@happystrawberryy
|
Drake Eldon'un Gözünden Kollarımın arasında kan içinde hareketsiz yatan Alexandra'yı sıkıca sarıp Büyü Efendisi Dean'a koştum. "Onu iyileştir Efendi Dean lütfen ona bir şey olmasın yalvarırım ben buna dayanamam" diye resmen bana yasaklı bir büyü yapan adama çaresizce yalvarıyordum. "Sakin olun Prens, Kontes Alexandra'yı önce saraya götürelim. Onu yatağın üzerine koyun iyileşme gerçekleştikten sonra psikolojik açıdan da dinlenmeye ihtiyacı olacak" dedi Efendi Dean. "Tamam o zaman ışınlıyorum üçümüzü" deyip hızla Alexandra'nın odasına ışınladım bizi. Onu yatağa çok dikkatli bir şekilde yatırdım. "Hadi Efendi Dean hızlı olun lütfen" dedim. Ellerim titriyordu o benim yüzümden bu haldeydi. Bu kız zaten yaralıydı bilmediğim çok acı yaşamıştı, işkence görmüştü ama şuan benim yüzümden bu haldeydi. O bana bakıp acı acı gülümsemesini hafızamdan silemiyorum. "Tamam başlıyorum Prens Drake lütfen kenara geçin ve siz de biraz sakinleşin lütfen" dedi Efendi Dean. Hemen dediğini yapıp beklemeye koyuldum. Efendi Dean büyüyle Alexandra'yı iyileştirmeye başladı. Yavaş yavaş vücudundaki yaraların kapanmaya başladığını gördüm ve vücudundaki yaralar tamamen geçmişti ama Alexandra hala uyanmamıştı. "Şuan Kontes Alexandra'nın bir şok yaşadığını düşünüyorum. Bu yüzden bayılmış olmalı sizden rica ediyorum Prens Drake ona bir süre çok fazla iş vermeyin. Buraya geldiğimizden beri şövalye Glenn ve bana hiç iş bırakmadı geceleri bile bebek ejderhaları kucağında uyutup öyle yatırdı. O sizi dinlemekten başka bir şey yapmadı" dedi Efendi Dean. "Merak etmeyin Efendi Dean onun iyileşmesi için her şeyi yapacağım rahat olabilirsiniz" dedim. O da dışarıya çıktı. Alexandra'nın giydiği pantolon takımının her yeri yırtılmış ve kan olmuştu. Önce ılık bir su ve bez ayarladım. Ardından dolabı açıp bir tane uzun bir gecelik seçtim. Üzerindeki kıyafetleri zarifçe çıkardım. Gözlerimi yeni iyileşen yaralarda kalan kan izlerine çevirdim. Ilık suya batırdığım bezle dizlerinin üstünü bacağının yanını ve kolunu güzelce temizledim. Vücudundaki tüm kan izlerini temizleyip sildim. Temiz geceliği alıp yavaşça ona giydirdim. Ona bakarken içim parçalanıyor düşünceler beni bırakmıyordu. Gözlerimin önünde onu o halde görmek bu hayatta hissettiğim en kötü duygulardan birisiydi. Karşımda yaralı acı çeken küçük bir kız çocuğu vardı ve o, bu haldeyken bile gülüyordu. Her yanı kan içinde yıpranmış, geceler boyu ağlamış, hıçkırıkları geceye karışmış karanlık da o hıçkırıkları yutmuş. Sen Alexandra yaşadığın hiçbir şeyi haketmedin. Bu gözler sana verilen birer lütuftu ve ben seni gördüğüm ilk andan beri kendimi bu gözlere bakmaktan alıkoyamadım. O gün odanda seni öyle yerde gördüğümde sessiz gözyaşların ben buradayım dercesine bağırıyordu. Sonra akan yaşlarla birlikte o gözyaşların sel oldu. Dayanamadım çektim seni kendime gözyaşlarını özgürce yüreğime akıtmana izin verdim. Seni kollarıma sardığımda vücudun öyle çok titriyordu ki hep sevilmeyi, birisi tarafından sarılmayı beklemiş küçük kız yüzüme bile bakmadan beni hiç bırakmak istemezcesine sımsıkı sarıldı. Ben de ona sarıldım. Ben buradayım dercesine başını okşadım. Kalbim bu hayatta kimseye yumuşak bir kalp göstermezken bir tek sen de yumuşamaya başladı. Düşüncelerimden yavaşça sıyrıldım. Yüzünde hala gülücük yaptığı kan izi duruyordu. O gerçekten çok farklı birisi sanki bu dünyadan değilmiş gibiydi. Krallıkta bir sürü Leydi vardı ama hepsi birbirinin kopyası gibiydi. O ise anlam veremediğim bir şekilde çok farklı, büyük bir gücü var ama bu gücün arkasında inanılmaz bir acı var. Ah bilmiyorum kafam çok karışık. Onu uyandırmamaya özen göstererek yüzündeki kan izlerini silmeye çalıştım. Çok az bir kısım kalmıştı ki o kırmızı gözler güçsüzce aralandı ve hızla elimi tutup çekti. "Sen ne yaptığını sanıyorsun dokunma bana" dedi. "Merak etme Alexandra, Efendi Dean seni iyileştirdi ben de kan izlerini temizliyordum. Lütfen yorma kendini uzanmaya devam et" dedim. Bu söylediklerime karşı kaşlarını çattı "beni temizleyen kişi ile bu halde olmama sebep olan kişinin aynı olması ne kadar ironik değil mi?" Deyip acı bir şekilde güldü. "Ben gerçekten böyle olmasını istememiştim Alexandra" dedim üzgün bir şekilde. "Neden ki Eldon tam da istediğin gibi olmadı mı yanındaki kadını Azize'ni sonuna kadar güldürüp gülümsetmedim mi?" Dedi. "Azize'm mi? Ne saçmalıyorsun Alexandra. Onun gülümsemesi hoş değildi biliyorum ama o da isteyerek yapmamıştır o an gösterinin bir parçası zannetmiştir" dedim. Başını yana doğru çevirip ağzından gevelercesine "Tabiki onu savunacaksın ya niye şaşırıyorum ki buna" dedi. Ardından tekrar bana baktı "Biliyor musun sen bana dedin ya Efendi Dean yaralarını iyileştirdi ben de kanlarını temizledim diye. İstersen görünen tüm yaralarımı iyileştirip silin ama benim içime işlediğin yaraları silemeyeceksin çünkü onlar görünmeseler de etkisi çok fazladır" Dedi eliyle kalbini göstererek. Tam konuşacaktım ki konuşmama fırsat vermeden devam etti. "Neyse saçmaladım şuan zaten bana ne olduğunu anlamıyorum, ama bil ki istediğin oldu istifamı vereceğim gidiyorum" dedi. Bu sözleri duymamla kulaklarım sıkıntıdan yanmaya başladı. "Ama neden istifa edeceksin Alexandra anlamıyorum" dedim. "Burada daha fazla kalmak istemiyorum ne senin ne de Azizenin suratını görmeye tahammül bile etmek istemiyorum. Ben hedeflerime başka şekilde ulaşacağım" dedi. Düştüğü zaman ona gülmüştük bu yüzden bizim yüzümüzü bile görmeyi istemiyordu. Belki de biraz benden uzak olursa daha hızlı toparlardı kendini. Ona izin versem iyi olacaktı. "Bu arada merak etme krallığa gerekli ödemeleri yapacağım. Ayrıca senden istediğim bir şey var" dedi. "Alexandra sağlıklı düşünemiyorsun şuan senden hiçbir ödeme almayacağız. İsteğin nedir peki?" Dedim. "Gayet sağlıklı düşünüyorum bana böyle söylemiştin. Ben de kabul ettim bunu bu yüzden üsteleme" dedi. O anda içeri endişeli bir şekilde Şövalye Glenn girdi. Hemen Alexandra'nın yanına diz çöktü. "Alexandra sen iyi misin? Çok endişelendim senin için. Ağrın var mı yapabileceğim bir şey var mı?" Dedi. Hemen araya girdim. "Bir dakika Şövalye Glenn ona neden ismiyle sesleniyorsun lütfen saygılı olun" dedim sertçe. Alexandra'da "biz kendi aramızda saygı ifadelerini kullanmıyoruz Eldon o da şuan da benim için endişelendiği için unutmuş olmalı buna takılmazsan iyi olur" dedi. Ardından "merak etme Glenn ben çok iyiyim Efendi Dean sağolsun beni hemen iyileştirmiş" deyip ona gülümsedi. Sonra içeri hızla Elina girdi arkasından Owen girdi. Onları görünce tekrar sinirlerim gerilmeye başlamıştı. "Alexandraaa ah tatlım neler oldu böyle? Duyduklarım doğru mu bu acımasız abim yüzünden oldu değil mi?" Dedi bana sert bir bakış atarak Elina. Alexandra yatakta kendini doğrulttu. Ben de örtüyü onun üzerine doğru örttüm. Bu hareketimle birlikte herkes bana kısa bir bakış attı. Ben de ne var bakışı attım onlara. "Endişelenme lütfen Elina ayrıca bu Prens Eldon yüzünden olmadı. Abderus'un sırtına binerken düştüm. Bu yüzden abine söyle suçluluk duymasına gerek yok" dedi ve gözleriyle beni işaret etti. "Ben buna sebep oldum" dedim. "Diyeceklerimi mahzur görün Prens ama siz buna sebep olacak kadar hayatımda yer etmiyorsunuz" dedi. Neden şuanda bu söyledikleri canımı yaktı. Ne demek hayatında yer etmiyorum. Şuan ona tekrar sinirlendiğimi hissediyordum. "Abi her şeye zarar veriyorsun tamam çok acımasızsın ama Kontes Alexandra'ya böyle davranmasan olmaz mı o buradaki herkesten çok çalışıyor ama sen onu ne hale getirtmişsin" dedi Elina bana yakınarak. Artık burada daha fazla durmak istemiyordum. Bakışlar üzerimdeydi bir şey demeden hızla odadan çıkıp kendi odama geldim. Şimdi ne olacak? Alexandra gerçekten gidecek mi? . . . .
Eveett bir bölüm daha sonuna gelmiş bulunmaktayızz. Pekii Eldon'un hislerine ne diyorsunuz?? Hepinizi kocamaan öpüyorummm❤️❤️❤️😘 |
0% |