın bunu farketmesinden endişelendiğim için hemen başımı ona çevirdim. O ise sadece Alexandra'ya odaklanmış hayran bir şekilde bakıyordu. Bakışı beni rahatsız etsede manasını farketmemesini umdum. Alexandra gösteriyi bitirip kuşları Abderus'a ödül niteliğinde verdi. Abderus'un buna bayılacağını biliyordum. Gösteri bitmişti önce Glenn arkasına Efendi Dean onu alkışladı. Ondan etkilensem de istediğimi alamamıştım. Ayrıca Glenn ve Efendi Dean onun ağzına düşecekmiş gibi iltifatlar yapıyorlardı. Bu yüzden komik bir şeyler yapması için ısrarcı oldum. Azize Lenora'da gösteriyi eleştirmişti. Ama burada aklıma takılan şey kardeşi Elvis ile Alexandra arasında ne gibi bir olay geçtiğiydi çünkü o olayı hatırlayınca Alexandra'nın gözleri doldu. Bunu Azize Lenora'dan öğrenebilirim. Alexandra'dan ejderhaya binmesini istemiştim. O ise bu olay üzerine daha da sinirlenmiş, dikkat etmeden ejderhanın üzerine direkt çıkmaya çalışıyordu. Tam çıkarken bir anda yere düştü. Düşmesiyle Azize kısa bir kahkaha attı. Ben de ona eşlik ettim ve Azize'yi güldürdüğü için ona teşekkür edip daha da sinirlerini bozmaya çalıştım. Eminim bundan sonra iyice öfkelenir bunu Glenn'e de yansıtır. Bu iyi oldu en azından şuan Glenn'in gözünde küçük düşmüş oldu. Bir dakika niye Glenn'e yönelik düşünüyorum ki sanki neyse ne. Glenn ve Efendi Dean ona bakıp bir şey olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı. Sonra Alexandra oturduğu yerden yavaşça oynadı. Ayağa kalktığında dizlerinin kanadığını gördüm. Pantolonu yırtılmıştı ve derisi aşınmıştı. Bu içimin bir anda cız etmesine sebep oldu. O ise sadece benim adımı seslenerek bu komik miydi? Diye sordu ve gülmeye başladı. Onu anlamaya çalıştım ne demek istiyordu. Neden gülüyordu ki. Ardından hızla ejderhanın üzerine ayağının kaydığı aynı yerden kendini yere attı. Bu hareketiyle elimi kaldırdım ama sıktım. Bunu neden yapıyordu. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Bacağının derisi soyulmuştu. Bana tekrar ve tekrar bu nasıl komik mi diye soruyordu ve kahkahalar atıyordu önümde. Ona yeter artık güldürmüyor dedim biraz sert olmaya çalışarak çünkü şuan gözümün önünde vücudu kanıyordu. Benim arkamdan endişeli bir şekilde Glenn'de konuşmuştu. Bu sözlerimize rağmen dizindeki kanı alıp yüzüne sahte bir gülümseme çizdi. Azize'nin gülümsediğini söylemişti. Daha Azize'nin adını söylerken bile hızla ona bakmıştım ve o cidden gülümsüyordu. Hiçbir canlının zarar görmesini istemeyen Azize, önünde vücudu kanlar içinde olan Alexandra'ya gülümsüyordu. Sözlerini bitiren Alexandra tekrar ejderhanın üzerine doğru çıkıyordu. Ama onun daha fazla kendisini yere atmasını izleyecek değildim. Ben Prens Drake Eldon Armstrong, ülkenin en acımasız, en güçlü adamıyım ama şuanda tekrar düşmesini istemediğim bir kadını tutmak için delicesine koşuyordum. Öyle hızlı koşmuştum ki kendimi zor durdurdum. Hızla ellerimi açtım. O yukarıdan kucağıma doğru süzülüyordu. En sonunda kollarıma yerleşmişti. Vücudundaki kanlar üstüme bulaşmaya başladı. O kırılmıştı o çok kırılmıştı ve ben buna it gibi pişmandım. Canım yanıyordu o kendini attığı anları düşündükçe kahroluyordum. Kucağımda bana bakan güzel kırmızı gözleri kızarmış ve beni görmek için birkaç kez onları kırpıştırıyordu. Gözlerim yaşlarla dolmuştu ama akması umurumda bile değildi. Sonra onu böyle görmeye dayanamadım ve içimde bu zamana kadar beni en çok zorlayan kelimeleri tek nefeste söyledim. "Yapma lütfen canımı yakma daha fazla özür dilerim senden gerçekten özür dilerim" dedim yüzüne haykırarak. Ama kollarımdaki canın gözleri kapandı ve bedenini tamamen bana bıraktı. . . . .
Eveet birazz hüzünlü bir bölüm oldu 🥲 Neler düşünüyorsunuz??? Sizce Alexandra neden öyle yaptı? Ahh o acımasız Darcii neler oluyor ona😉 Peki ya Eldon'nun kahroloşuna ne diyorsunuz? Biliyorsunuz ki Eldon gerçekten insanları umursamayan bir karaktere sahip sadece ailesini önemsiyor... Puanlamayı ve yorumlamayı unutmayalım canlarr hepinizin yorumlarını zevkle okuyup cevap veriyorumm❤️❤️😽🤌🏻 |
0% |