Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8-Alexandra şeytan oldu

@happystrawberryy

Ona seslenmeyi düşündüm böyle bir fikri varsa ona ortak olup hiçbir şey söylemezdim. Bu fikri ona da sunmak istedim. Karşılığında istediğini yapardım.

"abi be-"

Cümlemi tamamlayamadan abim sırtıma hızlı bir kırbaç indirmişti.

 

*Owen Miller

(altyapıda sorun var görsel ekleyeceğim)

 

 

*Görsel temsilidir. Ama Owen'i en iyi anlatan resim olduğunu düşünüyorum. Yine diyorum hayal gücünüz daha iyiyse oradan devam edebilirsiniz🤌🏻

"Oha bunun bu kadar iyi hissettirdiğini bilmiyordum. Babam bu görevi keşke hep bana verseydi" dedi kahkaha atarak.

Sonra hızlı hızlı bana vurmaya başladı acıyla inliyordum. Çığlıklarım boş odada yankılanıyordu.

Artık tüm ailemden hiçbir sevgi beklentisi duymuyordum.

Akrabalarım bile benim yüzümden eve hiç gelmemişti. Diğer aile üyeleriyle dışarıda buluşmuşlardı.

Beni tamamen yok saymışlardı.

Tüm umutlarım yerle yeksan olmuştu. Boğazım düğümlenmiş içime batıyordu. Beni seven, bana üzülen ve acıyan bir abim yoktu aksine bana vurmaktan zevk alan bir abim vardı.

Tekrar konuşmaya başladı "Alexandra lanet olsun neden babama biraz da olsa seni kırbaçlamamı istettirmedin?"

Bu söylediklerine inanamıyordum içim artık tarif edilemez bir öfkeyle dolmaya başlamıştı. Bana her türlü acıyı yaşatıyorlardı benimle alay ediyorlardı.

"A-abi ne saçmalıyorsun ben acı çekerken nasıl eğlenebilirsin sen" dedim.

"Gerçekten Alexandra babam gelene kadar sana vurmak istiyorum" dedi.

İçimde tahmin edilemez bir nefret vardı şuanda abim durmadan kırbaçla vurdukça vuruyordu. Acıyla bağırıyordum. Babamdan bile acımasızdı.

Bağırmamaya çalıştım, dudaklarımı dişledim dişlediğim dudaklarımdan kan akıyordu. Gözlerim yanmaya başladı.

Kalbim küt küt atıyordu. Bana artık hiçkimsenin zarar vermesini istemiyordum. Kelepçeli olan ellerimi sıktım. Gözlerimin karanlığa karıştığını ve saf bir nefrete dönüştüğünü hissediyordum.

Abim denen pis mahlukat beni öldürecekti çünkü durmak bilmiyordu. Sırtımın her yerini kırbaçla deşmişti. Gözlerim kayıyordu ama dayanmaya çalışıyordum. En sonunda gözlerim kapanmıştı.

.

.

.

.

Kalbimin acı sıkışması sürerken kendimi Alexandra'dan bağımsız bir köşede buldum ve anıyı izlemeye devam ediyordum.

O piç abisi olacak Owen kızın bayılıp gözlerinin kapanmasına rağmen ona vurmaya devam ediyordu.

Kendini kaybetmişti resmen. Evin kahyası gelip genç oğlana Alexandra'nın bayıldığını ve durması gerektiğini söylemesine rağmen kahyayı ittirmiş ve vurmaya devam etmişti.

Taa ki Alexandra ölene kadar...

Evet Alexandra ölmüştü o şerefsiz abisi bunu çok sonra farketmişti. Korkuyla nefesini kontrol etti. Nefes almıyordu.

Endişeyle kahyaya seslendi "kahya burada olanların hiçbirisini anne ve babama anlatmıyorsun çabuk Alexandra'nın hizmetçilerini çağır onu odasına götürüp atsınlar en azından kendi kendine ölmüştür deriz" dedi son sözleri fısıldayarak.

O anda bu anıdan hızla çekildim ve beyaz hiçbir nesnenin bulunmadığı bir boşluğun içinde buldum kendimi.

Beyaz ışık gözlerimi kamaştırıyordu. Bir süre sonra gözlerim buna alışmaya başlayınca iyice açtım.

Karşımdan birisi bana yaklaşıyordu. Bu Alexandra'nın kendisiydi. Bana acı bir gülümsemeyle geliyordu. Gözleri ateş kırmızısı saçları uzunca dalgalanıyordu o aslında çok güzel bir kızdı.

"Merhaba Darci" dedi.

Alexandra'nın anılarındaki yaşantısını bizzat yaşayıp hissettikten sonra kalbimdeki acı içimdeki öfkeyle karışık yoğruluyordu.

Hiç merhaba bile demeden "sana ne yaptılar böyle nasıl, neden katlandın bunlara?" Diye acıyla sordum.

"Geçirdiğim süre boyunca ailemden, tek bir kişiden gelecek en küçük sevgiye bile muhtaçtım Darci belli bir yaşa kadar onların istediği her şeyi yaparsam beni kabul ederler ve aralarına alırlar beni severler diye düşünmüştüm" dedi hayal kırıklığıyla dolu bir şekilde.

Ona baktım. Ama devam etmesini istediğim için onu bölmeden konuşmasını bitirmesini istedim.

"Ama içimdeki nefret ve öfke o kadar büyüdü ki artık onların hepsinden intikam almak istiyorum yaptıkları hiçbir şey yanlarına kalsın istemiyorum kalbim öyle ki son gücüyle kanını pompalıyor ve ağzımda atıyor" dedi gözleri ışıldayarak.

"Yani bu yüzden benim gibi bir şeytanın ruhunu da kendi bedenine çektin öyle mi Alexandra?" Dedim.

"Evet Darci intikamımı alacak gerçekten şeytan bir ruh arıyordum. Bir sürü böyle ruh vardı ama senin kadar acımasız ve seçici bir ruh görmedim" dedi.

"Seçici derken neyi kastediyorsun Alexandra?" Merakla sorumu sordum.

"Sen çocuklara, kadınlara, hayvanlara hiç zarar vermediğin gibi hatası olmayan bir insan seni kızdırsa bile sırf kendi zevkin için öldürmedin" dedi bana bakıp beklentiyle.

Kafamda her şeyi ölçüp tartıyordum. Alexandra'ya intikamında yardım etmeme seçeneğini kafamda değerlendirdim ama olmuyordu çünkü bu içimdeki ağrıyı atamıyordum.

Alexandra'nın ailesi, arkadaşları, çevresi ona eziyet etmişti ama bana bunların hepsini hissettirdikleri için içimde kaynayan ateşi durduramıyordum.

Ah lanet olsun ona o küçük bedenine her şeyi yapmışlardı. Bebekken bile şeytan mı diye test etmek için çakmakla her yerini yakmışlardı ve ben çocuklara yapılan her türlü eziyeti asla sineye çekemezdim.

Düşünceli başımı kaldırdım ve Alexandra'nın gözlerine baktım. O ateş gibi gözleriyle bana bakıyordu.

"Tamam yapacağım Alexandra sana yemin olsun ki o krallıktaki herkes ayaklarıma kapanacak, tüm ailenden intikam alacağım onlar acının her türlüsünü yaşayacaklar!" Dedim.

"Darci sen inanılmazsın sana ne kadar teşekkür edeceğimi bilmiyorum" dedi mutlulukla.

İlk defa Alexandra'yı bu kadar mutlu gülümserken görüyordum. Bu görüntü içimi ısıtmıştı.

Yavaşça ona yaklaştım. O da ne yapacağıma bakıyor gibiydi.

Sonra onu kollarımın arasına aldım ve başını okşamaya başladım.

"Ben intikamını aldıktan sonra bana teşekkür edersin Alexandra bundan sonra seni yalnız bırakmayacağım" dedim.

Ona sarılışımla şaşırmıştı çünkü bana daha kendi ellerini dolamamıştı. Hissettiklerini anlayabiliyordum ona ilk defa birisi sarılıyordu. Gözyaşları omzuma akmaya başladı ve bana sımsıkı bir şekilde sarıldı.

O ağladıkça ben ağladım. Yaşadıkları acılar tüm vücudumu paramparça yapıyordu. Saçlarını okşadım usul usul.

5 dakika boyunca Alexandra'ya sarılmıştım çünkü beni bırakmak istememişti. Ben de kıyamamıştım ona.

En sonunda kollarımızı ayırdığımızda kısık sesle bana seslendi.

"Artık gitmeliyim Darci" dedi.

"Nereye gideceksin" dedim merak ederek.

"Bana tekrar ihtiyacın olursa ki olmayacak artık tüm her şeyi biliyorsun hayatımla ilgili de biliyorsun anılarıma sahipsin, bu bedeni gerçekten en iyi şekilde kullanacağına inancım tam o yüzden şimdilik hoşçakal Darci" dedi.

"Peki anlıyorum Alexandra o zaman o acı dolu hayatını tersine çevirmeye başlayalım ne dersin" deyip gülümseyerek göz kırptım.

O da bu dediğimle birlikte gülümsedi ve ortadan kayboldu. Ah kahretsin bir sürü sorum vardı aklımda ona soramadan gitti.

Gözümü açtığımda kendimi yerde yığılmış bir şekilde buldum.

Kendime gelir gelmez ilk babam olacak şerefsizin sesini duymuştum "hadi kalk Alexandra 1 dakika boyunca yerde uykuya daldın" dedi.

1 dakika mı ah kesinlikle o anıları yaşarken en az yarım gün gitmiştir diyordum. Ama zaman kavramı farklıydı demekki. Rüyalarda olduğu gibi olmuştu.

Kendimi toparlayıp ayağa kalkmıştım ama bir dakika şuan sırtımda bir acı hissetmiyordum. Belime dokunup anlamaya çalışırken abim seslendi.

"1 dakikalık bayılman sırasında seni babam iyileştirdi Alexandra o yüzden çok şaşırma" dedi Owen salağı sırıtarak.

Kendimi biraz daha dinç hissediyordum. Ama kalbim, ruhum, her yanım parçalara ayrılmıştı ve ben onları toparlamaya çalışıyordum.

Ama kendime gelmem gerekiyordu ben Darci'ydim. Uzun soluklu intikamım daha yeni başlıyordu.

İlk olarak dimdik bir duruş sergileyerek başlayacaktım.

"Burada işiniz bittiyse eğer sizden dışarı çıkmanızı istiyorum sayın Dük Ferguson ve genç efendi Owen" dedim.

İkisi de bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu.

Babam, sinirlenmiş bana saydırmaya başlayacak olan abimi susturdu. Sonra bana dönüp "kızım neden bir anda bize isimlerimizle sesleniyorsun?" Dedi.

Seni piç, beni o pislik domuza satacak olmasan beni günlerce döverdin. Ama koz bende artık. Hepinizden kök söktüreceğim.

"Çünkü sizin de beni görmediğiniz gibi ben de sizi ailemden görmüyorum Dük Ferguson şimdi eğer çıkarsanız yarın sabah buraya beni almaya gelecek müstakbel eşim için hazırlanacağım" dedim.

Bunları söylememle babamın gözleri ışıldadı. Ona zorluk çıkartacağımı düşünüyordu.

Çünkü nikahta istememiştim ağlamıştım felan yine beni kandırmışlardı. Ama benim çok daha farklı planlarım vardı bu yüzden o domuzun evine gitmeliydim.

Onlar dışarı çıkar çıkmaz arkamda köşeye sinmiş kızlara seslendim.

"Evet kızlar kim bu cehennemden kurtulmak ister?"

.

.

.

.

.

 

Eveett yine bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.

Artık Darci, Alexandra'nın bedeninde gerçek bir intikam sürecine hazırlanmakta bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Sizi en çok etkileyen yer neresi oldu?

Olaylar daha da canlanacak👻

Bu arada bol bol yorum yazmanızı istiyorum. Yorumlarla inanılmaz canlanıyor her bir satır🤌🏻

Puanlamayı da unutmayalım lütfenn😘

Loading...
0%